Bir Ünsiyet Hikâyesi
Ünsiyetin ve hazzın buğusunu harmanlayan çayın iklimi sığınağımızdır. Çayın huzur ve sükun sunan ıtırlı dünyası bize nice hayal kapıları açar, esin kaynağımız olur. Kalem ve kâğıtla olan dostluğumuz çay adlı nazenin sayesinde daha bir perçinlenir. Çayla birlikte zaman zaman kapımızı bir peri suret çalar. Bu sebepten olmalı kâh çayı kâh peri sureti dile getirmeye çalışırız yazılarımızda.
Ünsiyet sözcüğünün en çok yakıştığı demleri ararken yolumuz hep çayın ıtırlı iklimine düşer. Naz suretli bir perinin hayaliyle birlikte seyran ederiz çayın ikliminde. Bazen sözcükler buğulanır, harfler ışıl ışıl gülümser içlerinde. Tıpkı ince bellinin gamzesine benzer buğunun içindeki harfler. Bir gül emsalin hayalini hatırlatır harflerdeki bu ahval ve yazmak iştiyakımız artar.
Suhuletin, sükunetin, huzurun şerhi yapılmak istenirse öyle uzun ve tumturaklı cümleler kurmaya hacet duymayız. Mütevazı şartlarda, Türk usulü demlenmiş tam kıvamında taze çaya ihtiyaç duyarız. Bu üstü buğulu tazeyi, demlikten bardağa dökerken dinlediğimiz saf billur ses ve gördüğümüz muhteşem manzara daha sarih anlatır suhuleti, sükuneti ve huzuru.
Yukarıda adı geçen üçlünün hakim olduğu iklimde tevazuun tınısı yükselir buğu buğu. Çayın rayihası nefesimizi açar; gamzesi gözümüzü ışıtır. Üstelik muştuluk da istemez. Sunduğu güzellikler meccanidir. Bir gün çayın romanını yazan yiğit bir kalem erbabı çıkarsa bu efsanevi hâller daha net gözler önüne serilir. Gizem kokulu naz kokulu buğulu zaman kesitleri üç birlik kuralını filan alt üst eder. Zamanın beşinci boyutu girer roman türüne.
Çaya teşne dudaklara düşen çiy damlası demliğin en has rüyasıdır. Semaver ve çaydanlık bu rüyaya kol kanat takan sessiz kahramanlardır. Yoksa demlik tek başına bu rüyanın ağırlığına katlanamaz.. Çayın buğulu hikâyesine şahit olan bizler çoğu kez bu imecenin farkına bile varmayız. Oysa içtiğimiz her yudum onların bize ikramıdır. Biz nefaseti, ateş,su, çaydanlık ve semaver sayesinde tanırız.
Ankara, 18.10.2012 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.