ve ben hala bekliyorum...
Senli dünyada sensizliğine alışmak zorunda bıraktın beni… Çaresiz bir derdin dermanı sen olan bir sıladayım… Günlerimde ne kadar başarılı olabildiysem sensizliğe alışmayı, öyle avutamıyorum gecelerimi işte… Nerden nasıl çıkıp geliyorsan, uykularımı heba etmeyi başarabiliyorsun! Küllüğümde kaç sigara dumanı bıraktım, sayamaz oluyorum! Her gece aynı… Dönüp bir gece öncesine baksam; sanki hiç uyumamış gibi… Hep gecelerdeyim… Uykusuz geceler… Ve başımı her yastığa koyuşumda, yeni bir güne değil de, geceye gözlerimi açıyorum… Günlerimi sorma! Onlar sana hazırlık safhasından başka bir şey değil… Belki yoksun günümde; ama ömrümün çoğu senli geçti… O günler, beni öyle utandırıyor ki bazen, umutlarımı tüketen kalabalık sarıyor etrafımı… Anlam veremiyorum işte bir var oluşuna, bir yok oluşuna!
Sanki hayat aleyhime işliyor, ben unutmaların peşinden koşarken! Oysa her daim gittikçe senleşiyor her şey! Öyle baskın işaretler ki… İnadıma ortak koşan bir inatlaşma içersindeyim hayatla… Nereye baksam sen! Ne desem, sen! Ben bu kadar kaçmaya çalıştıkça senden, sen o kadar benimlesin! Geride kalmanı istedikçe, yarınlarımda doğuyorsun! Ve her bir gece, vuslata açılmamış bir mektup… Zaten artık istesem de uyuyamıyorum sana iyi geceler dilemeden… Belki bir o şehirde, bir bu şehirde, peşin sıra koşuyorum; ama biliyorum, tüm bunlar manasız bir noktada buluşmayacak! Ben ismini zikretmesem de, dil faaliyetini yitirmiş sayılmaz, gönül gündüz gece zikrettikçe senin sevdanı! Nerede biter benim hayatım, bilinmez; ama gözlerim yeşilinde kaybedecek ferini, biliyorum!
İçimde bir şeyler tükeniyor artık, hissediyorum… Artık yorulduğumu biliyorum… Bıraktım zaten sensizliğe koşmayı! Sonu hep sen çünkü! Bütün yollar sana çıkıyor! Ama anlam veremediğim bir şey daha var ki; tüm bunlara rağmen, sen gittikçe uzaksın benden! Kapıyorsun tüm kapıları! Yollarını değiştiriyorsun! Ben geldikçe sana, kayboluyorsun! Anlayacağın, iki arada bir deredeyim! Senden kopmaya çalışıp uzaklaştıkça, sen çıkıyorsun karşıma! Ama her seferinde yine yoksun! Yine sensizliklerle boğuşuyorum! Ve yine yine yine sen! Ve bir taraftan da zaman tükeniyor, hissediyorum… Alıştıkça yokluğuna, senli umutlar suskun kalmaya başladı… Ama asla yok olmadılar! Sanki bir şeyler biliyorlar da, bana söylemiyorlar… Yoksa çoktan çekip gitmeliydiler…
Bir hikâyeye atfedilen bir dörtlük; tüm umutlarımı inletti dün gece…
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Ve ben hala bekliyorum…