- 2463 Okunma
- 4 Yorum
- 6 Beğeni
Sevgiliye mektup/ düş çürüklerim...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Merhaba sevgili!
Bu mektubu sana karla kışın azılı düşman olduğu bir geceden yazıyorum.
Dışarı soğuk
Pencere buz
Elimi ayaz tutmuş, parmaklarımı kangren kesiyor. Bu sana son mektubumdur! Terk etti kalem kâğıdımı... Sonrası bir geceyi daha tükettim tütün dumanının içinde. Yüzümde kırılgan anların müebbede hüküm giymesi...
Neredeyim ki? Raylara mimlenmiş bir sevdanın intiharı gibi savuruyor işte yokluğun.
Oraya
Buraya
Şuraya
Sonrası,
Yine yüzüme çarpıyor ses...
Sevgili,
Biliyorum gitme vaktin. Buna engel olamam, gidersen de tutamam. Alıp başını gittiğin yollara küserim. Caddelere, sokaklara, merdiven başlarına, köprü altlarına basarım kalayı fütursuzca.
Ana avrat düz giden bir ses tonu, sayıklayan bedenimde terlerse hain bir gidişle, adının harflerini yüreğime basar susarım. Sanma ki gözlerimin bileklerini kesmeye gücüm yetmez. Düşsüzlük dermansız kesilse de aklımda, alır kokusunu ayaklarım sessiz bir gidişin. Az sonra kulaklarına çınlayacak intihar sesinin soluğuna kısır düşerim.
Aynı şehirlerin nefesini tüketmekteyiz. Dudaklarım dudaklarına öylesine değmedi diye küskün konuşuyor bugünlerde. Seni sevmelerin alfabelerini kaybetmiş. Bir acı iniyor sol yanıma kar beyazı, tutuklu kalan yanlarım bir tren rayına mimlenmiş, yaşam ile ölüm arasında bağdaş kurup oturuyor. Çek beni yâr, yüzüm kadar karanlık ölümlerden. Ellerimi boya gül rengi kokulara, ceplerimdeki yağmurlu düşlere yıldırım düşüren masallar anlat, sensizce ölüm den al beni. Toprağa sarılmış şık duran mermer taşlarından baktırma gökyüzüne. Biliyorum ölüm aşkın gölgesinde soluklanır. Ya seversin, ya da ölürsün...
Az önce şehir sustu,
Az sonra bu şehir ölecek galiba…
Kent harabelerinin yokluğu düşmüştü üzerime. Sen üçüncü bir şahıs olarak susuyordun can çekiştiğim enkazın altında. Ellerime bir ölünün masalını koymuştun. İfşa edilen gençliğim esmerce k/anarken senli düşlerimi. Sadece senin için ölüyordum şehrâzât çocukluğumda. İsmim silinmişti. Gözlerin kadar karanlık mezarlara ağlarken suskun hikâyeler yazıyordum sana. Sonrasında ortalık yerde hayatıma kastediyordum. Affet beni yâr bir yıldız kaydı kaydıraktan, dileğini tut uçurtmalarını gökyüzü ç/almadan...
Hâlâ bir ışık görme çabasında yüreğim. Ben karanlığın eski lâl hali, sessizliğin en gereksiz gevezesiyim. Damıtamadım hiç aydınlığı. Geceyi uyudu hep ellerim zamanın tenhalığında.
Benim yazdıklarımın tadı tuzludur. En küçük yaralarıma merhem olan ellerin değmedi diye
Öyle uzun uzun küsemem ki sana, gözlerin kaçar korkusu barındıkça içimde.
Bazen hiç susmadan konuşan bir adamın halini görüyorsun ya bugünlerde lâl kesilmiş
sus pus olmuş var olanın dışında bir şey sunamadığından. Matem tutmak yakışmadı serçe bakışlı gözlerime ve bir martının kanadından kusuyordum kanadı kırık bir serçenin ağzına,
Ç/öl de ey gözyaşım çaresizliğime bir su bul!
Susuzluğumu gidermek için tekrar yazacağım sana. Sus(tu)m!
Yalnızlık abidesi
Kıbrıs / Serdarlı
YORUMLAR
Olsa da dışarısı soğuk
kar ya da ayaz dokunmaz bilir misin sevgili, sevgilinin yüreğinden külli bir ayaz savrulur sadece , hep yanarsın, tutusursun
kavrulur nar olursun da hayat bu şekilde bile sana mutluluk sunar pencereyi açmayı korktuğun sabahlarda dışarıya.
Neydi ilk mektup iç çürükleri. şimdi bir düş çürüğü keza bir düş eseri ile birlikteyiz ki okumak çok güzel okumak huzur, sanki o beyaz kağıt elimde ben de bir pencere önünde
aklımda yar
fikrimde yar
canimda yar
kanımda yar...
...
Aşkını helal et sevgili zira ben ömrümü helal ettim sana dedim mektup sonunda.
Hep ansızın gönder mektupları ki ansızın hayat doğ'sun gözlerime kalemin mürekkebinden sihirlice...
"Susuzluğumu gidermek için tekrar yazacağım sana."
bekli'yorum sabır ile...
sonsuz sevgimle..
Yalnızlık Abidesi
O gece
O an
Bekliyorum sabır ile...
Yeniden doğurdun bizi...
Nar-ı Çiçek
ki sebepsen geceye, an hayata kocaman bir ara vermisse gözlerinde...
Sabir ve güven! gerisi cennet...
sevgimle..