Rüya biter rüya başlarmış der eski bilirler.
Serseri ve orospu melek
Pis bir sigara yaktı. Ateş sigara yaktı, uzağa baktı. Çok uzağa. Gözlerini yormadı. Rüzgar şevkatli bir katil gibi esiyordu. Hava güneşli olmalıydı, gözleri karanlığı arıyordu. Parmak uçları üşüyor, serserinin yanına yanaşıp omuz ucunu öperken oropu meleği hayat bu galiba dedi içinden. Bulut neredeyse hiç yoktu. Tanrının fırçasından firari birkaç beyazı saymazsak. Döndü ve küçücük bir öpücük kondurdu yanındakine. Öptüğü yeri serserinin omzuna dayadı orospu melek. Az önce ter içindeyken serserinin üstünde -şehvetinden eser kalmamıştı- şimdi sakin. Başını indirdi serseri. Darmadağın yatağa baktı camdan, gülümsedi azıcık, yanındakine baktı. Sigaradan çekti ona uzattı ucunu, melek sanki hiç doğmamış gibi hala anne rahmindeymiş gibi kafesi kırılmış bir kuş gibi “zaman umarsız gibi”, gibi gibi, çekti içine. Acıdı canı gözleri kapalı sadece yaslanıyor şimdi omuz ucuna. Serseri bir duman daha onun yerine çekip aşağıya fırlatırken sigarasını küller etrafa savruldu. Savrulduk dedi melek. Geçmişimi özledin yoksa durumumuzdan mı bahsediyorsun. İkisi de dedi melek. Ürperti geldi meleğe serseri atletinin ucundan giren havayla birlikte ayağa kalktı içeriden meleğe büyük gelecek kapüşonlu montunu getirirken melek rüzgarın ve güneşin altında daha melek diye düşündü. Üslübu koruyup ona nadide bir sevgi cümlesi kurdu kafasından. Yanına oturdu. Toprak olmak nasıl dedi melek, sigarasını rüzgara inat yakmaya çalışan serseriye. Aç mısın dedi serseri sorunun cevabı önemiz gibi. Hayır. Ben gidiyorum kapıyı çeker çıkarsın melek. Bana orospu meleğim demekten vazgeç aksi halde bende sana vermem bir daha. Uzaktan ses sana öyle demedim dedi. Durdu. Uzunca baktı yere. Düşündü. Birkaç zaman düşündü. Sen vermiyorsun ben sana veriyorum dereken uzak ses kapı sesiyle birlikte sustu. Çıplak vücudundan sıyrılırken meleğin üstündeki rüzgar belini okşuyordu. Kalktı baktı. Melek uzak bir yerlere baktı. Düşündü. Ne düşündüğünü inanın bende bilmiyorum. Galiba genel hatlarıyla hayatı çizdi çatlak dağlar üstüne. Göz bebekleri uzak dağlardan uzaklaşırken üstünü giymek zorunda olduğunu fark etti. Firari bulutlar rüzgarla gitti, yalın ayakları çıplak betonda çocuk sesi kıvamında sesler çıkarıyorken. Yüzünü yıkadı. Aynaya baktı melek. Aynaya uzun uzun baktı melek. Gözlerine bakarken ne düşündü biliyorum benimde bildiğimi bildiğinden olacak aynayı kırdı. Alt kattakiler bir an irkildiler sonra “sıra sende oyna sana” dediler falan filan.. alttan biri.. diğerine.. kaldıkları yerden hayata devam ettiler. Zaman aşıma uğradı. Aşım zamana uğradı. Seviştiler. Zaman geldi geçti. Yeniden. Sigarayı aldı melek yaktı. Ateş parmak uçlarını yaktı, bozağına ızdırap saplandı yandı, melek ağlamak için bahaneyi aynada ararken ateşte buldu. Koştu suya doğru. Parmağına uzun uzun ağladı sigarasını içerken boğazı alabildiğine soldu. Saçları şirindi. Ama o şirin olmak istememişti. Yazık.. Serseri girdi içeriye hızlı. Solukları her zamankinden daha hızlı. Bir şeyler ters gitmişti belliydi. Tam olarak ne olmuştu bilmiyorum. Ama korkmak sanırım işe yarardı bu durumlarda. Melek diye kırmızı sesle ağlarken melek kendi göz yaşını sildi. Yerde oturan Meleğin omuz ucunu öptü. Serseri kirli sakallarıyla dayadı başını meleğin omuz ucuna. Melek sanki biliyormuş gibi olan ve olacakları sakin bir şekilde sigarasını içerken. Serseriye dönüp ne olacak dedi. Bilmiyorum. Uyuyalım mı biraz. Rüyanda beni gör. Serseri kaldırdı kafasını. Sigaran varmı? Var. Son fırtını çekerken melek sigarasından dumanını serserinin dudaklarından içeriye boşalttı. Elini tuttu serserinin. Hadi dedi. Uykum uzak bir yerlerden gelir gibi geldi. Melek kirli lavabodan bulabildiği en temiz jiletle geri döndü. Serseri kolunu uzattı. Melek ona baktı. Dudakları değil gözleri onu sattı. Serseri son kez tattığını bilerek meleğin dudaklarını saygıyla öperken melek sol kolundaki tüm damarları tek hamlede kesti. Serseri hınk dedi sustu. Serseri çok uzun sustu. Yakışmadı. Yerdeki yatağa doğru ilerlerken melek, orospun peki? Dedi. Serseri suskun baktı. Göz bebekleri intihar etti. Hiçbir önemi yok dedi melek. Kızıla boyarken melek kendini serseri kolları açık bekliyordu onu. Sonra uyudular. Serseri uzağa bakıyordu melek gibi. Çok uzağa. Melek “kahrından ölüyordu” . Serseri artık hiçbir yere bakmıyor gibi. Melek serseriyi yanağından öpüp jiletin öbür yüzüyle avuçlarını kesti. Çok zordu. Gık dedi. Sustu. Melek serserinin koynuna girip uyudu. Rüya biter rüya başlarmış der eski bilirler. Gözleri uzak çekiyordu ikisininde.
Uyudu.
Ardından
Uyudu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.