- 787 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Ve İnsan Kendini Yarattı
Ve İnsan Kendini Yarattı
Her şey “Keşif” ile başladı! Keşfedilmeyen “Yok” hükmündedir.
Keşif aşamaları var. İlk aşama bir şeyin var olduğuna inanmak. Sonrası onun üzerine bina edilir. Ay’ın göze görünmesi ve yeryüzünü etkilemesi elbet keşfinin ilk aşaması. Bu keşif önceleri sadece bilgi olarak vardı, varlığı elbet biliniyordu ama mahiyeti sadece teorik idi. İnsanların gidip oradan toprak getirmesi pratik oldu.
Hz. İbrahim’e (a.s.) "Lâ uhubbil âfilin", (batanı istemem) şeklindeki arayışında saklı insanın kendini keşfi. Yunus’un “İlim kendin bilmektir” hakikatiyle hem kendini bilmek hem de “Kendi” bilmek istediği için “Rab” arayışına giriyor. Yani daha öncekilerin söylemlerini de alabilirdi, etrafındaki insanlara sorsa kadim bir çok bilgiyi ona verebilirlerdi! O dönemde eski kaynaklar Salih , Hut, Nuh kaynakları vardı. Hatta tahrif edildiği dahi sonradan söylendi bu kaynakların. O zaman için pek ala kabul edilip huzur içinde yaşayabilirdi İbrahim peygamber. O daha önce yapılmış arayışları reset edip, bilgileri sıfırlayıp bizzat kendi bilmek istedi. Keşif budur işte. Hazıra inanmak keşif değildir. Bize ta o zamandan fikir vermiş aslında hazıra konmayın siz de batıl fikirler için "Lâ uhubbil âfilin" deyin ki hakikati bulasınız.
Hallac-ı Mansur ise "Enel Hak” derken, İbrahimi bir yolu takip etmek istemiş yani bizzat kendi algısını kullanmış ve vardığı sonuç. Bu olmuştur. “Rab” arayışında kendini bulmuş ve o noktada ya kendisi var ya Allah var. O da kendi fani varlığından vazgeçip "Enel-Hak” demiş ki bu “Ben yokum Hak var” şeklinde anlaşılmalıdır; “Hak yok ben varım” deseydi küfre girecekti ve onun asıl kastını anlamadıklarından küfre girdiğine hükmetmişler. Hoş günümüzde küfre girme hakkı yok mu insanın, o zaman da vardı ama egemen olanlar daha güçlü ve zalimdiler!
"Enel-Hak”; burada bir şahıs var bir de isim “Hak” isim, diğeri “Ben” zamir. İsime zamirle işaret edildiği için İsim aslen var, zamir ona işaret . Yani ortada bir zat var o da işaret edilen “Hak”! Bakınız “Hak benim” deseydi küfre girerdi. Ama o “Ben Hak’ım” demiş. Birincide “Hak”ı kendine almak var. “Ahmet benim” dediğimde kendimi kast ederim. “Ben Hak’ım” dediğimde Ahmet kalmaz Hak vardır! İkincide “Enel Hak” da ise kendini Hak’a katmak var. Mevlana şirinde “Bugün Ahmet Benim” derken “Ahmet” ile “İnsan”a işaret ediyor. “Herkes bugün ….. benim” demeli. “An”da yaşamak adına, boşluğa ismini yazarak… Dağıtmayım onu bile anlamamışlar.
İnsan kendini keşfettiğinde varlık alemine kapı açılır. Ya “Ben varım” diyecek ya da “Ben O’ndanım” diyecek. Tercihe ilişilmez. Ben “Ben” olarak varım. Bu “Ben” O dur. Yani ben O’yum. Kendini keşfedemeyenler ise “Rab” arayışını tamamlamamıştır.Yani hem kendi vardır, hem de Rab vardır. Bu da ikilik, şirk olur ki bundan kurtulması İbrahim ve Hallac’ın seyrinde saklıdır.
Son tahlilde; “İlim kendin bilmektir” insan kendini bilecek ama bizzat kendi bilecek. Bal yiyen adamın ağzını şapırdattığına bakıp da “Bal tatlı” demeyecek, parmaklayacak ki balı tadından bahsedebilsin. Tatmamışsa susacak. Sait Nursi’nin Risalelerinde okuduğum bir söz ile sonlandırayım; “Hazmedilmeyen ilim telkin edilmemeli”. Hazmetmeden bize eski zaman ilimlerini telkin edenlere, hatta dayatanlara ne demeli? Vebal var! İbrahim peygamberin açtığı Hallaç ile devam eden bu “Bizzat şahit olma” konusunu da ciddi düşünmeli.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Insanoglu dogarken bilincsiz. dogar denir ama bakmayi gormeyi duyma ve yeme aliskanligi verilerek yaratandan dolayi olanca bilincinle hemde !!!
Daha yasam icin Dunyaya gelmeden yasama hazir durumda hemde
Ogretim egitim bilgi yaninda bulunan diger canlilar tarafindan katkida bulunur ve yasadigi kavme veya insan toplumuna gore biraz daha farkli ;egitim alir
Birde kader denilen inancin teslimiyetiyle inancindaki her egitim aldigi orneklerle baski alina aliniverir
Sonra Genler diye bir sey cikar insanin dunyaya gelmesine vesile olan birlesmedeki insanin ahlaki degerlerine katilmak zorunda oldugu bir bedende kalarak
Genler'imiz kotu ise yandik bu bir
Ikincisi kaderimiz kotu ise yine yandik
Nefis denilen bir imtihandayiz zaten insan icinden cikamadigi bir sekilde neye ve nicine endeksli olarak sasarda sasar
Tek sansi en iyilerle yasamis olmasi
En guzellerle yasayacak olmasi
Hep o en en en dedigimiz guzeliklerin pesinden giderken ya basarilidir ya da basarisiz
Hasili insan olmak cok zormus meger
Aklimin almadigi bir cok mecburiyeti yasamak zorunda olan biz insanlar sadece kadere teslim olmayi ogrenirse kutulusa erecektir Ruhen ama Allah katindaki yerini bilemeden
Ben cogu kes cok daraldigim zaman cok icinden cikamadigim zaman derim ki
ya Rab ben kendi istegimlemi geldim ki bu Dunya denen mezalime
SEN BILIRSIN DER GOZYASLARIMLA TESELLI OLUR BIRAKIRIM YASAMA KENDIMI
CARESIZCE BASKA CAREMIZ YOKLUGUNDA
Hasili teslimiyetten gelen huzurdan baska care yok
kavgalar sevgiler sevgisizlikler hayatta care degilmis meger ama Rabbimiz Sev diyor Sev bende diyorum bunaldikca Ya Rab senin sev dedigin kullar cok mezalim sevdikce battim
Davamiz cok uzar gider kisa kesiyorum
Hamdim Pistim Yandim Elhamdulillah deyiveren Mevlanamiz gibi insan olmanin mecburiyetinde Demek ki Insandan beklenen yaratanimizdan boyle !!! yanana ne mutlu
SELAM VE DUA ILE HOCAM
&& KLAVYEM BOZUK OZUR DILERIM ZOR YAZDIM ARALARINDAKI TAMAMLAMALARINI YAPAMADIM MAZUR GORUN ******
MERAL TICE tarafından 11/19/2012 10:20:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
MERAL TICE tarafından 11/19/2012 10:21:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Bektaş
“Hazmedilmeyen ilim telkin edilmemeli”.
malesef pek çoğumuzun bilgi hammallığı yaparken, başkalarına dağıtırken kendimize alamadığımız, yararlanamadığımız hatta neden ve niceliğinin farkında olamadığımız konumlardayız.Aslında ben bu durumda olan kimselere "zavallı" diyorum, yada o durumda yakaladığımda kendimi" be ahmak adam" diyorum.
Önemli bir konuya temas etmişsiniz.Kaleminiz daim olsun İnşaAllah.Sağolun...