YORUMLAR
Öncelikle yaşım + 18 değil,-18
Bağnaz din adamı anlamında kullanılan softa ile mutasavvıf anlamındaki sufi... (Birkaç sufi adı vereyim: Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sultan Velet, Şah-ı Nakşibent, Bayezid Bistami, Adile Adeviyye, Cüneyd-i Bağdadi, Yunus, Hallac-ı Mansur ilk aklıma gelenler)
orfeo
Öncelikle yaşım + 18 değil,-18
Bağnaz din adamı anlamında kullanılan softa ile yün hırka giyen mutasavvıf anlamındaki sufi... (Birkaç sufi adı vereyim: Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sultan Velet, Şah-ı Nakşibent, Bayezid Bistami, Adile Adeviyye, Cüneyd-i Bağdadi, Yunus, Hallac-ı Mansur ilk aklıma gelenler)
Öncelikle yaşım + 18 değil,-18
Bağnaz din adamı anlamında kullanılan softa ile yün hırka giyen mutasavvıf anlamındaki sufi... (Birkaç sufi adı vereyim: Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sultan Velet, Şah-ı Nakşibent, Bayezid Bistami, Adile Adeviyye, Cüneyd-i Bağdadi, Yunus, Hallac-ı Mansur ilk aklıma gelenler)
herşeyi güzel özetlemişsiniz, hele not kısmındaki duyarlılığınız da dikkat çekici.
+ 18 de çok önemli bunu bende kullanmalıyım.maalesef anlama diye bir sorunumuz var. hatta +30 yada en iyisi kuranda belirtilen +40 a çıkarmalıyız.
tevafuken iyibir kalem keşfettim, şimdi şiirlerini tavaf edeceğim.
selam ve dua ile kalınız.
Mehmet Aziz Bey'in dediği gibi bazı cematlerin bu tür benzeri yorumları sadece kendilerini bağlar. ve düşüncelerini başkalarına dayatmadıkları sürece inandıklarını gibi yaşamakta herkes hürdür. Bunları toptan Sufi'ler olarak tanımlamak banada yanlış geldi. Peygamberimizin tüm sünnetlerinin taklidi gerekir diyenler o halde altlarında ki arabaları bırakıp birer deve edinmekle söylediklerini yerine getirebilirler. :)
Sayın yazar, cevabını aradığınız bu hususlara kendi bilgilerim ölçüsünce size katkıda bulunmak isterim:
Peygamber efendimiz Medine'ye geldiğinde; Medine'lilerin hurmaları aşıladığını görür ve onların ne yaptıklarını sorar ve onlar da erkek çiçeklerle dişileri aşıladıklarını söylerler ve bunun üzerine Peygamberimiz "Yapmasanız belki de daha iyi olur" der ! Bunun üzerine aşılama işini bırakan Medinelilerin o sene ki ürünleri zayıflayınca durum efendimize bildirilir ve o da
"Ben de bir beşerim. Size dininizden bir şey söylersem onu uygulayın. Ama bir görüş bildirirsem, ben de bir beşerim. " der. Bir başka rivayette şöyle söylediği bilinir "Siz dünya işlerinizi iyi bilirsiniz !" Görüldüğü gibi din ve dünya işleri bariz bir şekilde ayrılmıştır.
Eğer Peygamber efendimiz günümüzde Eskimo'ların arasında dünyaya gelseydi eminim Fok balığının kürkünü giyerdi ya da bizim ülkemizde dünyaya gelseydi; aramızda bizim giysilerimizle dolaşırdı ! Tasavvuf ekolleriyle ilgili giysi hususunda şunu söylemek isterim: Cemaat'lerin giysi tercihleriyle, tasavvuf ekollerinin kendine has olan tarikat içinde ki uygulamalarını genellemek yanlış olur ! Mesela Mevlevileri Mevlevihanelerde Semah ve zikir ayinleri esnasında kendilerine ait giysileriyle görmeniz mümkündür ama onları o giysilerle toplum içinde dolaşırken göremezsiniz ve o giysileri kendilerinden başkaların da giymeleri gerektiği hususunda bir görüş bildirdikleri de duyulmamıştır !
Tasavvuf ekollerinin büyük bir çoğunluğunda böyle tek tip bir giysi uygulaması yoktur ve halk arasında herkes ni giyerse onlarda onu giyerler. İslami alanlarda ki görüşlerin hepsini sufilere maletmek doğru değildir. Hatta şunu söylemek isterim: bazı ekoller vardır ki, ne hırkaları vardır ne de tac benzeri bir şeyleri; ne tekkeleri vardır, ne de dergahları !
Cemaatlerin islami yorumları kendilerini bağlar, toplumun tamamını bağlamaz ve mezheplerin de yorumları kendilerini bağlar. Kendi tercihlerini topluma dikte etmedikleri sürece diledikleri gibi yaşarlar ve diledikleri gibi de giyinirler !
Zikir hususunda sufilerin kendi ekollerinin düsturları söz konusudur ve bu da silsile yoluyla gelen bir öğretidir; başkalarını bağlamaz ki en azından bu hususta onların böyle bir dikteleri de olamaz ve olmamalıdır diyorum çünkü bu ehlini ilgilendiren bir konudur; aleniyeti yoktur ! Dindar olarak yaşamak için kimsenin arap olması gerekmez !
Saygılarımla !