- 899 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AĞLATMIŞSA ADAM
Dimağının ardına attığın dinginlik vakitlerinin sekinesine kendini armağan ettiğin günlerde, aklının ardına bir el dokunur... Hallaç pamuğu gibi ne var ne yoksa alır atar önüne..Unutmak istediklerini, görmemeyi dilediklerini, içini acıtan , zamanını israf etmiş her şeyi…Tarumar olursun…Her acı ayrı ayrı çekiştirir, her haksızlık karşına dikilir, her yalan “bak ben de buradayım” diye ses verir.. Şaşırırsın… Sarılırsın kendine bir dolu yağmur birikir taşıyamaz göz bebeklerin usulca dökülürsün … İçindekileri söke söke takarsın bir tarağın dişlerine tarar gibi kanata kanata açmaya çalışırsın aklının düğümlerini… Neden diye çığlık çığlığa haykırır tüm hücrelerin isyanla dolarsın ömrünü harcayıp “hiç” payesi ile payelediğine…
Ne vardı ki hatırlatacak..Ne vardı yaraya dokunacak ne vardı kanatacak;
“Allah “dersin “SEN şahitsin Koma ah’ımı beni ahüzar edenlerde. Sen sor hesabını; hesabı tutulmadan harcanan yıllarımın…Ben helal etmiyorum..”
Hâlbuki ah’a bile varmazdı yıllar var ki dilim; Hayat ucuzdu bana; yaşasam ne olurdu yaşamasamda ne fark ederdi..Yolculuk safa ile varsın geçmesin n’olurdu sanki akibeti hayrolsun yeterdi bana..… Bu gün var yarın yoktuk… Pişeceğim ateşti, olacağım nardı benim için… Yazgıydı.. Kaderdi…Az mı geldi ki ettikleri, çıktı tüm arsızlığı ile karşıma..Doğrularımı su katılmamış yalanlarla bulandırmaya…Sahi güneş balçıkla sıvanır mıydı?. Doğru yanlışın aynasında nasıl görülürdü...
Behey kendinde olmayan aciz sarhoş!... Yeryüzünü krallığın sanmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Ne kadar daha kendine, kendini inkar edeceksin..Ne kadar daha katılıktan merhametsizlikten sevgisizlikten taşa dönmüş yüreğini şu pazarda sevginin anayurdu diye pazarlayacaksın…Sen kendine bile yabansın.. Beni nereden bileceksin..
Ağlıyorsun; sahi, kime niye ağlıyorsun..Ne yitirdin, neyin kıymetini bilmedin.. Nedir derdin de niye ağlıyorsun? Onu bildiğini bile sanmıyorum…Düzenine kurulu çarkının tekerine giren çomağa mı ağlıyorsun..Halbuki o çomak senin elindeydi…Bahçevan sendin… Gül de ekerdin diken de… Sen ne yazık ki sadece diken ekmesini bildin…Ektiğin dikenlerin canına değmesine mi yanıyorsun..
İhanet zulalarından yorgun dönekliklerle dönüp dönüp geldin…Her geldiğinde sahte pişmanlıklarla yanlış mizanların muhasebesini tuttun…Halbuki tutkularının ihanet sofralarında tutuştuğu günlerde sadece değil, sevgisizliğe mahkum ettiğin yüreğinin buzulları arasında tutulduğumuz ateşli sıtmalarla da bizler erim erim eridik .. Yetmedi..Kırmaya, incitmeye, hırpalamaya dair hırsların…Doymadın üstüne üstlük yüreklerimizi iştahla güneşin doğmadığı gönül illerinde yalanlarınla pazarladın…Sahi merak ettim şimdi sen durup dururken niye ağladın…
Yazgısı simsiyah bir kadındım ben, Çığlıkları bembeyaz…Ruhum kölelik zincirleri ile ötelerden kader zinciriyle bağlanmış..Sahi ben ne idim bundan öte..Ya sen çığlıkları simsiyah kendini beyaz zanneden adam… Namusu nasılda bir arya gibi dilinin ucuna doladın…
Sahi hiç düşündün mü?
Yaktığın bağrın küllerine değmenin tazeleyeceği yüreğin acısını..
Kendini aklamak için “harcadığından” bir daha kendine menfaat kapma telaşı ile tutuşturduğun sancıyı....
Düşünme hiç gez... Ucuz Leylalar, pahalı sofralar müdavimin senin
Sen düşünemezsin
Düşünmezsin…
Çünkü senin ruhun simsiyah….
Perihan KILIÇ
ESMİZE 3 Eylül 2012
İzmir
NOT: Bu gün bir arkadaşımla "AĞLAMIŞSA KADIN" adlı yazım konusunda hasbıhal ettik..Ağlayan kadın gerçeğini tartıştık..Hal böyle iken Ağlatan ne alemdedir diye düşünmeden edemedik...Doğru mu düşündük, yanlış mı ? karar okuyucunun...Bizden yana sonsuz SAYGIYLA....
YORUMLAR
Neden diye çığlık çığlığa haykırır tüm hücrelerin isyanla dolarsın ömrünü harcayıp “hiç” payesi ile payelediğine…
Ne vardı ki hatırlatacak..Ne vardı yaraya dokunacak ne vardı kanatacak;
“Allah “dersin “SEN şahitsin Koma ah’ımı beni ahüzar edenlerde. Sen sor hesabını; hesabı tutulmadan harcanan yıllarımın…Ben helal etmiyorum..”
Bende helal etmiyorum hakkımı ,kendimi bulduğum yazıyı yazan kaleme alkışlar yüreğiniz sağ olsun, ömrünüz iyiliklerle geçsin sevgimle saygılar...