- 1213 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
OR.SP.NUN FERİŞTAHI (Beşinci Bölüm)
OR.SP.NUN FERİŞTAHI (Beşinci Bölüm)
‘’Yüksek müsaadelerinizle, Van , Jandarma Alay Komutanı, Albay Mülayim Özen’i , Kaçakçılık ve Sınır İhlalleri konusunda ,bilgi vermek üzere, huzurunuza davet ediyorum ,Paşam ‘’
Üç gündür, Diyarbakır’da , Sınır İllerinin Jandarma Komutanları ile yapılan koordinasyon toplantısı, Bölge Komutanı olan ,Tüm Generalin ,başkanlığında devam ediyor, canlı hayvan kaçakçılığının önlenmesi için tedbirler alınıyordu.
‘’Ulan Mülayim, yine öyle güzel konuştun ki, General mest oldu valla.’’ Diyarbakır ,Jandarma Alay Komutanı ile , Mülayim Albay , sınıf arkadaşlarıydı. Beraber çalıştıkları, aynı odayı paylaştıkları olmuştu. ‘’Ulan Kemah ’lı Kürt, sen de ,iyi yontulmuşsun. Bir de hala , gelirem- giderem ,demesen.’’ Birlikte güldüler. ‘’ Oğlum, sen İstanbullusun. Şanslı olduğunu bil’’
‘’Yahu, buraya bir kaç ay önce tayin olan ,bir doktoru arıyorum. O da ,İstanbul’ lu ve genç bir doktor . Hiç duydun mu ?’’
‘’Bu yıl sadece, iki doktor geldi, Diyarbakır’ a. Doktor Nejat , acaba o aradığın olabilir mi? ‘’
‘’Ulan Kürt, bir işe yaradın galiba. Evet, Eşref Binbaşı, isminin de , Nejat olduğunu söylemişti. ‘’
Devlet Hastanesi’nin , Bahçesine giren , Alay Komutanı forsu takılı araç, odasından dışarıyı seyreden, Baştabip Erdoğan Bey’i ,sevindirmişti. Çünkü araçtan , arkadaşı olan Jandarma Komutanı , bir diğer Albay ile birlikte inmiş, onun baktığı pencereye doğru ,el sallıyordu .
Hemen, bir koşu bahçeye inerek, dostunu ve onun arkadaşı olan Albayı karşıladı. İçeri girmek yerine, çardakta oturarak, mırra larını yudumladılar.
‘’Erdoğan’ cığım, Albay Mülayim, benim çok eski dostum olur. Sana sorması gereken ,bir konu var. İlgini bekliyorum.’’
Albay Mülayim, özetle Kerimeyi, onun eşini ve çocuklarını düşürdüğü durumu anlattı. Şimdilik , bu kaçakların, hiç ürkütülmemesi, mahkeme kararının tebliğ edileceği günü beklemelerinin ,daha iyi olacağını konuştular. Erdoğan Bey, ‘’Zaten, bir eksik sezmiştim. Ama neydi, çözememiştim. Bu işten, Doktor Nejat, zararlı çıkmaz , değil mi Albayım? Kadını görseniz , hiç bir delikanlı ,karşısında dayanamaz ,derim ben. ’’ Eh ,erkek egoları başlamıştı bir kere. Hani , hep kadını suçlayan, sütten çıkma ,ak kaşıklar.
Üç gün sonra, Siverek Sağlık Ocağına , izine ayrılan doktorun yerine, bir ay için Doktor Nejat , geçici görevle gönderildi. Kerime, yapayalnız kalmıştı, yabancısı olduğu, Diyarbakır’da.
Bir sabah, Kerime’nin kapısı çalındı. Gelen , bir Hastabakıcıydı. Elindeki zarfı uzatarak,’’ Dr. Nejat Bey’in , maaşı Abla ‘’ diye bırakarak gitti. Kerime zarfı açıp, ilk defa, gözünde çok büyüttüğü Nejat’ın ,aldığı maaşı gördü. Bu bir muallim maaşından, çok az fazla bir paraydı. Kos koca Doktor ,bu kadarcık mı alır, bunu gidip soracağım ,diye söylendi.
Hastanenin , maaş mutemedi, önüne yazdığı listeden , Dr. Nejat’ın aldığı maaşın ,neden düşük olduğunu, izah etmeye, Erdoğan Bey’in kinin ise ,neden fazla olduğunu anlatmaya çalışıyor ,ama güzel gözlerinin arkasında ,öfke ile çatılmış kaşların, baskısı ile titriyordu. ‘’İkisi de ,Doktor değil mi? Ne demek , biri Pratisyen , öbürü Profesör ? Bu kadar da, fark olur mu, yani? Yoksa , el altından, başka bir ödeme mi, yapılıyor ,mesela eski karısına?’’
‘’Hanım Efendi, zaten Nejat Bey , biz de bekar görünüyor. Üstelik, hiç evlenmemiş. Yeni, Doktor maaşı, işte bu kadardır. Nikah ilmühaberinizin buraya getirilmesi halinde, az bir yükselme daha olabilir. İsterseniz, Başhekim Erdoğan Bey’ le , görüşünüz. ‘’
Koridordan geçerken , ismini duyan Erdoğan Bey, kafasını uzatarak ,’’Ooo Kerime Hanım, ben de, sizi aratacaktım, neredeyse. Odama kadar ,teşrif eder misiniz? ‘’
Kerime, önünde onu takip etmesini isteyen Erdoğan Bey’ in peşine takılarak, bir üst kattaki odasına çıktı. Çok sinirlenmişti, Erdoğan Bey’in, küstah ses tonuna. Odaya girer girmez, ‘’Siz , ne cüretle , benimle , bu kadar alaycı ve aşağılayıcı konuşabilirsiniz? Kocamın da , bu Hastanede Doktor olduğunu , unutuyor musunuz yoksa? ‘’
Erdoğan Bey , elli yaşına yaklaşmış, saçlarını, hayat mektebinde, bin bir olayın içinde , yaşayarak , görerek ağartmış, bir insandı. Sadece güldü ona. ‘’Küçük Kerime Hanım. Küçücük beyninizle kurduğunuz , küçük masalı, yutacak kadar ,tecrübesiz ve hayatı hiç tanımadığımı söyleyemezsiniz, değil mi? Siz, yirmi beş yaşında olmalısınız. Ben ise ,elli yaşına geldim. Ne dersiniz , size bundan sonra, nasıl davran malıyım? ‘’
Kerime, birden kendisini toparladı. ‘’ Oturabilir miyim lütfen ? ‘’ diye sorarak, karşı koltuğa , yığılıp kaldı. Başhekim, kapıda bekleyen hademeye, iki çay söyledikten sonra, onun karşısına oturarak , ‘’ Ne dersiniz , nasıl devam edeceğimize dair, bir fikriniz var mı? ‘’ diyerek ,onun cevabını beklediğini ima etti.
‘’Ben aslında, sizi gördüğüm gün, gerçek erkek ,işte böyle olmalı, hem baba gibi şefkatli , hem ağabey gibi koruyucu ve bir sevgili gibi sıcak, diye düşünmüştüm.’’
Erdoğan Bey’in , sağ eli, onun öne düşen saçlarını, arkaya atmak istercesine, yüzüne uzanmıştı. O eli yakalayıp , avucunun içini öperek, kadınca ,sana uymak, sana tabi olmak ,istiyorum . Ne istersen yaparım, demek istedi.
Ertesi gün ve daha ertesi günler, Erdoğan Bey, kendisini ,çaresizliklere salan Kerime ile, fazla mücadele edemedi. Genç kadın, onu sürekli evine çağırıyor, olmadık zamanlarda, onun odasında ,beliriyordu. Bu , baba – kız numarasını yutmayan ,diğer doktorlar, dedikodu yapmaya , başlamışlardı bile. Zira bu kadının ,babası rolünü oynayacak ,bir babayiğit , asla düşünülemezdi. Her tarafında ,bin bir davetle, bin bir işve ve muhteşem güzellikleriyle.
Olay ,çok kısa bir sürede, Doktor Nejat’ın , kulağına gitmişti . Geçici görevle gittiği yerde, dönüşüne az bir zamanı kalmasına rağmen, daha fazla bekleyemeyip, izin alarak, Diyarbakır’a geldi. Henüz evden çıkmamış olan Kerime’yi, yataktan yeni kalkmış halde buldu. Onun kadar kurnaz olmaya kararlı olarak, ‘’Seni çok özledim Sevgilim. Onun için, izin alıp geldim. Zaten ,on gün sonra, tamamen geri döneceğim.’’
Kerime ,önce çok korktu. Ya sabaha karşı gelip, Erdoğan ile karşılaşsalardı ,diye geçti içinden. Neyse , tehlike yoktu. Sevinmiş gibi davrandı. Küllükteki sigara izmaritlerini , görmemesi için , hemen üzerine atladı Nejat’ın. Kapıda unutulmuş , siyah erkek terliklerini ,ayağı ile kenara iteledi. Allah kahretsin , yatak çarşafı, buruş buruş olmuştu. ‘’Gece, hiç uyuyamadım , hep seni düşündüm Nejat. Beni ,bu kadar uzun bırakıp gitme ,Sevgilim.’’ Nejat başka bir düşüncedeydi. Önce maaşını kurtarmalıydı, Kerime’den.
Binbaşı Eşref Bey, yerini Alb . Mülayim, vasıtasıyla tespit ettikleri, Kerime’ye, Van Mahkemesinden ‘’Evine Dön ‘’ çağrısını, çok gizli tutarak, tanıdığı bir Avukat’a , Aydın Bey’ e , Van ‘dan vekalet verdirerek , yaptırdı. Elden aldığı tebligatın, bir suretini , güvendiği bir Astsubayı görevlendirerek , elden Kerime’ye, oturduğu eve göndermişti.
Kapıyı çalan Başçavuş, karşısında duran, Dr. Nejat’ı , hiç kaile almadan , Kerime’yi sordu. Nejat Bey , ürkmüştü. Arkasında beliren, Kerime için, başı belaya mı ,girecekti yoksa? Kerime , soğuk kanlı bir şekilde , mahkeme kağıdını alıp, imzaladı. Yazıda , üç gün içinde, Erciş’te olmadığı taktirde , boşanma işlemlerinin başlayacağı yazılıydı. Gülerek okudu. ‘’ Boşa lan İbne. Boşa da , ben de kurtulayım.’’
Bilmiyordu ki, aynı Başçavuş , önce Baştabip Erdoğan Bey’e gidip, evli bir kadınla , zina yaparak, suç işleyen Dr. Nejat’a da , evrak bırakmış ve tebellüğ ettirmesini, istemişti.
Yine kapı çalıyordu, Yatakta bile, rahat yoktu artık. Gelen Başhekimin , özel Hastabakıcı’ sıydı. Nejat Bey, kimseye görünmeden geldiği için, kapıya çıkmadı. Ama Kerime’nin , ‘’ Bilmiyor musunuz, Dr. Nejat , Urfa ‘da’’ diye cevap vermesine, Hastabakıcı sırıtarak ‘’Az önce ,size bırakılan tebligatı da ,alıp gelsin Dr. Bey. Burada olduğunu biliyoruz ,Ablacığım ‘’ diye cevap verdi. Sağ eli ,bıyıklarını sıvazlıyordu. Kerime , eliyle onu kovar gibi, ‘’ Defol git lan , Düzenbaz. Baştabip ‘e , şikayet edeceğim seni.’’ Hademe , hiç umursamadı. Onlara yemek , çay taşıyan , o değildi ,sanki.
Erdoğan Bey , karşısında mahcup dikilen, titremesini gizlemeye çalışan genç Doktor’ a, küçümsercesine , yukarıdan bakarak, ‘’ İlk gün, onu gördüğümden beri, sana hiç inanmamıştım. Seni tutuklayabilirler, o zaman Kerime, iyice ortada kalır. Bırak evine dönsün.’’
Hep, ‘’Kerime Hanım ‘’ diye konuşan, bu kibar insan , şimdi ona ismiyle ve (O) sıfatıyla hitap ediyordu. Kıskançlık içini burktu. Yazıklar olsun sana ,Kerime. Baştabiple de ha..
‘’Ne yapmalıyım Hocam? Şeytana uydum bir kere. Yardım ediniz lütfen.’’
Nejat Bey ,perişan halde, Erdoğan Beye yalvarıyor, ondan çaresizce destek bekliyordu. Bir orospu yüzünden ,meslek hayatı ,daha başında sona erebilirdi. Hoca da , üzgündü aslında, yeni başlayan bu güzel ilişkinin ,bu kadar kısa sürmesine üzülüyordu. Ama bunda , bir hayır vardı . koca Diyarbakır’ın diline düşmektense, o hatıra ile yetinmeliydi. İçeri giren bir doktora , ‘’Yahu , ben de bu kadını , kızım gibi sevmiştim ,insan nasıl da, yanılıyor ‘’ diyordu
Hiç harcamadığı , kocasının maaşı ,harcırahı ve Dr. Nejat’ın maaşını alıp, acele ile küçük bir valiz hazırlayarak, o gece kalkacak olan trenle, Ankara’ya gitmeyi düşünüyordu. Yola çıkarken, onu bulmamalıydılar. Hemen bir mektup yazarak, masanın üzerine bıraktı. ’’Çok düşündüm, Erciş’e ulaşmak üzere , Van’a hareket ediyorum. Elveda Sevgilim.’’
Mektubu Hastaneden eve dönünce alan , Dr. Nejat, bir rahatlama içine girdi. Demek, sonunda Kerime, ailesine dönüyordu. Maaşını aramaya başladı , bulamıyordu. Kapının çalındığını duyarak , gidip açtı. Karşısında iri yarı üç adam duruyordu.
‘’Abla , iki saat sonra gelin de , kocam da, eşyalarını alır , o zamana kadar, kalan eşyayı götürürsünüz demişti, Beyim. ‘’ dedi , içlerinden en iri olanı. İtiraz edemedi, durum ortadaydı. Kerime , evin, yeni alınan , henüz taksitleri bile ödenmemiş eşyalarını , eskiciye satmıştı, gider ayak. İki elini , başının arasına alıp , hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Saatine baktı .Van Ekspresi az önce kalkmıştı. Bilmiyordu ki, geceye kadar Kerime ,otobüsle önce Urfa’ya gidip, oradan geçen Ankara trenine binecekti. Hedefi, tam tersi göstererek yanıltmıştı insanları, bir kere daha.
‘’Üzülme Beyim. Allah daha nice karılar, nasip eder. Bak hem genç , hem de Doktor ’sun. Sana Karı mı yok, Gurban? ’’
E.Yaşar Ovalı 30.10.2012
Beşinci Bölümün sonu. ( Devam Edecektir)
YORUMLAR
Vayyy
Demekki Doktorda olsa, Alimde olsa, Bir hatuna yenilebiliyor erkek aklı :))
Burada Kerime kadar Kerimeye bulaşanlar ve onun cazibesinin albenisine kapılanlarda suçlu :))
Akıl nerde akıl Abiiii.??...... Bir de şu yanılgı var "Güzel olan bir kadın ve erkek kötü olamaz" düşüncesi ve " kalbinin güzelliği yüzüne yansımış savsatası"
Işık insanı yanıltabiliyor demek ki, öteyi görebilmek için ışığa alışmak lazım..
Hörmetler Abim.
kukurikuu
İster kadın ol, ister erkek, güzelsen başın beladadır.
Çekersin aklı, fikri, hayalleri, iç dünyayı. Beğenen gönül ne yapsın?
Bazen gözlerden davetiyeler atılır gönüllere. Gitsen bir türlü ,gitmesen bin türlü.
Sen onlara aldırma Kardeşim.
Savgilerimle
Kendi hevasına uyup da eşini, çocuklarını yüzüstü koyup giden, gidebilen kadınları anlamaya, onlar için de kıyısından köşesinden tutulabilir bir savunma yapılabilir mi diye uğraşıyorum, nafile... Aklım almıyor, oldum olası.
Beş yıl önce, küçük oğlum birinci sınıftayken bir arkadaşının annesi de uzun yol şoförü olan babanın yokluğunda geceleri eve erkek alıp, sonrasında da o adamla kaçmıştı. Hâlâ unutamadım dersem, abartmış olmam. Ahlâk, namus boyutlarının ötesinde bir durum bu. Hepsini geçseniz, o anasız kalmış çocuğun kara gözlerine takılıp kalıyorsunuz ve o kadın için Allah ıslah etsin demek bile gelmiyor içinizden. Ne demeli? Yine de Allah ıslah etsin ve bu tür kadın ve erkeklerin şerrinden hepimizi korusun.
Bütün yazılarınız gibi bunu da beğenerek okuyorum, bu arada.
Selâm ile.
kukurikuu
Sayfamda olmanız beni çok mutlu etti.
Ne yazık ki , Kerime 'ler ve onların yıktığı insanlar hiç bitmeyecek.
Saygılarımla.
’Üzülme Beyim. Allah daha nice karılar, nasip eder. Bak hem genç , hem de Doktor ’sun. Sana Karı mı yok, Gurban? Dr. Nejat çabuk toparlar kendini... ’Öğretmen üç gün sonra davayı açıp gıyabında boşayacak Kerime'yi de, Kerime ne olacak, gurban? Yolla İstanbul'a, bulsun seni, at motorun arkasına, dağ taş dolaştır diyeceğim ama, muallimle doktordan sonra bir de sen yanma diye demiyorum...Selam ve saygıyla
kukurikuu
Sabah sabah iyi güldürdünüz beni.
Bu kadın motora falan atılacak cinsten değil. Kendisi ile 1969 ve1999 yıllarında iki kez karşılaştım. Çok etkilendim. ileride yazacağım. 1999 da
anneanneler maratonunu kazanmıştı İzmir'de. Yaman bir kadın yani.
Saygılarımla.
Kemnur
inci*
Anneanne Maratonu.:) Kadın zaten hayat maratonunda en önlerde olanlardan dı..:))
selam olsun Ustalara.
Kemnur
ayşe ablam gibi..vay be......karıda ne akıl varmış ha......şimdiden herkesi yakmaya başladı bile.....devamını geciktirmeyiniz lütfen...favorimdesiniz..saygılar..gül diyarından selamlar
kukurikuu
Allah ne kadınlar salmış piyasaya , çoluğumuzu , çocuğumuzu korusun.
Sayfamda olmanızdan gurur duydum. Nede olsa , Müdürümüz, Ispartalı' ydı.
Saygılarımla.
-IspartaGülü-
kukurikuu
Allah kadının da en hayırlısını versin.
Saygılarımla