- 538 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşam, coşkuların hazin tortusu
Yıldızlardan çaldığım bir gülüşle seni beklerim şimdi
Tüm kapılar kapanınca, tüm perdeler çekilince karanlığa,
Bir mum alevinde, kimi de bir ay ışığında dilsizliğin bağları çözülmez mi? .
Düşünce cemreler havaya, suya ve toprağa suskun türkümüz söylenecek nasılsa.
Sesinin, nefesinin ve yüreğinin atışlarına yetişecek çok sesli sözcükler yetiştiriyorum sana. Seni düşündükçe çocukluğumun oyun alanlarına dalıyor, bitip tükenmez şarkılarımla ve tüyden bacaklarımla gülüşlerine tutunuyorum. Bir sevincin Çingene danslarında bu şiir seni anlatır yüreğimde taşıdığım sözlüklerde. Sözümü esirgemeden söyledikçe, Venüs güzelliğinin kalıntılarında sen yaşlı bir çınar ağacının gölgesinde beni beklersin inadına.
Ufuklarda yansıyan bir gemici fenerinin altında bir kadın suskun ihtiraslarını sorgulamaktadır. Kaçınılmaz bir gravürde geceleri erkekliğe soyunan bedenimiz ve kıvrılan her sigara dumanlarında aradığımız geçmişimiz yargılar bizi de. Seninle denizlerin tüm tuzlarına ismimizi yazsak, ya da bir sevdanın tüm yaşanmamışlıklarını yaşasak, soyunsak gönül avlumuzda ne çıkar. Sesini dinlemeden, nefesini koklamadan zirvelerden düşmen neye yarar.
Yaşam, coşkuların hazin tortusudur bir bakıma. Yıkıntılarda, her mevsim yenibaharlar açar, ırmaklar denizlerle buluşsun diye. Düşlerin tüm zincirlerini bırakıp bu yerkürede, ölümsüzlüğü aramak değil midir aşkı aramamız? . Tüm kapılar kapanınca, tüm perdeler çekilince karanlığa, bir mum alevinde, kimi de bir ay ışığında dilsizliğin bağları çözülmez mi? . Yara bedenimizi sarınca, büyüyünce çığlıklarımız ve de düşünce cemreler havaya, suya ve toprağa suskun türkümüz söylenecek nasılsa.
Beni özledikçe uzayan saçlarının dalgalı denizlerinde ince sızına sızımı, bekleyişlerine özlemimi ve sevinçlerine şiirlerimi sürüp, parlak bir gökyüzünün altında yıldızlardan çaldığım bir gülüşle seni beklerim şimdi. Küskün biten binlerce gecenin ihtiras dövmelerini ağaçlara biz yapmadık mı, yüreğimiz yeşil dursun diye? . Bir yel gibi sokulup birbirimizin içine aramızdan geçen nice ırmaklarda birbirimizi şiirlerimizle ıslatmadık mı?
Ve bu umut döşeğinde bal mayalarken arılar, kan emiciler ve karakargalar dolaştıkça başımızda niye sevmez aşkı sevgisizler? . Ben seninle sağrısını okşarım beyaz yeleli bir atın. Ben seninle yaramı sargısız sererim güneşlere ve ben seni bir başkaldırının öfkesi gibi içimde taşırım. Seni düşündükçe, seni sevdikçe turuncu memelerin, mavi denizler gibi coşan dudakların ve kekik kovuğu yüreğin böler uykularımı. Sensiz, yüreğimin tüm fırtına tepelerinde bir hasret türküsü söylerim.
Yosun gözlerinin tiryaki güzelliğinde, her gece binlerce şehirler uyanır uykularından ben seni özledikçe. Hasret yüreğimizi her vurduğunda güller fışkırır topraktan, biz birbirimizi bekledikçe. Gözlerin ki, kıpırtılı bir bekleyiş oluyor ve ak kâğıtlara, bobinlere sarıyorum seni sevdiğimi. Dizelerde yüreğime saplanmış bir bıçak oluyor, ışıklı şafaklarına coşkuyla bakıyorum.
Yüreğini ağrıtan tüm bıçak sırtlarında özündeki vefa, sözündeki gizemle bölüşürsün ekmeğini benimle. Acılarının yüreğini tırmalayan ince sızılarında aydınlık bir gökyüzünün altında sana yürümek istiyorum ben. Suskunluğumuzun bıçağı kınından çıkacak ve yıldız sevişmelerine duracağız birlikte. Yurdumuz filizlenecek, ovalarımız tanelere duracak ve uykusuzluğumuzun kapılarını açacağız pembe rüyalara. Cemreler düşmekte bak yemyeşil bahçelerimizin topraklarına. Sularımız ılık ılık yüreğimize akacak sonra. Son cemre de yüreğimize düşünce, bu yeryüzü atlasında sevişecek bir yer bulacağız elbet kendimize.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.