- 871 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZGÜRLÜĞÜMÜ SEVİYORUM
"İnanmak ve ibadet çoğu insanda bir çeşit ihtiyaçtır. Bir güç tarafından yaratıldığını ve gözetildiğini -bilmek- ve kendinden güçlüye yaslanma, emanet edilme ve değer verdiği her şeyi soyut da olsa bir güç unsuruna emanet etme fikri insana bir güven ve huzur duygusu sağlar. Aidiyet...
Bu rahatlığın bir de karşılığı olmalı, bir takım ritüeller, aktiviteler ya da bedensel hareketlerle o güce inandığımızı, güven, sevgi ve saygı beslediğimizi ispat etmeliyizdir. İbadet...
Bir Müslüman’ın namaz kılmaktan duyduğu psikolojik rahatlık, arınma ve borcunu ödemişliğin verdiği hafifleme hissinin aynısını, bir Yahudi ağlama duvarının önünde duyumsar. Bir Hıristiyan’ın pazar ayininde kilisede soluduğu uhrevi havanın aynısı, bir Müslüman’ın cuma namazında duyduğu maneviyatla birebir aynıdır. Bir Müslüman peygamberinin sakalı veya hırkası için ne düşünüyorsa, bir Hindu da inekler için onu düşünüyor.
Temel aynı, neden aynı, sonuç aynı...
İnsan benliğinin kendi içinde geliştirdiği ihtiyaçlara karşılık, yine kendi kendinin tedarik ettiği ve nesilden nesile aktardığı zafiyetden doğan talebin arzıdır Dinler."
Öncelikle Tanrı ve Din kavramlarını birbirinden ayırmakta yarar var. İnsanın evrendeki yaklaşık beş milyon yıllık varlığı, üç-dört bin yıllık dinlerle nasıl açıklanır bilinmez? Yaratıcının tek bir kadim öğretiyi veya bir dini ayrıcalıklı olarak tercih ettiği düşünülemez. Aksi takdirde İslamiyet’ten önce gelmiş olan diğer iki semavi dini yanlış seçim olarak mı algılayacağız? Tanrı’nın hata yaptığını mı varsayacağız?
Hem bir yaratıcıya inanıyorum hem de bilime. Aynı zamanda temel ahlak kurallarına, sevginin, bilimin ve barışın evrenselliğine, vicdan ve hümanizme. Tanrının binlerce, milyonlarca ilmi olduğunu düşünüyorum. Öğrenilmesi gereken sadece tek bir kadim öğreti değil. Bu yüzden körü körüne inanan bir din(i)dar dan ve yaratıcıyı her gün inkar etmeye çalışan bir ateistten daha özgürüm…
Din de, bilim de kendini bilmeli.
Bilim; Kapitalist emperyalizme hizmet etmemeli. Felsefesini insanlığa ve doğaya hizmet yönüne çevirmeli. Dünyanın ve doğanın sonunu getirecek her türlü girişim, gelişim ve faaliyetten kaçınmalı.
Din; Gelenekle iç içe geçerek gereksiz bir kontrol ve korku dayatıp, istilacı sine emperyalizmi yapmamalı. Büyük kitleleri kontrol altında tutmak, yeri geldiğinde bu kitleleri amacı doğrultusunda kullanmak, onlardan istifade etmek/nemalanmak amacı gütmemeli. İnsanları sadece kadim ilimlere yönelterek, pozitif ilimlerden uzaklaştırıp asgari ücrete şükredip, hamdolsun diyen, sabırla tevekkül içinde olan çaresiz ve etkisiz topluluklar haline dönüştürerek kapitalist servete hizmet adına, adil gelir dağılımını engellememeli.
Ne metafiziği tümüyle reddeden, her şeyi doğa ve pozitif ilimlerle açıklayan bir ataizim.
Ne de cennet vaadi, günah ve cehennem korkusuyla hareket eden bir dini inanç.
Her ikisini de reddediyor özgürlüğümü seviyorum…
Hüseyin Çelikten H/Ç
YORUMLAR
Ben de sizin gibi insanların dünyada hala varolduğuna inanıyordum. İnancımda haklıymışım varmış, sevindim... Televizyonu açsak ya da bir cesaret yüreğimiz kaldırmasa da artık, haberleri izlemek gafletine düşsek dünya bir lağım çukuru zannedeceğiz, üzücü...