kalp sızısı
her gün yeni bir şey yaşıyor insan. her gün farklı bir acısını tadıyor hayatın ve farklı bir sözcük türetiyor acıya dair lisan.
yaralarımız karalarımız ve saralarımız... inletir bizi inim inim hayat denilen veya adını hayat koyduğumuz yaşadığımız yalanlar yığını. ne için peki bunca ağrı sızı sancı? ne için bunca telaş, korku sorgu ve katledilen duygu...
ne için olduğu bilinmez denilirse de aslında bişr gerçek var ve kondurmuyoruz üzerimize. bun
ların tüm sebebi başkalarının biçtiği hayatları yaşamaya mecbur kaldığımız içindir. kanımca böyle tabii bunun yanında elbette başka sebepler de vardır. yalnız diğerleri kayda değer mevzular değildir. kendimizi çok özel hissederiz ya çoğu zaman. her şey ve herkesin bizim etrafımızda pervane olmasını isteriz ya. aslında biz herkesin etrafında pervaneyiz başka da bir şey değil.başkaları güneş biz pervaneyiz. onların doğrularını yaşıyor, onların yanlışlarını doğru kabul ediyoruz dahası kendimizi unutuyoruz. velhasıl kangren bir yürek çıkıyor nihayetinde bu denklemin çözümünde. işte çelişki bu ya denklemin çözümü elemin başlangıcı oluyor aslında. yıllar sonra anlıyoruz başkalarının yanlışlarını doğru bellediğimizi ve sadece dönüp bakıyoruz acılı bir şekilde geçmişe.
işte tüm bunların neticesinde kalp sızısı oluyor ki ölüme eş. inanılmaz, tarifsiz bir şey bu. sol yanda bir titreme oluyor. fikir takılıyor o noktada ve tüm hücreler elemi tadıyor. kana kana içiriyor yalanlar gerçeğinden seni koparıp elem şarabını. tüm hüzünleri kalbine toplayıp dışarıya karşı gülümseyerek sadece bir yalan olarak kalıyorsun o an. yalnız kalınca bir köşede başlar akın akın ol vakit ve seni kaybediyorsun bir hüzün adasına kalbini esir ederek.
kalp sızısı, her saniye tekrar tekrar ölmenin yazısı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.