- 2797 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Elindekinin Kıymetini Bilmez
İnsaoğlu, elindekinin kıymetini bilmez diye bir söz vardır. İnsan, bir şeyi başkasında gördüğü zaman imrenerek bakar. O şeyin kendisinde olacağı taktirde bir daha başka bir şey istemeyeceğini öne sürer.
Daima ulaşamadığı şeyleri değerli görür. Oysa ki başkasında değerli gördüğü o şeye ulaşınca çok basit bir şey olduğunu anlar. Artık bir şey istememek yerine yine ulaşamadığı şeyleri aklına takar. İnsanoğlunun bu karmaşık düşüncesi kendini geliştirene kadar sürer gider. Aslında biraz bu konu üzerinde düşündüğümüz zaman, insanoğlu bir bakımdan haklı konumda yer alıyor. Çünkü insan ruhani bir varlıktır. Şimdi bu konunun ruhla ne ilgisi var diyeceksiniz.
Beden dünyaya uyum sağlayabilmemiz için dünyalık ihtiyaçları karşılayabilmemiz için bizlere armağan edilmiştir. Bedeni sadece dünya boyutu için insanın gereksinimine yarar. Ölüm ötesi alemde artık insan bedenden arınıp, ruh ile farklı bir boyutta yaşamaya devam edecektir. Bu yüzden insan dünyada yaşarken bedeninin gereksinimlerini karşılamak ister. Beş duyudu üzerinden ilerler. Böylece dünya malından zevk alıp, hep ona sahip olmak ister. Beden dünya için yaratıldığı için dünyalık varlıklar ona hoş gelir. Ama beden istediği şeyi elde edince belirli bir zaman sonra o şey sıkıcı gelmeye başlar. Beden için zaman kavramı olduğu için ihtiyaçlarıda zaman kavramına göre şekillenmektedir. O çok istediği şeyden sıkılır çünkü ruhun o şeye ihtiyacı yoktur. Bu yüzden insan dünyalık herhangibi şeyden sonsuza dek zevk alamaz, elbet sıkılır.
Bu konuya bir örnek verecek olursak: Günümüzde gençler hep yeni çıkan telefonu almak ister. "Baba bu telefonu alalım, on katı özellikte başka bir telefon çıksa bile artık istemeyeceğim. Bu bana ölene kadar yeter, çok güzel bu baba." derler. Telefonu elde edince çok mutlu olurlar. Hakikatten de güzelmiş, bu bana artık yeter deyip bedenin ihtiyacını karşılamaya başlarlar. Ve belirli bir zaman sonra o telefondan sıkıldıklarını fark ederler. Bu sefer elde edemedikleri daha lüks telefonun peşine düşerler. Bu böyle devam edip gider.
Oysa ki o gençler, nefislerini yenip, dünyalık malın geçici olduğunun farkına varıp, ruhlarını beslemeye çalışsalar ellerindekinin kıymetini anlayacaklardır. Nefsi yenebilmek için, tek çare ilimdir. Ne yazık ki araştırma yapan gençlerimiz azınlıkta. İlim nerede olursa almak lazımdır. İnsan ancak araştırarak, düşünerek nefsini yenebilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.