- 1006 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Nahit Ulvi AKGÜN
Posta Pulu Bizden
Nahit Ulvi AKGÜN
Evren Türküsü ile 1967 Türk Dili Kurumu şiir ödülünü aldığınızda; ben, henüz yirmi altı yaşında Avusturya Karl Franzens Üniversitesi’ni bitirmiş, Türkiye’ye dönmek üzere olan bir gençtim. Liseden sonra şiire ara vermiştim. Tekrar şiire başladığım 1990’da; siz, ustalığın zirvesindeydiniz. Sizinle tanışmamız 1993 yılında, Alsancak’ta muayenehanesi olan Diş Hekimi Efe Erginer’in vasıtasıyla olmuştu. Size çok yakın oturuyordu ve devamlı onu ziyaret ediyordunuz. Sizin gibi bir ustayı tanımanın güzelliği ve heyecanını bugün gibi anımsıyorum. Ayrıca, ortak dostumuz Efe sizin dördüncü gözünüzdü. Yazdığınız şiirleri ona okur, eleştirileri doğrultusunda şiirlerinizi düzeltir ve daha sonra da Adam Sanat Dergisi’ne gönderirdiniz. Derginin ilk şiiri genellikle sizinki olurdu. Ne yalan söyleyeyim, sizi hem kutlar hem de kıskanırdım.
Efe Erginer’le yaptığınız söyleşinin T.C. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı doktora öğrencisi Ayvaz Morkoç’un hazırladığı tez çalışmasında yer aldığını biliyor muydunuz? Yirmi - yirmi beş sayfalık bu söyleşide sizi, daha yakından tanıma olanağı buldum. Bu söyleşide size, nasıl şiir yazıyorsunuz sorusu yöneltilmiş, yanıtınız “Yolda yürürken şiir düşünür, yazarım,” olmuş. Ayrıca Aristo’nun,” Aristoteles’in felsefesi yürüyenler diye anılır” diyerek üstadın felsefesini benimsediğinizi açıklamışınız. Şiirin tarifini de “Olsa olsa duyguların, düşüncelerin estetik süzgeçten geçirilerek en güzel biçimde verilmesidir,” diyerek özetlemişsiniz. “Kendinizle ilgili sizi anlatan bir şiir yazdınız mı?” sorusuna ise yanıtınız, yine bir şiirinizle olmuş:
Beş / İki kere iki dört eder/Fakat ben beşim/ Kaf Dağı’ndan aşırdım beşimi/Kaf Dağı’nda şenlik var/Kaf Dağı’ndaki şenlikten kimin haberi var.
Bu buluşmalar sırasında Can Yücel’i de sizin sayenizde tanımıştım. O tarihlerde Sardes Ören Yeri’nde gerçekleştirilen Salihli şiir İkindileri’nde de beraber olmuştuk. Can Yücel üstadımıza bu vesileyle bir de şiir yazmıştım. Rahmetli Ahmet Necdet, Şadan Gökovalı, Hüseyin Yurttaş, Muzaffer İzgü, Ahmet Günbaş ve daha nice Ankara, İstanbul’dan katılan şair arkadaşlarla oradaydık. Akşam da bir lisede şiirlerimizi okumuştuk. Ne güzel bir gündü hâlâ anımsarım. 1985’ten günümüze başarıyla sürdürülen Salihli Şiir İkindileri’nin kurucusu olan, eski Belediye Başkanı Zafer Keskiner’in de sizi yakında ziyarete geleceğini, bu vesileyle bildirmek istiyorum.
Çağdaş Türk Şiiri’nin büyük bir değeri olan sizin 1918’de Muğla’nın Milas ilçesinde doğduğunuz nüfusa not düşülmüş. Ta ki 1996’a dek… Ve sonra yeniden doğuş! Yani, benden yirmi üç yaş daha gençsiniz. Ölümün, dönüşüm olduğunu düşündüğüm için yazıyorum böyle. Bir şiirimde “ Toprak kumaş giyindim / Geçtim kökten çiçeğe” diyorum. Siz benden önce davranıp toprak kumaş giyindiniz. Kumaşınızın ne kadar sağlam olduğu, dokuduğunuz şiirlerinizden belli. Her biri büyük bir emek, yalın ve sevgi yüklü.
Sevgili büyüğüm, mahsuru yoksa size üstadım diye hitap etmek istiyorum. Biliyorum çok ince düşünceli, bir o kadar da alçak gönüllüsünüz. Ödemiş ve İzmir’in çeşitli liselerinde öğretmenlik yaparken bu inceliği hem öğrencilerinize ve hem de üçüncü kişilere karşı gösterdiğinizi biliyorum. Bunda ailenizin ve 1948 tarihinde bitirdiğiniz İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nün de katkısı olduğunu düşünüyorum. İlk şiirinizi, 1936’ da İzmir’de çıkan Akın gazetesinde yayınladığınızı da biliyorum. Daha sonra Servet-i Fünun (Rahmetli babamın da aynı derginin bir yarışmasında birincilikle ödüllü aldığını bu vesileyle söylemek istiyorum.), Uyanış, Yücel, Değirmen, Kovan, Varlık, Fikirler, Kaynak, Yeditepe ve Türk Dili Dergisi’nde şiir yayımlandınız. Kütüphanecilik yaptığınızı, İzmir Radyosu’nda “Şiir Sanatı” programı sunduğunuzu da okudum. Çok yönlü olduğunuz, özgeçmişinizden de belli değil mi sevgili üstadım?
İlk şiirlerinizi tatlı bir romantizm ile yazdığınızı ve bu romantizm sevgisinin sizde hiç tükenmediğini görüyoruz. Araştırmacılara göre ilk şiirlerinizi, Orhan Veli, Behçet Necatiğil, Necati Cumali’nin etkisinde kalarak yazmışsınız. Ne güzel. Hangimiz, bizden önceki değerlerin etkisinde kalmadık ki? Daha sonra da Edip Cansever, Cemal Süreya’dan etkilenmişsiniz. Sonra kendi şiirinizi buldunuz ve önemli olan da bu! Şiirlerinizin genellikle “ben” ve “toplumsal ” içerikli olduğunu görüyoruz. Duygu yoğunluğunun yanı sıra, düşünce yoğunluğu bakımından da bir zenginlik içermekte şiirleriniz.
Eserlerinize gelince; Sebep (1945), Birisi (1955-1962), Karanlıkta Bir Ağaç (1960), Gerçek Düş (1965), Evren Türküsü (1966-1968), Ağaçlar Uyanınca (1971), Eksilen Gökyüzü (1980), Yolunuzun Üstünde Bir Adam (1991), Birisi (Bütün Şiirlerin Toplu Basımı).
“Her şey Yerli Yerinde” başlıklı şiirinin son dizesinde dediğiniz gibi üstadım “Bir varmış/Bir yokmuş.” yaşayan tüm varlıkların için geçerli. Ne güzel. Ben de bir şiirimde “…./Rafa kaldırılan bir kitaptır o / Zamanı gelince alıp okunan “ diyorum. Beklenen son. Ancak, ölümsüzlüğün de bıraktıklarımızla yakalanan bir gerçek olduğunu yadsımamalıyız değil mi üstadım? Hele “Saadet” adlı şiirinizde, ölüm beklentisini ne güzel anlatmışsınız. Ne diyorsunuz bu şiirinizde:
Kesilivermişler elden ayaktan /Nefeslerinin sıcaklığında / Bütün acılara kapanmış gözleri / Kirpikleri ıslanmış saadetten /…/ Ölüm gelirse böyle saatte gelmeli / Belki fark edilmez yaşamaktan
Sizin de böyle bir ölüm yaşadığınıza inanıyorum. Siz orada şiir programları düzenliyor musunuz? Etkilendiğiniz şairlerden tutun da son zamanlarda kaybettiğimiz Can Yücel, Şükran Kurdakul, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ahmet Necdet, Güngör Gençay ve daha niceleriyle bir araya geldiğinizde, lütfen onlara saygılarımızı sunun, onları unutmadığımızı söyleyin.
Tekrar görüşmek umuduyla saygılarımı sunuyorum. Mekânınız şiir olsun üstadım.
-Ayvaz Morkoç’un Doktoro Tezi 1966,( T.C. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı)
-Diş Hekimi Efe Erginer’in muhayanesinde zaman zaman yaptığımız şiir sohbetleri.
-Değişik ansiklopedi ve şiir coğrafyamızla ilgili kitaplar
M. Mazhar ALPHAN