Hikmetli mektuplar-xxx-2
SELAMUN ALEYKUM HOCAM RABBİMİN RAHMETİ BEREKETİ ÜZERİNİZE OLSUN HAYIRLI CUMALAR
Bugün dağlık, yeşillik oldukça yüksek bir tepede bir mübareği ziyaret ettim. Kimdi bilmiyorum. Evi dört direk üzerindeydi. Dört tane ince uzun oldukça uzun taş sütunlar üzerine yapılmıştı, tek kat bir ev… Aşağıya bakmak cesaret isterdi. Çok yüksekti. Aşağılar çok güzel ağaçlık ve yemyeşildi. Hemen ilerisinde orda yeşillikler, meyve sebzeler tezgahta satılıyordu, hepsi de çok güzeldi, domates, ceviz, sarımsak, salatalık... Ama bunlar bu zamandakilere benzemiyordu hepsi doğaldı ve görüntüleri de tadı da çok güzeldi. Tatlarına baktım. Özellikle cevizden çok yedim.
Sonra uyandığımı zannediyordum. Size rüyamı anlattım. Siz de orda yorumladınız. Sizi görmedim ama siz olduğunuzu biliyorum. Bu mübareğin beni çok sevdiğini söylediniz... “Orda en hayret verici şey de, yaz ve kışın bir arada, aynı anda yaşanması.” dediniz. Sonra uyandım, şaşırdım. Siz yorumlarken kendimi uyanık sanıyordum. Oysa daha yeni uyanmıştım…
Ben ceviz ağacına her zaman hayran kalmışımdır ve onun üzerine çok tevekkül ederim. Birazdan çıkmam gerekiyor ne zaman gelirim bilmediğim için erken yazıyorum hakkınızı helal edin. RABBİME EMANET OLUN SELAM VE DUA İLE
2012.11.02 - 12.41
Hacı Ali Bayram
Aleyküm selam xxx hanım.
MaşaAllah…
Gördüğünüz rüya müjdelerle dolu olduğu gibi doğru yolda olduğumuzu da gösteriyor.
Zirvelere çıkmış olmanız, cennet misali yeşillikler ve meyveler, onlardan yemiş olmanız, özellikle de ceviz yemeniz mükemmel…
“Doğal olmaları fıtratınıza ve hakikate uygun zikir yapıldığını… Hem görüntünün hem lezzetin mükemmelliği, yapmakta olduğunuz zikrin hem dünyaya hem ahirete dair kemâlen tecellide olduğunu… Görmediğiniz mübareğin inşaAllah Efendimiz aleyhisselâm olduğunu… Zamanla kendisini inşaAllah göreceğinizi… Kutlu mekanları, makamların misafiri olacağınızı… Rüya içinde yorumlamamız gördüklerinizin hakikat, sadık rüya olduğunu… Ceviz yemeniz ise ilmi ledünne biiznillah ulaşacağınızı, halen de ilmi hakikatle amel etmekte olduğunuzu ve devamının geleceğini… Cevize hayranlığınızın hakikate ermek üzere nasipli yaratıldığınızı, sonunda o hakikate ulaşmış olduğunuzu…” anlatıyor…
Azizim;
Sakin sakin, aceleye meydan vermeden, ibadet ve zikri, aşkınızı yormadan hırpalamadan devem etmelisiniz. Acele şeytandandır. Hikmette aceleye yer yoktur. Musa aleyhisselâm acelesi yüzünden düşüp bayıldı da müşahedenin hazzından mahrum kaldı buyuruldu, bilirsiniz…
Bir sıfat tecelli ettirilir sonra diğerine geçilir, kademe kademe kemâle varılır.
Namaz nasıl bir disiplin içeriyorsa zikirlerimiz de öyle olmalıdır.
Bu yolun sonu yoktur. Önce Allah’a yolculuk yaparsınız, sonra Allah’ta yolculuk başlar. Ebedi olanda ebedi yolcularız, her birimiz…
Size verdiklerimize sadece salavat ilave edin yeter. Yani salavatınızı içinizden geldiği kadar artırabilirsiniz. Ancak tespihinize başka ilaveler yapmayınız. Sayı ile kayıtlanmayınız. Kalp ile dil senkronize olarak yapınız zikrinizi... Haz ve birlik bitince bırakıp diğer vakte hazırlanınız.
“Allah’ı usandırmayınız” derdi bizi yetiştiren zat...
Maksadımız sizi önce Efendimizin eğitimine ulaştırmak olacak, sonrası sonra gelecek.
Rüyalarınızı şu anda benim cismi latifimin işkal etmesi fenafişşeyh mertebesidir. Sonrası fenefirrasul olmalı, ardından da fenafillaha ulaşmalısınız.
Bize ne kadar muhabbet ederseniz o kadar hızlı Efendimize ulaşırsınız. Efendimize ne kadar çok muhabbet ederseniz o kadar çabuk Allah’a ulaşırsınız.
Sani kudret bu işi böyle halk etmiş. Sistem bu şekilde işliyor…
Rahmetli hocama öyle muhabbet beslemiştim ki onun şahsında Efendimizin manevi şahsiyetini görürdüm. Öl dese ölürdüm. Canımı hak yoluna kurban etmiştim.
Ardından Efendimizin aşkı sardı bütün varlığımı. Öyle ki eşimle birlikte olurken bile Efendimizi aklımdan çıkaramıyordum. Sonunda miratı mücellada cemâlini dünya gözüyle gördüm de ancak kendime gelip aklımı başıma toparlayabildim.
Ardından Allah aşkı her varımı istila etti.
Artık dünyadan, canımdan, yeni evlendiğim eşimden, yeni doğmuş ilk çocuğumdan, hocamdan geçtiğim gibi Efendimizden de geçmiştim. Hocam ve Efendimiz beni Hakk’a sevk eden birer rehber, can dostu olarak yerini almıştı kalbimde.
Ardından ille de Hakk Teâlâ’nın cemaline aşkım hat safhada... Sardı sarmaladı bütün varımı... Başka beni tatmin edecek dünyevi veya uhrevi hedef kalmamıştı. Cennet umurumda değildi… Dünya zaten hiç değildi. Yılın üçte ikisini oruçlu geçiriyordum. Ancak muhabbet beslemeden dünyaya ait işlerimi, görevlerimin tamamını titizlikle yerine getiriyordum.
Yere baksam yerler, göğe baksam gökler nurdu, gördüğüm nurlar nedeniyle her an Allah’ın huzurunda olduğumun bilinciyle yiyip içmek bile zorlaşmıştı, eşimle beraberlikte bile edepten edebe terfi ettiriliyordum.
Her zerrem “Hakk, Hakk!” hak diye feryat ediyordu...
Elhamdülillah 29 yaşımda sülukum tamamlanmış, hedefe ulaşmış, Cemalullâh’ta yok olmuş, ölmeden önce ölmüştüm.
Ardından Allah’ta yolculuk başladı…
Yolun sonu yoktur... Ebediyen O’nda seyr halindeyiz elhamdülillah.
Bu yazdıklarımızın nefsimizle bir alakası olduğu sanılmasın.
Haşa... Haşa…
O var, onunla birlikte başka bir şey yok âlemlerde.
Övdüysek onun verdiği derman ile O’nu övdük.
Gördüysek O’nun verdiği göz ile O’nu gördük.
Bildik ki ben yok, biz yok yalnız O var.
Sen de yapıp ettiklerine nefsini karıştırma.
Allah böyle diledi, böyle oldu.
Anlatımımız size yol yöntem anlatmak, sükûnetle seyre devamınızı sağlamak, teşvik etmek, güven ve huzur vermek içindir.
İşinizin hakkını işinize, eşinizin hakkını eşinize, nefsinizin hakkını nefsinize, yakın çevrenizin hakkını yakın çevrenize, Allah ve Resulünün hakkını da Allah’a ve Resulüne vermelisiniz.
Zor olduğunu biliyoruz.
Ama insan emaneti doğarken üstlenir ve her can kendisine yüklenen yük karşılığında yeterli güç ile donatılmış olarak doğar.
Şeytanın engellemeleri ile zamanda ve emekte israfta bulunmazsanız sizdekiler size yeter.
Ne kendinize aşırı güvenin ne de acze düşüp şeytanın vesvesesine meydan verin…
Allah ve Resulü her an ve saniye, sizinledir…
Dört melek ve onların emrindeki diğer melekler vasıtasıyla alemler emrinizdedir...
Selam es selame