- 991 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Ucu Yakılmış Mektup
Postacı hep geç gelirmiş eskiden, yolları gözlenirmiş. Aslında azıcık da yetiştim sayılır o anlatılan günlere. Sana yazdım, yazdım da eskisi gibi olmayacak, bu defa erken getirecek postacı amca mektubu… Peki, bu son kararım mıdır? Evet… Yıllardır özlemle bakıyordum, yüreğimin kuytularında sakladığım resmine. Öylesine kararsızdım ki; bir istiyor, bir istemiyordum, yanıma gelişini. Gelgitlerle doluydum. Çok uzakta olmana rağmen seviyor, arzuluyordum seni…
O henüz tüy gibi güneşe öykünen başak sarısı saçlarını, öğleyin tan vakti göğü kıskandıran berrak mavi gözlerini, gamzeli ellerinin pamuktan şekerli narin parmaklarını, dünyaya bedel gülüşlerini de… Heybem hasretinle hınca hınç doluydu. Sen daha “agu” demeden önceden. Sana dair tüm güzellikler mevcuttu benliğimde. Kendim çizmiştim resmini silemezdi hiç kimse. O, göğsümün üstünde uyurken resimlediğim karelerin geçiyor gözümün önünden de… Sarsılıyorum içten içe. Hayatımda hiçbir şeyi bu kadar istememiştim. Tek gerçeğimdin, doğru olan sadece sana olan hislerimdi…
Senin için bu kadar özlemle tutuşurken kalbim, içten içe de istemiyordum gelişini. Çünkü bebeğim; buralarda PKK denen bir illet var. Millet olarak yapıştı yakamıza. Her gün onlarca şehit veriyoruz bir tanem. Gelme sen, gelme… Bilme istiyorum aslında bu düzeni bozuk dünyanın sahteliklerini. Duymasın istiyorum kulakların bomba seslerini. Belki olsaydın seni de alırlardı askere. Ah söylesene; annen nasıl dayansın, Mehmetçiklerin annelerinin yüreği dağlanıyor. İnan sen de istemezsin üzülüp yaşarken ölmemi. Gelemeyişine değil de aslında seni gerçekten dünyama kabul edemediğim için kızıyorum her şeye, herkese. Ellerini tutmayı nasıl istemem, içimin yangınını görüyorsun. Ama er ya da geç Rabbim helak edecek o kan döken canileri…“Ol” diyecek yavrum ve olacak, göreceksin bitecek bu yangınlar… Cehennemde yerleri hazır olması için millet olarak 75 milyon insan şahit olduk anneciğim, sonsuza dek yanacaklar…
Oralarda sütten ırmaklar, baldan tatlı sular ve daha da önemlisi “iyiler” var. Salıncaklar da vardır elbette, buralardaki boş! Evet… Ama sen gelseydin bile bir iki yılı devirmeden binemezdin meleğim. Oyuncaklar da öyle! Hiç ağlamaya meyillenme, istemediğin kadar yiyecek, içecek ve eğleneceksin. Çocuk tacirleri, organ mafyası, dilenci şebekesi, soysuz iki ayaklı şeytanlar yok orada anneciğim! İnan ki orada daha güvendesin… Gelme…
Ağabeyin ve ablan da ne çok hasret çekiyorlardı, biliyorsun. Ben başkalarının bebeklerini yollarda, parklar da durup severken; “Anne sen doğur da biz de sevelim” diyorlardı; hiç duymadın mı? Evet, rahatları yerinde ama gelecek kaygısı içindeler minik kuşum. Ah o konuyu hiç açmasam iyi olacaktı, ama bunu da söylersem kabul edeceksin orada kalmayı. Beş yıldır SBS yarışmasında kaç puan aldık, 1.2.3. sınıf derken; hadiii bakalım nereye yerleştik; mi? yerleşemedik”! mi? Sınav stresiyle, kaygılı, sancılı, yoğun günler geçirdiler, daha büyümeden… Hadi onu geçelim, hayata ve ÖSS ye ön hazırlıktı diyelim, SBS kaldırıldı… Her yıl müfredat Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değiştiriliyor. Deneme tahtasına çevirdiler, deneme yanılma yöntemiyle eğitimde yol kat etmeye çalışıyorlar-mış… Avrupa birliğine girebilmemiz için ve gelişmiş ülkelerdeki eğitim seviyesi gibi eğitim açısından da gelişmeliy-mişiz!!!
Ama inan ki yol kat etmek bir yana geriye doğru gidiyoruz. Hem bak, bir son dakika gelişmesini de söyleyeyim sana, gelseydin 66 aylık olunca okula gidecektin! 4+4+4 sistemini uygulayacaklar bu yıl da. Her yıl yepyeni parlak fikirle geliyorlar karşımıza. Yine bakanlığın kararıyla; haklısın belli olmaz, yine değiştiriverirler. Sistem çözümsüzlüğü kabul etmez, eğitime ve öğrencilerin ayaklarının altına döşedikleri bu mayınlar ellerinde patlayacak ve yetersizliğinden dolayı da ani alınan kararlarla, deneme tahtasına yazdıklarını er geç silerler annem. Haklısın; olan yine milletimize, milli servetimize, gelişmekte olan çoğunluk; çocuk ve gençlerden oluşan kitleye ve kısacası geleceğimize olacak…
Baban seni sevmiyor mu, istemiyor da ne demek! Baban seni doğmadan benim kadar hissedemez ki bebeğim. Gelmene izin verseydim, kucağına alması yeterdi. Canından bir parçayı nasıl sevmez, söylesene. Baban beni de seviyor; hiç dövmüyor, her gün dayaktan hastanelik edip polislerin gelmesine bile neden olmuyor. Gazetelerin 3. sayfalarında boy göstermiyoruz, o dayakçı koca, ben mor bir suratla. Evet… Başkalarının ailelerinde böylesine şiddet de var, nereden duydun da şimdi, dert ediyorsun bir tanem…
O şırıngayla tanışmanı hiç mi hiç istemezdim anneciğim, ne var ki ne kadar çok istesek de artık koruyamayacağımı düşündüren kötü günler kapıda endişesindeyim. Tamam, sen söyle oradakilere; dua etsinler Milletimize! Kemikleri sızlıyor mu, bu canım vatanımızı kanıyla yıkamış ve kazanmış şehitlerimizin… Utancımdan selam bile gönderemiyorum… Buradakilerin utanacağı yok, kendi ciğerleri yanmadan ne bilsinler; ateş düşürdükleri ocakların yangınını… Hiç biri ortada yok zaten, kaçacak delik arıyorlar bir tanem…
Öyle surat asma, dudak bükme anneye… “Daha sayamadığım bir sürü engel var” biliyorsun. Benim ağladığıma bakma ne olur yavrum, sen ağlama. Yanına geleceğim, bekle bir tanem…
Seni babanın yerine de kucaklıyorum anneciğim, duymasın şimdi bakarsın kaçıverir!!!
Ah, hayır! Hayır çok üzülür, demek istedim…
Hem biliyor musun; çok duygusaldır aslında, gelişini engellediğim için beni HİÇ affetmeyecek…
Hoşça kal bebeğim, buradan hep seni izleyecek, anacak annen…
Not: ………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………… !
YORUMLAR
duygu yüklü bir şiir.
içten ve samimi duygularla kaleme alınmış,akıcı bir anlatım var.
Ülkemin içinde bulunduğu zorluklar ve yanlış kararlar şiire konu edilmekte.Usta kalem burada söylemek istediklerini doğmamış bir bebekle sohbet ederek anlatmakta.iyiki doğmadın diyerek sızılarını acılarını sitemlerini vurgulamakta.
aslında özlem var bir bebeğe ama olmuyor işte engelleyen nedenler var.
Birde kafama takılan bir konu var yazıda şiddet.aile içi şiddet gizlenmiş gibi anlatımda.
ders dolu güzel anlatımı yazan kalemi kutlarım.