- 536 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BEKÇİLER
BEKÇİLER
İklimler gibi değişen hep yenilikleri arayan Türkiye. Bazı unsurlar vardır ki, onlar yapı taşları gibi her zaman kalmalıdır. Toplumun şartları doğrultusunda yeniden ıslah edersiniz ve daha düzenli bir hale getirirsiniz. İşte bu unsurlardan biride mahalle ve çarşı gece bekçilerimizdi.
Televizyondan ve çevremizden zaman izlediğimiz, bilhassa geceleri cereyan eden sayısız soygun vakalarını, sabotajları, darp olaylarını, balicileri duyuyoruz. Toplumu karalayan, fertleri üzen ve çareleri hep aranan sıkıntılar, ezgiler. Bakıyorsunuz apartmanlardan hırsızlar kovalanıyor, sabaha kadar hırsızlar dükkânları yoklayarak pervasızca korkusuzca dolaşıyor. Bilhassa büyük şehirlerde sanki bir sektör gibi çalışıyorlar. Kuytu köşelerde çocuk yaşta alışkanlıklara müptela olmuş zavallı çocuklar, cezaevlerin dolduran gencecik insanlar.
Devletin bünyesinde gece gündüz çalışan asayiş polisleri, toplum polisleri, aile polisleri var, güvenlikçiler, köy korucuları ve emniyetin çeşitli birimleri var da her nedense mahalle ve çarşılarımızı koruyan bekçilerimiz yok artık. Ekip otolarından olayları organize eden polislerimiz var. O bekçiler koyu kahverengi elbiseleriyle sabaha kadar sinsice dolaşırlar ve bağlı oldukları polise düdükleriyle tekmil verirlerdi. Gece yarısından sonra çarşı ve mahalle aralarında dolaşan birini gördüklerinde gözlerine fenerini sıkar niçin dolaştıklarını ve kimlik sorarlardı. İcabında düdükleriyle ekibi çağırır karakola götürürlerdi. Yetkileri kısıtlanan polisler, her şeyi ve değerleri hiçe sayan duygusuz ve asalak bir kısım insanlar.
Şayet mahalle ve çarşı bekçileri devam etseydi, böyle her gün artan hırsızlık olayları, gece sabotajları, sokak tinercileri olmayacaktı. Bekçiler polislerin öncü ve keşif kollarıydı. Polisliğin zor bir meslek olduğun, her an bir tehlikeye hedef olacaklarını biliyorum, lakin polis ekipleri ekip otosunda görevlerini sürdürürken hırsızlık yapan kişilere, zaman, tedbir ve mekân tespiti yaptırıyor. Belki bu ekip otoları korunmacılık pratiklik ve serilik sağlamaktadır ancak, en azından hırsızların zaman ve zemin bulduğu gece 01.00 ile 05.00 arasında sıkı bir şekilde yaya ekip kontrolleri yapılmalıdır. Böyle araçlar üzerinden kontrollerinde tam olarak mümkün olmayacağını herkeste idrak eder. Ne yazık ki çoğu kez hazır hedef noktası da onlar oluyorlar. Acı haberlerini duyuyoruz. Bu öncü yaya emniyet birimlerini (bekçileri) daha ıslah ediliş bir piyade güç olacak şekilde yeniden yöneltmek yetiştirmek daha uygun olamaz mı?
Hedef noktası olan ya da hep suçlanan polislere yazık, kontrol edilemeyen batağa düşmüş gençlere yazık, malı çalınan insanlara yazık, Devletimizin harcamalarına yazık. Hapishaneler suç işlemek suretiyle sığınacak kapılar olmasın. Bizim insanımız muteberdir, saygındır, yeter ki onu işleyen iyi ustalar olsun. Düşenleri hayata kavuşturalım. Bu öncü ve keşif piyade ekiplerini yeniden hayata kavuşturalım.
Mustafa CEYHUN