- 628 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DİLİM EKMEK
BİR DİLİM EKMEK
O geceyi,evet o gece benim için büyük bir hatıra, büyük bir anı sayarım hep.Bu gün yetmişimi geçmişliğimi yaşamama rağmen,bu hal o gecenin hatırası zihin perdem de iz bırakmış bir flim gibi bir nevi oynar durur hâlâ.Ama insanlık bu,belki bu gibi nice olaylara ramak kalmışım,nice hadiselere şahit olmuşum ama bu olay hala beni hem heyacanlandırır hem de gün be gün bir burar.Yaşamımın içinde ki önemli anılarımdan sayarım hep.
Arkadaşım Irza ile biraz uzak bir köyde bir çift öküzün satıldığını duymuştum.Ne bileyim ben ne adamı ne malları hatta o köyü bile doğru dürüst bilmem ve tanımam. Ama bu sıra bizim yaşlı öküz iş göremez hale gelinca mecburen iyi bir çift öküz alma ihtiyacı olduğuna karar verip,bir nevi sağda solda iyi bir çift öküz aramaya başlamıştık. İşte bu sırada da köyde eşten dosttan duyduğumuz kadarıyla,köyümüze epeyce uzak olan bir köyde iyi güzel bir çift öküzün olduğu haberini almıştık.
Hani övmek gibi olmasın,köyümüzün içinde de öküz satan nice komşularımız vardı.Hele tekleme alıpta çift yapmak bu işin doğrusu değildir.Teklemeden çift öküz yapmak bayıra yaya koşmaya benzer. Bir rençberin” eli ayağı varı yoğu bir çift öküzdür” derler böyle gelir böyle gider. Gerçekten de böyledir.Tabi bunun aslını faslını bilene göre.Hani ne derler”bekara karı boşamak kolaydır” misali bu işin efini püfünü bilmeyene ne desen şaka gelir esasında.
Bunun için almışken iyi güzel eşli başlı bir çift öküz alalım hevesiyle başladık bir çift öküz aramaya.
İşte yerin kulağı var misali ta o köyde ki bu öküzlerin namını şanını duyup en azından alamasakta bir göreriz misali o köye gitmeye karar verdik.
Gideceğimiz köy oldukca uzak.İllede yanıma bir arkadaş olması gerek.bunun için de köy komşularımdan en samimi arkadaşım Irza ‘yı yanıma alıp,öğle namazından sonra öküzleri görmeğe gittik.Hani köşe başı konuşmalarında sözde köy uzak ama,şöyle güzel bir yürüyüşle bir iki saate kalınmaz varılmışta mış,mış.
Gel velakin kazın ayağı da hiç öyle değilmiş.Akşam ezanına az bir zaman kaldı ancak köye varabildik.Bu kez köy camisi önünde bir iki kişi ile görüştük öküzler hakkında.Her konuşan iyi olduğunu söylemeleri bize bir kat daha güven veriyor içimizi ısıtıyordu..
Nihayet biz bu öküzleri görmeğe geldiğimizi, sahibi ile de anlaşa bilirsek satın almak istediğimiz beyan edince,sağ olsun komşulardan bir ikisi bizi o haneye kadar götürdüler.
Bizimle gidenlerden birisi mal sahibini sordu ailesine,ailesi,
----Acil bir işi çıktı da falan köye kadar gitti.Ama geç kalmadan gelir sanıyoruz. Bu lafın ardından kadının işi olacak ki,bırakıp gitti bahçe tarafına.Yanımızda ki bir iki o köylü vatandaşlarda,vakit geçtikce tek tek yanımızdan bırakıp gittiler.Biz iki arkadaş köy ortasında kala kaldık.Ne soran oldu ne saran oldu.Biz iki arkadaş bolca sigara içmekten gayrı bir emel etmiyorduk.Hava kararırken öküz sahibinin de geldiğini gördük. Evinden bizim kendisini beklediğimiz söylemiş olacaklar ki,bizim yanımıza gelip bir nevi kendini tanıttı.
Bir an umutsuzken sevinmiştik.Adama durumu kısaca izah ettik.Adam da olumlu karşıladı.Beraber ahıra kadar gittik. Biraz karanlıkta olsa öküzleri gördük.Hatta gaz lambasıyla bir kat daha iyice de görmüş olduk..
Adama fiayatını sorduk ki,eh olurda bu kadar olmaz diye de hayıflandık yani.Gerçi adam mallarını bedava veya ucuz verecek değilidi ama, bu kadar da olması vicdana filan sığacak gibi değildi. En sonunda bu fiayatla bu öküzleri almamız bize gelmezdi kararı ile oradan ayrıldık.
Akşam olalı bir muafir olmuştu.Bizi ne evine davet etti nede bir yol gösterdi.Olmaz deyince adam,
----Siz bilirsiniz,işinize gelirse deyip,ellerini cebine sokup çekti gitti evine.Bizde iki arkadaş düştük geldiğimiz yolun peşine.
Yolda gelirken adamların yobaz yabani olduklarını da laflamayı ihmal etmedik. Oysaki geldiğimiz zamanı ve yerimizi yurdumuzu da söylemiştik. Fakat hiç bir Allah’ın kulu bize ilgi göstermemişti. Bizde mecburen yola çıktık bir an evvel evimize köyümüze varalım diye.Fakat biliyorduk ki aradaki mesafe o kadar uzaktı.Ama ne olursa olsun evimize varmalıydık.Hatta bir ara arkadaşıma,
----Biliyormusun Irza,”bir delinin yedi mahalleye zararı dokunurmuş”İşte sen de ben gibi bir deliye inanıp ardım sıra geldin şimdi çek bakalım cezanı.
----Aman ağbi o nasıl laf,ne demek öyle şey mi olur.Biz komşuyuz bu gün sana yarın bana öbür gün diğer komşuya.Sen lafı bırakta,dayan bakalım taban vaylara.
----Tabanvayların gücü kuvveti kalmadı dostum,karnım öyle açıktı ki sorma gitsin.
----Ne bileyim ben de öğleyin fazla yememiştim,belki bizi buyrun edip bir dilim ekmek verirler diyordum.Adamlar yüzümüze bile bakmadılar.
----Az kaldı be şu ilerdi bir köy var belki bir hatır sorup bir buyrun diyen olur,hele biraz dayan bakalım.
Bir yarım saat sonra köyde doğru dürüst bir tanıdıkları olmayan köye geldiler.Köyde bazı evlerde gaz lambası ışığı vardı bir çoğunda ışık filan görünmüyordu.Millet daha yatması mümkün değildi ama gene de bazı evler de ışık yoktu.
Önlerine köyün girişinde üç tane ev vardı. Bu üç evden sadece birinde alez kelez bir ışık vardı.Kendi aralarında bu evden yavan yaşıkta olsa dahi bir iki dilim ekmek istemeyi uygun görüp evin dış kapısını hızlıca takladılar.Bir kaç dakika sonra dış kapı usulca açıldı.Karşıların da normal yaşta genç görünen bir adam vardı.İçlerinden sevinir gibi oldular.Ve adama,önce tanrı selamı verdiler,ardından,
----Arkadaş uzun bir yoldan gelmekteyiz.İşimiz biraz ters gitti.Şimdi de Masatlıya gideceğiz,ama karnımız acıktı,bize bir iki dilim ekmek vere bilirmisin?
Karanlıkta tam yüz siması görülmemesine rağmen,adam bir iki nefes aldıktan sonra,mahcupca,
----Kusura bakmayın arkadaş,size verecek ekmeğim yok. Dedi.
Adamın durumunu geceleyin göremiyorduk ama,adam eşkare ekmeğim yok diyordu.Demek ki yok,yoktu.Adama söyleycek fazla bir şeyimiz kalmamıştı,
----Canın sağ olsun arkadaş,hadi hoşca kal,deyip evden uzaklaşmaya başladık.
Sanıyorum elli yüz metre köy yolunda karanlıkta gidiyorduk.Bir iki kez dönüp arkaya baktım.Gecenin bu vaktinde adam hala kapının önünde arkamızdan bize bakıyordu. Biraz gücenmiştik ama ne kızdık nede bir şey konuştuk.Zor zahmet gece geç vakit köyümüze geldik. Doğruca bizim eve gidip,bir güzel aç karnımızı doyurduk.
Hayattı bu insan oğlunu hiç bir zaman tençereye veya kazana koyup pişirmiyorlardı. İnsan oğlu göre göre,yaşaya yaşaya kendi kendine pişiyor,tam pişdim derken ömür gücünü yitirip göçünü toplayıp gidiyordu.Ama hayat hayattır,yaşam yaşamdır,insan insandır.devran döner zaman geçer gün olur harman olur.
Bir zaman sonra bizim kader de Almanya ya işçi gitmek de varmış.Ve Almanya da otuz yılımı çalışıp ara sıra memleketime gelip ilçemize bazı yatırımlar yapma arzusundaydım.
İşte böyle bir yaz izin sezonunda,yaptırmış olduğum evimin önüne bir kanal kazılması gerekiyordu.Baktım yorgunum gücüm yetmeyecek gidip bir iki adam bulup geleyim de bu kanal işini yaptırayım deyip ilçe de ki işçi kahvesinin önünde kadar gittim. Oturmakta olan orta yaşlı birine gözüm takıldı,yanına yaklaşıp,
----Esselamûn aleykûm,arkadaş,boşsun herhalde,bir işim var yapmak için benimle gelirmisin?. Dedim. İşçi arkadaş oturduğu yerden kalkıp,
----Tamam emmi, ne demek çalışırız be biz işciyiz.Deyip ardımdan beni takip etti.
Evimize gelip kazılacak kanal yerini bir sopa ile çizip,Kazma kürek ile,bir paket sigara bir şişe su ve bardağı bir köşeye bıraktım, ardından da,
----Arkadaş ben yukarıda bazı işlerim var,eğer bir şeye ihtiyacın olursa bana seslen ben gerekeni hallederim,tamam mı?.Dedim
Fakat adama bakıyorum dik dik bana bakıyordu. Bir iki kez göz göze geldikten sonra,adama,
----Hayır ola arkadaş bana niçin böyle dik dik bakıyosun?.Adam boynunu bükerek,
----Sen Masatlılı mısın?
---He ya ben Masatlılıyım ama yıllar oldu köyden ayrılalı.Adam heyacanla,
----Ama ben sizi tanıyorum galiba demez mi. Bu kez ben şaşırmıştım,
----Hayır ola nasıl oluyor beni tanıman?,
----Sanıyorum otuz yıl evvel bir gece,iki arkadaş olarak kapımı tıklayıp,benden bir dilim ekmek istemiştiniz.Ve bende size,
----Arkadaş size verecek ekmeğim yok deyip sizi kapımdan boş çevirmiştim.Şaşkınca
----Etme ya,o adam şimdi senmisin yani?,
----Evet abi benim.çünkü o gece benim için gecelerin en zor gecesi idi.Baktım adam titriyordu,
----Hele gel arkadaş şuraya otur da anlat bakalım nasıl oldu bu iş.Adam oturduktan sonra,
----Siz gelmeden evvel,benim kayınpeder,kaynana hanımımı ve göçlerini toplayıp alıp gitmişlerdi. Bu geçimsizlik epey zamandır devam edip gitmekte idi.Bu yüzden evimizde geçim düzen denen şey olmadığı gibi o günler de evde yiyecek ekmeğimiz, ekmek yapacak unumuz bile yoktu. İşte bu kargaşa içinde sizler teşrif ettiniz o gece evime.Şaşkındım,durgundum,düşünme gücüm dahi yoktu.Ve kısacası sizi ekmeksiz yollamıştım kapımdan.Hatta arkanızdan gözden kayıp olana kadarda sizi izledim. Acaba bu gece vakti kapımı çalan bu insan,Hz.Hızır As,olmuş olmasın diyede içim de bir iç güdü beni yıllardır hep düşündürdü,canımdan bezdirdi ama hep mahcup hep üzgün olarak geldim bu günlere.Hep sizin hayalinizi karşımda görüyordum.ama bu gün ihtiyarlamışta olsanız gözümden kaçamadınız. Size ulaştım halada mahcup ve üzgünüm.Beni af edebilirmisin?
Yaşlı adam bir rüyada gibi idi.Yıllardır yaşadığı o mahcup günlerin bezginliği yüzünden bir su kaynağı gibi kaynıyordu.Yıkılmışlığın son haddi olsa gerekti.
Teselli amacıyla,
----Düşündüğün kendini yorduğun kahrını çektiğin şeye bak.İnsanlık hali bu.Her şey olağandır bu alem de,senin bir suçun olduğunu sanmıyorum. Kader denen şey böyle münasip görmüş böyle olmuş deyip,
Tüm gücümle kucaklayıp bağrıma bastım İşte ağlayıp boşalmanın ne kadar iyi olduğunu belkide ilk kez burada farkına varıyordum.........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.