- 891 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
..BİR ADAM..
.
.....yavaşça omuzunda asılı çantasını yere bıraktı.torbasındaki portatif sandalyeyi açtı.
şöyle bir başını kaldırıp, havaya baktı...ve içine mis gibi deniz havasını çekti..
-inşallah balık vardır dedi arkadaşına..
-sabahtan beri burdayım daha hiç vurmadı.
-ya nasip bakalım belki akşam suyuna gelirler ne dersin.
-iyi olur ,çünkü gerildim beklemekten.
-hadi sıkılma bak çay getirdim,uzat bardagını.kekte var.
-eh işte bu cana degdi yaşa sen..
çayı koymak için ellerini uzattıgında ne kadar yaşlanmış oldugunu ilk defa fark etti.
titriyordu elleri.biraz çanta taşımak bile onu yormuştu.hayat dedi içinden, öyle yada böyle
geçti ,gitti.geldik 70 yaşımıza...ahh ahhh....
bir sigara yaktı.çayını aldı.sandalyesine kuruldu...oh be dünya varmış .canını sevdigimin
şehiri. burdada bu kolaylık var her yer yakın ..her yer elinin altında.sigarasını bitirdi hazır
olan oltasını denize dogru salladı makinadan boşalan misinanın sesi onu geçmişe yelken açtırdı.
1960 yılı:istanbul galata köprüsü.elinde derme çatma bir olta .ama gözünü seveyim ne bolluktu
o yıl balıkta bile .haliç balık kaynıyordu.hergün eve bir kova balık götürüyordu.bu zevki zamanla
tuttuklarının fazlasını satmaya yöneltmişti onu.kazandıkça para ,dahada balık tutmak zevk olmuş
tu onun için.köprünün üzerine sıralanırlardı .daha 21 yaşlarında saf tertemiz ve gencecik bir
delikenlıydı.ne günlerdi be diye sesli düşündü...arkadaşı anlamıştı gene eskilere daldıgını..
sarı yaglıboyalı, bahçe kapısındaydı.elinde oltası,kovasıve azık torbası.arkasına bastıgı ayakkabıları
beyaz ketendi.ve her zaman tertemizdi.her akşam onları özenle fırçalar ve yıkardı.sabaha karbeyaz
giyebilmek için.mai kotu o yıllarda türkiyede olabilecek birşey degildi.bir gemici vermişti o pantalonu.
ne oldugunu anlayamamış ama çokta severek giymişti.kullanımı çok rahattı.kendini o zamanın siyah beyaz
filmlerindeki artistlere uyarlardı.kumral saçlarını dalgalı bir hava verirdi.evden çıkmadan...
çok yakışıklı olmalıydı.sevdigi kız iki ev ötede idi.onu bekliyor olacaktı.nasıl süslenmeden geçerdi onun
kapısının önünden.sevgilisi çirkin dedirtirmiydi göz bebegine ..o hayatının aşkıydı..onsuz bir ömür olamazdı
sarı boyalı, kapıyı çekti ve magrur ve kendinden emin bir şekilde başı dik,gögsü şişkin,ve daha sonraları
abartılı buldugu o janti yürüşüyle düştü yola..boşta kalan eli ile filtresiz olan o günlerdeki ama bir o
kadarda lezzetli olan tütün sigarasını yakışını anımsadı.heyy gidi günler heyy dedi .içini çekerek..
ayşeşi daha 16 yaşında .pırıl pırıl bir kız.hafif yuvarlak hatları aklını başından alıyor utkunun.basma
entarisinin birde yürürken bedenine yapışması yokmu ofki off.ne hayaller kurduruyor utkuya.utku bir şişe
konyak içmiş gibi oluyor..eve dönüşünü iple çekiyor böyle sabahlarda.bir an önce akşam olsun istiyor.
sevdigi ile arka bahçede buluşacak.onu boynunun kıvrımlarından koklayacak.ince beline sarılacak.ve o kimsenin
dokunmadıgı sırf kendisinin olan masum dudaklarına kapanacak..
bugün biraz rüzgar sert esiyor istanbulda.köprüde dizelenmiş balıkçıların bazen misinaları karışıyor.küfre
denler,hallerine gülenler.tuh be diyor içinden bu gün az kazanacagız galiba..ama bu gün ayşesine,daha dogrusu
zehra teyzesinede balık sözü vardı ya..onlardan paramı alırdı.goncasına paraylamı satardı balıgı hiç olacak
şeymiydi bu.ahh ahhh ayşesinin adının geçmesi bile yeterdi..rüzgar durmuş.balık akmaya başlamıştı.ne çok
balık tutmuştu o gün..4 kova..ayşesinin şanşıydı bu...akşam eve dönerken balıklarını satmış,marul,roka,turp,
sogan birde bir şişe beyaz şarap almıştı.filmlerde öyle degilmiydi..balıkla beyaz şarap içilirdi.annesine
balıgı kızart ,salatayı yap ve zehra teyzeleri bize yemege çagır diyecekti.ve ayşesi ile daha çok birlikte
olacaktı.bütün kabahat o beyaz şarabındı..ve gençliklerinin.delikanlıydı,kanı kaynıyordu.sevgiliside en güzel
yaşlarındaydı.olan olmuştu işte o gece..bahçede abilerine yakalanmışlardı.ama ayşesi onun olmuştu ya...
ölmeye bile degerdi..bekledigi olmadı utkunun..o öpüp okşadıgı.tazecik genç kızı o dolgun dudakları,ince beliyle
ve iri gögüsleri ile o pürü tazeyi o gece utkuya veriverdiler.olan olmuştu zaten.sorun yaratmaya ne gerek vardı ki..
haftaya da nikah oldumu bitti ,gitti.
ya arkadaş ,hala balık yok.
silkelenerek kendine geldi.
evet yok dedi.ama benim ayşemleydim ben.balıklar aklıma bile gelmedi dedi,hüzünlü bir gülümsemeyle..
akşam bayagı inmişti şehirin üzerine.alaca bir aralıktaydı gün..sanki bir şeylere gebe.
oltasının zili deli gibi çalıyordu.fırladı yerinden,ve asıldı makaraya.kocaman bir lüferdi gelen.zorla aldılar
denizden.gözünü sevdigimin ayşesi yaptın gene bana bir torpil diyerek balıga bakmaktaydı.
herkes başlarına toplanmış,taşın üzerinde çırpınan balıga bakmaktaydılar.
....saat gecenin 03:03 dü,uyandı uyuyamayacagını biliyordu..agrıyan kemiklerini dinledi biraz.onlarla konuştu.
ve teşekkür etti kemiklerine bana yıllarca ev sahipligi yaptınız diye agır agır döndü ve yataktan kalktı.karanlıkta
uyumayı seviyordu.bu geceden sonra ışıgı açık bıraklıyım diye düşündü.artık genç degiliz...aklına hayatının hatası geldi
allah allah bu saatte .
...40lı yaşlarıydı.yakışıklılıgının dozundaydı.ayşeşi ile yıllardır mutlu bir hayatı ve iki çocukları vardı.artık
kendisi balık işinde patron olmuştu.yurt içi ve yurt dışı bir sürü satışı vardı.buz depolarıda cabası..zengin bir adamdı .
eh dedi kendi kendine...parayı ve mutlulugu bulmuştuk ya...sıra artık bir sevgili bulmaya gelmişti.fakat ayşesini de çok
seviyordu.bu sevgisi beni tuttu yıllarca dedi.ama o sarışın, mai gözlü afet...o ,yokmuydu o ..
bir okula yardım almak için gelmişti.okulun fahri çalışanlarındandı.ama çalışkan ,tuttugu işi başaran bir kadındı o.
ilk defa ayşesini gözünde beceriksiz kılan bu kadındı.güzellik,konuşma,akıl,başarı ve en önemlisi sıcacık bir dişi..
aklı başından gitmişti.gördügü günden itibaren yasemen benim olmalı fikri kazınmıştı beynine.
....yasaemenin telefon numarası elinde!!!öylece bakıyor, aramamak için kendisi ile savaş veriyordu.ama savaşı kazanamadı.
-okula yardım için sizinle bir görüşme yapabilirmiyiz?
-tabiki utku bey buyrun gelin kantinde görüşebiliriz bu konuyu,
- hava güzel yakındaki ,deniz kenarı kafede birer kahve içelim
ve görüşelim isterim.okulda görünmek pek istemiyorum da.
bu yalanına çok gülmüştü .nerdende aklıma geldi diye,baya istidadım varmışta bilmiyormuşum .kelimeleri kullanmaya derken,
aslında ürkmüş,korkmuş o tatlı heyecanın, titremelerindende, kendini alamamıştı.eli ayagına dolaşmıştı.agzı kurumuştu.kalkmış
ben çıkıyorum diyerek bürosundan ayrılmıştı.aslında büroyada davet edebilirdim.ama daha ilk buluşmada niyetim bilinsin istemedim .
dedimya baya bu konuda tecbüreliymişim doguştan..herşeyi ayrıntılı olarak düşünen bir beyin varmış bende..
-merhaba,çok bekletmedimya diyen,o şelaleler gibi akan ses..hala kulaklarımda ..
-sizi beklemek bir onurdur efendim.ve sıkılan eller biraz uzun kaldı birbirlerinde,vede onlara eşlik eden yeşil ve mai gözler.
imzalamışlardı bile aralarında ,gelecege dair bir hayatı..onlar bunun daha farkında olmasalarda,karşılaşmanın heyacanından.
yıllarca sürmüştü bu birliktelikleri.bir kadına dokunmak bu kadarmı güzel olabilirdi.onu hissetmek.teninde kalmak.ellerini hiç
bırakamamak..dudaklarını,agzının gül kokularında diliyle dans edebilmek..bu kadarmı güzel olabilirdi, bir kadının sesinde,
o çıgıllarda aşkı o sevdayı,ve tatmini yaşamak.bu kadarmı olurdu onsuz soluk alamamak,onsuz öldügünü hissetmek.
ayşeyi unuttugum yıllar ..ah eşek kafam ah..kadın kahrından öldü..ben bir eşegim ya..olan oldu.
kalktı elinde çayı ,gecenin 04 de balkona çıktı.havayı mis gibi portakal çiçeklerinin kokusu sarmıştı..derin derin içine çekti.
yasemeninin kokusuydu bu.birlikte potakal çiçeklerine giderler ve agaçların arasında elele .aşk yaşarlardı.kah sarmaş dolaş.
kah dudakları birbirlerinde kalırcasına.biten çayını doldurmak üzere mutfaga geçti.elindeki kupası bile ayşesinin hediyesiydi..
içi cız etti..karısı ,kısragı,karadutu ,çingenesi...karısı herşeyi..ama kıymetini bilemedigi.her erkek gibi.dışarlarda aradıgı mutlulugu.
aslında elinde olan , ama modeli biraz eskiyince yenisi aranan ’’mutlulugu".biz erkekler diye düşündü.neden yaparızki bunu.ve hayatımızı
karmaşaya sokar, sonunda kendimizi yalancı mutluluklara, teslim eder,sonunda şikayetlendigimiz karımıza, taptıgımızı yıllar sonra anlarız..
ve ne bedeller ödeyerek.yaradılıştan avcı konumumuz aslında bu .ama akılda verildi bize yaradılırken.neden aklımız uçar giderki bir
kahkaya ,bir gonca dudaga,bir mai göze...yada eni sonu aynı olan bir kadın bedenine...zaaf başka birşey degil .bu günkü aklımla ..diye
düşündü.kim demişse bence bu yaşımda buna karar verdim ben yanlış demiş..80 yaşına geldiginde yaptıklarınla degil,yapmadıklarınla pişmanlık
duyma ...kendi kendilerini kandırma politikası bu yaşta görüşüm bu..ama o sevdayı dolu dizgin yaşarken ,hayattan her alacagımı almalıyım
diye düşünmekteydim.bir onunlada kalmadımki diye düşündü.kaç kişiler geldi geçti hayatımdan..neler ne güzel gonca dudaklar,gonca gögüsler
arasında kayboldum,ne güzel uzun bacaklar aklımı başımdan aldı gitti...
2 degermiydi sanki,degermi.işte 70 yaşında yanlız bir adam.hataları yapmasam üzüntüden hasta ,olmayacak ve ölemyecekti.ilk ve son
aşkım.şu an birlikte içiyor olacaktık ,yaşlılıktan uyuyamadıgımızda gece çaylarımızı.birbirimize baston olacaktık,battaniye,yorgan olacaktık.
kim bize bizden iyi bakardıki.kim bizi bizden iyi severdiki.kim bizi birbibirimiden bile korurduki.hiç kimse .....
hemde hiç kimse.her yaklaşan, çıkar için geldi hayatıma.bütün bedenlerinde kaldıgım,ve deli duygularımın betimlemesinde savruldugum.
bütün o günlerimin kadınları...güllerim,goncalarım..kamelyalarım- ..hepsinin teninin kokusu farklıydı..damaklarda kalan lezzetleri farklıydı.
seslerindeki tınıları,çıngıları farklıydı.elleri ayakları ,belleri,gögüsleri...hep farklıydı...tek farklı olmayan ,kadının erkeksiz,
erkegin kadınsız kılınamayışıydı.fakat dedi içinden
-ben hatalıyım,çok hatalıyım...acaba o şeftali teni pürüzsüzlügündeki tenleri şu an nasıl oldu .o güzellerin.
-o diri vucutları ,neye benzedi..birden sirkelendi.kendi kendime konuşuyorum ben ..bunadım diye düşündü.
yanlızlık...geçmiş yıllarda aklıma bile gelmezdi bu şekilde yaşayacagım.hep etrafım dolu olacak sanırdım ..heyhattt............
ölsem bile kaçgün sonra bulunur cesedim acaba..herhalde çürüyünce diye düşündü ama içi üşüdü bu düşünceden...
ben geçmişimle hesaplaşıyorum .bu hiç iyi degil..galiba gidiş saatleri geliyor..adım adım bana dogru...off off gelen agam ,giden paşam dedi.
hayatı istedimdemi geldim..yaşadım.öyle yada böyle..gidişimide istedim mi .yokkk öyle yada böyle gidecegim işte vakti saatinde..
-hayırr!!!!!!!!!!!!!!!
uykudan sıçrdı gene .saate baktıgında yatalı 45 dakika oldugunu gördü..neler oluyor bana .allahım neler oluyor..neden bu hayaller
neden bu kaoslar...çocukları toplamalıyım .biraz onlarla kalmalıyım.artık yanlız kalmak istemiyorum..fakat nasıl olabilecaktıki.
birinin 3 çocuk,evleri onlara bile yetmiyordu.geline buraya gelin dese olmaz..düzenleri bozulamazdı bir yaşlı bunak için.
digeri dersen karı koca evde durdukları yoktu.ha burası ha orası ıssız mekan.
ah ayşe ahh...ne diye bıraktın gittin beni sevdicegim..ne diye..
bir şizofren aşktı onunla hayatı...ne devam edebildiler nede ayrılabildiler.kavgalarla ,ayrılışlar.özlemlerle birleşmeler.
kopamamıştı yasemenden.ayrılamamıştı.garip bir alevdi o.hayatın tüm anlarının yaşandıgı kadındı...şiir gibi..şarkı gibi,güneş vede
ay gibi..kısacası dört mevsimdi o.tek düze bir kadın degildi..öyle bir sıradışıydıki...sonunda solugu ,ayşesinin yanında almıştı..
utkuyu bütünüyle ister olmuştu.ve utkunun hayatından çıkmalısın demişti ayşesine.
ve ayşe utkunun hayatından sessizce çıkmıştı..sabah sevgi dolu ve hiç hissettirmeden yollamıştı kocasını işe... sonrası
bilinmiyordu.telefonla aramalara cevap alamamıştı ..ama gezmededir diye düşünmüştü..çünkü olanları bilmiyor ve yasemenle geçecek
dakikaların hesabını yapıyordu.
yasemin karşıdan göründügünde ,bronz teninin üzerindeki beyaz elbise izmir melteminde uçuşuyordu.ayagındaki sandeletleri ince
bileklerinin etrafında aşkla dolanmıştı.elbisesi üzerine yapıştıkça rüzgarın etkisi ile,uzun bacakları o beyaz pamuklu kumaşın
altından pek davetkardı..yüzü ikonalardaki gibi...masum ,saf,berrak ve çocuksu..dudakları her an açılacak ve nemli bir gonca ..
tomurcugun çiçege dönmesi ,nasıl ise gögüsleri aynı gerginlikte yasemenin...nasıl sevmem ben bu kadını.nasıl hissetmem..birlikte
elele indiler kumsaldaki restoranta içkiler ,yenilen balık ve mezeler.anlatılan fıkralar...kıkır kıkır bir dişi..elleri her dem
utkunun yanaklarında kollarında ..ellerinde..sanki ılık bir şarap gibi akıyor bogazlardan....hiç kekremsi bir tat bırakmadan..
....yasamenle birde evleri vardı.on almıştı utku.o kadınıydı.sıkıntı çekmemeliydi.hayata yeniden gelmişti.yeniden aşkı tatmıştı onunla.
o gerçek bir kadındı.solukları kesen.hastayım ,başım agrıyor,demeyen..naz,piyaz çekmeyen...olana teşekkür eden.fazlasını talep etmeyen..
....ah...ayşe ah....ne diye gittin..beni bıraktın....
.....ayşesini 1 ay boyu bulamadılar.akrabalar,tatile gittikleri mekanlar...yok ..yok..yok....bir gün haberi geldi ayşesinin..ölmek üzere
idi ve utkuyu görmek istemişti..helallık almak için.ekmegini yemişti nede olsa yıllardır.onurunu ayakları altına almış ve arkadaşına utkuyu
ama yetişememişti.aşkına sevdasına.ordan onu alıp getirmekti hayali...aldıda..sadece cansız bedenini...o nasıl bir sevgiydiki..hasta oldugunu
bile utkudan saklamıştı..sonundada yenilmişti hastalıga ve geçip gitmişti...
sırf omu gitmişti hayatından...yasemende uçup gitmişti....yaptıgı hata,ve büyük kavgaları.. alkol ve hız...yasemenide yoktu...
o ayşesindende önce gidivermişti ya..neyse..bunları düşünmemeliyim dedi.
bunlarda geçeli 20 yıl olmuştu nerdeyse..o gün bugün tövbeliydi..hayatta yanlız geçmiyordu ama..tövbeliydi işte.bu hataları yapmasa iki
kadınıda, hayatta olacaklardı..geçmişle çok ugraştım dedi utku.kalktı mutfaga gitti.şimdi nescafe saati diye düşündü..fincanını aldı,sıcak suyu
koydu,kafeyide. birazda süt ekledi.şeker kullanmazdı hiç..dogruca balkonun yolunu tuttu.içinde bir hoşluk vardı.sanki bulutların üzerinde gibiydi.
hayırdır dedi, kendi kendine.içim böyle pırpır, bayramlıklarını giyinmiş çocuk sevinci gibi olunca ,mutlaka güzel birşey olur.hadi hayırlısı dedi
balkon mis gibi portakal çiçegi kokuyordu.yavaşça koltuguna oturdu.içi içine sıgmıyordu..sırtını hasır koltuga dayadı.portakal çiçeklerinin kokusunu
içine çekti.harika bir koku diye düşündü...
ellerinin üzerinde hissettigi eller ile gözlerini açtı..inanamıyordu..bir elinden ayşesi,digerinden yasemeni tutuyordu.ama siz ...siz..öldünüz.
ikiside çok güzeldiler..tazecik...potakalçiçegi kokuyorlardı.ne yapayım ...bir insan iki kişiyide çok sevebiliyor..diye düşündü..gülümseyerek..
gelen cevapta çok ilginçti ..sevdalarından.
bizde seni çok sevdik..ve seni almaya geldik..
güzel bir bahar sabahıydı...balkonda potakalçiçegi kokuları arasında..balkonda utku bey ve nescafesini içen bir yalıçapkını....
.................................EMA..............- .........ist
YORUMLAR
Koskoca bir yetmiş yılı ve yaşananları sığdırmışsınız satırlara. Bir çok ders vererek üstelik. Çok beğendim arkadaşım.
Yüreğine, emeğine sağlık. Sevgilerimle...
KARDELEN'NİNİM
Gecenin bu saatinde kocaman bir kitap dolusu harika güzel satırlar okudum, elimde oltam 70 yaşıma gelmemiş olsam bile yaşadım o iyot kokusunun verdiği sarhoşluğu, sadece sigarayı bıraktığıma hayıflandım birazcık.Harikaydı sevgili kardeşim, bu kadarmı güzel anlatılır, bu kadarmı nakşedilir kafalara.Sevgimlesiniz.