- 470 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Rüzgârın Taşıdıkları
*Mezopotamya’nın ay ışığıyla yıkanan yüzüne, aşağıda gümüş bir ejderha gibi ışıldayan Fırat’a baktım. Gece rüzgârı uğuldayarak esiyordu...
Theresa Goell
Bu ifadelerden yola çıkarak; dikey ve yatay bir mutsuzluktan * söz etmek istiyorum.
Antik çağların tanrı- kralı Antiokhus’un dizayn ettiği o muazzam sahnenin önündeki tahta masa ve konuğuna ait bir resimden yola çıkarak.
Nemrut dağının hırçın rüzgârlarını ve çırılçıplak aydınlığını, iliklerine kadar hisseden o kadından.
Tenini koruyan giysilere sımsıkı kuşandığı halde, saçları yanmayacak olan güzel insandan.
İnsanlık tarihine şekil veren süreç kişilerinin, kıt kaynakları en iyi şekilde değerlendirdiğine
İnandığım tek kahramanı Antiokhus’un;
“ Heyy neyin zirvesinde toplanmanız gerektiğini bilmesi elzem olanlar! Bu çığlığı İyi dinleyin! ”
demek istediğini duyar gibi olurum.
Olağan üstü bir sahne ve ses tasarımı. Dikey düşlerin içinde; varlığın nedenlerini üşenmeden arayan ve fakat felsefesini tam olarak yaygınlaştırma şansını bulamayan, o kayıp uygarlık.
Kommagene taşlarının dili ne kadar çözülmüş olursa olsun, hâlâ ve ısrarla, anlaşılamamış haliyle; büyük kalabalıklar ve yüksek oylumlu seslerin içinde kaybolmuş gibi görünüyor.
Sahici olduğu kadar ütopik görünen bu manzara nedeniyle; yatay mutsuzluğun açılımını da aynı düzlemde buluşturuyor olması bakımından, kaygı verici buluyorum.
Bir yanı daima boş bırakılmış t cetvelini hatırlıyorum nedense. Özrü kabahatinden büyük insanlık macerasının, en samimi kahramanı ise o yalnız adamı anlamayı başaran, Theresa Goell’den
başkası olamıyor.
Tenini kavrulmaktan koruduğu halde, saçlarını savuran kadın, yeterince anlatamayacağından kuşku duyduğu bu evrensel sahne iletisini, un ufak edilmiş Ütopyaların Katili Egemen topluluklara son ve en anlamlı raporunu sunarken neler yazmıştı bilinmez.
Fakat “Maliyeti ne olursa olsun, tek başınız ve tek sesli korolarınızla, asla mükemmel olamayacaksınız!
iletisini, yaptığı çalışmalarıyla vermekle kalmamış öldükten sonra, küllerinin anıtsal değeri hiç yitmeyecek olan Nemrut Dağına savrulmasını dileyerek içinde bulunduğu ruh halini de tasvir etmek istemişti.
Yüksek değerdeki anlamlar bütünü içerisinde “varlığını sürdürebilmek” en az genlerin birliği esasına dayanan o muazzam dekor kadar unutulmaz bir ileti halini alarak bir insanı tanımlıyor.
Antiokhous ve binyıllar sonrasında onun ilkelerini “okumaya” çalışan cesur kadın Theresa Goell
birbirinden çok bağımsız dönemlerde yaşamış ve birbirlerini somut bir tanışıklığa
götürmemesine rağmen ipince köprüler kuran ’’genlerin birliği’’ hakkında
yeniden düşünmeye teşvik ettikleri için aynı sahnede benzer bir ileti ile bulunmuşlardı .
Güzel uyusunlar...
*Turgut Uyar
YORUMLAR
Nevin subaşı
Toz olmayı isteyecek kadar da umutsuz
Uzanacak her gölgeyi umursayacak denli de ümitvar
ve yahut kendi kendini öldürmeye doğrultulmuş silahı gözlerimizin
saçtan tırnağa kadar havf ve reca
Bir ses duyabilmek ne güzel