- 849 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MUTLULUĞA GİDEN YOLDA TÜRKİYE !...
MUTLULUĞA GİDEN YOLDA TÜRKİYE !...
Türkiye, farklı kültürleri, dilleri, inançları barındırması ve Asya’dan Avrupa’ya uzanan bir köprü olması dolayısıyla dünya barışına çok önemli katkılar sunabilecek konumdayken kalkınmamış, kendi gelişimini tamamlamamış bir ülke dünyada barışa, bilime ve sanata katkı sunamaz.
Gelişmemizin önündeki temel engel ekonomik sorunlarımızdır. Kıtlık, savaşlar, doğal afetler sürüp giderken yeryüzünde geleceğine yatırım yapmayan, günü kotarmaya çalışan bir ekonomi politikasıyla işsizliği yok edip ekonomik hedeflerimize ulaşmamız bir hayli güç.
Büyük sömürü odakları bize globalleşme adı altında sömürünün yeni bir versiyonunu sunmaya çalışıyorlar. Bu bütün dünya pazarlarına açılmanın karlı bir yolu aslında! Dünyanın her yerinde prototipi aynı olan kıyafetleri satan dükkânlar, kendine özgü damak tatlarını kaybetmiş mutfaklar, benzer sistemlerin doğru diye pazarladığı sabit fikirler, ben’i öldürüp bizi yaratmaya çalışan; bunu yaparken ben olmadan biz olunamayacağını unutan yönetimler. Tüm bu çarpıklıklar içerisinde Türkiye’nin küresel dünyada yer almasını ve sömürünün bir parçası olmasını istemiyorum.
Ben bu güne dek tek bir renge, o rengin de tek bir tonuna boyanmış bir tablo görmedim. Biz farklılıklarımızla vardık. Farklılıklarımızla bu günlere geldik. Farklılıklarımız kültürel zenginliğimizdir.
Dünya’da siyasi ve ekonomik dengeler hızla değişirken on beş, yirmi yıl sonrasını hayal etmek zor olsa da hayaller bugünden ve gerçeklerden kopuk olsa da her şey hayal etmekle başlar.
Mutluluğa giden yolda; çağdaş uygarlıklar içerisinde yerini almış, temel insan haklarına saygılı, demokrasiyi özümsemiş, şeffaf bir meclise kavuşmuş, hukuk devleti olabilmiş, kalkınmada ve aydınlanmada eğitimin önemine inanmış; en büyük yatırımını çocuklarına, onların eğitimine yapan bir Türkiye görmeyi hayal ediyorum. Çünkü bütün siyasal sistemlerin çöküşte olduğu bu zamanda yurdumuzun demeyeceğim; dünyanın umudu onlar. Ki hepimiz günlük rutinlerimiz içersinde koşturup duruyoruz. Aş peşinde, iş peşinde hep bir yarış, bir telaş… Bitmek bilmeyen bir kazanma ve tüketme hırsı… Gözlerimiz kör, kulaklarımız sağır… Hayatta bunların dışında, bunların ötesinde bir şeyler olduğunu unutarak, unutturarak yaşamaya devam ediyoruz. Çevremize baktığımızda ise kendiyle barışık olmayan, çatışan yanlarını bir türlü barıştıramayan bir yığın insan…
Her şeyin bir amacı vardır. Yaşamın amacı da ne kariyer sahibi olmak ne de zengin olmaktır. Yaşamın amacı mutlu olmaktır. Öyleyse bu telaş niye?
Usta şair H. Hüseyin diyor ki: ‘’Mutluluk, mavi çocuk/ Oynardı bahçemizde.’’ Mutluluk niye bu kadar uzak bize?
Son yıllarda dilde, kültürde, insani değerlerde ciddi bir yozlaşmayla karşı karşıyayız. Eskiden aşklar, özlemler daha uzun sürermiş mesela. Şimdi yaslar bile kısaldı. Sevgiler niye azaldı? Neden artık daha yalnızız? Neden artık daha bencil? Üstelik yalnızlığımız gün geçtikçe artıyor gibime geliyor. Onca zaman, onca mekan, onca yol geçedursun ömrümüzden bütün yollar bizi kendimize getiriyor. Yıllar sonra, yollar sonra aslında hiçbir yere gitmediğimizi, kendi sokağımızda yalnızlığımızı kalabalıklaştırıp durduğumuzu fark ediyoruz.
Doğanın bir parçasıyız. Doğadan koptukça, taşlaştıkça, betonlaştıkça, makineleştikçe özünü yitirdi insan.
Global bir rüzgara kapılmış gidiyoruz.
İnsanın üretmenin tadına varmasına fırsat vermeyen, farklılıkları zenginlik olarak göremeyen, tek tip insan yaratmaya çalışan bir sistemin mutlu çocuklar doğurması beklenemez.
Uzmanlar başarı ve mutlulukta duygusal zekânın önemine dikkat çekmekteler. Oysa eğitim sistemimiz zihinsel zeka üzerine yapılandırılmak isteniyor. Bence eğitim sistemimizin en büyük eksiklerinden biri de bu. Eğer geleceğimizin güvencesi olan gençlerimize sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü, sadakat, vefa gibi temel insani değerleri kazandıramıyorsak; insanı, doğayı sevmeyi, farklılıklara saygı duymamız gerektiğini anlatamıyorsak, öğrendiklerini yaşamlarına uygulatmayı başaramıyorsak eğitim sistemimizin başarıya ulaşması mümkün değil.
Eğitim sitemimiz içerisinde duygusal zekânın değerinin anlaşıldığı, mutlu çocuklar, mutlu insanlar ülkesinde yaşamayı ümit ediyorum.
Sunay Karataş
YORUMLAR
Çok güzel bir yazıydı. Globaleşmeyle başlayan yozlaşmayı, bütün insanlığa hizmet edelim her yönden kazançlı çıkalım derken kimliklerimizi yitiriyoruz nerdeyse.Doğal yaşam, özgürlüğümüz,
birey olacağız derken kimliğimiz değişiyor. bir yere ulaşacağız derken yine kendi sokağımızda
kalabalık yalnızlıklarda kayboluyoruz..
Tebrikler,
selâmlarımla..
Sunay KARATAŞ
saygı ve selamlarımla..