- 531 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Günah Sevap
Günah Sevap
İnsanın Dünya (esfel) boyutundan bakınca görülen; iyi / kötü, güzel, çirkin, günah sevap aslen evrensel boyutta denge içinde ve denge için var!
İnsan bulunduğu boyuta izafi olarak bu durumlardan kendine uygun olanı çeker. Bulunduğu boyutta kendine uygun olanları "İyi, sevap" şeklinde yorumlar. Uygun görmediklerini de "Kötü, günah" şeklinde kendi boyutuna has değerlendirir!
Hayır ve şerrin Allah’tan olduğu bu nedenle söylenir. Hayır sanılan şeylerin başka boyutlarda şer olması, şer sanılanların da hayır olması evrensel denge içindir. Demek evrende "Şer" yok. Bize ve o an bulunduğumuz boyutua uymayan var. Cehennem’de kötü kabul edilen ve yakan ateş hayırdır, Cennette ise tüm güzel kabul edilenler hayırdır. Evrensel bakıldığında ise hepsi hayırdır. Yani olması gereken yerde olan hayırdadır.
İnsan Dünya’da olması gereken yerde midir? Elbet değildir bu nedenle "Miraç" yapmak ve aslına dönmek ister. Ahsende en yüksek makamda iken, esfele en aşağıya düşen insan olması gereken yeri bulmak için yükselmek ister...
Evrende iyi, kötü oluşan, üretilen tüm veriler evren içinde denge unsuru. Bu açıdan insanın üreteceği her şey evrenin dengesi açısından önem taşır. Ama insan kendi dengesini ve Dünya’nın dengesini bozar! Bozduğu denge kadar tamamlayıcı unsur çekmiş olur. Daha açık yazıyım; azıtırsa "Kurtarıcı" çeker, başına musallat eder kendi eliyle dış müdahaleyi.
Evrende her şey dengeye gelmek için meyilli. Aynı büyüklükteki iki bardağa; birine 100 derecelik diğerine 0 derece su, buz koyalım. Normal şartlarda, başka etki yok farzedelim. Aynı ortamda korunan bu bardakların her ikisi de 50 derece olana kadar birbirine ısı aktarır. Sıfır derece olan 50 derecelik ısı alırken 50 derecelik soğukluğunu kaybeder. Yani bulunduğu sıcaklığı 50 derece değiştirirken yükselen sıcaklığı yüzünden artık buz değildir. Su ise 100 derecede kaynamakta iken artık kaynamıyor. Peki bu onlar açısından kazanç mı kayıp mı? İşte izafiyet...
Toplumsal kabullere bakalım. Birileri kendini "İyi" gösterecek ise bunu "En kötü" ortamda en verimli yapar. Mesela peygamberler azıtmış kavimlere gelir! Çünkü o kavimlerin kötülükleri en iyi gösterebilir peygamberin iyiliğini. Bu Siyah kağıda beyaz çizgi çizmek gibidir. Toplumda kabul görenler de öyledir, birileri rezillik yapar; ne kadar sefillik yapmışsa ona karşı olan o kadar değer kazanır. Eksi kadar artı değer görünür.Eksi artı dahi görecelidir. Çünkü birinin "Doğru" algısı diğerine "Yanlış" gelir. Bu nedenle çekişme vardır zaten.
Halk arasında dinlediğim bir hikaye ile örnek vermek isterim:
Eski zamanda "Köy ağası" türü bir bey, halka zulmüyle nam yapmış. Ölülerin kefenlerini soyup öyle gömdürürmüş! Bu bey hastalanmış, ölüm döşeğinde başında bekleyen oğluna "Oğlum bu halk benim ardımdan lanet edecek" demiş. Oğlu "Baba sen meraklanma, ben sana Rahmet okutacağım" Derken adam ölmüş, oğlu başa geçmiş. Ölülerin kefenini soymakla kalmamış bir de kıçlarına kazık çakıp defnetmelerini emretmiş. Halk babasına "Rahmet" okumaya başlamış. Şöyle demişler "Rahmetli nur içinde yatsın, ölülerimizi soyuyordu ama kıçlarına dokunmuyordu" İşte izafiyet.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.