- 782 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAYRAM YAPMANIN ÖLÇÜSÜ NE OLMALI?
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.
Yıl içinde değişik bayramlar kutlamaktayız.
Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı dini bayramlarımız, Cumhuriyet Bayramı ise Milli Bayramımızdır.
Milletimizin birlik ve beraberliğinin harcını oluşturur bu bayramlar. Dini bayramlarda din kardeşi olduğumuzun bilinci ile en yakınımızdan en uzağımıza kadar ırk, cinsiyet, renk ayrımı yapmadan kardeşlerimizin dertleri ile dertlenip onların sıkıntılarını paylaşma çabasına girerken; milli bayramlarda millet olmanın şuuru ve vatandaş olmanın bilinci ile sımsıkı olur, kenetlenir dosta güven verirken düşmanlara kolay yutulur lokma olmadığımızı anlatmaya çalışırız.
Bayram kutlamalarının ne kadar dolu ve coşkulu geçmesi aslında millete mal oluşunun bir göstergesi niteliğini taşır bir anlamda. Tam burada şu sorular gelebilir insanın aklına.
Bayramlar sadece törenler yapılsın, coşku tüm yurda yayılsın diye mi yapılır?
Veya Milli bayramlarımızı sırf bu günü bize bayram edenlere şükran günü gibi kutlamak için mi yapılır?
Ya da çıkıp kürsülerde hamaset nutukları atmak için mi yapılır?
…
Belki bunlarda yapılır bayramlarda ama bayramların esas kutlama şekilleri bu olmamalıdır diye düşünüyorum.
Bakın şairin dilinden Mustafa Kemal bayramların neyin sonucunda yapılması gerektiğini işaret ederek gerçek bayramın ancak o zaman olacağını vurguluyor.
“…
Bana muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan;
Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemal’i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil… ”
Buraya bir parçasını alıntı yaptığım şiir “Atatürk’ten Son Mektup” adını taşımakta.
Atatürk; sanki bundan önceleri de pek çok defa bizlere mektup yazmış da ülküsünü tam anlamadığımızı görmüş gibi, bu son olsun dercesine şairin dilinden bir kez daha “Kuru söz değil iş istiyorum” diyerek hamaset nutukları atanları ikaz edip, Atatürk’ü anlamanın “Uzaya Türk adını Atatürk kapsülü” ile yazmakla olacağını belirtmekte, bundan gayrısının sadece “avunmak” olacağını açık açık haykırmaktadır.
O halde bayram yaparken bir kez daha “bizden ne istenmişti biz neler yaptık?” sualini herkes kendine sormalı, daha sonra bayramı hak edip etmediğine karar vermelidir.
Belki ancak o zaman konuşulanlar hamaset olmaktan çıkar, yapılan övgüler avunmak diye adlandırılmaz, vatanın kalkınması için canla başla çalışan milletin yaptıklarını tüm dünyaya ilan ettiği gün olarak daha bir anlam kazanır bayramlar.
Evet, bugün 29 Ekim. Cumhuriyet kurulalı seksen küsur sene olmuş. Cumhuriyetin kurulduğu gün ile bu günü karşılaştıracak olursak o günlere göre çok iyiyiz diyebiliriz. Ancak diğer uluslara baktığımızda onlara göre iyiyiz diyebilir miyiz?
Bize düşen, vatan sevgimizi vatana hizmetimizle göstermek olmalıdır.
Son söz olarak; ayrımcılık yapmadan bu vatanı kanları pahasına bizlere emanet eden atalarımıza layık olacak şekilde, doğulusu batılısı, güneylisi kuzeylisi hep birlikte gece gündüz demeden çalışmalı, “Vatanı sevmek ona hizmetle ölçülür ” düsturunca ürettiğimiz yeni icatların “muştularını” bayramlarda ilan etmek olmalıdır deyip Cumhuriyet Bayramınızı kutlarken, daha nice bayramlar kutlamamız temennisiyle sizleri gönlümden kopan dizelerle baş başa bırakıyor saygılar sunuyorum.
VATAN HİZMET BEKLER
Dalgalanmayacaksa bayrak gönderde
Bırak tutmayı, kırılsın tüm direkler
Bir hüzün duyulmuyorsa gönüllerde
Bırak taşımayı, kopsun o yürekler
Hürüm, özgürüm diyebilmek adına
Kanından damlatmalısın bayrağına
Şunu bilmeli göz diken vatanına
Yeri gelince silah olur bilekler
Ne konmuşsa küpe, dışa o sızar
Yeter bu söz… Yetmediyse daha da var
Yoksa vatana hizmetin zerre kadar
Haram olsun verilen onca emekler.
Aç da gözünü etrafına iyi bak
Bir yanımız Suriye diğeri Irak
Belki düşer diye Ay Yıldızlı bayrak
Aç kurtlar gibi bekler durur Frenkler
Haksızsam; “söylenenler doğru değil” de
Biraz tarih öğren kır dizini eğil de
Geçmişini unutanlardan değil de;
Vatan, daha çok sevenden hizmet bekler.
HALİL MANUŞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.