- 704 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AĞLA EY DİL AĞLA DURMA HALİME
Görmedim uysun felek âmâlime
Ağla ey dil ağla durma hâlime
Ağlarım her dem bu kem ikbâlime
Ağla ey dil ağla durma hâlime
***
Sevgili Üyeler;
Öncelikle Ramazan Bayramınızı (Şeker Bayramınızı) içtenlikle kutlarım.
İbadet sahiplerinin ibadetleri Rabbim’ in indinde kabul ve makbul olsun İnşallah.
Ve daha nice Bayramlara erişilsin gönül huzuru ve dinginliğiyle…
Bayram…
Nasıl da coşkulu geliyor kulaklara..
Ne kadar farklı ve güzel duygular çağrıştırıyor gönüllerde..
Kutsal bir ilahi oluyor adeta dillerde..
OYSA…
Ben.
Siz.
Onlar.
Hepimiz.
Birbirine benzemeyen değişik ruh halinin
Sessiz suskun gönül çırpınışlarının
Gizli gizli yüreğe akan içli gözyaşlarının
Savunmasız sahipsiz ve umarsız duygu talanının acılarıyla
giriyoruz bu özel ve anlamlı günlere belki de..
Kim bilir…
***
Sayısız fidanların henüz toprağa kök salmadan yine toprağa düştü çınar misali gencecik bedenleri.
Od’ ların en yamanıyla yandı kavruldu yürekleri yakınlarının her kavruk ve soylu yürekle birlikte.
Basının yüzde doksanı korkudan çok çıkar ilişkilerinin tatlı getirisiyle oynatıp durmaktalar kırılması gereken kirli kalemlerini.
Ülke açık–seçik kuşatma altında.
Terörün önlenemez hale geldiğini bizzat ülke başbakanı itiraf etti
Savaş stratejisi belirleyecek bilgili deneyimli üst düzey ordu mensuplarının hemen hepsi
Tutuklu.
İslam dünyasının liderliği hevesinde olan Sayın Başbakan ülke sorunlarını, acılarını bir kenara bırakıp, Suriye’deki muhaliflerin, Gazze’deki Filistinlilerin, Somali’deki aç insanların yardımına koşarken, Sevgili eşi Sayın Emine Erdoğan da ayrı bir uçakla ve yanındaki resmi yetkililerle birlikte bir Güneydoğu Asya Ülkesi olan ve çok kimsenin bilmediği hatta adını telaffuzda zorlandığı Myanmar’ın Arakan bölgesine uçarken verdiği demeçte “Bölgede yaşanan dramı yerinde görerek tespitler yapacağız” diyor.
Ve oraya vardıklarında gördükleri karşısında sürmeli gözleri kan çanağına dönüyor her zamanki gibi.
***
Gizli yoksulluk.
Maddi sıkıntı kol geziyor onursuzluğa namussuzluğa teslim olmamış İnsanların sığınaklarında bayram ağıtı yakar gibi gizliden gizliye.Ben öyle gani ve yüce gönüllü insanlar tanırım ki Ali Muhhiddin Hacı Bekir Şekercis’inden evine yüz gram badem şekeri,
kurukahveci Mehmet Efendi’den elli gram kurukahve götürmekte zorlanırlar.Öylesine değerli insanlar bilirim ki oturdukları semtin görkemine inat, alabildiğine sade ve doğuştan soylu.
***
Hiçbir ülke toplumunda ahlak bu denli çökmemiş. Sapıklık sapkınlık cinnet
böylesine hız kazanmamış inanç ve manevi değerler tarumar olmamıştır.
Üstelik burası toplumun yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu bir ülke.
Burada yediden yetmişe herkes ulema. Din bilgini. Kuran yorumlayıcısı ve şifre çözümleyicisi.
Güncel basit sözleri. Yalnızca mecazi anlam içeren sloganları bile fırsat bilip
İslam’a endekslemek en son moda.
Mesela; sevilen birinin ardından söylenen “Ölüm ona yakışmadı!” sözünü ele alıp; ölümün kaçınılmaz olduğunu ve herkese yakıştığını dine endeksleyip uzun uzun fetvalar verenler bilmezler mi ki onların da ölümü mutlaka tadacaklarını ve bilmezler mi ki “Ölen tendir canların ölesi olmadığını.” Üstelik yalnız doğduk yine yalnız öleceğiz.
Mesela: Bana göre de bir Türk’ten daha Türk. Bir Yurtseverden daha yurtsever.
Ve Gerçek bir Gazeteci Rahmetli Hırant DİNK’’in tabanı delik ayakkabısıyla yerde boylu boyunca uzanan hali nasıl da acılara salmıştı yüreğimi.
Peki, Rabbim’ in verdiği bu canı kim almıştı?
Ne için almıştı?
İslam’da cana kıymak caiz midir?
***
Yoğun bir kalabalığın kaldırdığı cenazesinde. İnsanlık dışı bu eylemi kınamak amacıyla pankartlara yazılan “Hepimiz Ermeniyiz!” sözü din, dil, ırk ayırımı ve din tüccarlığı yapan sözde Müslüman ve yurtseverlerin dilinden ve kaleminden düşmemişti.
Oysa;
Onların bu topraklardaki varlıkları ilk Osmanlı Beyliği’ninhurulmasından asırlar öncesine dayanır. Ve gözle görülür bir gerçek, Gayrımüslümler gitti. İstanbul bitti.
Ey ilahiyatçılar. Ey Müslümanlığı kendi ahlak ve inanç anlayışına göre yorumlayıp topluma enjekte etmeye kalkışanlar.
Yalnızca bir kaçını dile getirmeye çalıştığım bu ACI gerçekler, gerçek Müslüman bir topluma yakışıyor ve uyuyor mu sizce?
Bunların yerine yalnızca ve yalnızca İNSAN olabilmenin şart ve gerekliliklerini anlatıp, bunları bu toplumun ruhuna ve benliğine salıp, özümsemelerini sağlayabilirseniz eğer, RABBİM ‘in Katında yerinizin çok daha geçerli olacağına inanıyorum…
YORUMLAR
TÜLİN ÖZTUNÇ
Uzağa gitmeye gerek yok. Deftere bakmanız bile yeterli. Gerçekleri yüreklice dile getiren. Öncelikle yaşadığı yurt toprağına gönül vermiş ve her türlü çıkar ilişkisini reddetmiş erdemli insanların yazıları zerrece rağbet görmezken, hayal ve çıkar dünyasına akıp giden yazılar başta seçici! kurulun gözbebeği değil mi..?
Yazık! Ülkenin geleceğini düşünmüyorlarsa sevgili torunlarını nasıl bir ateş topunun içine attıklarını düşünebilseler bari...
Son nefesimize değin güzel yüreğimizin sesi hiç susmayacaktır.