- 1782 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KALDIRIM TAŞI KAFALI GÖRGÜSÜZLER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kendimi , bir türlü ikna edemiyorum. Neden ben böyle takıntılı, böyle sivri ve böyle ters düşünen biriyim ,anlamıyorum.
Bildim bileli,boşa damlayan suya (Yunanistan da bile, suyu boşa akıtmadım, yıkanırken), boşa yanan lambaya, köprülerdeki boşa beklemelere, şehir içindeki paralı yollara, koca ormanın yanışını seyredip de, yol ortasındaki kurumuş ağacı, taparcasına koruyanlara, yavrulu bir köpeği zehirletip, aynı günün akşamı çocuklarıyla yemeğe oturanlara, kızını seven fakiri, sapıklıkla suçlayıp, zengin çocuğun ,nişanda donunu ,pijamasını seçmek için, Osmanbey’de ,taban patlatanlara ve pek çok şeye, aklım ermiyor.
Ama ,en çok, şu her sene , koca kepçelerin söküp attığı (Şu sıralar, Maslak-Sarıyer- Darüşafaka da ,bu durumda) canım kaldırımların, eskiyemeden yenilenmesine, milyonlarca liranın (Üstelik bu paraları veren kuruluşların ,milyon dolarlar borçları varken), bir yandan sokağa atılırken, binlercemizin vergilerinin, bir kişiye pompalanmasına, günlerce süren, bir bok yaptığını zannedip, ‘’Verdiğimiz Rahatsızlıktan Ötürü Özür Dileriz’’ levhalarına da, aklım ermiyor. Sen ,beni rahatsız etmiyorsun, ömrümü, umutlarımı, geleceğimi çalıyorsun .Sokaklarda çiğniyor, çiğnetiyorsun .
Düşünmemeliyim, tanıdığım İstanbul içindeki ,beş Belediye Başkanı’na gidip, kaldırım ihalesi almak için ,el pençe divan durmalıyım. Usullü usulsüz her ihaleye girmeliyim. Boyumu aşarsa satarım , komisyonumu alıp. Az çimento ,bol çakıl, yağmurun bile aşındıracağı, un ufak şekiller uydurup ,yeni buluşlarcasına satmalıyım, Avrupa demodelerini. Ama olmuyor işte.
Asker’imin, Polis’imin, Korucu’mun, Öğretmen’imin ,Doktor’umun , Memur’umun ; Karakolunu, lojmanını, okulunu ,resmi dairesini,RPG-7 roket mermisi delerken, havan mermileri, çatılarını uçururken, hala Mehmet’im, yırtık kum torbalarının ardında, titreyerek Yurdumu beklerken, binlerce ,binlerce okul, derslik, hastane eksik ve çürük yapılarda, bir torba çimentoya ,bir metre demire ,muhtaç haldeyken, kamyon kamyon betonun yerlere saçılması, beni elimde olmayarak rahatsız ediyor.
O yollardan geçerken bom boş ,eskortlar eşliğinde ,bunu görüp de, ‘’ Yahu ,siz ne yapıyorsunuz Sayın Başkan? Daha geçen ay ,Ankara’da kredi için, avuç açan siz değil miydiniz?’’ demeyen büyüklerimize de, akıl erdiremiyorum.
Bu gün, 25 Civan da, Afyon da, nedenini bilmediğimiz bir şekilde ,vatanımın ,ecdat kanları ile sulana sulana ,Hürriyet ve Demokrasi fışkırtan topraklarına ,hayata doyamadan, yaşam sürecinin taa başındayken düştü . El bombasını iyi tanırım, tahrip uzmanıyım ayrıca. Hata ,kaza veya sabotaj olabilir ama ,o iğlo lara ,giriş çıkış yollarına, daha çok harcamalar yapılsa, daha kolay sevk usulleri, aydınlatmalar olsa, perdelemeler, bölümler,kuyumcu dükkanı gibi , nakliyatlar, cam fanuslar, kırılacak kadehler gibi, hassas olabilse ve biz sadece bu sistemde ,kul hatası araya bilseydik.
Pek çok köyümün ,Avrupa standartlarında yolu, suyu, elektriği yok.Binlerce evin tuvaleti ,bahçelerde, ahırlarda. Ibrık ile şeyini yıkıyor. Banyo hak getire. Ve sen ,kaldırımları her yıl söküp söküp,yeniden yapıyorsun. Üstelik, aylarca süren inşaat pisliğinle birlikte. Hiç düşünmez misiniz,yaklaşan deprem, olası bir savaş,sel baskınları,yıkılan köprüler, çimento olmadan, ön tedbirler alınmadan nasıl atlatabilinir? Özelleştirme adı altında sattığımız çimento fabrikaları ,bir gün bize ters dönerse , sokaklara ,kullanılmayan yollara , fuzuli laleler gibi döktüğümüz betonları ,nereden bulabiliriz?
Bir üst geçit, bir metro, bir okul bir hastane, benim ,için yapana helal olsun dedirtir de, her yıl sökülen kaldırım taşları için;
‘’Kaldırım Taşı Kafalı Görgüsüzler ‘’ derim. İtalyan klozetinden başkasına oturmam diyenler gibi.
Siz ne dersiniz ? Sevgili Dostlarım.
E.Yaşar Ovalı 07.08.2012
YORUMLAR
Hergün beynimizi oyarcasına bize haykıran, büyük rant kazançlarının odağı haline gelen kaldırımların her yıl değişik taşlarla yenilenmesi, aslında günün her satinde suratlarımızda şiddetli birer tokat gibi patlıyor. Ama biz insanlardaki aymazlık, korkaklık, bir lokma bir hırkaya tav olmuşluğumuz, sömürgenlerin her gün değişik bir rant kazancı yolunu bulmalarını sağlamış.
Dünyanın neresimde bu kadar aptal hoşgörülü, aymaz, her haksızlığa katlanan, her hırsızlığı görmezden gelen, tüm cesaretlerini kaybetmiş, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyerek böcek misali yaşamağı kabullenen insan topluluğu vardır acaba?
1980 yılına kadar olan en acı ve ağır olayların içinde bulundum, 60 ihtilali öncesi ve sonrası süreçleri de yaşadım; İnsan onurunun şu günlerdeki kadar, bu denli horlanıp çiğnendiğini, insan denen varlığın bu denli yetersiz ve sadece "ben" duyguları içinde kaldığını görmedim. Yazdığım süreçlerdeki bizlerin verdiği mücadele ve direnmeler olmasaymış, bu gün pek çok kişi emekli maaşı alamaz, konut sahibi olamaz, çocuklarını okutamaz, belki de evlerine kuru bir ekmeği bile götüremezmiş. 1980 den snra adeta ölü toprağı serpildi bu toplumun üzerine, her türlü onursuz ve olanaksız yaşamı kabullenir oldular şu günlerde de.
İşte, CUMHURİYET ve devrim düşmanlarına bu suretle yol açıldı, meydanlar boş bırakıldı, sahtekar dinci siyasiler türedi, toplum korkunç bir cahalete mahkum edildi, insafsızca sömürüldü fakat toplumun aydın insanları bu son derece tehlikeli dönüştürme, değiştirme, amaçlanan yeni ve gerçeklere uymayan dincilik formatında toplumun, insanların biçimlendirildiğini ya anlayamadı, ya da görmezden geldiler.
Bu suretle toplum karpuz gibi ortasından ikiye bölündü, bizden yana - bizden olmayanlar biçiminde yandaş gruplara, sınıflara bölündü. Bu, toplumlar içinden parçalama ideolojisidir. "EN AĞIR VE ETKİLİ UYUŞTURUCU MADDESİNDEN BİLE TEHLİKELİDİR" bu dönüştürme ideolojisi. Çünkü ülkenin bütün nimet ve olanakları "BİZDEN OLANLAR YANDAŞ GRUBUNA SUNULUR" Onların yandaşlığı, sadakatları fevkalade geliştirilmiş usullerle hep diri ve kontrol altında tutulur. CUMHURİYETİN tüm kazanım ve olanakları onlara rant maması olarak sunulur ve yüzde elli iktidar oyu ne pahasına olursa olsun her seçim sürecinde mutlaka sağlanır.
Bu imkanı elde eden, hele de kafalarının içinde yüz yıllık bir ideolojinin özlemi olan insanlar iktidar olmuşlarsa, her eylemi fütursuzca yaparlar. Onlar için artık icraatların eğrisi - doğrusu, yararlısı - yararsızı hiç önemli değildir. her şey onlar için yaz - boz tahtasıdır taki amaçlarını istedikleri kıvamda gerçekleştirinceye kadar, her gün yeni bir aşamaya geçerler.
Çok önemli ve değerliydi yazınız. Duyarlığınızı son derece hayranlık ve taktirle kutluyorum. Dileğimiz, umudumuz, aynı duyarlıkta insanlarımızın çoğalmaları, kendilerini halkın önünde cesaretle yürürken görmek. Esenlik ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum sizi, sayın Ovalı, Kemal Polat
kukurikuu
Bu kadar değerli bir yazıyı , teferruatlı bir eleştiriyi ,gözden
kaçırarak ,yeni yazılara dalışımı, lütfen bağışlayınız.
Dünya ne üzerine dönüyor dersiniz? Para mı, aşk mı , din mi,
yoksa iktidarda kalma mücadelesi mi?
Bence,ktidar koltuğuna yapışıp ,asla gitmemek adına , her zalimliği,
her kazancı , her dayatmayı mubah görerek, büyük yandaş kitlesine imkanlar akıtarak, gücü kaybetmemeye çalışmak, bu işin sırrı galiba.
Peki adalet, hür düşünce veya temel özgürlükler nerede?
İki ampulden ,birini söndürmek, suyu boşa akıtmamak, fuzuli
yabancı mal almamak , tuvalet kağıdını, peyniri , domatesi ,
elmayı,karpuzu dışarıdan getirip , dövizleri sokağa atmaktan ,
ne kadar farklıdır ki.
Saygı ve teşekkürlerimle.
kempol
Yazılarınızdan sizin ne denli toplumcu değerli bir yurtsever olduğunuz hemen anlaşılıyor. Çünkü yazdıklarınız çok anlamlı. İfadeleriniz çok özlü, yazılarınızın edebiliği çok özenli ve dikkatle ön pilanda tutulmuş. Çok dikkatle okumama rağmen tek bir imla hatası, anlam tutarsızlığı, cümle düşüklüğünü tesbit edemedim. " Buradadaki işine bu denli titizlik ve özen gösteren, birinci elden insanı ilgilendiren konuları seçen, -düzeyliliği - bir sorumluluk olarak hissedip,benimseyip, gözeten ve yazım eğleminde hep ön pilana çıkartan, değerli bir yurttaşımı niçin bu denli geç tanıdım " diye suçladım kendimi.
Yorumumun zamansızlıktan gözünüzden kaçtığını ben de anlamıştım. Sakın bir uyarı olarak anlamayınız mesajımı... Daha ziyade tanışmamıza yol açsın vesile olsun diye yazdım.
Ben de size çok teşekkür ederim değerli dost, aydın kardeşim, o güzelim pembe renge boyamışsınız naif yorumumu. Çok sağolunuz... daha da fazlasına layıktı anlamlı düşünce ürünü olan yazınız.
Başka çalışmalarımızda, şiir ve toplumsal eleştirilerde buluşmak dileklerimle, sayglarımla selamlalıyorum sizi sayın Yaşar bey kardeşim.
Kemal Polat
Haklısınız hemde sonuna kadar.AMMMMAAAA!!! İşin birde aslı var!Krediden bahsettiniz ya işte o krediyi sadece ve sadece Kaldırım taşları veya Kaldırımlar yenilenmesi şartıyla verildiğini,ya da verilirken ''talimatlı''olduğunu ben değil benim gibi bir çok kişi de biliyor.
Sizin dediğiniz gibi (Kaldırım taşı kafalı görgüsüzler) yakınlarını az biraz kalkındırmak için yapıyor olmasınlar?
Harikasınız dostum.YÜREĞİNİZ HİÇ DERT GÖRMESİN İNŞALLAH.
kukurikuu
Yakınlarını kalkındırmak için, taş değiştirmek,orta bölümlere
sıra sıra k,alın demir bariyerler yapmak, ne zengin bir ülkeyiz.
Yağma Hasan'ın böreği.
Güzel yorumunuza teşekkürler.
Saygılarımla.
Değerli arkadaşım.
Günün yazısı olmayı gerçekten de hak etmiş güzel bir yazı...Çok önemli bir noktaya temas etmişsin...Ben de hep merak ederim. Mesela bizim ev,in hemen karşısındaki yola önce doğalgaz hattı döşendi ( 56 dairelik bir rezidsans için ) Döşenecek elbette...Yol köstebek tarlasına döndürüldü..Sonra asfaltlandı o kısım. Hemen arkasından süper imnternet mi ne zıkkım ise onun için geldi kepçeler...Aynı yol bir daha kazındı...Kapatıldı. Betın dküldü kazılan yere...Bir hafta sonra tüm cadde baştan aşağı kazıldı..Kanalizasyon döşenmesi için...O zaman anldım senelerdir resmen *okun üzerinde yaşadığımızı..İşediğimiz, sıçtığımız bir yere gitmeden altımızda birikip duruyormuş meğer...Neyse..Kazıldı kaspatıldı, asfaltlandı cadde..Şimdi bekikyoruz telefon hatlarının yer altına alınmasını..Bakalım bir daha ne zaman kazacaklar. Hepsini bir arada yapmayı öldüm Allah beceremiyeceğiz galiba.
Selam ve sevgiler.
kukurikuu
Aslında, ben de sizin gibi ideali olan, doğrularına kendini adamış, yirmi bin civarındaki genç insanlara okuma yazma öğretmiş bir insanım.
Eğitim sistemimiz ,ne yazık ki yorum yapmamızı, düşünce
sunmamızı,hatta
yanlış yaparak doğruyu bulmamızı engelleyen, kafalarımızın dolu bulundurulması ,hayatımızda hiç lazım olmayacak bilgilerle
şişirilmiş, zavallı bir ucube.(Hayatımda ,hiç bir zaman logaritma cetveline bakmak nasip olmadı mesela)
İşte Hocam , bu yüzden olayları, gereksinimleri koordine
edemiyoruz ve her kuruluş, birbirine yapacağı icraatı
söyleyemediği için , biri yapıyor öbürü hemen bozuyor.
Üstelik kimse kimseye de, hesap soramıyor.
Yorumunuza teşekkür eder saygılarımı sunarım.
Ne diyeceğim...Yıllardan beri dediğimi diğeceğim: Allahım sen bütün toplumları bu Görgüsüzlerin ŞEERİNDEN koru derim.
Selamlarımla.
kukurikuu
Tanrım ,gerçekten bu fakir milletin üç kuruşunu savuran
görgüsüzlerden ,
bizi korusun.
Saygılarımla.
herkes aynı düşünüyordur elbette.. ama bizler sadece klavye konuşturuyoruz.. şikayetlerimizi kimseelere iletemiyoruz.. emiinm belediye başkanının ya da devlet görevlilerinden birinin kapısını çalsak bize kapıyı açmayacaklardır... niye çünkü onlar üst sınıf bizler alt sınıf.. artık türkiye de bile sınıf ayrımcılığı var eski avrupada olduğu gibi.. şimdi meydanlarda bas bas eşitlik devleti olduğumuzu bağırıyorlar.. kimlere kaldık..
kukurikuu
Çok haklısınız, bizler derdimizi asla üst makamlara arz edemeyiz.
Hemen göze batar,kaba kuvvetle karşılaşırsınız.
Doğruya neden bu kadar karşıyız,neden yorumsuz inançlarımız var
dır, neden tuttuğumuz partinin yanlışımı bile göremeyecek kadar
körüz, neden yattığımız yatakta bile ,kendimize yalan söyleriz?
Saygı ve teşekkürlerimle.
kukurikuu
Çok kısa ama ,anlamlı yorumunuz için ,
teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
değindiğiniz konu beklediyecilikteki suiistimalciliğin ilk sırasında yer almaktadır... o iş için kızına, o taşı üreten (ismi herneyse) fabrika açtırdığı söylenen belediye başkanı olduğunu duydum (herhalde doğrudan kızının adına kurulmuş bir şirket değildir, yoksa ihalelere giremezdi) SAYGIYLA
KURDEKLE İÇİN SAMİMİ TEBRİKLERİMİ KABUL BUYURUN....
kemnur tarafından 9/8/2012 1:24:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
kukurikuu
Zavallı geri kalmış ülke insanları,hiç sesini çıkartamadan,
büyük zannettiği küçücüklerin yanında, ağızları kapalı,dizleri birbirine bitişik, elleri sadece alkışlama pozisyonunda , terbiyeli süs köpekleri gibi oturuyor.
Yağ çekme konusunda, gece altına aldığı karısından bile utanmadan,
yaltaklanma, ispiyonlama,övme konularında antremanlar yaparak.
Haramı bilerek yiyenin, dini kitabı olur mu sanki? Ama o kadar alışıla geldi kli ,
satılmışlık,insanlar bu konuda da ,yarış halindeler,utanmadan,sıkılmadan .
Samimi tebrikleriniz için çok teşekkür ederim,
Hocam.
kukurikuu
Ne güzel bir ata sözü değil mi?
Sayfaları özetleyivermiş.
Teşekkür ederim ,Sayın Yazarım.
çok güzel bir yazı ve yerden göğe kadar haklısınız birilerine rant sağlamak için yandaşlarına para kazandırmak için ve bazı ülkelerden silah almak için genç fidanlar ölüyor ve millet seyrediyor
saygıalr
kukurikuu
Evet, haksız bir rant kavgası, hep yandaşların kazanıp,
gerçek halkın kaybettiği.
Bu toprağa düşen fidanlardan biri de, benim akrabam.
Aradan yıllar geçti ama ,anası hala mecnun gibi.
Mesela o ve onun gibi ,yavrusunu kara toprağa emanet eden ,
binlerce ana , acaba bir canı korumak uğruna değil de ,
sokağa atılan, bizi biraz daha borçlu kılan, acımasız
yamyamlık için, ne düşüne bilirler?
Teşekkür ve saygılarımla .
Tipik komplo teorisiyle, olayın bir rant meselesi olduğunu düşünüyorum. Belki haklıyım belki haksız.
Bu yazının da güne geleceğini işte buraya yazıyorum.
kukurikuu
Sayfamda olmanız , bana mutluluk verdi.
Güzel temenniniz için, teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Söylediğiniz her cümleye katılıyorum sayın Ovalı. Maalesef dostlar alışverişte görsün misali " Ey halkım bakın nasılda çalışıyorum " deyip yaptıklarıyla övünen belediye ve devlet yöneticilerimiz var.
Ne kaldırım çalışmaları bitiyor ne de yol yapım çalışmaları ve bunlar basiretsizce trafik ve insan yoğunluğunun en fazla olduğu saatte yapılıyor. Ki; bu yüzden başta insan siniri olmak üzere kent yaşamı sistematik bir şekilde bozuluyor. Vatandaş 15 dakikada gideceği en yakın semte bile en az yarım saatte ulaşıyor.
Ah pardon! Verdikleri rahatsızlık için özür dilemişlerdi değil mi?
Saygıyla...
kukurikuu
Önce çalışmak nasıl olur, gelişmiş insan beyninin içinde
ne gibi medeniyete, iyi yaşama, sanata,buluşlara yönelişler vardır
ve bunun ideal örnekleri ,hangi milletlerdeki gibidir?
Biz bu soruların cevabını arayacak yerde, ne yazık ki,boyalı
Afganistan kamyonları gibi, yürüyeni , gezeni olmayan yerlere bile
kaldırımlar yapar,
koca Beyoğlu'nun, orjinalliğini bozup ,Çin'den mermerler
getirterek ,dengesiz yollar yaparız.
Musluğun altın olsa, tuvaletin gümüş olsa, ne fark eder ki?
Suların içilemeyecek kadar kirli, logarların her yağmurda
taşacak kadar
iptidai olduktan sonra.
Güzel yorumunuz için teşekkürler.