- 673 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEM ( KARS'A)- ardahan öyküleri- 292
Alp Karatay’a...
Mesaj atmış arkadaşım. Cep’e atmış mesajı. Gözüme eyce getirdim baktım.
" Geçmiş, gelecek ve şimdi: DEM... süper."
Dem: gelecek, şimdi, geçmiş demektir.
Bunu az önce kendi bana telefonda açıkladı.
Son günler de DEM üzerine çalışıyorum dedi. Ben ona Kars çayı istinat duvarları üzerinde kırgın kavak ağaçlar hışırtısında çaya ayaklarımızı sallayarak Rus bahçesinde oturduğumuz akşamı söyledim. Söylediğimi söylemem olmayaydı. Meğer ne hisli adammış. O akşamı: serin Kars akşamıydı. Onu etkilemiş. Çayı seyrettik. Kurbağa vıraklaması. Sineklerin tat vermemesi kayda olumsuz yazacağımız maddelermiş. Bunları anlattı. İstihkam bahçesinden gelen Kars çayı buradan akar. Özel idarenin köhne tek kat lojmanları buradadır.
Bu bahçeyi Rus peysaj mimarları tasarlamış.
Biz ayağımız suya... suyun yakamozlarına üzengi takar gibi salladıkça ayağımız başımız sallanerdi. Ben bahçeyi hiç dikkate alıpta seyreder değildim. Kurbağanın vıraklaması ayağım altında durerdi.
Ayağımı bassama vıraklama basbas bağırarsa...
Puşkin bu bahçede elini kolunu sallamış gezmiş dolaşmış. Mesaj atan bu adam bunları bana değil sade, beyaz yeşillere boyanmış ağaçları... ağaçların eteği beyazla yeşili karmış hışırtılara söylediğinde çimen yeşili beyazlan gündüz gözünü estiriyordu...
Karanlık ala bula çökmekteydi.
Kars çayı bahçesinin: ağaçların yeşil koyuluktaki tonuyla adam beline dayanacak boylu otlar şarkı terennümündeydiler...
Beyazı o kadar sıkmıştı palete ki. Yeşil ağaçlar beyazlıkla yeşil süt rengindeydi diyesen. Otlar, çırpılar, çalılar yeşildi beyaza gelirken sarı çimen renge uğramışta beyazımış- beyazmıştı.
Kararmış akşamda suyun kırağına oturmuşuz.
Beyazmış ağaçlar yeşilce:
- Tarih felsefesiyle ilgileneniz var mı?
Bu adam:
- Tarih felsefesi mi... Robin George Collingwood bana sevdirdi bu sanatı.
Beyazmış yeşil sıcak çimen yeşiline garabetle:
- Ya hoca benim tahsil sizin kadar yoktur. Ben sizin bildiğinizi bilmem. Birde siz en iyisini bilirsiniz. BU ÇİN’LE HİNDİSTAN KOMŞULAR. ÇİN’İN YAZISI RESİMSEL VE SANATSAL . HİNDİSTAN UYGARLIĞINSA YAZISI YOK. İBRANİ TÜCCARLARDAN ALDIKLARI ELİFBA’YLA ÜÇBİN SENEDİR YAZAR OKURLAR. UYGURLARDA İBRANİ ELİFBA’YLA YAZMIŞLARDIR. İBRANİCE YAZISIDIR DERSİN HİNT YAZISI... UYGUR YAZISINI.
Nenni sesiydi yemin ederim ki bebelere söylenen nenni sesi var ya ot hışırtıları nenni melodileri meroşluyordu!
Hiç sesimizi çıkarmadık.
Keyfimizi çıkardık.
Keyfimizi çıkaracağımıza, nesine karışacaktık? Akıllı olduk. O dem’i yaşadık. Bize ne kardeşim? Dalgamıza baktık!
WHY! İskitler Partya’ya indiklerinde. Acemistan’a yani. DEEP, KEEP, WHY kelimelerini ya Partyanın parsadan adamlarından aldılar ya da bıraktılar.
Bugün Alman ve İngiliz dediğimiz Anglo-Saksonlar KİP, VAY, DİP kelimesini bir hatıra gibi kullanırlar.
"Vay anacan sen niye gelmiyersin?"
"Dipli verseydine parayı ona."
"Kip tuttu bu elbise seni Şemo."
Why do you not come?
Did you give it deeply.
Dress keeps you, Şemo.
Sineklerin sazların çayın dibinden kopup dışarıya koşan köpükleri açık tonları gözümüze ulaştırdı.
Açık tonla da biz diğer koyulukların cisimlerin kodlarını çözüyorduk.
Adam Smith:
" Atilla İskit kralıdır. der.
Kafkasya ismide İskitceymiş.
ÇERKEZ
SERHAS
SERHAT...
Gece karanlığında kavaklar diğer etekli top ağaçlar. Eski mutlulukları yaşamıştı.
Kalantor ağaçlarmış. Hışırtılar nennisi ve renklerin çözünür yüksek tonları boşalmıştı.
Neşelerinden anlıyordum.
Onu da nerden anlıyordum derseniz?
O da bir sır.
yalçıner yılmaz
13-08-2012
çanakkale
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.