Kayseri’nin mütevazı ağabeyi: Halit Erkiletlioğlu
S.Burhanettin AKBAŞ
Bu yaz okuduğum kitaplardan ikisi Halit Erkiletlioğlu’nun imzasını taşıyordu. Birisi “Geçmişte Konaklama, Ticaret ve Kayseri”; diğeri ise “Terk edilen Kültürümüz Kayseri Bağcılığı” idi. Bu iki kitap vesilesi ile Halit Ağabey hakkında yazmaya karar verdim. Çünkü, Kayseri’nin mütevazı ağabeyi Halit Erkiletlioğlu, aslında çok şeyi hak ediyor. Onun Kayseri sevdası sessiz, sakin ve derinden giden ölümsüz eserlerle taçlanıyor.
Kayseri bir sevda işi… İstediğiniz kadar üniversitelerin tarih bölümünden, edebiyat bölümünde mezun olmuş olun. Kayseri aşkı ile hummalı çalışmaları göze almıyorsanız, göz nurunuzu bu şehir için akıtmıyorsanız, yarınlara da kalamazsınız.
Halit Erkiletlioğlu, ihtisasını tarih, edebiyat ya da halk bilimi gibi alanlardan birinde yapmış değildir. O, Kayseri’nin köklü bir ailesinden gelen ve ihtisasını da diş hekimliğinde yapmış olan sevilen bir doktordur. Kayserili bir diş hekiminin Kayseri sevdası öyle güzel eserlere yansıdı ki her biri birer ihtisas kitabı olabilecek eserlerdi bunlar. Hatırlatmama bir müsaade edin:
• Dünden Bugüne Türkçe
• Kayseri Tarihi
• Osmanlılar Zamanında Kayseri
• Türkiye Selçuklu Sultanları ve Sikkeleri
• Kayseri Yakın Tarihinden Notlar
• Kayseri Kitabeleri
• Sanatta ve Maneviyatta Tesbih
• Geniş Kayseri Tarihi
• Geçmişte Konaklama, Ticaret ve Kayseri
• Terk edilen Kültürümüz Kayseri Bağcılığı
Kayseri Tarihçiliğinde Halil Edhem ve Ahmet Nazif Efendilerle başlayan çığır, Halit Erkiletlioğlu’nda Kayseri Tarihini kronolojik bir çizgiye oturtan sistematik kitaplar silsilesine dönüştü. “Sanatta ve Maneviyatta Tesbih” ve son kitabı “Terk edilen Kültürümüz Kayseri Bağcılığı” ise tam bir halk bilimi araştırma kitaplarıdır. O yüzden Erkiletlioğlu’nun çalışmaları tarihçiler, edebiyatçılar ve halk bilimciler için ciddi birer kaynak durumundadır.
Halit Erkiletlioğlu, bu bilgi birikimini Kayseri’ye ve Türk Kültürüne, Medeniyetine armağan ederken sadece kitaplar yoluyla değil, gazete ve dergilere yazdığı makaleler vasıtası ile de, TV programları ile de destekledi.
KAYSERİ BAĞCILIĞI
Halit Erkiletlioğlu, “terk edilen kültürümüz” diye ön bir ifade ile takdim ettiği Kayseri Bağcılığı kitabında ciddi manada tarihi, kültürel ve folklorik değerler ortaya koymuştur. Özellikle bugünlerde Kayseri gündeminde “şarap festivali yapan belediyeler var” şeklinde dikkat çeken söylemlerin daha ziyade siyasetin ince dokunuşlarından ibaret olduğunu gösteren tarihi bilgiler kitabın hemen başında yer almış. Kitapta dört bin yıl önceki Anadolu medeniyetlerinden Hititlerin önemli miktarda bağcı, üzüm yetiştiricisi olduklarından ve şarap imal ettiklerini gösteren figürleri içeren heykelciklerin varlığından bahsediliyor. Yani üzüm ve şarap kültürünün Anadolu’nun çok eski bir kültürel dokusu olduğunu görebiliyoruz. Bu bölümden hemen sonra ise Kur’an-ı Kerim’de üzüm, bağ ve bahçe ile alakalı ayetlere yer verilmiş.
Kitap, tarihi bir çizgide Kayseri Bağcılığı ile ilgili tarihi süreci ele alarak başlıyor. Roma döneminden Osmanlı dönemine kadar olan süreç özellikle seyyahların da notları ile desteklenerek okuyucuya sunulmuş.
Kayseri’de bağ ve bahçecilik yapılan sayfiye yerleri kitapta bir bir sayılırken şairlerin Kayseri ile ilgili şiirlerinden de faydanılıyor.
Kitabın en önemli özelliği ise Kayseri’de yerel anlamda kullanılan bağ ve bahçeyle ilgili terim ve sözlerin yığınla yer almış olmasıdır. Yani eldeki malzeme, sadece halk bilim alanında çalışanları değil, dil alanında çalışanları da oldukça yakından ilgilendirecek ölçüdedir. Bu terimlerin, deyimlerin, söz kalıplarının çoğunu yeni nesillere aktaramamanın sıkıntısı içindeyiz. Bu kitapların geçmişten geleceğe olan yolcuğumuzda bizlere ışık tutacak kaynak eserler olacağını düşünmekteyiz. Kayseri’de bağcılık kültürünün 200 sayfalık bir kitap hacmine ulaşan ciddi bir araştırma ile ortaya konduğunu söyleyecek olursam yapılan işin teferruatı ve önemi ortaya çıkar sanırım.
Kitabın sonunda konan sözlük çok işe yarayacak gibi... Bilimsel yapıyı gösteren kaynakça ve dizin bölümünü söylememe gerek var mı bilmem.
Kayseri gibi Gesi Bağlarıyla ünlü ve etrafı Talas gibi, Hisarcık gibi, Erkilet ve Hacılar gibi bağlarla bahçelerle süslü bir şehirde bağcılığın bitme noktasına gelmiş olması ne kadar hüzün verici… Sadece şehrin birkaç bölgesinde üzüm bağlarımız kalmış, şehir merkezinde ise hemen hemen kaybolmuş durumdadır. Durum böyle olunca eskilerin tabiri ile “yerli ürünler” bitme noktasına gelince artık birçok kültürel dokuyu kitaplardan okuyup öğrenmek durumunda kalacağımız aşikardır.
Kitabın 12. Sayfasında yer alan bir dipnot ise oldukça tebessüm ettirdi bana. Dipnotta deniliyor ki: “Kayserili olmanın üç şartı vardır: 1. Kayseri doğumlu olmak 2. Kayseri’den evli olmak 3. Kayseri’de bağ sahibi olmak” Yani Kayseri’de bağa gitmek, bağda kalmak, bağda yaşamak bu kadar önemli bir ölçüt olarak sunulmuş.
Halit Erkiletlioğlu’nu sadece bu kitabı ile ilgili olarak değil, bütün kitapları, makaleleri, köşe yazıları, TV programları, sohbetleri, kültürel ve sosyal etkinlileri dolayısıyla ayrı ayrı kutlamak isterim. İyi ki varsın Halit Ağabey… Bu şehre ve Türk Kültürüne, medeniyetine ölümsüz hizmetlerde bulunduğun için gönülden teşekkür ediyorum. Bu şehir yeni çalışmalarını sabırsızlıkla beklerken seni asla ve asla unutmayacak.