- 619 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BENDEN SÖYLEMESİ…
Önceki yazılarımın birinde “Ağustos ayı tarihimize ‘zaferler ayı’ olarak da geçmiştir. Türk’ün 1071’den bu yana düşmanlarına karşı verdiği anlı şanlı mücadeleler süsler tarih kitaplarını. Bu yıl ki Ağustos ayı; ‘zaferler ayı’ olarak adlandırılmasının yanında, birde ‘on bir ayın sultanı’ unvanı ile de bizleri karşıladı.” Demiştim.
Bu yıl Ramazan tam da ağustos ayında bizlere veda etti. Öncelikle ‘on bir ayın sultanı’ na ‘güle güle ’ deyip, 30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutlayarak esas meramımıza geçelim istiyorum.
Sevgili dostlar; bilirsiniz “dost acı söyler” diye haklı ve özlü sözümüz var.
Her nedense yaptıklarımızdan ötürü bize yol gösterecek dostlarımızın sözleri acı gelir. Duymak istemeyiz çoğu zaman. Fakat esas dost burada belli olur. Bizler istesek de istemesek de dost olmanın verdiği yetki ile acı sözlerini sıralar bir bir..
Aslında bizlere düşen dost bildiğimiz insanların sözlerini can kulağı ile dinlemek; dinlerken acı gelen ve fakat neticesi bal gibi tatlı olacak sözleri kulağımıza küpe edip bundan sonrası için yönümüzü doğru yola çevirmek, bundan sonrası için yeni bir aşkla “Ya Allah Bismillah” deyip başlamak olmalıdır.
Bu köşemden yazdıklarımla sizlerle kısa zamanda gönül dostu olduğumuza inanıyorum.
Bu yazımı yazmamda da bu inancımın payı büyük. Yoksa “ele verir talkımı, kendi yutar salkımı” sözünün bir gün bana da yöneleceği korkusunu taşırım her zaman.
Dost bildiklerimiz yalnızca bizler bir şey yaptıktan sonra mı söylerler söyleyeceklerini?
O zaman belki de iş işten geçmiş olmaz mı çoğu zaman?
Daha olaylar yaşanmadan; neler yapılacağı, nasıl davranış sergileneceği anlatılsa daha anlamlı olmaz mı?
Tam da yeri gelmişken Nasreddin Hoca’nın bize ders olacak bir davranışını görelim, ondan sonra varsa diyeceğimiz bir iki kelamda biz diyelim olmaz mı?
Nasreddin Hoca oğlunu çeşmeye gönderiyormuş. Testiyi eline verdikten sonra
yüzüne okkalı bir tokat yapıştırmış, ardından da:
- “Sakın testiyi kırma” diye seslenmiş.
Bu durumu görenler:
- “Ne yapıyorsun Hoca efendi” demişler, “çocuk testiyi kırmış değil ki... Hiç suçu olmayan
çocuğu ne diye dövüyorsun ?”
-“ Testiyi kırdıktan sonra dayak neye yarar!” demiş Hoca.
Bizde testi kırılmadan dikkatinizi çekmek için aman ha! Deyip sıralayalım diyeceklerimizi.
AMAN HA!
Kulak ver de iyi dinle
Sonra yanlış yapmayasın
Hep barışık kal kendinle
Ters bir yola sapmayasın
Doğan ölecek elbette
Çalış ki kalma zillette
Her daim Hakk’ı zikrette
Puta muta tapmayasın
Varken elde çokça verin
Köşk olsun istersen yerin…
Öksüzlerin, yetimlerin
Paylarını kapmayasın
Sılayı rahim der Hâlık
Tarihten gelen bin yıllık
Kardeşlik ve akrabalık
Bağlarından kopmayasın
Girersen namert bağına
Çok dikkat et çanağına
Takılıp da ayağına
Tökezleyip çarpmayasın.
YORUMLAR
Değerli Kardeşim.
Bşir müddetten beri siteye girip yazılara, şiirlere bakamadım. Bu gün de bu yazıyı görünce hemen okudum. Gerçek dostu ve dostluğu hem yazı ile, hem şiir ile o kadar güzel ifade etmişsin ki söyleyecek söz kalmamış.
Ellerine, gönlüne sağlık.
Selam ve saygılarımla.