BİZ AŞKI MELEKLERDEN ÖDÜNÇ/ALMIŞTIK..
Biz aşkı meleklerden çalmıştık yıl bin dokuz yüz seksen...mevsim ilk bahar aylardan nisandı...Yağmurdan çamur olan ayaklarımı merdiveninin önündeki paspasa siliyordum yanımda birisi belirdi.İkinci katta ofiste muhasebeye bakan delikanlıydı..O da paspasa ayaklarını siliyordu..iyi günler dedi...nezaketen ben de iyi günler dedim..Tam adımımı attım yukarıya çıkıyordum ki;Bir dakika ;Uzun zamandır bu anı bekliyordum.Sizinle arkadaş olmak istiyorum dedi.Ben de ailemin aynı çatı altında böyle bir arkadaşlığı hoş karşılamıyacağını söyledim...Çünkü bizler ne kadar İstanbul’da yaşasak da kültürümüz aile yapımız biraz tutucuydu ve komşularımızın bizim kardeşlerimiz olduğu asla yan gözle bakılmayacağı öğretildi küçük yaşlardan beri..Özcan gündüz çalışıp gece okuyan çok zeki bir gençti..Açık yeşil gözleri ve kıvır kıvır saçları, uzun boyu ile çok hoştu aslında...Ben de saçları belinde elma yanaklı saf köylü güzeli gibiydim..
Aradan günler geçti...Liseye yeni başlamıştım.Bir heybem vardı kitaplarımı koyduğum ve çok sevdiğim anılarımda kalan..Özcan elinde bir kutu gül yaptırmış okulumun önüne gelmişti ve aynı çatı altında değiliz şimdi dedi..Sıra arkadaşım Zuhal’i da alarak okulun yakınlarında bir pastahaneye gittik..Tabii benim yerime arkadaşım konuştu ben sustum ellerim buz gibi olmuştu.Aşkın başlangıcı bu olsa gerekti...Ogün itibari ile meleklerden aşkı ç/almadık.... ödünç/almıştık...Çılgın, masum, şiddeti büyük bir İlk aşk...
Şımarık çocuklar gibiydim O’nun yanında...kırlardan papatyalar toplar ben de zevkle izlerdim.Sonra papatyaları defterlerimin arasında kurutur bana verdiği değeri ben de kuru papatyaları seyrederek ona verirdim görmese de...Aşk kuru bir papatyada sevdiğini görebilmek kokusunu hissedebilmekti aslında..
Hiç unutmam mimozaların yeni açtığı bir dönemdi.Yüksek duvarın üzerine çıkıp bana mimoza kopardı.Nasıl da güzel kokar mimozalar taze iken...Baktım eliyle dizini saklamaya çalışıyor.’ne oldu diye sordum.Saklamak ister gibiydi elini kaldırdım.Yeni aldığı pantolonu yırtılmış dizi kanıyordu ve bana hissettirmek istememişti.Sanki o an benim de canım yanmıştı.Ozamanlar kolonyalı mendil veye kağıt mendil yerine itina ile kaynatılıp ütülenmiş mendiller taşırdık ceplerimizde...ufak da bir kolonya..Mendilimin üzerine kolonya dökerek yaranın üzerini sildim.Aşk;Sevdiğinin yarasına dokunabilmek acını yüreğinin derininde hissesedebilmekti aslında...
Aynı apartmanda oturunca yaptığım yemek baoğazımdan geçmez tepsiye koyar gizli saklı hemen indirirdim ona da.İkimiz de öğrenciydik paramızın yettiğince eğlenirdik.Bir simidi, bir lahmacunu,bir pideyi ikiye böler yanına da bir çay söylerdik.Şimdi o tadı bulamıyorum yediklerimde...Aşk;Bölüşmekti ,paylaşmaktı, ikiye bölmekti, emeğini,yemeğini tek’i aslında..
Telefon yoktu o zamanlar.Kapımızın önündeki paspas haberleşme aracımızdı en güzel kısa notlarda..Bazen günlerce görüşemezdik ama kalplerimizin bir olduğunu bilir hissederdik.İçimden bir ses camdan bak derdi;Giderdim ki karşı kaldırımda bekliyor gölgemi görebilmek için..Öğreniyorum ki;Tam üç saat beklemiş..Aşk;Sabırla beklemektir sevdiğini bıkmadan usanmadan aslında....
Çiçeği çok severdi bayramlarda,yılbaşında,doğum günümde bir tek gül gelirdi kırmızı şeffaf kutuda ve bir de küçük şişede parfüm Adı hala aklımda’Meği’ idi parfümün adı...Gülleri kutuda kurutur sandığımda saklardım boş parfüm şişelerini kokladığımda O’nu yüreğimde hissederdim..Yıllar sonra çiçekleri böcek yaptığı için atmak zorunda kalmıştım içim acıyarak..Aşk;Sevdiğinden parçayı saklamak kokusunda sevdiğini hissedebilmekti aslında...
Kadıköy Bomanti’de öğrencilere ayrılan bir bölüm vardı ders çalışmaları için..Genelde günlerimiz orada geçerdi zaman akardı da, bize yetmezdi...Genelde ben ona cebir öğretirdim kendisi gündüz çalıştığı için yetiştiremezdi...Aşk;Akıp giden zamanı doyasıya yaşamak ve o zamanın içinde kaybolmaktı aslında...
Kadıköy sinemasının yanında bir hamburgerci vardır.İlk hamburgeri bana öğreten de Özcan olmuştur.Önce bilmediğim şeyi yemesem dedim ama çok güzeldi..ne zaman hamburger yesem aklıma gelir...saatlerce sohbet eder,asla birbirimizin sözünü kesmezdik..Aşk;Birbirini anlamak, dinlemek saygı duymaktı aslında...
Birbirimizi anlamakta zorlandığımız tek şey vardı ailelerimize karşı gelmiyecek kadar saygılıydık...Evliliğimize mezhep ayrılığı yüzünden son vermemiz istendi...talep onun ailesindendi..Ayrıldık ..yapamadık..barıştık..tekrarladı ve çok mutsuz günler geçirdik...ben o arada üzüntüden kırkbeş kiloya düştüm ve bağışıklık sistemim çöktü astım oldum..Aşk;Her şeye gögüs gerdi de annenin isteğine boyun büktü maalesef...şimdi olsa dinlemezdik belki de...Evlendim bir başkasıyla ve tüm sevgimi çocuklarıma verdim.Sevgi dolu oluşları ondandır belki de kimbilir..
Aradan seneler geçti..Komşum ameliyat olmuştu . Hastaneye ziyarete gittiğimde merdivenlerde yine Özcan ile karşılaştım..Annesi ameliyat olmuş ve kızı babannesinin başındaymış.Kızının beni tanımayı çok istediğini söyledi...Aşagıya indim çiçek alarak annesine geçmiş olsun dedim elini öptüm biraz kırgın bir sevgi hatırına..Dünya tatlısı bir kızı vardı.Beni gülen bir yüzle karşıladı.Adımın evlerinde her zaman geçtiğini.Resimlerimizin özel eşyalarımızın annesi tarafından saklandığını ve babsı gibi büyük bir aşk yaşamayı çok istediğini söyledi.Belli ki O’da bana olan sevgisini çocuklarına fazlasıyla vermişti sevgi dolu bir kız yetiştirmişti...Aşk;Sevdiklerinizin canlarına da can olmakmış.Onları da en az O’nun kadar fedakarca sevebilmekmiş aslında...Biz aşkı meleklerden ödünç/almıştık...sizler ç/alın lütfen geri de vermeyin olur mu?
Not;Özcan bana kendisi için şiir yazıp yazmadığımı sordu.Yalan söyleyemezdim şiire çok sonra başladım.Anında yaşanmışlıkların şiirini yazabiliyorum ...O’na söz vermiştim.İlk aşkımızı yazacağım ve armağan edeceğime dair..umarım okur bir gün ...yaşattığın güzel ve özel aşkım için binlerce teşekkür ederim sevdiklerinle uzun bir ömür dilerim.Biliyorum ki;Benim gözlerim doldu senin de bu yazının sonun da öyle olacaktır.Aşk birlikte ağlıyabilmektir de aslında...
Ferda Özsoy..
YORUMLAR
Evetttt şimdi anlaşıldı aşklı yorumların menbaı
e aşka bunca değer verirse bir gönül elbet her baktığı yerde onu görür :-)
sıcak bir öyküydü belki bir anı kusura bakmayın hakettiğince layık olduğunca bir yorum yazamadım malumunuz ben aşkateisti bir odun :-) hoşgörünüze sığınarak yorumladım
yüreğiniz var olsun
saygımla
Filiz Şahin. tarafından 5/27/2013 6:09:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Birbirimizi anlamakta zorlandığımız tek şey vardı ailelerimize karşı gelmiyecek kadar saygılıydık...Evliliğimize mezhep ayrılığı yüzünden son vermemiz istendi...talep onun ailesindendi..Ayrıldık ..yapamadık..barıştık..tekrarladı ve çok mutsuz günler geçirdik...ben o arada üzüntüden kırkbeş kiloya düştüm ve bağışıklık sistemim çöktü astım oldum..Aşk;Her şeye gögüs gerdi de annenin isteğine boyun büktü maalesef...şimdi olsa dinlemezdik belkide...........BEN SİZİN HİKAYELERİNİZİ YAZIYORMUŞUM MEĞER,,,hüzün doluydu,,,,,,,,,,,,,yüreğine sağlık canmcm,,,,,,,,,hikayeler yıllar eskide olsa hep ayni bazen dimi,,,o melek yüreğine sağlık ,,benim hikayemdede subayın annesi yunan kızı asla olmaz diyor,,askerle ecnebi bir kadın evlenemezken orduda hayır diyor,,,,,,,,,,,,,,,,,çok ilginçti gerçeğini okuyunca,,,
Aşıklar maalesef her zaman kavuşamıyor. Mutlu sonla bitmiyor bazı aşklar. Böyle aşklar efsaneleşiyor. Ferhat İle Şirin, Leyla İle Mecnun, Kerem İle Aslı böyle değil miydi?
Yazı stiliniz bana Mevlana'yı anımsattı. Onun Mesnevi-i Şerhi adlı eserini biraz okumuştum. Bir öykü anlatır ardından konuya ilişkin özlü sözler ve öğütler verir. Sizin yazınızda da paragrafların sonu aşkı öven güzel sözlerle bitiyor...
Şunu belirtmek isterim ki, her şeyde bir hayır vardır. Mevlam böyle istemiş demek ki...
Bana hiç kız evlat vermedi. ben özlemimi tüm hanım kızları kendi kızım gibi görerek gideriyorum. Özellikle bu sanal dünyada çok sayıda manevi kızımla hiç yüz yüze görüşmeden baba-kız gibiyiz. Şiirleri yazıyoruz birbirimize...
Bazılarının dediğine göre bu Allah'ın bir lütfu... Bana görünürde bir kız evlat vermedi ama aslında çok sayıda kız evlat verdiği gibi baba özlemi çeken çok sayıda kızın bu özlemini giderdi...
Güzel anılarınız ve paylaşımınız için kutluyorum.
Ferda,ca
superbaba
efendim güzel başlayan hüsranla biten aşkınızın hikayesini ilgiyle okudum benim anlamadığım gerçekten seven insan inanç ayrılığına takılıpta nasıl ayrılabiliyor sevgi sevmek en kutsalı değilmidirki insanın daha ötesi varmı adınıza üzülmedim desem yalan olur ve hala o aşkın kırıntıları yüreğinizin bir köşesinde duruyor değilmi güzel bir gelişmeyse tekrar görüşebilmeniz burukda olsa o günleri yadetmeniz güzel bir gelişme bence kutlarım sizi bu güzel yazınızı gülen yüzünüz daima hep gülsün saygılarımla selamlar