- 956 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan manzaraları-4
Daha önce kaleme almış ve üç bölümde bazı görüntüler paylaşmıştık sizlerle insan manzaralarından, değerli okurlar. İyi insanı, kötü insanı, artıları ve eksileriyle irdelemiştik anımsarsanız.
Ne acıdır ki, iyilik sayılacak davranışlar tek tip giysi gibi, veya hiç, ya da çok az seçeneklidir. Ama kötülük: “bu kadar,” diyebileceğin bir sınırlamaya sığmayacak kadar geniş. Gör, ayıkla bitmiyor... Yaz yaz bitmiyor… Çağdaş teknoloji gibi hep yenileniyor, hep gelişiyor, hep şaşırtıyor akıllara durgunluk verecek bir hızla değişirken. Bu nedenle iyilik ve güzelliğin, değer duygusu yönünden değişim göstermeden tekdüze ve hep aynı kalıpta kalışı çağdışı olgu oluyor sanki.
İşte akıllara durgunluk verecek, belki bir tarafına bakarken diğer tarafını görmediğimiz, düşünsel olarak yok saydığımız kirli bir manzara:
Toplumsal huzuru etkileyecek bir kısım insanlar, dost olmayı değil düşman kalmayı severler. Çatışmadan, geçimsizlikten, kavgadan beslenirler adeta. Özellikle yakınlarıyla didişmeden yaşamak kendilerinde, yetersizlik kompleksi oluşturduğundan bozulur grupsal sağlık ve huzurları. Bunlar kendilerince beceri gördükleri kötülükleriyle tutunurlar yaşama. Hele karşılarında özellikle akraba ve dostlarından kendileri gibi birileri oldu mu “seyreyle güzel kudret-i Mevla …” Dünyada barışlar sağlansa karşıt kutuplar arasında, en ağır kan davaları yıkansa sulhla, bunlarda ılınmak bile olası değildir. Hep çiziktir onların CD’si anlatırken karşıt gördüklerini. Yöresel barış arabulucuları acizdir, yeniktir böylelerinin yarattığı problemleri çözmekte.
Aslında dost bulmada sıkıntı yaşamayan bu varlıkların kendi yakınlarına yaklaşımındaki yanlışlıklara, yıkıcılığa kimse dikkat etmez. En yakınına bunca kötülük yapan, en yakınlarının düştüğü durumlara bunca sevinen insandan hiç dost olur mu halkasına kimse aldırmaz ki; bu çok sağlam bağ değildir, her an kopabilir, özellikle çıkar bozulunca. “Kendi kardeşini bir kaşık suda boğmak isteyen benim elimden hiç tutar mı sele kapıldığımda” diye düşünmez kimse böyleleriyle tutma kardeş olurken!
Başkalarına, iyi insan, yetenekli, güzel, bilgili ve becerikli denmesine katlanamadıkları gibi başkalarının olanın beğenilmesi burunlarından solutur ve türlü arayışlar içine sürüklenirler tüm beğenileri kendilerine çevirmek için. Bu yolda yapmayacakları kötülük, atmayacakları iftira, kötülemeyecekleri insan yoktur. İşte bu anları insanların engerekleştikleri zamanlarıdır.
Ne acı ve en acı yanı, ne olduklarını, sonlarının nerede biteceğini bildiklerinden hayırsever görünme kalkanını ellerinde, bundan hiç taviz vermeden taşıyor görünmeleridir. Yaptıkları iyiliklerde adlarının açıklanmamasını istediklerini katıldıkları her söyleşide kendileri söylerler; nasıl gizlilikse! Yani yalnızca insanları değil Yaradan’ı kandırma yolunda tempolu yürüyüşlerini, insana görünen tarafını ölçü alarak sürdürmekte sakınca görmezler.
Paslısı, pütürlüsü değil, en düzgün, en lekesizi hoş görünüz çubuğun.
İnsanı sev… Mevlana’ca, ya göründüğün gibi… ya olduğun gibi…
Doğada var olanların en güzeli en güzel insandır, dostlar…
Güzel olalım, güzel paylaşımlarda buluşalım...
YORUMLAR
Benlik duygusu o kadar hakim ki yaşama, öncesinde imece vardı şimdi sadece tek taraflı beklenti var. Nedense çoğu kişi hep alma hakkına sahip, böyle olunca da kötülük sürekli gebe kalıyor şeytani oyunlara.
düşündürücü oluşunu çok sevdim. selam ve saygılar