Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun...
89 yıl önce Birinci Meclis binasında Cumhuriyet ilan edilip “Yaşasın Cumhuriyet” diye büyük bir inançla ayağa kalkmıştı insanlar. Bu tarihimizin en büyük devrimiydi. 100,000 asker ve sivil ölümüyle ve büyük özverilerle kavuştuğumuz bağımsızlığımızı simgeleyen bu büyük devrime ve laik cumhuriyete bu güne kadar sahip çıktık. Emperyalizmin isteği üzerine değil, kendi kanımız ve canımız pahasına kazanmıştık özgür ve bağımsız yaşamayı. Bunu Atatürk önderliğinde kazanmıştık.
Her yıl en büyük bayramımız diyerek büyük coşkuyla kutladık. Atatürk’ü andık, sevgimizi gönderdik. Fener alayları düzenledik, büyük kalabalıklar toplandı bayram sevinciyle, mutluyduk laik cumhuriyete sahip olduğumuz için.
Sonra birden cumhuriyet ve Atatürk karşıtı sesler işitmeye başladık bir yerlerden kulağımıza çarptı. Karşı çıktık, kızdık ama gülüp geçtik. Gittikçe daha çok işitir olduk, daha çok söylenir oldu. Gel zaman git zaman bağrından evlatlarını bu cumhuriyet için gözünü kırpmadan veren halk da destek vermeye başladı o seslere. Daha kalabalık oldular.
Ve cumhuriyet kutlamalarına yasaklar gelmeye başladı. Kutlamayın dediler. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve yerel kuruluşların Atatürk büstlerine çiçek konmaları yasaklandı.
Yürüyüşler de öyle. Ders kitaplarından çıkarılmaya başlandı. Atatürk resimleri okullardan, sınıflardaki duvarlardan teker teker indirildi. Ve hatta liranın üstünden de silineceği konuşulur oldu. Cumhuriyete sahip çıkan ordu da sahipsiz kaldı. Ve suçsuz yere işi yazmak çizmek olan insanlar teker teker hapislere atıldı. Yıllardır yok yere “cezalarını” çekiyorlar.
Geçen sene, Van depremi ve şehitlerin acısı nedeniyle iptal edilmişti Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ama bu yıla mahsus olmak üzere denmişti. Kutlamaların iptaline neden olan deprem mağdurları ve şehitlerin acısı sadece halka mahsus olmalı ki siyasetin üst düzey insanlarının, yapılan düğünlere, yabancı ülke kutlamalarına katıldığı görüldü. Demek ki yas, acı falan tesir etmiyordu bir etkinliğe, kutlamaya katılmak için.
Ancak biz ısrarla en büyük bayramımızı kutlamak istiyorduk. Adına “alternatif kutlama” denen bir etkinlik düşünüldü. Ne kutlamak isteyenler ne de kutlanmasına izin vermeyenler sözünden döndü. İki taraf yine karşı karşıya geldi. Oysa devlet, cumhuriyet, ülke birdi ve hepimizindi.
Ankara’da Birinci Meclis önündeki kutlama etkinliği için Valilik, çoğunluğu çevik kuvvet 3500 polis görevlendirmiş. Ankara’ya giriş yollarını da tutacakmış polis ve kesinlikle izin vermeyecekmiş. Herhalde toplanan kalabalığa girip yaka paça kimi tuttuysa yerlerde sürükleyecek, gözlerine biber gazı püskürtecek, kadın, erkek, genç, öğrenci, öğretmen, memur demeden saçlarından tutup çekerek götürülecek, tutuklanacak.
Bu resim hiç yabancı gelmiyor. Çeşitli vesilelerle defalarca gözlerimizin önünden geçti bu kareler.
İnsanlar devletin kendi eliyle bölünüyorlar asıl. Devlet herkese eşit uzatması gereken elini birisine uzatıp diğerini itiyor.
Ve akıllarda hep aynı soru; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimizin her türlü karalama, etkisizleştirme çabalarına rağmen hala dimdik ayakta duruşu mu bazı kesimleri zorluyor?
Artık herkes için bir mum yakma zamanı. Aydınlık yarınlar için.
Cumhuriyetimizin 89. yılı kutlu olsun, daha da güçlenerek ölümsüzleşmesi dileğimle.
Şükran Demirtaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.