- 768 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
ASIRLIK ÇINAR
Gün batmak üzere güneş ışıklarını şehrin üzerinden yavaş yavaş çekerken , yılların vermiş olduğu yorgunluk , bedenini iyiden iyiye yormuş du yaşlı ninenin .Yüzündeki çizgiler, onca yaşanmışlıkların izlerini taşıyordu. Elinde bir paket , sarıp sarmalanmış sıkı sıkıya dolabın en üst rafına koymak için ayak parmakları ucunda yükselerek olanca gücüyle o paketi rafın en üst köşesine koymaya çalışıyordu yaşlı nine. . Yılda bir ,iki kez gelen ziyaretçileri için ikramlık bisküvilerden başka bir şey değildi raftakiler.Bir yıl boyunca kapısını doğru düzgün çalmayan gelinler ve oğullar bayramın geldiğini fark ederek çoluk çocuk yaşlı anacığını bir yıl önce bıraktığı ,yalnızlığa terk ettiği evini ziyarete gidiyorlar. Eeee konu komşuya ayıp olmasın diye bir iki parça yiyecek vs.. almayı da ihmal etmiyorlar aldıkları erzakları lüks arabanın bagajına koyarak oturdukları villanın ününden otomobilleri ile hızla uzaklaşıyorlar . Bir müddet sonra bir yıldır görmedikleri bu çınarın kapısında beliriyorlar.. Arabadan inen gelin hanım,siyah ince sivri topuklu ayakkabıları ve dalgalı saçlarını savurarak merdivenleri çıkarken bir yandan da yüzünü buruşturarak çevreyi göz ucuyla süzüyor alaylı bakışlarla , ne zaman geri gideceğinin hesabını yapıyor.Ardından eşi ve çocukları yaşlı ninenin kapısında beliriyor. Kapının ziline basan torun yaşlı ninenin zayıf ve cılız sesini duyuyor
_Kim o ?
_Benim babaanne ben torunun Ahmet !
Yaşlı nine bir gayretle kapıyı açarak , yüzündeki umutsuz bakışlar yerini sevinç göz yaşlarına bırakıyor.Kolay değildi bir yıl önce görmüştü oğlunu ,torununu ve gelinini.
Kısa bir hoş beşten sonra nine yavaş adımlarla mutfağa yöneliyor çay yapmak için
sevinçten eli ayağına dolaşıyor .Kolay mı ? bir yıldır kapısını hiç bir Allah kulu açmamıştı ona kızsalar da ,onu dövseler de sesini çıkarmayacaktı .Bıkmıştı yılların vermiş olduğu yorgunluktan ve yalnızlıktan .Ses etmemeliydi belki giderlerken onu da götüreceklerdi yanlarında . Nede olsa evladını dokuz ay karnında taşımış ,yememiş yedirmiş ,içmemiş içirmiş ,geceler boyu başucunda uykusuz kalmıştı .Gücünün yettiğince çay yapıp evini ziyaret eden misafirlerine , günler öncesi sakladığı bisküvileri tabağa koyup titreyen elleri ve yorgun bedeniyle sehpanın üzerine bırakıp tekrar mutfağa giderek içeriden çayı da getirip hep birlikte çaylarını yudumluyorlar.Ninenin aklından geçenler, kendisinin de bu köhne yerden gideceği hayalidir . Bir süre sonra nine içeri giderek üzerini değiştirip en güzel elbisesini giyip odaya dalıyor. Misafirler de zaten gitmek için koridorda bekliyorlar .. tek tek dışarı çıkarlarken nine de bir hamle yaparak onlarla birlikte gideceği düşüncesiyle dışarı çıkıyor artık kurtuluyor özgür olacak yalnız kalmayacaktı..
_ Anne sen nereye ?
_Ama ben ..ben beni de götürün oğlum çok sıkıldım buralarda
_Tamam anne yarın seni gelip alacağım bundan sonra hiç sıkılmayacaksın .Oğlu ve gelini ,torunları otomobile binerek oradan uzaklaşırlar.
_ Yaşlı nine arkalarından bakarak yaşlı gözlerle
_Evinizde bana da yer verseniz olmaz mıydı ?
Gece onun için bitmek tükenmek bilmez bir geceydi .Bir süre sonra uykusuzluğa dayanamayan gözler uykuya daldı. Sabah ezanının sesiyle uyanan asırlık çınar abdest alıp namazını kıldı. Sabahın ilk ışıkları şehrin üzerine düşerken nine de bir heyecan bir telaş kurtuluyor buran artık bundan sonraki kalan ömrünü ciğerparelerinin yanında geçirecek mutlu ve mesut .Hem hiç görmemişti ki oğlunun evini merakta ediyordu . Biraz sonra kapı çaldı gelen oğluydu .
_Anne aç kapıyı seni götürmeye geldim
Durur mu bir koşu kapıyı açmasıyla arabanın ön koltuğuna oturması bir oldu .
_Hadi oğul gidelim !..
Yolda hoş beş sohbetten sonra yolculuğun sonuna gelmişlerdi .Büyük bir binanın önünde durdular arabadan indiler
Anne artık hep burada kalacaksın hiç sıkılmayacaksın .
_Oğul Allah senden razı olsun beni evine getirdin ya
Oğlu kısıla ,büzüle yok anne burası benim evim değil
Yaşlılar yurdu huzur evi.
Annesinin elini öpen oğlu otomobiline binerek gözden kaybolur .Anne bu üzüntüye dayanamayarak orada hakkın rahmetine kavuşur.
NE DOĞRARSAN AŞINA ,O GELİR KAŞIĞINA
Birselamver25/İST / 2012
YORUMLAR
Acaba bizim sonumuz da böyle mi olacak?
Biz kardeşler, annemizi 2 aylık sürelerle evlerimizde konuk ederiz.
Umarım memnun oluyordur ve dualarını alıyoruzdur...
Bu yaşlı ninenin mekanı Cennet olsun...
Keşke yaşarken karşılaşıp o mübarek ellerinden öpebilseydim...
Tıpkı anne, baba, teyze, hala, dayı, amca...
Ve de öğretmenlerim gibi...
Çok keskin bitirdin sonunu, bıçak gibi saplandı, acıttı be can kardeşim.
Emeği ve yüreği kutlarhm da hadi bi de şiir ekle artık:)
selam ve sevgimle.
Birselamver25
efendim boğazım düğüm düğüm oldu bu duygulu yazınızı okurken gözpınarım doldu dışarıya taştı keşke dedim yazının sonunda bari huzur evine götüreceğine kendi anasının evinde bıraksaydı biraz daha yaşamaşansı olabilirdi demedende kendimi alamadım işte biz büyüklerimize verdiğimiz değer bu kadar oluyor ne yazıkki allah kimseyi kimsenin eline muhtaç etmesin dileklerimle saygılarımla selamlar
Evet güzel kalem sanmasın o evlat ve gelin evlerinde huzur bulacaklar, yerler birbirlerinide nedenini düşünmezler.
işte bakınız toplum ne hale geldi.Bu Milletin başına her türlü bela musibet gelse hakkı var.Büyüklere saygı ve sevgi kalmadı.Sanki dünyaya öyle büyümüş olarak geldi hayırsızlar.
Duygu yüklü güzel bir anlatımın hazzında buruk bir yazı okudum.kaleminize sağlık.
Hayatın neler getireceğini kimse bilmez. Allah'tan i evlat istenirken hayırlısını istemek gerektir..Onu yetiştirirken gelenek ve görenekleri ile gerekli en güzel ahlakı aşılamak gerektir.Çok üzücü bir ninenin yaşamını okudum Yüreğimin acısıyla.neler yazacağımı bilemem ama.Hz Davud'un tüm çocuklarını alan cenabı hak.Davut peygamberin çok üzülmesi üzerine Cebrail aley selam vasıtasıyla deki sen 10 evlat mı istiyorsun yoksa bir tane mi?O da pir olsun bir olsun der.Cenabı Allah ona Süleyman Peygamberi verir.
Bu üzücü olaylar her zaman olur.İnsanın hamuru temiz olmalıdır. Asaleti temiz olanlar hiçbir zaman doğru yoldan ayrılmazlar..Cenabı Allah kimseyi doğru yoldan ayırmasın sevgili can dostum.Harika gül uclu kaleminizle kusursuz bir yazı yazmışsınız tebrikler can dostum en derin sevgilerimle...