- 2139 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BİR DE BENDEN DİNLEYİN EĞİTİM ÖĞRETİMİN AHVAL-İ PÜR MELALİNİ -1-
Elli sekiz yaşındayım…Yedi yaşında ilkokula başladığıma ve hâlen öğretmenlik yaptığıma bakılırsa demek ki elli bir senedir eğitim- öğretimin içindeyim ki bu bir yarım asır demektir.İşte bu yarım asır boyunca sancılı olarak başlamayan tek bir eğitim öğretim yılı hatırlamam. Her Allah’ın senesi mutlaka sancılarla başlar eğitim öğretim yılı...İlk bir ya da iki aydan sonra ise o sancılar unutulur tâ ki bir dahaki eğitim- öğretim yılına kadar. Ya da birilerinin başına bir şeyler gelince sancılar başlar ama uzun sürmez. Mesela okulun girişindeki demir kapı artık iyice eskimiştir ama bir çocuğun ölümüne sebep oluncaya kadar onu değiştirmek kimsenin aklına gelmez. Mesela bir çocuğa araba çarpmadan önce o yola bir üst geçit yapmayı düşünmez birileri. Bir lavabo taşı bir çocuğun üstüne düşüp onu öldürmeden önce kimsenin aklına gelmez lavaboların sağlamlığını ya da yüksekliğini kontrol etmek. Mesela daha yedi yaşında eklem ve sırt ağrıları çeken bir yavrucak için doktor ‘’ bu çocuğa ağır yükler mi taşıtıyorsunuz, kemikleri eğrilmiş’’ demeden hiç kimsenin aklına gelmez o çantaların ne kadar ağır olduğu. Okul binasının dökülmekte olduğu bir depremle yıkılmadan önce kimsanin dikkatini çekmez.
2012-2013 Eğitim öğretim yılı da her sene olduğu gibi yine sancılarla başladı. Her zamanki gibi yanlış sancılarla tabii ki. Asıl sancıları göz ardı ederek. Bu senenin gözde sancıları üç tane: 1- Altmış altı aylık bebelerin birinci sınıftan başlayarak ilkokula başlaması ( ilk okul ve orta okul kavramına geri dönüldü bu arada... ) 2- Okulların çoğunun İmam-Hatip Lisesine dönüştürülmesi 3- Atatürk İlke ve İnkılaplarının ders kitaplarından ve eğitim öğretim hayatından topyekun silinmesi.
Millet aysbergin su üzerinde kalan kısmına kafayı takmış harala gürele bunları tartışırken arada gözden kaçanlar benim asıl konum. Ama önce şu yukarıdaki üç konuda ben de yazayım bir şeyler bir eğitimci olarak.
1-Bebeler…Yani ilkokul 1. Sınıfa başlayacak olan yavrular. Kaç aylıkken başlıyorlardı 1. Sınıfa: Yetmiş iki...Yani şimdi bu yavrular altı ay önce bebe iken altı ayda erişkin mi oluyorlar? Hatta yetmiş bir aylıkken bebeydiler de yetmiş iki aylık olunca mı erişkin oldular da ilkokula başladılar bu seneye kadar? Bu işin bir yönü. Diğer husus da şu: Bu gün ‘’Mini minnacık bebeler okula başlatılıyor. Artık çocukların çantasına emzik, biberon, çocuk bezi, pudra da koyacağız’’ diye yırtınanlar acaba o çocukları sabahın köründe ana okullarına, kreşlere teslim ederken de bu endişeleri taşıyorlar mıydı dersiniz? Altmış altı aylık bebeler kalem bile tutamazmış…Hay aklınıza turp sıkayım. Ben o altmışaltı aylık bebeler içinde okuma yazmayı çoktaaan çözmüş olmayan bir tane bebe görmedim. Her birisi ‘ Yeminle ‘’ bilgisayarı benden daha iyi kullanıyor. Veee asıl önemlisi o altmış altı aylık - Hani altları bezlenecek, ‘’öytmenim kakam geldi’’ diyecek olan - bebeler kaç aylıkken kreşlere, ana okullarına bırakılıyorlar biliyor musunuz? Söyleyeyim: Otuz altı aylıkken hem de kaç para verilerek o kreş ve ana okullarına biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim: Senelik ortalama on beş milyar ( Ortalamaya dikkat…Otuz kırk bin lira olanları da var ) Şimdi denilebilir ki ‘’ Hocam kreşle, ana okuluyla devlet okulu aynı mı?’’ Daha lavabolar bile çocukların boyu seviyesine indirilmedi devlet okullarında. Kaç kişi gidip te gördü? Neredeyse hiç..Peki kaç kişi lavaboların çocukların boyu seviyesine indirilmediği yönünde ahkam kesiyor: Herkes…Bilmem anlatabildim mi?
2-Okulların çoğu İmam-Hatip Lisesine çevrildi: Doğru tarafı olan bir haber. Ama eksiği çok: Mevcut okulların bir iki tanesi İmam-Hatip Okulu oldu doğrudur ama çoğu değil. Bu konu maalesef çok yaygara konusu yapıldı. Kendi mahallemden örnek vereyim. Benim mahallem iki kısma ayrılır: Dere boyunun alt tarafı gecekondu mahallesidir. Üst tarafı ise sitelerin bulunduğu sosyete mahallesi. İki kocaman okul vardır orada. Erkut-Soyak Anadolu Lisesi ve Bilge Soyak İlköğretim Okulu. Yani okullar mahallenin sosyete kesimindedir.
İmam- Hatip konusuna devam edeceğim ama şimdi öncelikli olarak başka bir konuyu ele alayım bizim mahalle ile ilgili olarak:
Geçen sene biri benim karşımdaki komşumun, diğeri de ev sahibimin çocuğu olmak üzere iki mini yavru kız çocuğu okula başlayacak oldu. Doğal olarak çocukları hangi okula yazdırırsınız? Tabii ki size en yakın olan ilköğretim okuluna değil mi? Ama ne kadar ilginçtir ki bu çocuklardan komşumun çocuğunu o ilköğretime kaydettiremediler. Ev sahibimin çocuğu ise kaydoldu. Aradaki fark ne peki? İkisi de aynı mahalle, aynı sokak, hatta aynı apartmanda aynı çatı altında yaşıyor bu çocukların. Farkı söyleyeyim. Çocuklardan birinin babası ev sahibi…Adamın bir de araba yıkama servisi var. Kısacası sitelerde oturmasa bile bir site sakini kadar mal-mülk varlığına sahip. Öteki ise bir bağış bile yapmaktan aciz bir vatandaş. Ve burası -yanlış anlaşılmasın- bir devlet okulu. Komşumun çocuğu her gün kilometrelerce uzağındaki bir varoş okuluna gidiyor şimdi.
Bu mahallenin profilinden biraz daha bahsedeyim ki Bilge Soyak İlköğretim okulunun İmam-Hatip lisesine çevrilmesi olayı daha net anlaşılsın.
2011 Haziran Genel Seçimlerinde işte bu okullara kurulmuştu seçim sandıkları. Sayım saatinde tek tek sandıklardan çıkan oylara baktım. Gecekondu kesiminin oyları komple Ak Partiye giderken sitelerin oyları ise komple CHP ye gitti. Yerel seçimin sonucu olarak Ümraniye’de AK Parti sildi süpürdü ama ilginçtir bizim mahallenin muhtarlığını sitelerin oyları ile CHP li aday kazandı. ( Bir Allah’ın günü makamında bulamayacağınız muhtarımız) Yani kısaca seçimler öncesinde ‘’ Çağdaş, laik, demokratik ve Atatürkçü ‘’ olduğunu bangır bangır ilan eden muhtar adayı sitelerdeki ‘’ Çağdaş(!), laik (!), Demokratik (!) ve Atatürkçü(!) vatandaşların oylarıyla muhtar seçildi. Ve işte bu çağdaş, laik, demokratik, hatta halkçı ve dahi Atatürkçü vatandaşlarımızın okuluna alınmadı bu halkın bir çocuğu görüntü kirliliğine yol açmasın diye. ( Umarım bu vesile ile C.H.P nin niçin hep muhalefette kalmaya mahkum olduğu da anlaşılıyordur. )
Şimdi gelelim Bilge Soyak İlköğretim okulunun İmam-Hatip Lisesine dönüştürülmesi olayına. Bence yukarıda yazdıklarımdan sonra konu anlaşılmıştır sanırım ama yine de yazayım. Bizim mahallede işte bu sosyete kesimde her bi şeyi açmanız mümkündür. Meyhane, kerhane, papaz okulu, bar, pavyon vs…Ama bir imam-Hatip Lisesi kesinlikle açamazsınız. Açsanız bu mahalleden katılacak bir tane öğrenci bile bulamazsınız. O halde Milli Eğitim salak mı hiç kimsenin gitmeyeceği bir okulu açacak? Dolayısıyla böyle bir düşünce kimsenin aklının ucundan bile geçmiyor ama mahalledeki süslü püslü kokonalara eğlence lazım. Eylem damarları kabarmış. Delinin biri kuyuya bir taş atıyor ‘’ Okulumuz İmam-Hatip Lisesine çevrilecek ‘’ diye bizimkiler ‘Hurraaaa’’ ( Allahu Ekber diyecek halleri yok ya.. ) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne… İlçe Milli Eğitim Müdürü ‘’ Ya, yok öyle bir şey. Nereden çıkarıyorsunuz Bilge Soyak İlköğretim Okulunun İmam- Hatip Lisesine çevrileceğini? ‘’ deyip bunları ikna ediyor ve hatunlar dönüyorlar aşiyanlarına ( sitelerine ) havalarını atarak ‘’ Eylemimiz başarıyla sonuçlandı…İş bu eylem sayesinde okulumuzu İmam-Hatip Lisesi yaptırmadık’’ diyerek.
Efendim bu memlekete bu kadar çok İmam-Hatip Lisesi gerekiyor mu? Eğer İmam-Hatip liseleri sadece imam ve hatip yetiştiren liseler ise gerekmiyor elbette. Ama bizim memlekette kazın ayağı öyle değil. Bizim memlekette meslek liselerinden mezun milyonlarca genç maalesef kendi mesleklerinden çok uzak işler yapıyorlar. Örneğin benim oğullarım: Her ikisi de Endüstri Meslek Lisesi mezunu..Biri bilgisayar, öteki tesisat ( Doğalgaz, kalorifer vs )... Her ikisi de şu anda özel güvenlik görevlisi olarak ayda 900TL maaşa talim ediyor. Neden? Çünkü iş verenler yamyam..Aslan gibi delikanlılara ‘’Sigortasız çalışırsan 600, sigorta istersen 450 TL maaş, işine gelirse ‘’ diyorlar [O patronlar da halkçı ha..Yanlış anlaşılmasın (!) ]
İmam-Hatip Liseleriyle ilgili son noktayı da koyup öteki konuya geçeyim: Efendim bu hükümet bol bol İmam-Hatip Lisesi açarak bu milletin evlatlarının beynini yıkayacakmış…Hayret ve de dehşet…İmam-Hatip Lisesinde görev alacak ya da alan öğretmenler gökten zembille inen özel öğretmenler mi? Eğer beyin yıkamak gibi bir faaliyetleri olacaksa bunu diğer liselerde yapamıyorlar mı? Eğer ki biz öğretmenler çocukların beynini yıkayan hain ve de lain insanlar isek bunu düz liselerde yahut başka meslek liselerinde yapamıyor muyuz? Çocuklarınızı İamam-Hatip Liseleri dışındaki liselere göndermek suretiyle biz hainlerden, biz örümcek kafalı yobazlardan(!) kurtaracağınızı mı zannediyorsunuz? Bunu ömrünün on üç senesinde İmam-Hatip Liselerinde öğretmenlik yapmış biri olarak kendime ve tüm meslektaşlarıma yapılmış bir hakaret olarak kabul ediyor ve bu hakareti o çirkin düşünce sahiplerine aynen iade ediyorum. Ben kimsenin beynini yıkamadım.
3-Atatürk İlke ve İnkılaplarının kalkması:
Efendiler, beyler, bayanlar… Lütfen, Allah aşkına. Bırakın artık Atatürk’ün yakasını. Yetti kemiklerini sızlattığınız. Biz sizin cemaziyel evvelinizi de biliriz…Sizin Atatürk severliğiniz onun resimlerini sevmekten ibarettir. Siz ancak paralar üzerindeki Atatürk’ü seversiniz.
Daha yeni öğretmenler kurulu yaptık ve kurul kararı olarak aldığımız en önemli karar nedir biliyor musunuz ( Türkiye’deki bütün okullarda geçen hafta bu karar alındı ve yıllardır da alınıyor )
…….LİSESİ / İLKOKULU/ ORTA OKULU 2012-2013 ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI ÖĞRETMENLER KURULU KARARLARI
GÜNDEM:
MADDE 1- Açılış ve yoklama
MADDE 2-İstiklal Marşının okunması ve saygı duruşu.( Geçen sene bir ara İstiklal Marşımız kaldırılıyor yaygarası da vardı hatırlanacak olursa )
MADDE 3- Kurul yazmanının seçilmesi
MADDE 4- 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun okunması ve gerekli açıklamanın yapılması.
Ve diğer maddeler.
Peki 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel kanununun 2. Maddesi ne diyor?
Madde 2- Türk Milli Eğitiminin genel amacı , Türk Milletinin bütün fertlerini,
Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı
insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;
Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;
İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların,kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak;
Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak, öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.
Hani kaldırılmıştı Atatürk İlke ve inkılapları? Haydi yürüyün de ense tıraşınızı görelim. Daha dün söz verdik öğretmenler olarak öğrencilerimizi yukarıdaki ilkeler doğrultusunda yetiştireceğimize..Biz öğretmenler olarak bunu başarırız merak etmeyin. Yeter ki bazıları ikide bir yırtık dondan çıkar gibi karşımıza çıkmasın ‘’Atatürk İlkeleri ‘’ diye…Önce Atatürk ilkeleri nedir? Yenir mi içilir mi? Ne menem bir nesnedir öğrensinler ondan sonra gelsinler. Halkın çocuğunu devletin okuluna almayanların ‘’ Atatürk İlkeleri ‘’ adına konuşma hakkı yoktur.
Şimdi sorulabilir: ‘’ Ne yani bu hükümet hiç bir şeyi değiştirmedi mi?’’ diye…Değiştirdi tabii ki onu da yazalım madem. Ama iyi okunsun bakılsın bakalım içinde Atatürk kelimesi geçen bir değişiklik var mı?
İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 6287 Kabul Tarihi: 30/3/2012
MADDE 1- 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 2- 222 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- İlköğretim; 1 inci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek için kurulmuş dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan bir Milli Eğitim ve Öğretim Kurumudur.”
MADDE 3- 222 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 4- 222 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “büyüklüğüne” ibaresi “İlkokullar ve ortaokullar birlikte veya ayrı oluşlarına, büyüklüğüne” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 5- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 4- Bu Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre elde edilen gelirler, il özel idarelerince, ortaöğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanması için de kullanılır.”
MADDE 6- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarında eğitim görenler eğitimlerini bu kurumlarda tamamlar.
Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenir; Bakanlık bu maddenin uygulanmasıyla ilgili düzenlemeleri il, ilçe ve okul bazında yapmaya yetkilidir.”
MADDE 7- 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 8- 1739 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından oluşur. Ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarında lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur. Bu okullarda okutulacak diğer seçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğer ortaokullar için oluşturulacak program seçenekleri Bakanlıkça belirlenir.”
MADDE 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilir.”
MADDE 11- 1739 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- Zorunlu ortaöğretim 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanır. Bakanlar Kurulu uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı ertelemeye yetkilidir.”
MADDE 12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yüzde onundan fazla” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 13- 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (2) numaralı bendinin (c) alt bendinde yer alan “sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim” ibaresi “ilköğretim ve ortaöğretim” şeklinde değiştirilmiş ve maddede yer alan “sekiz yıllık kesintisiz” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 14- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yükseköğretime giriş ve yerleştirme:
MADDE 45- Yükseköğretime giriş ve yerleştirme aşağıdaki şekilde yapılır:
a. Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri imkân ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.
b. Yükseköğretim kurumlarına esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezî sınavlarla girilir. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınır. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü ikiyüzelli, en büyüğü beşyüz olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülür. Ortaöğretim başarı puanının yüzde onikisi yerleştirme puanı hesaplanırken merkezî sınavdan alınan puana eklenir.
c. Ortaöğretim kurumlarını birincilik ile bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra Yükseköğretim Kurulu kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilir.
d. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, istedikleri takdirde bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilir. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
e. Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde onunu geçmeyecek şekilde Yükseköğretim Kurulu kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilir.
f. Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurt dışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılır.
g. Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilir.”
MADDE 15- 2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 16- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 61- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrenciler bakımından, bu kurumların mezunlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen aynı meslek dalında yer alan yükseköğretim programlarına yerleşmelerinde merkezî sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı puanı hesaplanmasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümleri uygulanır.”
MADDE 17- 2547 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 18- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 9 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi” ibareleri “Bülent Ecevit Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19- 2809 sayılı Kanunun ek 61 inci maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Rize Üniversitesi” ibareleri “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 20- 2809 sayılı Kanunun ek 129 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Konya Üniversitesi” ibareleri “Necmettin Erbakan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 21- 2809 sayılı Kanunun ek 130 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi” ibareleri “Abdullah Gül Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelin “Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri” bölümünün 53, 61, 102 ve 103 üncü sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“53) Bülent Ecevit Üniversitesi”
“61) Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi”
“102) Necmettin Erbakan Üniversitesi
103) Abdullah Gül Üniversitesi”
MADDE 23- 21/12/2011 tarihli ve 6260 sayılı 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu, 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede; Zonguldak Karaelmas, Rize, Konya ve Kayseri Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış olan atıflar Bülent Ecevit, Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış sayılır.
MADDE 24- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- Yurt içi üretimin ve katma değerin artırılması, teknoloji kazanımının sağlanması, daha önce yurt içinde üretimi bulunmayan ürünlerin üretilebilmesi, yeni teknoloji ve ürünlere yönelik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin sürdürülmesi ve bilgi toplumuna geçiş hedefleriyle, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki okulların dersliklerine bilişim teknolojisi donanımı, yazılımı, ağ altyapısı ve internet erişim imkânının sağlanması, dersler için çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda e-içerik temin edilmesi ve e-içerik altyapısının oluşturulması, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere ve örgün eğitim gören öğrencilere e-kitap, tablet bilgisayar ve benzeri ihtiyaçların sağlanması amaçlarıyla Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç, bu Kanun hükümlerine tabi değildir. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle, rekabete açık olacak şekilde düzenlenir.”
MADDE 25- 5018 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 20- Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilir.”
MADDE 26- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 27- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Amma da doluymuşum meğer. Daha asıl konuya gelmeden sayfalar dolusu yazmışım.
Peki asıl konu neydi? Mesela seçmeli dersler var. Sınıf mevcutlarının artması var…Sabahçı- öğlenci kavramına tekrar geri dönüş var. Kayıt parası var. ( O hep vardı ve var olmaya devam edecek anlaşılan ) Ama en önemlisi hakkında şimdilik bir ip ucu vereyim: Yaklaşık bir milyon ( en az ) çarpı , ortalama altı- yedi bin Türk lirası = yedi milyar liralık bir pasta ( En azami rakamlarla …) Eski hesapla En azami yedi katrilyonluk bir pasta.
Onlar da yarına kalsın olmazsa.
YORUMLAR
çok çok önemli hele konu eğitim olunca zaten minikleri göreceğiz bu sene kusura bakmayın ama ben gene de onaylamıyorum zaten çocuklarımız yarış atı gibi durmadan sınavlarda yarın öbürgün 4 yaşında okula başlasınlar derseler hiç şaşırmam 6 ay bile çocuğun gelişimin de çok farklıdır değindiğiniz konular çok önemli ve aydınlatıcı kaleminiz varolsun moral hocamız sevgiler saygılar
Sami Hocam, bu yazınız için öncelikle sizi kutlamak istiyorum ki, merak edilen konulara ne güzel açıklık getirmişsin.
Çocukların beş buçuk yaşında okula başlamalarına neden bu kadar takıldı millet ben de anlamış değilim. Giderek, kadınlı erkekli çalışan bir toplum olmaya başladık. Başladık değil, olduk!
Peki, anne baba çalışırken çocuk ne oluyor? Ya bakıcıya ya kreşe… ne kadar para ödeniyor? Benim torunum bakıcıdaydı, gelinim aylığının yarısından fazlasını bakıcıya vermek zorunda kalıyordu. Ama sizin de dediğiniz gibi, çocuk canavar gibi bilgisayar kullanıp resim yapıyordu. Okulda neden kalem tutamasın?
Üstelik bakıcı parasından da kurtulduk! Bence bu karar yerinde bir karar.
İkinci konu İmam Hatipler; bu konuyu tartışmak bile istemiyorum aslında. Nüfusun%99 u Müslüman olan bir ülkenin dinini öğrenmesinin nesi kötü bunu bir türlü anlamış değilim. Eğer istemiyorsan sen çocuğunu yollama, yollayanları da küçümseme! O okullarda da görev yapan öğretmenleri milli eğitim yetiştirdi, taş atma!
Gelelim şu site okullarına, elitlere yani. Hem Atatürkçüyüz diye yaygara koparırlar, hem Atatürk’ün, Köylü Milletin Efendisidir sözünü görmezden gelirler(!)
Özür dilerim hocam, çenem düştü. Bu böyle devam eder gider de artık susayım:(
Saygılar…
sami biberoğulları
Çok çok çok teşekkür ediyorum.
Bu yazı bir bölüm daha devam edecek ( Eğer araya başka şeyler girmezse ) O zaman üzerinde asıl durulması gerekenin çok daha başka konular olduğunu göreceğiz.
Selam ve sevgilerimle.
hocam şu an imam hatip lisesi öğrencisiyim.. ve inanın diğer liselerin hiçbirinin karşılaşmadığı sorunlarla karşılaşıyoruz.. okulumuz küçücük olduğu için sabahçı öğlenci kavramına geri dönmek zornda kaldık. günde 8 saat ders görürdük her biri kırk dakika olarak ama şimdi 4 der görüyorzu herbiri 80 dakika. türkiyede hangi lisede var bu uygulama.. ayrıca bir öğrencini 80 dkders görmesi normal mi..
sami biberoğulları
İşte - kaba tabiriyle- zurnanın zort dediği yer...Yarın tam da bu konuyu ele alacaktım.
Okulunuz niçin çok kalabalık biliyor musun?
Neyse..Başka arkadaşlara açıklamadım sen de merak et ve yarınki yazımı oku. Orada göreceksin asıl oyunun nerede ve nasıl oynandığını.
Bu arada izninle bu yazdığın yorumu da yarınki yazımda kullanacağım..
Selam ve sevgilerimle.
zzeynepp
yine güzel anlatımdı yine güzel açıklamalar vardı
inşallah yeni dönem hayırlı olsun
iki torunm bu yıl ilk okula başladı yaşları normal geçen yıl hazırlık okudular
kızımın oğlu ne diyeyim maşallahı var hiç kimse göstermedi harflerden tanıyıp okumayı sökmüş kendi kendine
kitaplarını almışlar gösterdi müzük kitabının tüm şarkılarını okuyor bakalım başlasınlar nasıl olacak
böyle giderse çok kısa zaman dilimide gazete kitap okur
bilgi sayarı ise kaç yıldır tanıyor bu siteye kendi girip açıyordu iki sene önce anne anne bak siteni açıverdim diyordu
saygılarımlasınız herdaim
başarılarınız için duacıyım
sami biberoğulları
Umarım iyi olur torunlarınızın başarısı. Bunu bekleyip göreceğiz inşallah. Bir tepki ortaya konulacak ise de insanca olmalı bu tapkilere..Biraz önce haberlerde gördüm. 4+4+4 ü protesto eden göstericiler yine otobüs duraklarını tahrip etmişler... Çocukların eğitim yaşının aşağıya çekilmesi ile otobüs duraklarının ilgisi ne?
Mesele üzüm yemek değil maalesef bağcıyı dövmek.
Selam ve sevgiler.
AYSE 09
bu zararlar hepimizden çıkıyor
yok onlar ortalık karıştırmak için bence
saygımlasınız
Sami hocam yeni eğitim öğretim yılımız hepimize hayırlı olsun.
Ortanca oğlumun oğlu olan torunum geçen yıl ana sınıfını okuyup normal yaşında bu yıl birinci sınıfa başladı.
Tespitleriniz o kadar yerindeki Ömer'im(torunum) iki üç yaşından beri gayet ileri derecede bilgisayar kullanır.Konuşmasını, izin istemesini, davranışlarını görseniz büyük adam gibi.
Eğer ilk okula geçen yıl başlasa da bir şey değişmezdi.Veliler olarak bizler çocuklarımızın ne derece akıllı ve becerikli olduğunu küçümsüyoruz gibi geliyor.
Yazınıza her yönüyle katılıyorum, bir bardak suda, anlayan anlamayan uzman olmayan bir çok kişi fırtına koparıyor.
Emek ürünü geniş izahlı bir paylaşım, emeğinize teşekkürler, selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Maalesef yanlışın peşine düşmüyoruz. Asıl yanlışı ve korkulması gerekenin ne olduğunu inşallah yarın yazacağım.
Selam ve sevgilerimle.
Öğretmenim ilgiyle okudum bir veli olarak ,duyarlı yüreğin sağolsun gerçekten açıklayıcı ve gerçekleri anlatan cesaretli bir yazı tebrikler sevgimle selamlıyorum ...
devamınıda takip edeceğim:)
sami biberoğulları
Asıol ana mevzu yarına inşallah..Asıl tehlike çok daha başka ama millet kafasını buraya takmış maalesef.
Selam ve sevgilerimle.