- 420 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gelişme Sürecine Öznellikti Katkılar
Zaman, bilmeden ve bir zorunlulukla yola çıkmıştı. Çünkü seçme ayıklamasını kendi içinde yapacaktı. Ama şimdi bilerek, çoktan seçmeli; bir sonrayı hesap ederek adımını atıyordu. Yola çıkmanın özdeğe eklediği özellikler; zıtlıklar; özdeğin sürekli değişen, olay aşan, girişen, giriştiren yapısı oluyordu.
İlk patlama ilk hafıza kayıtlarıydı. Patlama nesnellik, hafıza kaydı; öznellik ve duygu idi. Biri diğerinden çıkmıştı. Biri diğerinin bir beliriş ve görünüş girişme giriştirme tarzıydı. Öznellik nesnelliğe, nesnellik öznelliğe dönüşüyordu. Bir ve aynı şeyin olan kuantım, dış olay yansımalarıyla olay bağlatılı ifade ve girişme şekliydi. Kadın doğumla çocuğu belirlemişti ama çocukta doğuranı anne olarak belirlemişti. Yani belirleyen, belirlenmişti.
Nesne öznelliği, öznellik nesnelliği belirlemişti. Başlangıç, ikililerin tekilliğidir. Ancak patlamadan sonradır ki ikili özdeğin özelliği oluşla ya da çoklu girişme ve görüntü olacaktır. Burada gürül gürül akan, kütük taşıyan su; şurada su buharıyla itenek hareketiydi. Beride buz, diğer yanda yağıştı…
Başlanışta nesne, bilgi (özne-duygu) değildi. Özne gibi ateşi çıkıyor, nesne gibi patlıyordu. Öznenin zarfı oluşla içeriksiz nesneydi. İçerik oluşla olaylaşan nesne idi. Patlama süreç olayları zarfın mazrufu olmuştur. Mazrufta nesne olgu ve olaylarıydı.
Tam böyle değil ama bir fikir olsun diye söylenirse, bir bilgisayarın yazılım olmayışla fiziki bir durum olması gibi. Yazılım atılışla (olaylar kaydı başlayıp, kendisi kendisiyle girişince) bilgisayar artık bir bilinçli devinimdir.
Çekme, itme olurken; itme de çekme oluyordu. İniş, yokuş olurken; yokuşta iniş oluyordu. Burada itilen şey, orada aranan ve çekilen oluyordu. Bir şey aynı şeydi. Burada çekilen ve itilen bir şey de, ötede nefret ve istenmeyendi. Özdeğin özellikleri, bir katalizör gibi olaylarda ya değişmeden aynı çıkarak, süreci ileri akıtıyordu. Ya bin bir kılığa girişle, süreci olguluyordu.
Söz gelimi özdeğin bir özelliği olan manyetizma ve elektriksel çekme itme özelliği, organizmalarda başka kriterlerin (sevgi-nefret; haz ve elem; bencillik-özgecilik gibi) çekme itme özelliği kılığına bürünüşle, sosyal ve toplumsal devinmenin yani organik devinmenin de seçme ayıklama temelini ortaya atmıştı.
Bunca olgu ve olay çeşitliliğine rağmen başlangıç saçılış ve salınımımız aynı. Bu saçılır ve salınım bigbeng etkisidir. Tabiri caiz ise artık:”Minerva’nın baykuşu gece uçacaktı”. Yani önce süreç olayları yaşanacak, sonra düşüncesi edinilecekti. Bir birine karmaşacak kimi halde baş son kimi halde son baş olacaktı.
Bir başlangıç koşulu atım ve salınımı içinde, asla bir organizmayı, bir toplumsal devinimi, bir laktozu göremezdiniz. Hayal bile edemezdiniz. Hayal edebilmeniz için de organizmayı, toplumu, laktozu daha bunlar yokken bunlardan önce biliyor ve başka olaylarla giriştirir olmayı bilir olmanız gerekirdi.
Ki siz bu aşamada, esami bile değilken; eseriniz bile yoktu. Bu nedenle süreç nicel imleyişlerinin her bir özel durumu, olay olgu ve varlık çeşitliliği bağıntıları iken, süreçleri imleyen bir de genel bağıntı vardır. Ki bu başlangıç atım ve salınımının izlerinden mündemiç imleyişlerdir. Ki özdeğin temel özellikleridirler. Elektriksel bağıntı, kuvantik bağıntı, uzayda kuvantlaşma durumları vs. gibi.
Bu nedenle süreç bir türdeşlik üzerinde, bin türdeşlik bağıntılarıyla ileri süreçlerin, temel süreçler üzerine ikamesidir. Yani bizler bir arkaik birikme ile şimdiki zamanın oluşması ve geleceğe uzamanın devingen eylemleriyiz. Sizi geleceğe uzandıran ve geleceği size tasarlatan hal, ikame oluşunuzla denge koşullarını bozan eksikliğin çekim gücüdür. Bu da termodinamik yasadır.
İnsanın cömertliği ve merhameti, insanın bilip düşündüğü bir eylemler dizgesi değildir. Söz gelimi Birkaç aslan 500kğ bir öküzü avlamışlarsa, her biri 35-40 kg et tüketişle, bu aslan grubu 200kğ; haydi 400kğ kadar eti tüketsin. Ya da bir başka birçok avlanma ile tümünü tüketsin. Ama aslanın birkaç avlanmasında mutlaka tüketemeyeceği kadar bir av eti fazlalığı da seyrek te olsa kalacaktır.
İşte bu durum aslanın doğaya cömertçe bağışladığı bir şöleni ziyafettir. Yani aslanın çevresine olan cömertliğe ve ihsansın merhametidir. Bunun bilincini ancak bu olaydan sonra anlayabilecektir. Bundan sonra belki de kıt bir paylaşımı, kendisinden önce yardıma muhtaç sosyal duygudaşı olan bir aslana sunmanın öznellik erdemini edinecektir.
Her fazla avın sürekli doğada başka tür ve cins canlılara ikram edildiğini sür git söylemek olası değildir. Söz gelimi bir tilki yiyemeyeceği kadar bir tavuk katliamında arta kalan ölü tavukları, muhtelif yerlere ayrı ayrı saklar. Kokutarak daha sonra yer. Bu da doğanın bir tasarrufu ve tedarik tutumu olsa gerek.
Görülüyor ki aynı temel deviniş üzerine, birçok salınım frekansı binmektedir. Bir grup avdan bir kırıntı bırakmazken, diğer bir grup alicenapça olacaktır. Bir başka canlı varyasyonu tutum ve tasarrufu ortaya koyacaktır vs. Hiçbir şey illa bir yöne akmaz. Her bir varyasyon da, aynı tür canlı dahi olsalar, ana salınım her bir grup üzerinde farklı deneyimlerin frekanslarını bindiren girişmelerle akarlar.
Enerji (av) sağlama temel düzlemi, ana taşıyıcı ve ana frekanslı atım ve salınım taşıyıcı zarfsa; cimrilik, cömertlik, tutumlu olma vs. sürecin ana salınım üzerine enjekteyle muhteviyat olan mazruflarıdır. Bunların hiç biri, ileri düzey sosyal duygudaştı öğrenme girişmeli oluşlarla, bencilliğine aykırı değildirler.
Doğa enerji girdisi temel bağlamı üzerinde koşuşturan canlıların, çevresinde sağlama yapışlarındaki deneme opsiyonlarından; birçok yol üzeri hareket varyasyonları geliştirir. İşte insanın da bu kabil lütufkâr olma varyasyonu, sosyal birlikler içinde ancak bir grup duygudaşlığı düzleminde iken; kendisi üretmeğe başladığında ise bambaşka bir şekil ve hal alacaktı.
Komün dönem sonu insanları basit araçlı ama dev bir adımla hünerli üretimle bir iki bitki istihsali ve bir iki hayvan yetiştiriciliği yapmağa, başladı. İnsan böylece tüketeceğinden fazlasını da üreten bir insan olmuştu.
Saklama becerileri henüz gelişmemişken ve Pazar ilişkileri için üretim yapmazdan önceki bu fazla üretim tıpkı aslanın doğaya bıraktığı bir ikram ziyafeti gibi insanın doğaya bıraktığı bir zorunlu olurla bir cömertlikti. İnsan bu hareketini, özne oluş duygulu öznellikti yansımasını ve izlerini fark etmese de taşıyacaktı. Gün gelecek, bu taşımalar birden bire bir bilme ve hatırlamanın ilhamı olacaktı.
Bir zaman gelecek artık yamyamlığının gerilediği, yasaktan tabu olan başka sosyal birlikti komün yapılarla olur teması bir birinde olmayan bu fazlalık kendi emek ürünleri, eliyle birbirine hediyeler sunmanın bir yakınlaşmasıyla bu hediyeleşmelerin, girişen varyasyon atım ve salınımı başlayacaktı. Bu kabil oluşlar önce tek tük oluşla başlayacaktı.
Tek tük oluşa, tek tük katılımlar; bu salınımı büyütecekti. Büyüyen salınım da giderek bir ortalama ivme kazanmanın genel durumuna dönüşecekti. İnsanlar, temas eden yakınlaşmalarıyla ittifakı dönemi yaşayacaktı. Cömertliğiniz, aykırı totem birliklerini size temasçı kılmıştı. Temasçı süreç işlevin cimriliği de (nakesliği de-eli sıkılığı da) emeğinizi ve bireysel sahiplenmelerinizi size tutum kılacaktı.
Emeğe sahip çıkma sadece bir cimrilik işi olmanın yanında birçok sosyal öğrenmelerle de girişerek karmaşıklaşacaktır. Söz gelimi ilk birikmenin muktedirliklerini keşfetmek gibi, kendisi çalışmadan, bir başkasının emeği üzerine konmayı keşfetmek gibi bir yığın öznel girişmelerinizle, emekleri mülk edinip, mülkiyete sahip çıkılacaktınız vs. Yani süreç basitten kompleks (hepten ve karmaşık) olana doğru olur.
Başlangıç oluşma niceleyişleri farklı kulvarlarda farklı zaman mekân akışıyla gerçekleşti ise de, bu farklı gerçekleşmelerin ana taşıyıcısı egemence sosyal örgütlenmelerin içten dışa doğru egemeni beliren akım taşınması ile selekte (seçme ayıklanmasını veya dayatmasını inşa) edilecekti.
Bu çatışmada özel mülkiyetçi ve giderek köleleşen yapı genel olarak dünyaya egemenlik damgasını vuracaktı. Artık yeni ana salınım taşıcısı sınıfsal zeminli özelleşen mülkiyete kölelik ilişkisi oluşla, köleci mülkiyetti. Bu ana salınım üzerine, farklı kontur ve nüansların niceleyim oturuşları, günümüze dek gelecekti.
21.09.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.