- 504 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Robotlaşmak
Robotlaşmak
İnsanı insan yapan iyi/kötü kişiye göreceli duygularıdır! Duygusuz insan robot gibi.
Robot kendisine verilen paket programı uygular. Son teknoloji akıllı robotlar çevresel şartları da algılayıp, hafızasına alarak daha verimli işler yapabiliyor. Daha da gelişecekler elbet ama duygu yükleme konusunda ne kadar gelişecekler insanı geçebilirler mi? Orjin insanı geçemese de pek çok insandan sayılan, robot davranışı göstereni geçebilir!
İnsanların robotlaşması nasıl oluyor?
Daha bebekken çevresel şartlardan etkilenmeye başlayan insan her gördüğü, öğrendiğini hafızaya alır, öğrenir; adeta çevresi tarafından kodlanır. Yaşadığı toplum dışa kapalıysa azami o toplumun kapasitesi kadar gelişir. Günümüzde tüm Dünya ile iletişim araçları kullanılarak etkileşebilir insanlar. Bilgisayar ya da cep telefonu ile Dünya’nın diğer ucundaki insanlarla iletişim kurar, dost olur bilgi paylaşır. Bu insanın evrenselleşmesi için büyük bir şans aslında. Ama insan yine kendini sınırlamayı seçer! Sadece yandaşlarına veya kendi gibi düşünenlere sosyal medyasını açanların kendilerini sınırlayarak, sadece bir düşünce alanında olanlarla iletişimde olmayı seçmesi aslında kendini genel ortamdan uzaklaştırmaktadır. Fakat bu uzaklaşma tam olamaz! Kendi sınırlı grubundaki pek çok kişi başkalarıyla iletişim kurmaktadır. Dolaylı olarak etkilenecektir insanlar birbirinden.
Aynı ideolojide olanların kutuplaşması ve tüm yaşam alanlarını o ideolojiye uyarlamaları, sınırlamaları zaten yaşam kalitesini düşürüyor.
Futbolseverleri düşünün; diyelim ki o gün önemli bir maç var, bu kişilerin yakınları içinde önemli bir kutlamaya maç seyretmek için katılmaması çok rastlanan bir durum. Maçtan sonraki gün o kişiyle sohbet bile edemezsiniz; hakem taraf tuttu, şike vardı, penaltıyı vermediler, kaleci kötüydü, bilmem kaçıncı dakikadaki pozisyon mutlak goldü.....
Kahve alışkanlığı, kıraathanede oturma ya da tavla pişpirik oynama alışkanlığı; bu kişilerin bir dostu ile samimi bir sohbeti bile olmuyor. Yok zar tutuyorsun, kağıt gelmedi şansım yoktu, nasılda kazandım, kaybedince çok kızdım, nasılda bozum oldu gibi söylemler......
Yaşlı teyzeler; içlerine fazla girmediğimden sohbet konularını bilmiyorum.;) Ama dişe dokunur bir şey de yok. Falanca şu eşyayı almış, filancanın gelini böyle iş yapmış, bilmem daha neler......
Yaşlı amcalar; bunlar yaşlı teyzelerden çok daha ilerde dedikoducudur. Bunların içine girdim biliyorum. ;) Sohbetleri; kim kiminle geziyor, kimin evine hangi misafir geliyor, kim namaz kılıyor, kim kılmıyor, hovardalık edenlerin isimleri, namus konuları, ahlak ve din alanında muhteşem vaazlar, önemli bir işin, toplantının en önemli yerinde ezan okununca namaza gitmeler. (Menfaati varsa ezan değil mevlit olsa gitmez!) Bir de koca camide üç kişi ile namaz kıldıktan sonra bir tane de şu boş araziye yapılsa demeleri var. Akıllara zarar......
Gençler; bizim zamanımızda birebir ilişki içinde olmak vardı, arkadaş çevresi öyle şekilleniyordu. Cep telefonu, bilgisayar, tablet yokken. Şimdi gençleri kulağında bir kulaklık ile ya müzik dinlerken ya da Dünyadan kopmuş cep telefonu ile konuşurken bulursunuz. Daha fazla iletişim imkanı ellerinde olsa da bizim gençliğimizdeki kadar birbirleriyle iç içe değiller. Bu da bu zamanda onların korunma mekanizması elbet. İyi yanları var. En temiz sınıf onlar dedikodu etmezler, insanların tercihlerini eleştirip insanlara ahlak, din dersi vermezler. Kendi alanlarında özgür olmak isterler. Yaşlı teyze ve amcaların onlar hakkındaki saçma sapan dedikoduları olmasın yeterlidir. Onlar yolunu bulur , buluyor da. Yeni ve dinamik insanlar yetişiyor. Ben ümitliyim.
Kadınlar; helal olsun onlara... Yüzyıllar süren erkek egemenliğinin altında ezilmemek için çaba gösteren, sokaklarda eski koca veya yeni sevgili tarafından kurşunlanan kadınlar; insan olarak toplum içinde yer almak istiyor. Alıyor, alacak da. Erkeklerden daha önce uyanmalarının nedeni gördükleri zulüm ve aşağılanmadır.Çocuklarına ve ailelerine gösterdikleri şefkat de önemli. Bu onları uyandırdı. Erkekler de uyanacak inşallah.
Erkekleri yazmayım. Pek çoğu uyuyor, yüzyılların erkek egemen anlayışının devam edeceğini sanıyorlar!
Selametle;
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.