- 847 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Santral...2.bölüm
Ertesi sabah erkenden uyandılar heyecanlıydılar ancak birbirlerinin hakkında hiç olumlu değillerdi..onun için faklı olmaya çalışacaklardı ikisi de kendi gar-dolaplarını açıp ne giyeceklerini düşünüyorlardı...Ecrin dolabındaki tüm eşyalarını yatağının üzerine çıkarttı
-hımm bu olabilir mi...yok yok salak kızdan daha farklı olmalıyım...ama nasıl...diye düşünüyordu içinden sonunda karar verdi spor giyinecekti...üzerine beyaz bir gömlek üstüne yarım kot kumaştan bir yelek giyindi çünkü dar paça kot palton giyecekti ona uyum sağlamalıydı çantası ayakkabılarında uydurdu aynanın karşısında kendini süzdü sonra sade bir makyaj yaptı çünkü Holdingin en büyük patronu makyajlı insanları sevmiyor sadeliğe daha çok önem verdiğini duymuştu oda ağır makyajdan kaçındı işinde başarılı olmak istiyordu.Çünkü öyle bir iş için az aramamıştı kimlerin kapısını çalmamıştı ki Belediye iş kurumundan devletin açmış olduğu iş kurumlarına kadar..aranılan vasıflı elaman veya üniversite mezunu üst lisans mezunu aranıyordu ama o hiç umudunu yitirmemiş...Sonunda bulduğu bu iş onun için şanstı ve bu şansı iyi değerlendirmeliydi başarılı olmalıydı...sonra ayna karşısında
-Kızım Ecrin harika oldun, bomba gibisin güne hazırsın her şey çok güzel olacak...dedi kendi kendine sonra annesinin hazırlamış olduğu kahvaltı masasına oturdu bir iki lokma yedi bir bardak çayını içti kalktı...ona kalsa hiç kahvaltı yapmadan evden çıkacak ya annesi izin vermiyordu araya o istemese de hak hukuk sokuyordu
-eğer kahvaltı yapmadan çıkarsan asla affetmem hakkımı helal etmem...diyordu kadıncağız...mecburen Ecrin kahvaltı yapacaktı...masadan kalktı annesinin boynuna sarıldı yanağından öptü sonra ayakkabılarını çantasını aldı
-Hadi annem ben çıkıyorum.Duanı eksik etme benden günüm güzel geçsin anne bu işi kayıp etmemeliyim...dedi
-canım kızım dualarım hep seninle olsun inşallah iyi geçecek ve başarılı olacaksın.Hem neden bu kadar kafana takıp sorun ediyorsun bu işte olmasa bile bir başka işte başarılı olursun zaten öğrencisin eğitimin bitince iyi bir işte çalışacaksın...dedi..Ecrin iç çekti
-Annem,okumak diyorsun ya kolay değil ki helede dışarıdan okumak en az dört yılım var ve okuyanları-da görüyorum iş bulmakta nasıl zorlanıyorlar ama ben burada başarılı olursam iyi bir yere gelebilirim öncelikle disiplinli olmalıyım,birde senin duan olmalı..dedi annesini öptü...hadi ben kaçar kendine iyi bak gün boyu sende çık gez bir şeyler yap evde yalnız kalma...dedi ve kapında dışarı çıktı heyecanla..durağında servisi bekledi servis geldi o hemen bindi...serviste bir sürü insan vardı hiç birini tanımıyordu yinede selam verdi.
Öte yandan Neminde heyecanlıydı oda Ecrinin de üstün olmak kalıcı olmak başarılı olmak istiyordu ancak şimdi ne giysem derdindeydi dolabını açtı tüm eşyaları birbir çıkardı ancak giyecek hiç bir şeyi yok gibiydi oncacık eşyaları içinde
-ufff. hiç bir şeyim yok bu gün giymeye ya ben ne yapacağım şimdi...diyor kendi kendini yiyordu vakit daralıyor servisi kaçırmamalıydı sonra kararını verdi üzerine kıpkırmızı askılı bir bluz giydi..altına kot pantolon ve bluzun üzerine iri taşlardan bir kolye takıştırdı sonra aynanın karşısına geçti makyajını yaptı saçlarına fön çekti kendini son bir kez süzdü öyle ki kendine gıpta ile bakıyordu sanırsın dünyanın tek güzeli Nermin’di...
-üfff Nermin ne güzel oldun be vay...korksunlar benden tabi o aptal kızda hahha..dedi sonra annesine seslendi...Anne ben çıkıyorum...dedi
-Nereye kızım kahvaltı yapmayacak mısın
-Hayır anne geç kaldım işyerinde bakarım başımın çaresine sen merak etme..hadi bana şans dile kızın başaracak...diyordu
-peki kızım Hadi güle güle selametle...dedi ve Nermin kapıdan çıktı kapıyı kapandı ardından birden durdu geri dönecek oldu
-nasıl unuttum ben yaa... Harun’um bebeğim onu öpmeden çıktım...diye düşündü sonra...ama Harun uyuyordu kıyamazdım onu öpmeye neyse akşam bol bol öperim tosunumu...diye düşünüyordu ki...saatine baktı...hay Allah ya geç kalıcam daha ilk haftadan hadi kızım Nermin koş koş! diyordu...koşar adımlarla durağa gitti ve çok beklemeden servisi geldi bindi oda yeni insanlar görüyordu.onları tanımıyordu
-Kim ki şunlar nasılda havalılar be...diye düşünmüştü... sonra servis camından dışararı baktı sokak soka geçiyordu yollar..daha evvel çalıştığı çikolata fabrikası önünden geçti...hey ne günlerdi be gecelemerel mesailer birde üç beş dakika geç kalınca on lira kesiliyordu ay sonunda eksik maaş alıyordum ama şimdi öylemi yok yok bitti hele birde maaşımı bir öğrensem iyi olacak...diye düşünüyordu...ona göre büyük bir Holdigte çalışan personel çok çok yüksek maaş demekti ama şu an için o maaşın ne olduğunu bilmiyordu meraktan çıldırıyordu...Hava atacaktı eski iş arkadaşlarına çünkü o çıkarken onu çok uyarmışlardı küçümsemişlerdi
-Nermin çıkmasan iyi olur bak burası gibi iş yeri bulamazsın sonra ortada kalırsın görüyorsun onlarca işsiz var ortada çıkma kıllı ol...diyorlar
-Merak etmeyin ben çok iyi işler bulurum maaşta-da sizden fark atarım Naber...
-hah...sen mi ne o kız holding-temi çalışacaksın ne bu cakalar nesin ki sen
-neden öyle diyorsunuz,olamaz mı çalışmaz mıyım
-kızım ilkokul mezunu ve aptalsın bir mesleğin yok ve birazda tembelsin bak sürekli geç kalıyorsun daha ne olsun...
-merak etmeyin göreceksiniz yakında ahanda buraya yazıyorum dedi ve duvara diline sürdüğü parmağını sürttü oradakiler ona gülüyorlar
-çok hayal kuruyorsun Nermin geç kızım bu ayakları geç...demişlerdi nasıl zorunda gitmişti...
işten çıktıktan sonra nasıl zor durumda kalmıştı kendi çıktığı için tazminatını-da alamamıştı annesi ile arada bir temizliğe gidiyorlardı...ve sonunda sözü geçen biri sayesinde bu işi bulmuştu kaybetmekte istemiyordu...İşte bu düşüncelerle Nermin ve Ecrin servisleri Holdingin devasa büyüklükteki bahçesinin önündeydi her yan çiçeklerle bezeli sanki tüm çalışanları çiçeklerle karşılasın diye renk renk ekilmişlerdi mis kokular yayılıyordu etrafa ve bahçe duvarlarının kenarların ağaçlar dikilmişti bahçenin hemen ortasına fıskiyeli bir havuz kondurulmuştu yanlarına personellerin hava almak için bank benzeri oturaklar konulmuştu.Çünkü büyük Patron öyle istiyordu personeline çok değer veriyor halklarını yemekten kaçınıyordu...ne hoştu...Onların ne çok hoşuna gitmişti bu manzara..Kızlar birbirlerini gördüler fakat görmezden geldiler...en önce Ecrin santralden içeri girdi hemen üzerindeki yeleği çıkardı ve çantası ile birlikte kapı arkasındaki askıya astı..
Daha sonra gece çalışan santral personelinin dış güvenliğe aktardığı hatları içe aldı ve şöyle bir etrafa bakında nasılda tozluydu...o an Nermin de kapıdan içeri girdi çantasını kapı ardındaki askıya astı daha sonra...Ecrine baktı tepeden tırnağa
-Günaydın naber..
-Günaydın..sağ ol iyim ya sen nasılsın? diye sordu
-iyiyim işe geldim
-görüyorum..dedi Ecrin gülümseyerek sonra..baksana anlaşalım birbirimizi sevmiyoruz ancak biz mesai arkadaşlarıyız.
-Öyle..dedi kınayel bir şekilde..ama ecrin sözlerine devam etti.
-Kavga etmemize gerek yok saygı göstermeliyiz birbirimize anladın mı arkadaşım...sesimizi yükseltmemiz gerekmiyor ve kimse burada keyfi bulunmuyor herkesin kendince ihtiyaçları var
-Evet mesela benim bir çok borcum var eveimize icra gelmek üzre...dedi Nermin...bu sözlerin üzerine Ecrin duraksadı ve
-Ama neden,baban yok mu senin evinizde başka çalışan yokmu? diye sordu Ecrin...o an duygusallaştı o hırçın kızdan hiç eser yok gibiydi
-Babam,babam ah...yok...dedi ve döner koltuğa oturdu sanki dizleri boşalıyordu güçsüzleşmişti
-ne oldu babana?
-Ne olacak toprak altında yani öldü
-Ya...üzüldüm
- boş ver üzülme ya değmez... haklısın biz burada iş için varız..dedi ve o duygusallıktan çıkmaya çalıştı..ancak Ecrin ona
-anlatmak istersen iyi bir dinleyiciyim ve iyi sır saklarım inan bana iyi bi dost olurum.dedi
-İyide neden bana böyle davranıyormuşsun ilk gün daha dün kavga ettik seninle şimdi ne bu alaka!
-ne biçim insansın sen biraz sakin olsana bakim.O kavgayı ben değil sen yaptın anladın mı sen...ne halin varsa gör be..! dedi
-Sen güzel yaşamışsın belli kızım halinden ama ben senin kadar şanslı değildim anlıyor musun sen benim hayatımı bilmiyorsun konuşma
-Anlat bilelim neymiş ne çektin...belki sen çektin ama benim hayatımda yaşanmışlıklar var her insanın hayatında inişler çıkışlar var unutma bunu aptal geri zekalı...ve sakın bir daha üzerime bağırma..dedi O an telefon çalıyordu açtı ecrin nazik bir dille
-Buyurun efendim
-Kızım bana Metin beyi bağlar-mısın..dedi
-Peki efendim hemen...dedi ancak Metin bey kimdi neydi numarası hemen bilgisayardan baktı bir Metin vardı ancak omu değil mi bilmiyordu yinede bağladı...daha sonraki gelen aramaya bu kez Nermin baktı...kaba sesini öyle bir inceltti nazikçe konuşmak istedi
Buyurun efendim kimi aradınız
-Kızım personel müdürünü bağlar mısın?
-Tabi...hemen...dedi ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu sanki birilerine sesini duyurmak istiyor gibi veya karşısındaki kişinin kulakları ağır işitiyormuş gibi...bilgisayara girdi fakat bulamamış nereye nasıl girileceğini unutmuştu bile Ecrin onun o haline bıyık altı gülüyor ama işinden olmasını istemedi ve ona yardım etti ancak teşekkür edeceği yerde...
-bende bulurdum ne var...dedi
-Ya bu gerçekten çok kaba oy.. Allah’ım ben ne yapacağım bununla...diye düşündü...Gün boyun telefonlar hiç susmadı bir yandan faks geliyor bir yandan yazıcıdan bir takım yazılar isteniyor sonunda öğlen oldu...santrali yalnız bırakmamaları için daha evvel onlara söylenmişti ve onlarda sırayla yemeğe çıkacaklardı..
Perşembe Ekim 04, 2012
23:27:10
Filiz Aktaş
YORUMLAR
İnsanlarımızın içindeki sevgi ve şefkat/merhamet duyguları zaman zaman kıskançlıklarla perdeleniyor. Ama kişilerin zayıf durumlarında (örneğin, hastalık, bir yakınının kaybı v.s.) sevgi ve şefkat/merhamet duyguları ağır basıyor ve aradaki kırgınlıklar genellikle bu durumlardan sonra ortadan kalkıyor.
Oysa, insanlar kalplerindeki güzelliği kullanmak için karşı tarafın felaketini beklemek zorunda kalmasa dünya çok daha güllük gülistanlık olur...
Öykünüzden bunu çıkarttım kızım...
tebrikler, bak iyice heycanlandım ve okurken biara içim titredi, kaleme dökmüşsün içini, öyle bi anlatmışsın ki harika
sanırım 3. Yazınızda yemeğe önce ben gidecem kavgası olacak :)
okutucu 71-istanbul
Kendi hayatım olsa şöyle derdim haklısn..anacak kendi hayatım değil...hikayelerin gerçek olması gibi gerçek olmamasıda mümkün...
çok kavga ederek başladıkları gibi iyi iki arkadaş olmayacakları ne malum haksızmıyım...görüşlerin için teşekkürler