- 1044 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
sokaklar; kerhanelerde doğan kanserle tükenirken...
kerhaneleri dolduranlar taşıyor kentin sokaklarına. kent, sokaklarının ıssızlığını kaybettikçe yitiriyor bekaretini. artık şehri yönetenler, boyatmaya ihtiyaçta duymuyorlar üstelik kerhaneleri. karanlıklar yitiriyor önce anlamlarını ve ardından saklı aşk kaçamakları. tutulmadık köşesi kalmayan kent usul usul teslim oluyor kansere. yeni insanlar doğuyor, doğan insanlar kanseri azdırıyor ve kent usul usul ölüme gidiyor.
bir katliam yaşanıyor sokaklarda. masumiyet katlediliyor ve can çekişmesi için bir kadın bedeninde tecavüz ile taçlandırılıp kaldırım taşına terk ediliyor. artık eskisi kadar cesur olamıyor kabadayılar, oros..luk onlarında gözlerini korkutuyor. kimse önden sallamıyor bıçağı, zehir damardan enjekte ediliyor. ve gece gün yüzüne çıkarırken tüm bu gerçekliği yanan spotlardan ürken pisliği güneşle birlikte çöpçüler temizliyor. bir kedi miyavlıyor ürkek gözleriyle olduğu köşeden. sanki tanık olduklarını döküyor tek tek. anlamıyor kimse, ama anlaşılmıyor anlatılmak istenen. masumlar gün be gün saf değişiyor. döneklik maharet olarak tanımlanıyor. nitekim dön! nidasıyla tüm yosmalar kıç deviriyor.
siyah beyaz fotoğraf karelerinde kalıyor tarih. masumiyete mezar oluyor sepya tonların hakimiyetindeki resimler. her sessiz sedasız yitip gidenin ardından bir siyahla bir beyaz gözyaşı döküyor. sevmeye gelince; bir ince burukluk, saplanmak için çırpınıyor bir yerlerde hala kalmak için direnen adamlıklara. insanlığa dair belki de son kalıt olan sevda asaletini kaybediyor, bir yosmaya ad olduktan sonra. gitmeler yaşıyor kent, defalarca terk ediliyor. hala buruk şehir, hala ağlamaklı üstelik. ama kimse acımıyor donuk ve kanlı gözyaşlarına. kent sokaklarında umursamazlığın esaretine düşmüşlerce tecavüze uğruyor...
kirleniyor doğa, kirleniyor sokaklar ve kire teslim oluyor kent. yer betonun donukluğuna bürünürken, gök ağır bir griye saplanıyor bakır tonunda. bakir olmayan kentte alışıyor tüm olan bitene. müzikler çalınıyor ardından, bir uğultu sedası oluyor sokakların. kadınlar geçiyor ve adamlar bildik manzaralar bunlar. başka adamlar geçerken yanlarında yeni oğlan manzaralarıyla kent son lanetini yağdırıyor. çaresizlik; bir pranga olup kilitleniyor şehrin yüreğine. beyaz çıkageliyor bir anda karanlıktan doğarak. bir umut sanrısıyla birlikte üstelik. çok geçmiyor gerçeğin deşifre edilişi, çok geçmiyor beyazın doğduğu anneye dönüşü. ve karanlığın piçi beyaz, hafızasını siliyor kente tecavüz edenlerin kollarından süzülerek. gerçeklik bir kez daha sansüre uğruyor.
sansürsüz gelişen iğrençlikler, sansüre ihtiyaç göstermeksizin kenti ele geçiriyor. masumiyeti damarlarından çekilmiş kent artık bakir bile değil. bir intihar dansı başlıyorken içinde, sokaklarında doğan ölüm intiharı utandırıyor. çaresizlik ise bir kez daha yakassına çöreklenmiş şehrin. ve yaşanıren tüm bu trajedi, önce adamlığından oluyor yenik kent....
k.z.