- 726 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Futbol Bir Spor Dali Degildir
Futbol Bir Spor Dalı Değildir
Bir soruyla söhbete girmek istiyorum, izin verirseniz. Yo, öyle zor soru sorma niyetinde değilim, ÖSS`lik soru sorma niyetim de yok.
Hepimiz futbolu spordan sayarız, sporun bir dalı olarak niteleriz. Hemde büyük kitleler tarfından sevilen bir spor etkinliğidir. Kimi karşılaşmalarda hayat adeta durur, herkes o karşılaşmaya kilitlenir.
Bunda hem fikiriz değil mi?
Hem fikiriz, bir itirazımız yok.
Sorum şu.
Hakikaten Futbol bir spor dalı mı?
İşte, bu sorunun yanıtında hem fikir olacak mıyız? Olamayacağız. Bunu biliyorum. Çoğunluğumuz spor olarak gördüğünü hiç düşünmeden söyleyecek, hararetle savunacaktır.
Hakikaten futbol bir spor dalı mı?
Bu sorunun yanıtını birlikte arayalım isterseniz. Çok uzağa gitmeyelim, yakın zamanda oynanan Dünya derbisi olarak adlandırılan Fenerbahçe Galatasaray maçına gidelim, görüntüleri tekrar anımsayalım.
Karşılaşma henüz başlamadan rakip takımın oyuncuları kavga ediyor.
Spor kavga mıdır, bir birlerine yumruk, tekme atmak mı, yoksa küfür etmek, hakaretlerde bulunmak mı yada rakibi aşağılamak, kızdırmak, tahrik etmek midir?
Maçın öncesine gidelim. Takımların taraftarları stadyuma toplu olarak geliyorlar. Mehter marşı eşliğinde Allahuekber çekerek. Konuk takımın taraftarları daha bir kenetlenmiş olarak birlikte yürüyor. Hiç bir taraftar spor müsabakasına gider gibi gitmiyor. Güzel bir maç izleyeceğiz, zevk içinde, mutluluk ve huzur içinde stadyumda ayrılacağız; takımımız daha güzel oynasın, coşsun, coşunca biz de coşalım diyerek tezahürat yapalım demiyor.
Bu niyetle gitmiyorlar!
Savaşa gider gibiler. Öfeke içindeler, gözleri kin çanağına dönmüş. Ellerinde sopa, bıçak, döner bıçağı, kama, taş…ne ararsan var. Stadyumun önünde toplanmaları bana Madımak önünde toplanan gözü dönmüş, intikam hırsı bürümüş azğın kitleyi anımsatıyor. Spor müsabakasını izlemeye değil savaşa geldikleri her hallerinden belli. Rakip taraftarlara sataşıyorlar, taş atıyorlar, yakaladıklarını, aralarına aldıklarını linç edercesine dövüyorlar. Polis kendineden geçen savaşçı kitleye başedemiyor, kontrol altına alamıyor.
Bu işten geçimini sağlayan, mesleği olan futbolcularda taraftarlardan farkı yok. Öylesine yenme duygusuyla motive edilmişki, rakibini kendisi gibi futbol işçisi olarak görmüyor, düşmanı gibi görüyor. Hiç bir futbolcunun yüzü gülmüyor. Gerginler, sitres içindeler. Kinle bakıyorlar. Müsabaka başlıyor, bir futbolcu sakatlanıyor, oyun dışı kalıyor. Bir başkası rakibini yumrukluyor.
Bu görüntüler hiç birimize yabancı değil, değil mi? Çok müsabakada bu görüntülere tanıklık ettik. Türkiye`de oynanan İsviçre maçını unutmadık. Daha geçenlerde Bursa`da oynanan Milli maç hafızalarımızda silinmedi. Ezeli düşmanımızın takımı geliyordu. Karşılaşmanın Bursa`ya alınması tesadüfü değil. Bursa en çok milliyetçileştirilen kentlerimizden biri. Çok büyük tatsızlık olmasın diye de stadyuma fanatik milliyetçileri (Ülkücüleri, Alperenleri) almıyorlar, sempatizanlar alınıyor.
Kulüplere bakalım. Kulüplern çoğu bir holdinğ, bir şirket. Hepsinin başında ve yönetim kurulunda büyük iş adamları var. Milyar dolarlara varan paralarla futbolcu alınıp satılıyor, reklamlardan para kazanılıyor, stat geliri var. İhalelerin kapıları açılıyor, takımların hisse senetleri satılıyor, faize paralar veriliyor. Bahisler oynatılıyor.
Futbola bir sanai işletmesi olarak baka biliriz değl mi? Yoksa amacı kar olan, daha fazla zenginleşmek olan iş adamlarının ne gibi işleri olabilir ki bu kulüplerde?
Tüm Dünya da bu böyle işliyor.
Bu manzaraya bakınca futbola spor dememiz mümkün mü? Hala spor diyorsak çok safız demektir. Boks nasıl ki bir spor dalı değilse, futbolda spor dalından çıkışmıştır. (Kendisine sosyalitim diyen Küba`nın Boksa bu kadar önem vermesini hala anlamıyorum. Boksun neresinde insancıllık var? Sosyalizm ise insancıl bir yaşamdır. Biz böyle belledik Marks`tan, Mahir Çayan`dan.)
Spor neşe içinde, centilmenlik içinde, gülerek, eğlenerek yapılır, haz alınır, haz verilir. Sporda yenilmek yenmek kadar güzel görünür, normal görünür, yaşamın bittiği yer değildir yenilği. Sporda hırpalamak, vurmak, kırmak, kan akıtmak, öldürmek var mıdır, söyleyin?
Bu çirkinliklerin yaşandığı yere spor yapılıyor denilebilinir mi?
„Anarşist gençlik (Devrimci gençlik) yetiştirilmesine müsade etmiyeceğiz“ diyen Kenan Evren`in bu sözü hiç aklımdan çıkmıyor.
Nasıl gençlik yetiştirildi? Milliyetçi, linç kültürü edinen, kardeşini bile düşman gören bir gençlik. Halklara düşman olan, kendi gibi düşünmeyeni düşman ilan eden, yenilgiyi hazmedemeyen, gülmeyen, eğlenmesini bilmeyen, kinle, nefretle bakan bir gençlik yaratıldı.
İşte gururla yaratılan bu gençlik, futbolu savaş arenası olarak gören gençlik tabii ki „Barış“ için yapılan şenliklere hoş görüyle bakamaz, bu insani coşkuyu hazmedemez.
Çünkü, özellikle 12 Eylül`den bu yana yetiştirilen gençliğin litaratüründe „barış“ yok.
İşte bu nedenle barış için yapılan sevinç gösterilerine düşmanca yaklaşıyor.
Bu kişilerin takımları kazandığında yaşadıkları sevinçte bile savaş duygusu var, rakibi aşağılama, hor görme var…
Yazık ettik.
Futbolu spordan çıkartarak, tüm renkli güzelliklerinden kopartarak çirkinleştirdik.
Yarattığınız milliyetçi, lümpen, sevgisiz…insanla öğünebilirsiniz artık!
Muhittin Çoban / 01.11.2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.