SİYASİ BAYRAMALİ
" Bu seçimde bagajun altina kalmak yok" dedi ilçe başkanım.
Seyfettin Hassıkım eğilip kulağına “Başkanum ‘bagac değil baraş’ “ diye uyarınca hiddetlenip “ Ha bagaj ha baraş o her ne ise altina kalmayağuk işte o kada” .
Partimizin ilçe başkanlığı salonunu dolduranlar elleri çaplarcasına alkışladı bu çıkışı
“Yaşaaa- Varoool-Hassssktr..”
Başkan olalı şunun şurasında birkaç hafta olmasına rağmen partideki bu ani ve etkili
canlanma,hareketlilik ve gelen gidenin çoğalması muhaliflerce “i..ne millete borç takmış, gelenin gidenin haddi hesabı yok “ diye izah edilmeye çalışılsa da Genel Merkeze giden raporlarda “bir ay önce kapısı açılmayan ilçe başkanlığında bugün oturacak yer yok” deniliyordu.
Buna sebep katiyen İlçe Başkanımız değerli büyüğüm Bayramali bey’in bir tek kendisine ait koltuğu bırakıp diğer bütün sandalyeleri çöpe attırması değildi tabi ki.
Bir hafta önce olduğu göz ameliyatı sebebiyle partiye iki gün gelemedi diye ilçede yaprak kımıldamamış, parti binasının kapısını aralayan dahi olmamıştı, ben dahil olmak üzere.
Kendisi de farkındaydı dönüşü muhteşem olmuş, masasının üzerine çıkıp “geçmiş oldu” ya gelenlere “ Gözümden amaliyat oldum. Kakalak denilen bir hastaluk oldi ,oni aldurudum” açıklaması art niyetli basın tarafından “İlçe Başkanı ‘Kakalak’ olduğunu söyledi” haber yapılmasına bir anlam veremiyordu.
“Hassıkım İnşaat Malzemeleri İth.İhr.İç.Dış.Paz. San.Tic.Ltd.Şti” nin kurucusu Hacı Fevzi Hassıkım yeğeni olan değerli abimizin başarısı için musluğun ağzını sonuna kadar açtığını açıklayınca ilçede gelecek seçimlerde aday olacak ilk insanın adı da açıklanmış oluyordu.
Yalnız Hacı Hassıkım “ musluğu kapatacağum ha bahçe göl oldi” deyince abimin morali biraz gider gibi oldu.
Fekat ince ruhlu Hacı Fevzi Hassıkım “Yeğenum moraluni bozma tarkandayim” notunu iletince Bayramali abim yine cana gelip seçim çalışmalarına dört bacaklan sarıldı Allahın izniylen.
İlk iş olarak ilçedeki cenaze yıkama yerinin değiştirileceğini, cenazelerin bundan böyle elle değil makineyle yıkanacağı mücdesini verdi halkımıza.
Fakat bu i..ne halkımız lafı dötünden anlayıp “Başkanuum nasi yani?” diye edepsizce sorunca , gasilhanenin önünden geçerken bir uyanığın “başkanum haburayi da bi değişturmak lazimdur,yeni canaze yikama makinalari çikmiş deyiler olardan mi alsak?” gazıyla söylenmiş seçim vaadi başımıza bela oldu.
Başkan da “ Nasi ne demak, ben aylarca Avrupaya yaşadum,oriya cenazeyi götüriyisun papaza ,aliyiler makineye, makine iç dış yikama yapup kefeni da sariyi veriyi sağa cenazeni” açıklaması halkımızın takdir dolu bakışlarıyla ve “ Helal be başkanum, artuk cenazelerumuz tertemiz gidecek ebir tarafa” naralarıyla kesildi.
Mektep lazım memlekete, çocuklar okuyacak,ilerde memlekete faydalı olacak ya ondan muhalif cenahın gençleri bile hep bir ağızdan “ Mektep İsteruk…Mektep İsteruk !” diye slogan atmaya başlayınca başkanımız Bayramali bey “ Hakkaten bu ilçenun iyi bi mektepe ihtiyaci var. Oradan oğreneceğumuz çok şey var. Aha bağa bakun ben eğer mektebe gitmesaydum sizi, analarunuzi, babalarunuzi,ablalarunuzi, nenelerunuzi,halalarunuzi bütün bu ilçeyi nasil memnun edeceğidum” deyince muhalifler kıskançlıktan alkışlamayı kesti.
Bu büyük hizmet adımını da “ Mektebun adini da partimuza en buyuk yardumi yapan dayim ‘ Haci Fevzi Hassıkım’ un adini vererek yapacağum işallah” diyerek tamamladı.
Ben bir haftalığına memleketten ayrılmak zorunda kalmıştım.
Ve Seçim Zamanı ;
Ben ilçeye vardığımda olan olmuş, kesin aday listesi açıklanmış, listede bizimkinin adını duyanlar önce "isim benzerliği" zannetmişler fakat İl Seçim Kurulundan aldıkları bilgi ile ikinci sıra adayımızın muhterem ağbimiz, memleketimizin medarı intiharı, eğitim, bilim, gizli istihbarat, soşyoloji âlimi ve iki çocuk dayısı, bir söylentiye göre ehl-i tasavvuf ve evliya, diğer söylentiye göre... o zaten iftira oraya girmeye gerek yok, ileri görüşlü , "ya devlet başa ya kuzgun leşe" lafının anlatıcısı ve "kuzgun nedur ?" diye sorucusu ağbeyimiz "BAYRAMALİ" olduğunu kat’i olarak öğrenmişler.
Ondan olmasa gerek ilçede bir sönüklük, bir karamsarlık, bir "başımız sağolsun " havaları vardı.
Sağlık Bakanlığı personeli olduğu takip edilerek devlet hastanesine girdiği ve beyaz önlük taktığı mahallinde tespit edilerek anlaşılan Sarı Necla bile kısacık eteğine ve omzunun bir tarafı dirseklerine kadar düşen askılı bluzundan sarkan beyaz etine rağmen bu endişeli havayı bir nebze olsun dağıtamıyordu.
Olan olmuş, Bayramali abi isim benzerliğin sebebiyle, belki de onun başvurması asla düşünülmediğinden ve kontrol edilmediğinden partimizin beledeiye başkanı adayı olarak kesin listeye oturmuştu.
İlk günlerin şoku tam manasıyla olmasa da atlatılmaya yüz tuttuğunda, adayların afişleri ilçenin muhtelif yerlerine asıldı.
Eski sinema sokağının duvarlarına asılan afişlerdeki fotoğrafıyla emekli muallim, köy enstitüsü mezunu Nail Kazancı “ Emekçiler İktidara” yazısının altında her zamanki “ bu sene de devrim yapamadık anasını s…m” havalarında asık suratıyla ,gelen geçenin “bundan sonra da nah yaparsınız” bakışlarına takılıyordu.
Hemen yan tarafta bir anahtarın altından kafasını uzatan halıcı Nurullah Kalyoncu her seçim döneminde kısalttığı sakalları, baygın bakışları ve “Montaj Değil Ağır Sanayi” sloganı ile insanların zihinlerindeki “dört tane mi?” sorusuna “sizde dört hatunla baş edebilecek g..t var mı?” sorusu ile mukabele ediyordu sanki.
Duvarın üst tarafı olduğu gibi beyaz bir atın ve boğaz köprüsü siluetinin üzerine nakşedilmiş “Avrupa’yı Asya’ya bağladık” sloganı olan afişlerin üst tarafında abimizin ellerini omuz hizasında iki yana açmış rotüşlü bir fotoğrafı ve “Bu ilçeye ik ben sokacağum” sloganının altında sıralanmış “ İtfaye arabasini-Ambülansi-Dozeri” yazısı dikkat çekiyordu.
Hakikatten ilçenin yangına gideceği zaman arıza yapan hatta bir defasında yangına giderken yanmaya başlayan itfaiye aracının artık yenilenmesi gerekiyordu.
Hastanelerde doğru dürüst ambülâns da yoktu.
Bir pikaptan bozma araç vardı onunla da sağlıklı hasta sevki olmuyordu.
Perdeci Neşet Tolşakoğlu ‘nun hanımı doğum sancısıyla evden alınıp hastaneye getirilirken o pikaptan bozma ambülânsın içerisinde doğurmuş.
Ancak araç yolların stabilize ve yağmur çukurlarıyla delik deşik olması neticesinde sarsıntılarla yoluna devam ederken bebek hemşirenin elinden kayıp aracın bir açılıp bir kapanan arızalı kapısından yola düşmüştü.
Neyse ki bebeğe bir şey olmamış, fakat on yıl önce olan bu olay unutulmamıştı.
Bilhassa perdeci Neşet Tolşakoğlu o günleri anlatır ve “Şükür bir şey olmadı çocuğa,” derdi. Bebek on yaşına gelmiş gayet sağlıklıydı. Sadece eline geçen sivri materyalleri burnuna soktuğu için elleri arkasına bağlı duruyordu.
Velhasıl Bayramali partimizin adayı idi ve behemehâl çalışmalara başlanılması gerekiyordu. Zira esas rakibimiz olan partinin barajı geçmesi halinde ne il başkanı kalırdı, ne yönetim kurulu ne de ilçelerdeki teşkilatlar.
Bu sebeple çalışmalara başladık.
Parti teşkilatımız ilk önce adayımız “Bayramali” beyin kırmızı takım elbisesine el koydu. Bundan böyle kırmızı veya cart mavi takım elbise giymeyecek olduğundan değerli abimizin biraz morali bozulduysa da il başkanımızın hediye ettiği iki kat Sümerbank elbisesiyle iş tatlıya bağlanmış oldu.
İlk konuşmasını doğup büyüdüğü, düşüp kafayı kırdığı, içip rezil olduğu, ilk mektebi on bir senede bitirdiği, lise yıllarında tuvalette sigara içerken yakalandığı ( hadi yine sigara içerken diyelim), sevdiği kızın odasını röntgenlerken düşüp ayağını kırdığı, istihbarat ajanlığına ilk başladığı ve “baskisköpöş makrasyöş” adını ilk öğrendiği yer olan kendi ilçemizde yapmaya karar verdi.
Bu arada rakip partinin adayları da çalışmalara başlamış, en iddalı ve bizi rahatsız eden abimiz deyişiyle “kisir komoniz” ilçemizin en eski berberlerinden ve kahvehane sahibi Hamin Lolöşoğlu hararetle ve bize çamur atarak mahalleleri geziyordu.Bu eski “kızıl” ya da abimin dediği gibi “kisir” komoniz” için abimiz “ horozi ötmeyi” diye iddia ediyordu. Bizzat abim kaç sabah Hamin beyin kümesini kollamış fakat hakikatten cins Hint Horozu öğlene kadar beklediği halde ötmemişti. Bu durumda abimiz de önceden ayarlanmış,konuşma mahalline getirilmiş Kur’an üzerine yemin ederek “ El basarum ki, Horozi otmeyi” iddiasının geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştı.
Tabi siz şimdi diyeceksiniz ki
-Bir belediye başkanının horozu seçimi etkiler mi?
-Etkiler.
-Bu ötüp ötmeme belediye başkanının seçilmesi için gerekli midir?
-Ötmesi gereklidir. Ötmemesi bizim ilçe gibi döt kadar yerleşim alanlarındaki mahalli idarelerin seçimlerini acayip etkiler. En azından ilçede “horoz ötümü” olayıyla alakadar olan kesimleri olumlu veya olumsuz etkiler.
-Başka sorunuz?
-Peki, kimi etkiler?
-Bu durum ilçedeki bütün moralleri alt üst eder. İlçemizdeki Hamin Bey yaşındaki bütün emekli beylerin “horozlarının “ ötemeyeceği endişesi ve hâsıl olur veya bu vatandaşlarımız “öttüremeyenler” sınıfına dahil olmuş zannıyla yanından geçenlerin kıs kıs gülmelerinden etkilenip cinayet işleyebilir veya en vahimi de bir çılgınlık, bir depresyon anında, cinnet geçirerek horozunun öttüğünü çarşının ortasında ispata taalluk davranışlar olabilir.
Takdir edersiniz ki çarşının ortasında bir horozu öttürmeye çalışmak, horozun da ötmeyeceği tuttuysa ne kadar vahim bir haldir. Hayvana da yazık. Ötmüyorsa horozun zorlamayacaksın. Bazı vatandaşlarımızın ötmeyen horozların başını kestiği söyleniyor ki bu eğer hakikat ise bizi üzmektedir. Biz parti olarak bu hususta elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz. İlçe Kadın Kolları bizzat bu işe el atacak.
-Nasıl yani?
- Şöyle,şööyleeee,şöyle şöyle şöyle!
-Haa anladım.
Biz yine seçimimize dönelim.
Bir mahalle toplantısında abimizin kendisine rakip olamayacağını iddia ederek “ motoru yiyosa benimle Lale sinemasında halkımızın önünde münazara yapalım” dediği iddia edliyordu.
Abimiz bu haberi aldığında ilk tepkisi “ Mumazara da nedu?” demek oldu. İzah ettikten sonra “Bi hizmet adamiyik,oyle boş işlerlan uğraşamak” diyerek kestirip atmıştı.
Bizim salak ilçe başkanı yardımcısı da bu işi başka mecralarda dillendirince ahali şok dedikoduyla çalkalandı bu sefer; “ Partimizin adayı Bayramali kestirip attı” .
“Yahu be kardeşim konuyu kestirip attı “ diyerek düzeltmeye çalışsak da bu sefer “Partimizin İlçe Başkanlığından yapılan açıklamada ‘Bayramali konuyu kestirip attı’ denilmiştir” haberi tarafımdan yemekli bir toplantıyla ilçemizin puş..duyarlı vatandaşlarına izah edildi.
Ertesi gün ilk açık hava toplantımızı yapıyorduk. Belediye meydanında toplanan ahali abimin kürsüye adım atmasıyla bir kıyamet kopardı ki sormayın.Sonra adayımız değerli abimiz elleriyle halkı selaml…abim elini öyle sallama millet yanlış anlıycak yaa….yapma abi .
Alanda çıt çıkmıyordu. Millet ellerindeki partimizin bayraklarını ve ellerinde tuttukları
“İşsize İş-Köylüye Toprak-Bekara Avrat Bizim İktidarımızla gelecek”
Ve
“Çok Çekme –Az Çek! Çile Çekmeye SON!”
” Yol-Su-Sabun Bizimle Gelecek”
”Ye meyvenun Hamini Gör Ananun …….”
” Ver oyuni Al Koyuni”
yazılı pankartlar aşağıya indi.herkes homurdanmaya başladı.Abi önce anlamadı,sonra ben yaptığı hareketin milletimizce yanlış anlaşılabilinecek üç küsürlü (3.5-3.5) hareketten biri olduğunu söyleyince mikrofonu eline aldı ve “ değerli hemşirelerum, beni tanimayanunuz var mi?. Heee var, bayaği da var yahu” dedi.
“ Değerli “ der demez bu defa alkış tufanı koptu. Coşku her yeri kaplamıştı. “Başkan Bayramali !” alan inliyordu.
Bu arada kalabalığın arasından bir kadın elindeki bebeği havaya kaldırarak “ Bu senin çocuğun “ diye peş peşe bağırınca ahali sustu.
Abim elindeki çocuğu kürsüye kadar kaldıran kadına baktı
-Bu çocuk mi benim?
-Evet bu çocuk senun.
- Duruun kesmayun oni bağişladum.
“Abi bu kurban değil ki? Bu kadın çocuğun senden olduğunu söylüyor”
-Uyy vallahi mi yahu zahmet ettun, bi keçi koyun olsaydi olurdi da… Ha bu olmaz.
-Hayırr ..bu çocuk senin sahip çıkmıyomusun çocuğuna be adam!
-Ne demak alalum o zaman. E, sen kimsuun?
-Ben çocuğun annesiyim unuttun mu?
-Anam avradum olsun çikaramadum. Ama olsun uşaği alalum da senlan uğraşamam.
Diyerek bebeği kucağına aldı. Ve yüzünü açıp öpmek istediğinde bebek abimin elindeki açık mikrofona “ Ay lav yu moom” diye çığırdı. Abim şaşırıp bebeğe baktı. Bu sefer bebek “ Hebi börtdey tu yüüüüü…hebi börtdey tu yüüüü” diyerek türkü söylemeye başladı.
Lastikçi Kıtır Resul’un oğlu kalabalıktan “ Ula o oyincak bebek” der demez millet “ Uy ananiiii…” diyerek hayretini ifade ediverdi.
Abim “Tüh ya ben da hakkaten bebek zannettum , boşina sevindum” deyip hayıflandı.
Kadına “Ha bunun gerçeği var mı?” diye soracaktı ki, kadın çoktan kaybolmuştu.
Gelecek Hafta “ Seçimde oy verenler vermeyenler. Verenler neden verdi. Vermeyenler neden vermedi?. Verip vermezmiş gibi davrananlar ile vermeyip vermiş gibi davrananlar kimler?İsim listeleriyle beraber haftaya bu sayfada açıklanacak. Bayramali “ Hainler ,Fitneciler kime dedi?. Hepsi bu sayfada !”
.
YORUMLAR
cemicümle kakalak olmuş erol abi
yaşa sen güldürdün beni,ağlanacak hallere
erolabi
daha da olacak olanlar var...sırada bekliyo.
:)))))))