- 854 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
TÖBE VERMEM!
Somun ekmeği ekmekler içinde çok tercih edilir. Eskiden somun ekmeği zor bulunurdu. Köylüler çarşıya, pazara gittiklerinde mutlaka çarşı ekmeği (somun) alırlardı. Somun ekmeğini alıp köy yerine getirmek, çarşıyı köye getirmek gibiydi. Filelerde somun ekmeğiyle köye dönmek bir ayrıcalıktı…
Ortaköylü Mustafa Akdağmadeni’ne pazara gider. Alışverişini yapar, tabii ki somun ekmeğini yani çarşı ekmeğini de almayı unutmaz. Ortaköylü Mustafa köyüne varınca çarşıdan aldıklarını bir bir evine yerleştirir. Bu arada karnı çok acıkmıştır.
Bahçesine çıkar, çarşı ekmeğini ufak ufak parçalara ayırarak yufka ekmeğin içine sarıp güzelce bir dürüm yapar. Yapmış olduğu bu dürümü afiyetle yemeye başlar. Tabii ki bu dürüm ayransız da gitmez. Yoksa boğazınızda kalır.
Bu Ortaköylü Mustafa, ekmeğini yerken ekmeğin kokusuna dayanamayan bir köpek yaklaşır Mustafa’ya. Köpek ağzını açmış adeta ondan ekmek istemektedir.
Mustafa, köpeğin açlığına da dayanamaz, somun ekmeğinin elinden gitmesine de…
Köpeğe doğru yaklaşır ve köpeğe:
“Köpek! Dilini de çıkarsan, dişini de çıkarsan, Töbe sana bu somun ekmeğinden vermem. Ben somun ekmeğini taaaa çarşıdan, Maden’den aldım. Başka ne istiyorsan veririm ama somun ekmeğimden asla vermem…” Der.
08.10.2012
Akdağmadeni
YORUMLAR
İdris Bey! Benzer bir anlatı da bizim yörede yaygındır.Karakoç,Boğazlıyan'a bağlı şirin bir köydü.Boğazlıyan'a 3 km uzaklıkta. "Köy"dü, dedik.Şimdi Boğazlıyan'la birleşti. Karakoç Mahallesi oldu.Karakoç'un köy olduğu yıllarda Karakoçlular Boğazlıyan'a giden ahbaba çarşı ekmeği ısmarlarmış."Ağa bana bir çarşı ekmeği getir de ekmeğime katık edeyim." derlermiş.Yani efendim fırın ekmeğini yufkaya sarıp dürüm yapacak ve afiyetle yiyecek.Anlatınız Karakoçlular'ın kulağını çınlatmamıza vesile oldu.
Anlatım güzel.Saygılarımla....
İDRİS ÇETİN
Selam ve saygılar...
İdiris kardeşim beni yıllar öncesine götürdün,gerçekler aynen öyleydi,bizim sarıkayada somuna
Muhacir ekmeği derlerdi o zaman sarıkayanın adı hamam diye geçerdi,Bu bir tutkudur aslında
köydeki anne ve ninelerin çorekleriyle helede küle gömmesi özel ,eşkili bazlamaları pekmezle turşu
ile cana can katardı şimdi hepsi var ama o tat yok,söylenmesi yalan olur.Tuzsuz değirmen
çorekleri buz gibi kaynak sularla çalkalanan kessekli ayranlar,ah o günler her anı bir yaşamdı.
Beni çok duygulandırdı çok güzel yaşanan gerçekleri yazmışınız ,yürekten kutlarım devamını dilerim.Selam ve Dualarımla Osman AKSOY
İDRİS ÇETİN
ilginiz ve güzel yorumunuz için teşekkürler
selam ve saygılar...
Şimdi öyle bir şey ki bu çarşı ekmeği, köyde yaşıyorsun kapında araba yolu yok, ya kuzinede kendi ekmeğini yapacaksın yada çarşıya çıkınca ekmeği fazla alıp köy evine geleceksin. O kadar mesafeyi kat ettikten sonra evde başka ekmek yok köpek aç aç bakıyor sana burada ciddi düşünmek lazım, araba yolu da yok ki kapıda gidip arabayla alasın ekmeği, bir ekmek içinde köyün başından çarşıya inemezsin .
Kusura bakma köpek sana mutfaktan başka şeyler getireyim,ekmeğime göz dikme.
Güzel bir anlatımdı ,bana köydeki yolu olmayan evimizi hatırlattı..