- 743 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ADAM OLAMAYACAK ÇOCUKLAR
Küçücük salonlara sıkıştırılmış üçlü, ikili, tekli koltuklara sıkış-tepiş sıralanmış komşu bey amcalar, hanım teyzeler karşısında şov başlamak üzeredir. Ev sahibinin erkek sesi net ve gayet ciddidir.
– Hadi bakalım oğlum, göster amcanlara, teyzenlere pipini.
Acemi ve küçücük eller ayaklarındaki pijamayı anlamsız ve duygusuzca aşağı doğru indirirken ev sahibinin erkek sesi biraz gevşemiş ama çokça gurur yüklenmiş tonuyla devam eder.
– Bakın benim oğluma.
Küçük salonun içindeki hanım teyzeler biraz sözde utangaçlık rolünü, aynı oyunda defalarca rol almış olmanın ustalığı ile başlarını sağa, sola yada aşağıya bazen de tavandaki avizeye doğru çevirerek oynarlarken aynı salonun içindeki bey amcalar koro halinde homurdanırlar.
– Yaa maşallah, bu ne böyle, ne canlar yakacak bu oğlan kim bilir.
Eğer aynı salon içinde ileride çok canlar yakmaya, pipisine maşallah çekilen çocuktan üç beş sene daha yakın olan erkek çocukları varsa onların manzarayı seyrederken hissettikleri tek duygu küçümsemedir.Ve belki de o salon içindeki tek gerçek ve dürüst duygu bu üç-beş yaş daha büyük erkek çocuklarının o andaki duygularıdır. Çünkü onların hayallerindeki şekiller daha da belirginleşmeye yüz tutmuş, ele avuca gelmeye başlamıştır. Ve bu hayallerini gerçekleştirme günleri pipi-şov çocuğundan daha yakındır.
Ev sahibinin şovla gurur dolu geçen günleri çok çabuk sonlanır. Nedense çocuklar çok hızlı büyümektedirler ve pipi-şov çağını da üç ay önce alınmış yeni ayakkabıların ayaklara küçük gelmesi nedeni ile eskiciye verilmesi gibi kısa bir sürede atlatırlar. Hadi iki numara büyük alalımda seneye de giyer numaraları bu şov için geçerli değildir. Şov bitmiştir bitmesine ama bu kez cendere, erkek çocuklarının cinsiyet kaymalarını önleyecek bir denetim şeklinde gene baba sesiyle sıkıştırmaya başlamıştır.
- ne gülüyorsun öyle karı gibi! ….. Sen kız mısın, ne işin var mutfakta, hadi bakalım doğru sokağa, dolaşma öyle ayak altında ! .... Biraz sert bassaydın basacağın yere düşmezdin, öyle kız gibi yürürsen olacağı bu işte! ......
Böylece büyütürüz erkek çocuklarımızı ve yürümesini, yüzmesini öğretemeden uzak sokaklara, derin denizlere salarız. Hem de bizim adımlarımızın yetemeyeceği kadar uzaklığı olan sokaklara, inemeyeceğimiz kadar derinliği olan denizlere …
Böylece başlamış olur aynı annelerin karnında büyüdüğümüz kız çocuklarını küçümsemek, ciddiye almamak ve kendimizden daha aşağı katlarda oturmaya mahkum etmek.
Bugün kadınsız kahvelerin bu kadar bol müşterisinin olmasının nedeni işte “göster amcanlara pipini bakalım” şovları ile başlayan bu sürecin sonucudur. Ağır bir zehir tabakasının göz-gözü görmez dumanı altındaki zar şakırtılı ve izbeye sığınmış, saklanmış hayatlar taze çiçek kokusundan yoksun bir yaşamın müebbet mahkumlarıdır. Üretkenlik sıfırdır, tüketkenlik ise kendi yaşamını, sigarayı ve zamanını saymazsak sıfıra çok yakındır. İşte boşuna geçen hayatların bir başka açıdan bakıldığı zaman sözlük karşılığı budur.
Erkek çocuklarını böyle büyütürüz de kız çocukları için farklı bir model mi uygularız. Elbette hayır. Orada kalıplarımız daha bir sıkıcı, daha bir açılamaz kilitlerin altındadır. Uzaklaşma, saklanma, aman hanım-hanımcık ol öğütlemelerinin ardından karşı cinsten bütünüyle kopup korkacakları en ağır darbeyi “sen kızsan, kızlığını bil, ona göre davran” fetvası ile indiriveririz at kuyruklu, rengarenk tokalarla süslü o dünyalar güzeli kafalarının üstüne. Kız çocuklarımızı da böylece büyütürüz ama onları uzak sokaklara, derin denizlere salmak yerine, ellerinde gelen komşu teyzelere çay servisi yapacakları tepsiyle salon kapılarının önüne dikeriz. Onlardan gelen iltifatlar ise kendi yaşam çizgilerini belirlemek yerine, istemlerinin dışında bir yaşama kendilerini programlamak adınadır.
- Maşallah, bak göğüsleri de büyümeye başlamış, çok canlar yakar bu kız çoook...... Okuyup ta ne yapacak işte. Yediği önünde yemediği ardında, okuyanların ne olduklarını görüyoruz
– İnşallah hayırlı bir kısmeti çıkarda …
Böylece kız çocuklarında da cam arkasından hayırlı kısmet bekleyerek sosyal yaşam içinde yer alamamak, onun gelişime katkı sağlayan olanaklarından yoksun kalmak süreci başlamış olur.
O çıkması beklenen hayırlı kısmet, gün boyu oturduğu kahveyi bir akşam erken terk edip çıkan bir zamanların pipi şov çocuğu olacaktır ve sokakta dalgalana dalgalana yürürken bir perdenin çekilmesi anında evin hanım hanımcık yetiştirilmiş kızıyla göz göze gelecektir. İstemeler, nazlanmalar, belli konularda pazarlıklar sonucu da evleneceklerdir, çolukları çocukları olacaktır. Ve bir akşam biz; evlerine sadece kulak misafiri olduğumuzda da içerden;
- Hadi bakalım göster amcana pipini ….
diyen bir ses muhakkak kulaklarımıza dolacaktır. Eğitimin aileden başlama süreci doğumla birlikte başlamalı. Ama bu doğru talebin atladığımız en önemli yanı babaların-annelerin eğitimleri ile ilgili olan kısmıdır. Bu nereden başlayacaktır, kimler eğitecektir, eğitilmesi istenenler bu işe nasıl bakacaklardır. Oysa sönmüş mangallarda kül bırakmasına bırakmayız ama yeniden kül bırakmamamız içinde o mangalın yeniden yanması gerekmektedir. Ve o yanan mangal çizgili pijamalı ve bir orman yangını öncesi pikniklerine kesinlikle dönmelidir ki bizden öncekiler, bizler ve bizden sonrakilerin bu konu ile ilgili yazacakları bir şey bulunabilsin.
CEVAT ÇEŞTEPE
YORUMLAR
Aile içi ğitimin çocuklara etkisi çok güzel anlatılmış.
Yıllar önce bir panelde çocuk eğitimi tartışılıyordu, bende dayanamayıp çocuklardan önce ailelerin eğitilmesi gerektiğini söylemiştim, sizin anlattıklarınızdan sonra yine aynı sözleri söyleyeceğim önce ailelerin eğitimi gerekiyor...
Saygılarımla...
ceynan tarafından 2/24/2008 9:12:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
değerli hocam,yazınıza ilaveten yazacak bir şey yok.malesef öyle.erkek,erkekliği ile küçük yaşta gurur duyarak,kız ,kız olmasıyla küçüklüğünden itibaren baskı ve küçümsemeyle büyütülüyor.erkek çocuklarında en çok rol oynayan baba.anne de tabiki bir zamanlar küçük bir kız olduğu için oğlunda tesirli olamıyor.umarım değişir bir şeyler.o çocuklar adam olur.önce anne babaları tabiki.şovu bırakıp gerçek yaşama bakmalılar.
Çok doğru çok güzel bir konu çok güzel bir anlatım.
Malesef bir çoğumuz önümüze ne sunuluyor ise onu yaşamak zorunda kalıyoruz.Önümüze sunulanlar öğretilenler iyi şeylerse oh ne ala...
Ya kötü ve yanlış şeylerse?... onlarda bahsettiğiniz kısır döngüde tekrarlanmaktalar.
Bu durumda çocuklarımıza ya iyi şeyleri uygulamalıyız yada bunu yapacak kapasitemiz yoksa onları sorgulayabilen kendi doğrularını bulabilen insanlar olarak hayata hazırlayabilmeliyiz.
Bizim toplumumuzda çocuk yeriştirme görevi anneye yükleniyor oysaki; bu durum erkekle kardeş payı paylaşılsa kem kadınların yükü hafiflemiş olur hem daha sağlıklı bireyler ortaya çıkar.Kutluyorum bu değerli yazınızı.
Bu arada başlığınız çok güzel çok beğendim yazıya tam oturmuş.
cam güzeli tarafından 2/24/2008 5:42:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gerçekleri açıkca yansıtmışsınız yazınızda,beğenerek okudum ve okurken evet doğru dedim sürekli...
Üzücü ama ne yazık ki durum işte tam da böyle... Sanırım her şey eğitimde bitiyor, klasik bir söz olacak belki ama eğitim şart yani...
Bunun olabilmesi için de galiba önce anne ve babaların eğitilmesi lazım...
Duyarlılığınız için teşekkürler,yazınız için kaleminize sağlık...
İçinde yaşamış olduğumuz patriarka toplumun yaşam biçiminden kesitler ... Daha doğduğumuz andan itibaren başlıyor ayrımcılıklar , birisini anlamsızca yüceltip bir diğerini alçaltmak hatta iyice değersizleştirmek ... Zaten sevgisizlik denen şey de çıkmıyor mu sizce böylesi ortamlardan ? Nasıl sevsin ki bir kadın kendisi böylesi aşağı gören bir erkeği ya da erkek nasıl sevebilirki aşağıladığı bir kadını ?
Evet , dediğiniz gibi eğitim şart özellikle ve öncelikle ebevynleri eğitmek lazım ki erkekteki o çıkıntının kadındaki çıkıntılardan farklı olmadığı hatta o farkların ayrı bir fark yaratabileceğini ...
Kutlarım Cevat , şiirlerin gibi yazıların da çok güzel , sevgilerimle ...