- 1145 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KIZIN KALBİNDE OLUŞAN TUĞLALARI…
Hani sen diyorsun ya serp kendini bana. O kadar çok istiyorum ki kendimi sana serpip kalbimi
Kalbinle bütünleşmeyi. Bugün geldin ya içim kıpır kıpırdı böyle sanki kalbim ufalanıyordu da rüzgârla savrulacak gibi oluyordu. Gözlerine bakınca Sımsıkı sarılmak istedim sana, öpüp koklamak, o kadar çok özledim ki seni… Ama olmuyor beynimle ahenk kuran vicdanım bırakmıyor. O kadar çok vicdan azabı çekiyorum ki bazen kalbimin ağrısından ölecek gibi oluyorum. Çok şey yaşamadık ama yine de yaşadıklarımızın azabı beni kahrediyor… Bazen ayrılmayı bile düşünüyorum ama senin üzüleceğini bildiğim için, yapamıyorum. Babama karşı, anneme karşı, kendime karşı,en önemlisi Allaha karşı nasıl hesap vereceğim bilmiyorum. İşte bir bilsen, belki biraz su serpilir içime. Ah be ah! Bir bilsem bu vicdan azabından nasıl kurtulacağımı? Sanma ki bunları yazdığım için, seni sevmiyorum. Tam tersine sevdiğim için böyle üzülüyorum. Çünkü sen bana bir dokununca ben bin kez ölüyorum. Bin kez heyecanlanıyorum ve ellerini, kollarını, dudağını hiç çekme üzerimden istiyorum. Sevmeseydim bunların hiç birini hissetmezdim. Benim bu kadar yoğun hissettiğim o duygularım var ya… Bir de üstüne senin dokunuşların eklenince… Vicdanım çınlıyor tüm bedenimde ve o bitmek bilmeyen çınlamaysa daha da çok yakıyor canımı… Farkındaysan sen sarılınca yaklaşınca sürekli kaçıyorum senden. İnsanların ulaşamadığı dağ kadar seviyorum. Dikkat edersen aşkım da söyleyemiyorum. Aslında söyleyemem… Çok günah bizim yaşadığımız şey çok günah… Ben seninle ilk tanıştığımızda da söylemiştim ama duygularıma yenilip sana EVET söyledim. Pişmanım… Ama sana evet dediğim için değil! Bilinçli bir şekilde işlediğimiz günahlara pişmanım.
Sadece kendime değil bu üzüntü. Sana da çok üzülüyorum. Sonuçta günahı tek işleyen ben değilim. Sende benim ile birlikte yani biz yanıyoruz. Benim etkilendiğimin iki katı sen benden etkileniyorsun söylemiyorum… İyi yönden bile olsa günah. Seni etkilediğim için bile defalarca vicdanıma hesap vermek zorunda kalıyorum. Affet beni…
Artık dayanamıyorum şuan bile kalbimin ağrısından kıvranıyorum. Hatta hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazıyorum bunları… Ne ’olur ya ayrılalım ya da bana bir daha hiç dokunma hiç... Konuşmayalım. Sadece kalp mührümüz bağlı kalsın, bir birine bir ömür… Sadece zamanı gelince ben seni arayıp, GEL BENİ İSTE söyleyeyim. Eğer bu konuşmadığımız süre içinde beklemiş olursan zaten gelirsin. Ama vazgeçmiş olursan da TAMAM söylerim. Ben senin olmaktan, sana âşık olmaktan çok mutluyum ama bu yaşadıklarımız bile bile ateşe yürümek oluyor. Ben seninle her şeyi kalbimin tuğlalarını attığım zaman olmak istiyorum. Böyle vicdan azabı çekerken, yüzüne gülümseyerek bir şeyleri yaşamak istemiyorum. Umarım gözlerin anlar beni ve umarım kızmaz ellerin bana… Seninle değil diğer insanlarla da ahengimi keseceğim. Günahlardan bir nebze olsun uzak durmak, hatta mümkünse arınmak istiyorum.
Bunları yüzüne karşı söyleyemiyorum o güzel tebessümünü bozmak istemiyorum veya o tatlı bakışlarını devirmek istemiyorum. No ’olur. Yalvarırın beni anla… İstersen gelip yalvarırım da beni anla lütfen…
Dediğim gibi ya bitsin! Ya da ben sana gel dediğim güne kadar beklersin koşulsuz… Sorgusuz sadece aşkla beklersin! Benim seni aşkla bekleyeceğim gibi… Kalbimin tam orta yerinde tuğlalarla seni sakladığım gibi…
hikmetullah yetkin (sessiz gecelerde suskun çığlıklar, nevm-i aşkın yazarı)
YORUMLAR
ilk önce yapış yapış anlamsız bir aşkın bunalımlı,sapkınlığa varacak derecede depresif, aşırı duyguların ardı ardına patlatıldığı gereksiz bir yazı okudum. kim yazmış ki bunu. çok can sıkıcı. homoseksüel bir aşk canlandı gözümde ne yalan diyeyim. yetkin yazarlar okumanız dileğiyle..