HASTALANDIM İLAÇ HANİ
HASTALANDIM İLAÇ HANİ
Geçmiş olsuna gittik. Söz döndü dolaştı, ilaç savurganlığına geldi. Hasta, bir büyük çanta getirdi. Çantayı ortalığa silkeledi ki birisinden bir kaç tablet alınmış, diğerlerinin kapağı bile açılmamış.
Şunlara bak enişte. İlaçları görünce gözüm korktu. On yedi kutu ilacı bir ayda içecekmişim. Eğer denileni uygularsam ilaçları bitirmeye ömrüm yetmeyecek diye korktum. Yayın organlarında boyuna. “gereğinden fazla ilaç kullanmayın” diyorlar. Doktor ne yazdıysa eczacı veriyor. Ben hangisini almam diyebilirim? Tıbbi bilgim mi var ki ilaçlardan yarayanı yaramayanı ayırayım. Eskiden reçete yazarlardı da evde bulunanı almazdım. Şimdi doktorlar, üzerinde bazı işaretler bulunan bir kâğıt tutuşturuyorlar elimize. İşaretleri yalnız eczacı anlıyormuş.
Yıllar önce içtiği ilaçlar sonrasında eşim yatağa düşmüştü. Muayeneye gittiğimiz aynı branştaki bir başka doktor, ilaçları görünce çılgına döndü.
- Şu ilaç, tansiyonu düşürür, şu da yükseltir. Hasta, İkisini aynı anda kullanırsa vücudu gergiye gelir. Yataklara düşer. Bunları yazan doktorun, tıp fakültesinde okuduğuna inanamıyorum doğrusu, demişti. Kolunun ağrıdığından yakınan eşime:
-Kolun ağrıdığı zaman bir aspirin iç, şikâyetin olursa bana gel demişti. Bu ilaçları da tanıdığın bir doktor varsa ona ver. Belki bir yoksula yararı olur.
Ben yanlış ilaçlar yüzünden her yanımın şiştiğini, bir eczacı kalfasının uyarasıyla bir cilt doktorunu sevgili Müsteyde Dilektaşlı’yı bulduğumuzu, sabahlara kadar yoğun ve özenli bir tedaviyle hayata nasıl döndüğümü anlatmayacağım. Bununla ilgisi münasebetiyle kadim bir dostumdan dinlediğim küçük bir anekdotu yazmadan geçemeyeceğim.
“Oğlum eczanesi olmayan küçük bir kasabada doktordu. Muayenehanesinde ilaçlar da bulunduruyor. İhtiyacı olanlara bedeli karşılığında veriyor. Bir gün muayene ettiği hastaya bir ilaç verdi. Kutunun içinden iki gurup çıktı. “Bu sana yeter diyerek” gurubun birisini ayırdı. Etiket fiyatının yarısını aldı hastadan. “Oğlum, millet ilaç satmak için ne yapacağını şaşırıyor. Sen neden yarım ilaç satıyorsun?” “Hastaya verdiklerim yeter baba. Kalanı da bir başkasına veririz.”
Savurganlık, yalnız ilaçla sınırlı değil. Çöp atmaya gidenlerin elinde genellikle iki poşet bulunur. Çöpü konteynıra atar, ekmeği parmaklığın dalına asarlar ki hayvan besleyenler görsün de alsın diye.
Bu durumda aç karnına ekmek alan vatandaşla gereğinden çok ilaç yazan doktorun ne farkı var? Neyse ki ekmeğin fazlasını parmaklığa asıyor, ilacın fazlasını poşet poşet aile hekimimize veriyoruz.
“Yorgun gözüyle at, bekâr gözüyle avrat alma” sözüne bir ilave de benden: aç gözüyle de ekmek alma.
Ama ilacı kimin gözüyle almamamıza karar veremedim, henüz…
İLAÇLA İLGİLİ
Eczaneye gelen hasta:
-İlaç almaya geldim ama reçeteyi evde unutmuşum.
-Peki, sana verilecek ilacı nasıl anlayacağız?
-Sen ilaçların adın say, ben ilacımı hatırlarım))
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.