- 887 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
İŞTE GELDİM GİDİYORUM 6
İŞTE GELDİM GİDİYORUM
Bölüm 6
Sinerken düşünüyordu. Düşünceleri beyninin her noktasında ayrı ayrı patlıyordu. Olayı ve konuşmaları izliyor, izlerken beyninde yorumluyor, yorumladıkça da korkusu azalıyordu. Çünkü baskına gelenler de, içeridekiler de çok basit şeyler konuşuyorlardı. Memleketinde sıkça görürdü; hatta filmlerde de izlerdi bu tür kısır didişmeleri. Hani iki taraf birbiriyle karşılaşmaya çalışır da, karşılaşınca birbirlerini parmak uçlarıyla iterler ve iterken de bir adım geriye doğru giderlerdi ya. İşte öyle bir şeydi.
Sesler koridoru çınlatıyordu. Karşı tarafa etki etsin diye özellikle gırtlağın en derinlerinden çıkarmaya çabalıyorlardı sesleri, her iki taraf da. Öyle olunca da müthiş bir ses patlaması oluyor, dışarıdan bakıldığında “Seri cinayetler işleniyor” ya da “İşkenceyle insanlar sakat bırakılıyor” havası veriliyordu. Karşı koğuşta saldırıya uğrayanlar, zaman zaman en fazla bağıran önderleri eşliğinde, topluca harekete geçip, koridordaki hasımlarına doğru hızla ilerliyor, vuracakmış gibi yapıp geriye çekiliyorlardı. Bu kez koridordakiler daha da yüksek seslerle kapıya doğru yükleniyor; ama içeri girmeden sadece tehditler savuruyorlardı.
Tam bir kör dövüşüydü olanlar.
Daha uzak bir yerden müthiş bağırtı duyuldu aniden. Gök gürlemesi gibiydi diğer seslerin yanında. Koridordakiler sustu aniden. Herkes susunca o da sesinin yüksekliğini aşağı indirdi. Sesin sahibinin yaklaşmakta olduğu belli oluyordu ses tonundan. O ses hariç, sinek vızıldasa duyulacaktı sanki. Yeni gelenin farklı olduğu belliydi. Tane tane konuşuyor, kararlı olduğunu hissettiriyor, emredici bir tavır ortaya koyuyordu. İyice yaklaştı ve tam koğuşların kapısı önüne geldi. O gelince diğerleri gerileyip yer açtılar ona.
Saldırıya gelen grubun en önündekine seslendi. Sakin görünümde idi; ama dişlerini sıkmaktaydı konuşurken.
-Ne oluyor burada?
Grubun en önünde az önce bağıran, argo konuşan, tehditler savuran gitmiş; yerine ellerini önünde birbirine kenetleyen, başını yere doğru dikmiş, sakin bir genç gelmişti sanki. Doğrusu bu hali o kadar hoştu ki… Cevapladı:
-Arkadaşımızı dövmüş bunlardan birisi. Kim olduğunu bilmiyoruz. Arkadaşımız da fark edememiş. İntikam için gelmiştik.
-Siz o meselenin aslını biliyor musunuz peki?
-Sorduk… “Beni sizden olduğum için dövdüler.” dedi.
-Ve siz de paldır küldür geldiniz ha! Biz ne güne duruyoruk peki arkadaş?
Derin bir sessizlik oldu. Koğuştakiler bile sessizdi. Ve yeni gelen de bir o kadar kararlı, sakin ve sert tonda konuşuyordu. Şivesi de vardı sanki.
-Yazık be! Çok yazık… Bu işler böyle olmaz arkadaş ya! Bu işlerin yolu kafa kırmaktan geçmez! Bugün sen kafa kırarsın, yarın onlar senin kolunu kırar. Gelsin bakalım o dayak yedi dediğiniz arkadaşımız buraya. Konuşalım… Ki bu olay ders olsun hepimize.
Gerilerden biri öne geldi. Çok mahcuptu. Yüzünde, bedeninde de bir iz yoktu. Dayak yediğine dair bir emare hiç görünmüyordu. Şu an korktuğu çok belliydi. Lider görünümlü olan konuştu:
-Söyle bakalım arkadaş! Kavga sebebi ne? Biz biliyoruk! Senden de duymak istiyoruk.
Susmaktaydı sadece. Omuzları aşağı inmişti. Daha da mahcuptu. Konuşmadı.
-Bak! Susmaktasın arkadaş! Elin sevdiği kızı git tehdit et, “Onu bırak” de, bırakmazsan seni kaçırırım de, sonra da gel “Beni dövdüler” de! Biz böyle arkadaş istemiyoruk tamam mı? Böyle bir arkadaş olacağına bir eksik kalalım ya! Bayram mı edecektin burda insanlara kötü şeyler olsa? Şahsi meseleleri şahsi çözsün herkes arkadaş ya! Biz burda herkesin fedaisi, çakalı değilik. Ya kendini düzelt, ya da bir daha aramıza katılma arkadaş!
Bunları söyledi ve koğuştakilere dönüp “Özür diliyoruk arkadaş! Biz haksızık!” dedi ve yürüdü gitti koridor kapısına doğru. Sonra diğerleri hareketlendi. Kimi özür dileyerek gitti koğuştakilerden, kimi sessizce gitti. Herkeste bir pişmanlık vardı. Çok belliydi bu.
Koridor boşalınca koridordakiler de şaşırmışlardı. Konuşuyorlardı kendi aralarında. Duyuluyordu. Delikanlı tanımıyordu hiç birini; ama konuşmaları net geliyordu. Genelde hepsi kavganın tarafı olana yükleniyordu. Belli ki koğuştakiler de olumlu ders almışlardı bu olaydan. Şahsi meseleleri düşünce mücadelesine sokmamak gerektiğini anlamışlardı. Hatta düşüncelerin yumruklarla çözülmemesi gerektiği konuşuluyordu.
Sevindi delikanlı. Kötü olay çok güzel bitmişti.
Eşyalarını bıraktı dolaba. Ranzasına ismini yazdı. Lavaboda yüzünü yıkadı. Okulun bahçesine indi. Okulu tanımak istiyordu.
Kumsala indi. Deniz çok güzeldi. Uçsuz bucaksızdı sanki. Dalga sesleri öylesi güzel geliyordu ki kulağa. Yürüyüşe geçti kumsalda. İlk günüydü ve çok sevmişti okulu. Okulun öğrencileri denize de girmişlerdi ve şakalaşıyorlardı denizde.
Delikanlı çok mutlu olduğunu hissetti. Korkuları, endişeleri kalmamıştı pek. Oysa ne korkularla gelmişti. Gurbet idi ve gurbete hiç çıkmamıştı. Burada arkadaşları olunca belli ki daha da mutlu olacaktı.
Siyasi tarafları düşündü. Belliydi ki herkes bir tarafa katılmıştı. Tarafsız olan yoktu. Memleketinde amcası da bir derneğin başkanıydı. Kendisi de bir tarafa katılacaktı; artık bu çok belli gibiydi, az önce yaşadıklarından sonra. Ama nasıl ve hangi tarafa? İşte yeni bir dert çıkmıştı. Hem de önemli bir dert… O halde tanımalıydı iki tarafı da. Gerçi amcası, kötü olsa o derneğe katılmaz ve başkan da olmazdı. Hem karşı tarafa katılsa, amcası ile karşı karşıya kalacaktı. Kafası karıştı iyice…
Akşam yemeğini yemekhanede yedikten sonra biraz gezinip gece belli bir saatte ranzasına geldi. Koğuş arkadaşlarıyla sohbet ettiler bir süre. Hepsinin de hayatta tecrübe eksikleri vardı. Herkes birbirinden bir şeyler öğrenme çabasındaydı.
Işıklar söndü ve bunları düşüne düşüne uyudu ilk gecesinde.
Sabah uyanıp elini yüzünü yıkadıktan sonra yemekhaneye iniyordu ki; ziyaretçisinin olduğunu ve kantinde beklediğini öğrendi. Hemen kantine koştu.
Aman Allahım! Tam bir şoktu. Karşısında duruyordu ve suratı asık, dişlerini gıcırdatıyordu adeta. Hızla kendine doğru geldiğini gördü.
(Altıncı bölümün sonu)
YORUMLAR
İnsan oğlu her nerede olursa olsun herşeyden evveli adil olmalı kalbinde daima adelet
barındırmalı öyle öfkeyle anlamadan dinlemeden yargısız infaz yapmamalı burda birinci alınacak ders
bu o dar alanda bile koğuşta düzeni sağlıyabilmek tarafsız olabilmek iyi bir misyon yüklenmiş bu
hikayedeki şivesi biraz farklı delikanlıya
Turgay COŞKUN
Evet... O gencin şivesi farklı. Kendi memleketinin şivesini konuşuyor...
Teşekkürler güzel yoruma...
Selamlar...
Anlamsız bir siyasal ayrımcılık... Sizden bu konuyla ilgili sert eleştiriler bekliyorum :) Bu benim anlam veremememden doğan beklentimdir aslında. İyi ki o dönemlerde doğmamışım.
Bu arada okuyucu kitlenizi oluşturmuş gibisiniz. Bu da bir dost için sevindirici.
Saygılar...
Turgay COŞKUN
Siyasal ayırım o yılların olmazsa olmazı, hatta oluşturulan bir kan davasıydı. Binlerce genç, düşünen, ideallerle yüklü insan; bir hiç uğruna, terörden nemalanan süper güçlerin gizlice oluşturduğu kan davası uğruna yok oldular.
Zaten bu öykünün amacı da, ötelerden dünyaya gelen insanlardan birinin, hayattan dersler vere vere yaşlanıp ötelere gitmesi...
Teşekkürler dost kalem...
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Beğeni dolu yorum bana onur verdi...
Teşekkürler :)
Selamlar...
....................Kumsala indi. Deniz çok güzeldi. Uçsuz bucaksızdı sanki. Dalga sesleri öylesi güzel geliyordu ki kulağa. Yürüyüşe geçti kumsalda. İlk günüydü ve çok sevmişti okulu. Okulun öğrencileri denize de girmişlerdi ve şakalaşıyorlardı denizde.
Delikanlı çok mutlu olduğunu hissetti. Korkuları, endişeleri kalmamıştı pek. Oysa ne korkularla gelmişti. Gurbet idi ve gurbete hiç çıkmamıştı. Burada arkadaşları olunca belli ki daha da mutlu olacaktı.............................................................
Delikanlının, deniz ve yeşil alanda nefes alacağını ve huzur bulacağını geçen bölümde tahmin etmiştim. Bu karmaşa içinde bile mutlu olduğunu hissedebilmesi, pozitif bir kişiliğe ve umut dolu bakışlara işaret ediyor.
............................Siyasi tarafları düşündü. Belliydi ki herkes bir tarafa katılmıştı. Tarafsız olan yoktu. Memleketinde amcası da bir derneğin başkanıydı. Kendisi de bir tarafa katılacaktı; artık bu çok belli gibiydi, az önce yaşadıklarından sonra. Ama nasıl ve hangi tarafa? İşte yeni bir dert çıkmıştı. Hem de önemli bir dert… O halde tanımalıydı iki tarafı da. Gerçi amcası, kötü olsa o derneğe katılmaz ve başkan da olmazdı. Hem karşı tarafa katılsa, amcası ile karşı karşıya kalacaktı. Kafası karıştı iyice…..................................................
Öykünün kahramanı belli ki olayları dikkatlice inceleyip, akıl süzgecinden geçirip, sorgulayan biri. Öykünün başından beri, başına gelen her olguyu kafasında tartıp, sorguluyordu. Okulda tanık olduğu olay sonucu, iyice emin oldu ki tam da içeriğini bilmediği taraflardan birine dahil olmalıydı. Çünkü tartışma taraflar arasında yaşanmıştı ve konuşmalar taraflar arasında yapılıyordu. Bu kadar sorgulayan birinin bundan sonra ki en büyük problemi, tarafların içeriğini anlamak olacaktır bence. Körü körüne bir yola çıkabilecek bir karakter değil.
Ziyaretçisi var...Yarın öğreneceğiz sanırım kim olduğunu.
Her bölümde biraz daha yaklaşıyorum sanki, öykünün öznesinin portresine.
Turgay COŞKUN
Öykünün kahramanının bence de artık işi zor. Okuldaki durumu gördükten sonra pratik kararlar vermek zorunda.
Bakalım neler olacak :)
Saygılar...
12 Eylül öncesini anlatıyor gibi yazar. Bakalım neler olacak? O dönemde çok acılar çeken, işkence gören oldu. Ama haklı ama haksız... bir döneme damga vuruldu ve kaldı öylece(!)
Tebrikler Turgay, selamlar...
Turgay COŞKUN
Çok doğru... "Ama haklı, ama haksız" işkenceler yapıldı. Düşünüyorum da; şimdi olanların yanında o günlerdeki olaylar daha mı masumdu ne?
Selamlar...
bilemiyorum tesadüf müdür,yoksa planlı bir olay mıdır..serinin bu bölümünün 12 Eylül'e gelmesi ve sanki hani olur ya..filmlerde falan..geleceği görürsün ve geçmişe dönüp gelecekte şöyle şöyle yaparsam bu olacak deyip,onu yapmaktan vazgeçersin..işte kavga hiçbir hasar bırakmadan bitiyor ve delikanlı denizi görüyor karşısında..umut gibi..
bekliyoruz devamını,gelecek kişi hakkında tahminlerim var ama bakalım;)
Turgay COŞKUN
Kişi hakkında tahmin varsa tabi yazabilirsiniz buraya... Ben geçen Nermin Hanım'a yazdım ve doğru çıktı :)
Teşekkürler güzel yoruma...
Selamlar...
küsss
Turgay bey şiddetli bir öksürükle seyreden bronşit problemim oldu.Biraz düzelince kaçırdıklarımı sırayla okumak istiyorum.
Mazur görün, selam ve saygılarımla.
Turgay COŞKUN
Selam ve saygılarımla...
Bugün geldim, gelir gelmez serinin hepsini de okudum. Hiç de şaşırmadım. Yine harika bir öykü. Bu kez dizi. Olaylar gizemli.
İyi ki hepsini okumuşum. Meraktan çatlatacak mısın sen okuyanı :)
Bölümlerin tümü adına tebrikler.
Beğendim ve takdirlerimi;
Aynı zamanda sevgilerimi selamlarımı bırakıyorum sayfana...
Turgay COŞKUN
Övgülerin ve beğenin benim için onur oldu...
Takdir ve beğeni sözlerine binlerce teşekkür...
Sevgiler, selamlar...
Tıpkı arkası yarın radyo piyeslerine benzedi. Nasıl da merakla beklerdik yarınları. Bazen keşke bu kadar meraklı olmasaydık diyorum. Radyoların önemli bir yeri var bizim gibi eski kuşaklar üzerinde değil mi? Neyse kapatalım bu radyo bahsini. Ama işte benim yazım tarzım da böyle. Bir olay anlatırken, bir kelime gelince önüme atlayıp geçemiyorum, bu yüzden konu dağıtmakta üstüme yoktur hani. Ne yalan söyleyeyim siz konuyu hiç dağıtmadan ilerliyorsunuz hocam. Sahi kim o gelen hem asıl suratlı, hem dişlerini gıcırdatıyor belli ki kızgın kahramanımıza. Bakalım neymiş bu öfkenin sebebi.
Beğenirsem eşgalini, şöyle kelli felli olursa, hazır öfkeliyken bir görevde ben vereceğim ona civarda:)
Tebrik ederim.
Yakamozmavisi tarafından 9/12/2012 9:15:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgay COŞKUN
Aslında arkası yarın programları TV olmayan yerler için gerçekten güzeldi. Ve canlanırdı dinleyenlerin gözlerinde. Mesela ben ilk kez Ali Şir Nevai'yi o Arkası Yarın programında öğrenmiştim...
Öyküdeki asabi kişi... Arkası yarın...
Teşekkürler güzel yoruma...
Selamlar...
Her gün insana aslında monotonluklar icinde bile farklılıklar sunuyor.Geldim gidiyorum derken doğru sonuclara odaklanabilen başarıyı, mutluluğu,aşk'ı yakalıyor.En önemlisi kendine özgüveni olan doğru bireyler yetişiyor.
Cok anlamlı yazı devamınızı sabırsızlıkla bekliyorum efendim...
Saygılarımla
Turgay COŞKUN
Elden geldiğince devam edecek.. Tabi sürprizlerle...
Selamlar..
Yine güzel bir anlatımla yeni bölümü okuma şerefine nail oldum arkadaşım. Yazmak sana yakışıyor. Devamını bekliyorum. Saygılarımla can.
Turgay COŞKUN
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Teşekkürler :)
Selamlar...
Turgay COŞKUN
Teşekkürler içten yorumunuza...
Saygılar...
Kimseye bir şey olmadan olay güzel sonuçlandı bende derin bir oh çektim. Ama bu gelen kim şimdi? Ne istiyor acaba derdi ne? Beklemekten başka çare yok. Çok güzel gidiyor hocam. Saygılarımla...
Turgay COŞKUN
Çok teşekkür ediyorum..
Selamlar...
bu sefer en erken ben geldim:))
öyle bir yerde kesmişsiniz ki yazıyı, bir sonraki bölümü şimdiden merak eder oldum
son hızla devam hocam
ilgi çeken bir bölümdü yine
kutlarım kaleminizi
saygı ve hürmetlerimle
Turgay COŞKUN
Selamlar...