- 506 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hasta Ana
HASTA ANA
Sadullah Kahraman ilk kuşak Alamancıydı. Köyün arazisi,tarlası tahtı olan bahtlılarındandı. Babası Mulla Osman’ın Oğlu Memet, varlıklıydı. Âhir ömründe Hacc’a gitmedi.”Şu yaşımda oralarda perişan olurum.Hac parasıyla köyün ortasından geçen derenin üstüne bir köprü yaptırayım.”dedi.
Sordu soruşturdu. Bazıları dedi ki:”Hac sana farz.Hacc’a gidip farizeyi yerine getirmen lazım.” Bazısı da:”Hayır işi de önemli. Köprü,çeşme gibi hayırlar çok makbuldür.Çünkü köprüden gelip geçenler,çeşmenin suyundan içenler hayır sahibini hayırla yad eder.O eser ayakta kaldığı sürece hayır defterin kapanmaz.” Dedi. Kimi uzun dedi,kimi kısa...
Mulla Osman’ın Oğlu Memet,derenin üstüne köprü yaptırmaya karar verdi.Söylenenlere kulak tıkadı.Duymazdan geldi.Köyün tam ortasından geçen dere, özellikle ilk baharda coşar,taşardı.Sel gelirdi Pırçalık Tepesi’nden aşağı. Geçilmez olurdu dereden. İnek,koyun,keçi gibi hayvanları kapıp götürürdü seller.İnsan kaybı olmamıştı.Ama bu da ihtimal dahilindeydi.
Bir köprü yaptırdı ki Memet Emmi üstünden tır geçer.Hem de yarım asırdır ayakta. Hizmet vermeye devam ediyor.O kadar geniş ki sanki dört şeritli yol üstüne yapılmış.
Sözü biraz uzattık galiba. Ha evet” Memet Emmi’nin oğlu Sadullah, ilk kuşak Alamancılardan.” demiştik. Gitti Hamburg’a. Uzun yıllar çalıştı Almanya’da. Oğulları Nazmi,Fahrettin ve Yusuf’u da götürdü. Emekli olduktan sonra döndü köye.
Sadullah Emmi’nin eşi Zürmüt (Zümrüt) Bacı ismiyle müsemma bir hanımdı.”Zümrüt”gibi bir kadındı.Uzun yıllar Sadullah Emmi’nin yolunu bekledi.Çünkü Sadullah Emmi Almanya’da çalışırken O, köyde kaldı.Yazları köye geldiğimizde halini hatırını sorardık.Çok sevinirdi.”Siz geliyorsunuz.Köyümüz şenleniyor.Kışın her yer ıssızlaşır.Her evden gurt (kurt) gibi bir adam çıkar.” derdi.
Oğulcuklum’da torunu Sevgili Neşet, Zürmüt Bacı’nın bir portresini paylaşmış.Altına da “Hasta Anam” yazmış. Neşet, Nazmi Abi’nin oğlu. Nazmi Abi’den sordum Hasta Ana’yı. Şöyle anlattı Nazmi Abi:
“Anam yaşamının son yıllarında hastaydı. Çok çekti rahmetli.’İncir iyi gelir.’ Demişler. Babam incir alırdı torba torba. Anam incir yerdi.Bizim çocuklar Turgay,Neşet küçük.Onlar da incir isterdi.Derdik ki:’ Zürmüt Ana hasta.İnciri O’ndan isteyin.’ Çocuklar giderdi anamın yanına:’Hasta ana! Bize de incir ver’derlerdi.Anam rahmetli gülerdi.Çocuklara verirdi incirlerden.Ondan sonra çocuklar babaanne yerine ‘hasta ana’ dediler rahmetli anama.”
Budur Hasta Ana’nın hikayesi dostlar.Evvel gidenlere rahmet...Kalanlara selam olsun.
YORUMLAR
Eskiden yaşanılan yerde (köyler, kasabalar, mahaleler) herkesin bir lakabı olurmuş ve o kişi hep o lakapla anılırmış. Benim anama hep GARI derlerdi adını çok sonra öğrendim. Meğerse kendi babaanesinin adını taşıdığında ona GARı derlermıiş.
Eskiler hep daha bi güzelmiş her haliyle.Allah gidenlerin hepsinin mekanını cennet etsin.
Saygılarımla.