- 550 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cellatimiza degil Karsi Cinsimize asik olduk biz
Cellatımıza Değil Karşı Cinsimize Aşık Olduk Biz
Herkesin kafasında bir „demokrasi“ tanımlaması var. Bu normal, olmasıda gereken bir şey. Birde partilerin, örgütlerin demokrasi tanımlamsı vardır. Bu tanımlama o örgütlülük içinde bulunanlarca kabul görür, güçlü bir duruş sergiler. Herkesin demokrasi anlayışı eleştirilebileceği gibi örgütlerin demokrasi anlayışınıda eleştirebiliriz, bundan gocunacak bir yan bulamayız, bulursak artniyetimizi sergilemis oluruz, bu da insanı, örgütü çirkinleştirir.
Bugüne kadar Devrimci Yol üzerine yazılmış ve hatta söylenmiş binlerce sayfayı dolduracak eleştiriler var; ve bunların çoğu hep çirkin hakarete varan, küfür içerikli söylemlerle dolu. Bugüne kadar yapılan küfürlü eleştirilerden şu sonuca vardım: Devrimci Yola küfürlü eleştiri yapmayanların içi sızlıyor.
Ama ne gariptir ki hiç bir şey Devrimci Yolun kitleleşmesine, Faşizme karşı güçlü direniş hattını yaratmasına, halk hareketi olmasına mani olamadı.
Bugün ne istiyoruz, ne yapmalıyız? sorusuna yanıt bulmamızın yolu Devrimci Yolu irdelemekten, çözümlemekten geçtiğini bir kez daha söylemekte bir sakınca bulmuyorum, hatta hala küfürlü eleştiri yapmaktan kaçınmayanlara yararlı bile.
Bugün hepimize çok gerekli olan demokrasiyi Devrimci Yol içinde öğrendim, binlerce Devrimci Yolcu gibi.O kanlı iç savaş koşullarında demokrasiyi ne kadar işletti, bu ayrı bir tartışma konusu, ama en iyi işleten devrimci bir hareketti. Demokratik işleyişi cezaevlerinde de devam etti. Hiç birşey tartışılmadan, oylanmadan uygulanmıyordu.Hiç kimseye fikrinden dolayı şiddet uygulanmadı, farklı düşünüyor diye küfür edilmedi, küfürlü eleştirilere olgulukla yanıt verildi.
Bu olgunluğu hiç bir Devrimci Yolcu yitirmedi, bundan sonrada yitirmeyecek, zaten Devrimci Yolu Devrimci Yol yapan bu özelliği olmuştur.
Bu küfürlü saldırılar bugün bile devam ediyor dedim, ne yazık ki üzülmeden bunu söylüyorum. Aslında buna kim üzülmez, ben de tabii ki üzülüyorum, amma anlaşılmadığımız, anlmak için çaba sarfedilmediği için üzülüyorum.
Biliyorsunuz Ufuk Uras ÖDP içindeki abilere savaş açtı, bu savaşı tüm iştahıyla sürdürüyor. Sürdürsün…
Sayın Başkanımızın Zaman gazetesine yaptığı açıklamayı (söyleşiyi) çoğunuz okumuşunuzdur.
Haklı bulanlar olmuşmudur? Olabilir.
Ama ben haklı bulmadım, bulmamıda beklemeyin. Neden mi? Şundan:
En önemli neden şu: Ufuk Uras`ı genel başkan yapan, milletvekili seçilmesi için gecesini gündüzüne katan bizleriz, kimi farklılığımıza rağmen. Biz kimi farlılığımızı sorun yapmadık, bunu zenginliğimiz olarak gördük.
Bakın hic bir Devrimci Yolcu darbe yanlısı olmadı, Devrimci Yolun kendiside olmadı, hele hele celladımızla aşk yaşayacak kadar sapkınlaşmadık, inanç yitimine yönelmedik. 12 Mart benzeri bir darbe hazırlığı yapılıyor diye tüm toplumu, partileri, örgütleri uyaran, gelmesini engellemek/geciktirmek için önerilerde bulunan, bu yönde somut adımlar atan Devrimci Yol`du. Bir Devrimci Yol`cu nasıl celladına aşık olabilir? Pes yani, biraz vicdanlı olmak gerekmez mi? İdam sehbasında yitirdiğimz Vesel Güney`in, Hıdır Aslan`ın, İlyas Has`ın, Mustafa Özenç`in; işkencede yitirdiğimız Durdu Çincik`in, Behçet Dinlerer`in…çatışmalarda yitirdiğimiz Veli Eskili`nin, Soner İlhan`ın…kavgadaşlarıyız biz, bu unutulmamalı, biz bunu unutmadık, unutmaya da niyetli değiliz.
Ayrıca sevgili Ufuk Uras ÖDP içinde abilere savaş açacağına 1 Mayısta ÖDP`lileri coplayan, işçileri sendika binasına hapsedenlerle savaşa giriş, senin o „Hıyar „dediğin insanlar faşizmle savaş halindeler. Ve ayrıca o abi dediklerin, savaş tamtamlarıyla iştahla üzerlerine yürüdüğün abiler feodal sokak abileri değil. Cenazesine katılmadığın tümümüzün abisi olan Ali Başpınar`la, Mehmet Ali Yılmaz`la, Oguzhan Müftüoğlu`yla, Mahmut Menduh Uyan`la cezaevinde uzun yıllar birlikte yattım, hiç bir zaman bize diktatör abilik yapmadılar. Eğer bu insanları (abileri) tanımış olsaydın, biraz olsun tanımak için çaba harcamış olsaydın inanıyorum ki bu söylediklerinden dolayı utanç içinde kalan ömrünü tamamlardın. Hepside demokrasiyi içselleştirmiş güzel abilerimizdi, bu böyle bilinmeli.
Birgün gazetesinin attığı „Yiyin Birbirinizi“ başlığı eleştirmişsin, ve Devrimci Yolcuları darbe yanlısı olarak gösteriyorsun. Bu kadar artniyetli olunmaz ki Devrimci Yolculara! Demokrasi adına ne yapacaktık? Darbe gelmesin diye Ak partinin yanında mı saf tutacaktık, yoksa Ak parti güçlenmesin, topluma eğemen olmasın diye darbecilerin yanında mı mevzilenecektik? Yoksa her ikisine karşı mutsuzlar (devrimci) hareketini mi örgütleyeceğiz? Demokrasiden ne anladığımız bu seçenekle belli olacaktır. Demokrasiyi savunmak üçüncü seçenekte saklıdır. Biz mutsuzlar hareketini örgütlemek, insani demokrasiyi yaşama geçirmek için yola çıkanlardanız!
Aşk kavramını sadece Ufuk Uras değil çok kişi yanlış kullanıyor. Toprak aşkı, Vatan, Bayrak, Tanrı, Devrim, Halk, Cellat aşkı olmaz, olursa postmodern aşk olur. Atahol Berhamoğlu`un dedigi gibi „Aşk iki kişiliktir“, kadın ve erkek arasında yaşanır. Daha fazla kavramları karıştırarak bilinç bulandırmaktan vaz geçelim, postmodern siyasetten de kimseye yarar gelmez, mutsuzların mutsuzluğunu çoğaltır, hepsi bu!
Muhittin ÇOBAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.