Kalbim Dinamit Kutusu!
KALBİM DİNAMİT KUTUSU
Yağmurlar artık eski yağmurlar değil! Bir yağdı mı kovalardan boşalırcasına dökülüyor başımıza! Her damlası bin kovadan dökülür gibi! Ve damlalar sel olup taşarken, önüne ne bulduysa alıp götürüyor topladıklarıyla deniz anasına…
“En yorgun Nehirler bile dolanıp ulaşır denizlere”
Her yağış artık bizim felaketimiz oluyor! Kimi zaman insanların ölümüne kimi zaman da evlerimizi, yollarımızı ve barınaklarımızı yıkıp savuruyor!
_Bu dünyanın bulutları, havası biber gazı kokuyor!
Yeni nesil daha önce hiç görmediği kasırgalar, hortumlar ve öfkeli fırtınalara tanık oluyorlar, Bir yandan da taşan sellerle… Neden tüm bunlar şimdi oluyor? Diye sorarlar. Çünkü bizde önceki nesil doğa-tabiatı kendi elleriyle yok ettiler; denizleri kirlettiler, ormanları yakıp yıktılar… Şimdi hıncını bizden alır oldu doğa…
_Bu ülkede toplumsal güvensizlik ortamı sağlanıldı!
Her nehrin, derenin, çayın ve akan suların önüne devasa kelepçeler takıldı! Akan suları dev barajlarla akışları durduruldu. Daha çok çıkar daha çok kazanmak için başkasının hayatı olan topraklarını su fiyatına istimlâk ettiler. Ülkemizde 502 baraj olmasına rağmen hala baraj yapımları hızla devam etmektedir; her yapılan barajlardan binlerce köy, köylüleriyle beraber sular altında kaldılar; Hayalleri, düşleri, mezarları ve okulları kaybolup yok oldular. Binlerce vatandaş yurtlarından olurken tepedekiler eserleriyle gururlanıp “çağ atlıyoruz, büyük sanayi hamlelerine devam” diyorlar…
_Siz Irmakları değil, barajları durdurun yeter! Akan sulara altından, kelepçeler yakışmaz beyler!
Depremler, seller, kasırgalar aslında doğanın patlamasıdır, öfkesidir bir bakıma… İnsanlara “durun” mesajlarıdır.
_Doğa insansız yaşayabilir fakat insanlar doğasız asla…
Gördüklerimiz duyduklarımız, duyduklarımız da felaketimiz oluyor beyler! Bir de tepedekilerin arzuları neden hep felaketimiz oluyor? Çünkü halkın istemedikleri, eylemleri, gösterileri hiç nedense ses bulmuyor ve felaket kaçınılmaz oluyor! Halkın karşı oldukları her eylem, onların yaptırımları olarak biber gazı, cop ve baraj olarak karşımıza çıkıyor.
Dur demesek; dün bize bırakılmayan yeşil- mavi doğayı yarın bizler de gelecek nesille bırakamayız!
İnsanları ötekileştirebilirsiniz fakat doğayı öteleyemezsiniz mümkünü yok başa çıkamazınız doğanın öfkesine…
_Parayı değil tüm canlıların hayatını, geleceğini düşünün insani olarak vicdani olarak da… Her kesilen bir ağaç ve her önü kesilen akan suların gazabı büyüktür
NOT: Türkiye’de DSİ tarafından yapımı gerçekleştirilen ve hâlihazırda işletmede olan 503 adet baraj olup, bunların işletmedeki 203 âdeti, büyük çaplı baraj diğerleri ise gölet şeklindedir.
DOĞ-ÇEV-KO gönüllüsü Deman Ronahi
YORUMLAR
Yine ne duyarlı bir yazı olmuş...
Gerçekler gün gibi karşımızdayken, biz uyuşturulmaya çalışıyoruz ufacık şeylerle...
Ormanlarımız özel arazi oluyor, zenginlerin oluyor. Orman herkesindir, su herkesindir. Yol herkesindir. Nasıl şahısa mal olabilir?
Bizden sonraki nesile rutubetli, kirli, nemli bir dünya bırakıyoruz. Çiçekler değil kokan artık, ıhlamur kokuları da yok. Adını bilmediğimiz çiçekler de kokmuyor artık, eskiden yoldan geçerken, her evin bahçesinde ayrı bir çiçek kokusu duyardık, bir daha nefes almak isterdik, bir daha bir daha...
Şimdi burnumuzu tıkayarak geçiyoruz her yerden, çünkü bahçeler yok, her yer sanayileşiyor. Daha fazla kazanmak adına, insanlar parayı kazanıyor da, yaşamak için alan kalmıyor... :(
Yazınızı üzülerek okurken, duyarlılığınızı tebrik ediyorum tüm yüreğimle,
Hep birlikte dur demeliyiz bu tür şeylere, geçenlerde olduğu gibi...
Nefes almak için, kendi doğamız için, yaşamak için...
Sevgi ve Saygılarımla,
DemAN
Aslında doğa insanların hakkı olduğu kadar diğer canlıların da hakkıdır fakat biz insanlar onların haklarını da gasp etmiş durumdayız, ne yazık ki...
Teşekkürlerimle
Kıpkırmızı
İnsan kadar kötülük yapan, zarar veren bir varlık daha yok :((
Rica ederim efendim.
Selamlarımla,