İmece Ürünü Çay
Uzun zamandır, çaya dair yazma itiyadımız değişmedi. Kâh manzum ,kâh mensur türde yazılarımız oldu çayla alakalı. Bu meyanda, gidişatımızı beğenenler kadar “alakaya çay demle” babında yaklaşanlar da az değildi. Bu yaklaşımların hiçbiri bizim çay ile olan ünsiyetimize halel getirmedi. Ömrümüz olursa da yazmaya devam edeceğiz.
Çaydanlıkla ateşin imecesi ile suyun özüne naz usaresi sağıldıkça, bizim yüreğimize de çaya dair ilham inmeye devam edecektir. Bu ilhamın buğulu ve berrak bereketi ile daha ne kadar yazacağız Mevla bilir. Çaydanlık, bağrını ateşe verir berrak gamzeli dilberin hatırına. Sonra, demliği aguşuna alır, şefkatin sıcaklığında su çay hâline döner demliğin sinesinde. Demlikten kurnaları kıskandıracak kadar saf, pırıl pırıl bir efsane dökülür ince bellilere.
İnce bellilerin özlemi, dudakların özlemi ile kucaklaşır yudum yudum. Çayın berrak hâlini seyretmek ayrı haz, buğusuna dalıp gitmek ayrı hazdır. Hayal hanemizin en mutena yerine kurulur daima ince belliden ışıl ışıl tebessüm eden peri. O periyle muaşakamız,mütevazı; ama albenili bir söyleşi kıvamındadır hep. Bu söyleşide kelimeler de bazen buğulu,bazen ışıl ışıldır. Kelimeler, naz harmanın bereketli tanesidir.
Nazın hazla buluşması çay sayesinde gerçek olmuştur. Nazın hazla karışımından buğulu bir albeni yumağı teşkil olur ki adına çay denilir. Çaya beste yapılacak ise makamı mutlaka buselik olmalıdır. Öyle olmalıdır ki çayın dudaklara kondurduğu sımsıcak buseler dile gelebilsin. Su azizdir. Çay da bu azizin en güzel hâllerindendir. Zaman ve dudaklar suya olduğu kadar çaya da teşnedir bu nedenle.
Gün ışığı çaya vurunca bardağın sinesinde göz alıcı bir manzara zuhur eder. Güneş çay bardağını nazlı bir sevgili gibi hazla seyreder. Güneşin bu hâli bize de sirayet eder. Çay dolu bardağa her bakışımızda gözümüz ışır, içimiz aydınlanır. Çayın nefaseti ve zarafeti güzelleştirir nefes alıp verdiğimiz mekanı. Bu güzellikten mülhem daha nice şiirler yazılar yazarız inşallah…
Ankara, 14.10.2012 İ.K