- 885 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİN VE AKIL
DİN VE AKIL
Kutsal kitap Kuran da Allah insanlar için en kıymetli yol göstericinin kendi akılları olduğunu vurgulamaktadır. Zaten insanda aklını kullanma hakimiyeti yoksa , aklını kullanmaktan aciz ise din o kişide ne kalıcı nede geçerli olur.
Aklını kullanamama, düşünce ve karar verme zafiyeti yaratır. Bunlardan biri eksik olursa insan ortada cahilâne kalır. Yani dinde inanç ve iman ancak aklın analiz ve sentezlemesi ile oluşan doğru karar verme süreci ile oluşur. İşte akıl ve din ayrışırsa insan ne yöne gideceği kime nasıl inanacağı, akıl şaşkını ve din zâfiyeti içine düşer.
Statik yani durağan akıl kullanılmayan bilime yaklaşmayan akıl dışılık hiçbir işe yaramaz. Aklı daima sosyal yaşamda aile düzeninde insanlar arasındaki ilişkilerimiz de dinamik tutmalıyız. Kısaca aklımızı doğruya ve güzele yönlendirerek kullanmalıyız.
Allah bile kutsal Kitabı Kuran’da aklını kullanmayanların üzerine pislik atacağız diyor. Aklın kullanılması ise cahillikten kurtulmakla olur. Allah’ın da ilk emri okudur. Zaten cahil kalmış insandan da aklını kullanmasını beklemek ne kadar doğrudur. İşte din bize doğruya bilimin gerçeklerine ulaşmamız için aklımızın önemini vurguluyor.
Toplumların gelmiş geçmiş yaşantılarını ve içinde bulunduğumuz ve gelecekteki yaşantılarını dinler hep etkilemiş ve yönlendirmiştir. İşte bu yönlendirmelerde okumayı öne çıkaran cahillikle mücadele ederek aklını kullananlar başarıya ulaşmıştır. İcat ve buluşları ile insanlığın hizmetine sundukları değerlerle zenginleşmişler ve özgür birer birey olarak yaşama kazanımlarına ulaştılar.
Kendi çıkarını ön plana çıkarmayan din bilgini olsun bilim adamı olsun yazıp çizdikleri insanları etkileyen söylemleri halk yığınları tarafından okunup değer veriliyorsa bir mana ifade eder. Eğer bu değerler manzumeleri istifadeye kapalı kalıyorsa hiçbir işe yaramazlar.
Her nedense maalesef toplumumuz az okuyan okuduğunu anlamayan bir ahlâki zayıflığa ve geleneksel hani derler ya kafaya sahip. Okumamanın ve araştırmamanın doğruya ulaşmak için çaba göstermemenin doğru yanlış demeden hazıra konmanın bir göstergesi olsa gerek.
İnsanlar aklını kullanma kabiliyeti ve bilgiye verdiği değer yargısı ile ölçülür. Zira yaratıcı büyük güç Allah kullarına aklı ve bilimi adres göstermiştir. İlim sahipleri eğer gerçekten bu sahipliğe laik iseler aklı kullanıp bilime verdikleri değerle bu mertebeye ulaşmışlardır.
Hiçbir zaman unutulmaması gereken bilim bir gerçekliktir. Bilim ispatlanmış sonuçlara dayanırsa asla hata yapmaz. Kuran’ın bize sunup anlattığı tüm konuların bilimin süzgecine vurarak anlayabiliriz. Bilimin dışına Kuran konularına kaydırırsak bizleri sapkınlığa götürür. Hurafelere, hikayelere ve yanlış yoz inanç yollarına saptırır.
İnsan kendi iradesi ile amel etmeli. Eğer Allah kaza ve kaderi insanın ameli için mecbur kılsa idi, Allah tarafından gelen emir, sevap ve azapların anlamı kalmazdı. İman ve inanç boş olurdu. Zaten bunlar olacağı kanaati doğacağından akıl saf dışı kalmış olurdu. Böylece aklın kullanılmasına gerek kalmazdı. Nasıl olsa bunlara olacaktı fikri sabit olurdu.
İşte içine düştüğümüz bilhassa İslam dünyası Kuran’ın ilme verdiği değeri görmezden geliyor. Bu değil mi ki tüm dünyada Müslüman halkın oluşturduğu ülkeler ekonomik, kültürel, teknik, sosyal faaliyet alanlarında geri kalmışlığın çukurunda bocalayıp duruyor.
Bütün bunların olumsuz sebepleri Kuran’ın ilk emri okumaya önem vermemek. Kızı çocuklarının okumasına asırlarca karşı çıkmak. Kadınların çalışma hayatını sözüm ona dine aykırı diye fetvalar uydurmak. Bin türlü akıl ve din dışı yasaklarla dinin insanlara verdiği yetkileri yasaklamak. Allah biz sizleri iki cinsten yani erkek ve dişiden yarattık yok bir birinize üstünlüğünüz. Ama biz ne yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Kadını tecrit edip seks objesi yapıyoruz. Onun görevi çocuk fabrikası gibi çalışması insanlığını unutmuş erkeğinin hizmetçisi kölesi yapıyoruz. Yok böyle üç kağıtçılık dinde.
İlim de aklın kullanılması ile oluşurken akılda dinin kaynağını oluşturur. Çünkü din deki emir aklın kullanılmasıdır. Bakınız dinin kaynağı Allah cennet cehennem değildir. Bir din bilgininin bu görüşü ışığında dinden beklenen maksat şöyle söylenebilir.
İnsan ve insan topluluklarının eğitilmesi, idaresi, ahlaki, hukuki, siyasi ekonomik gelişmelerin sağlanması, kanun ve kuralların konulması dinin amacıdır. Bunlar dinin amacı ise yerine getirilmeside Allah’ın biz insanlara bahşettiği aklımızı yine onun vahiylerine uyarak kullanmaktır. Akıl ve din ayrılmaz önemli ikilidir.
Aklını kullanmaz isen bilime destek çıkmazsan ilmi dışlar isen İslam olmayan devletlerin her zaman kölesi ve sömürdüğü çapsız devletler olursun. Aklını kullanan milli ve dini duygularını kendi ve içinde bulunduğu toplumun çıkarlarını gözeterek yaşayanlar her zaman başarıya ulaşır.
Bakınız büyük insan değerli devlet adamı geçmişi iyi değerlendirip geleceği gören ve planlayan Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor;
Kutsal din duygularını kendi çıkarları için kullanan soysuzlar, tarih boyunca emperyalizme hizmet etmişlerdir. Zira bu yobazlarda vatan, millet ve bayrak kavramı yoktur.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.