Farklı bir bakış açısı: KŞA
Sıladayken sıla özlemi çekmekti benimkisi, özlemlerim hiç yakamdan düşmeyecek mi?
Allah kendisiyle beraber tedavisini de yaratmadığı bir hastalık var etmemiştir. Hastalık şifasıyla, tasa devasıyla, borç edasıyla vardır. Hepsi zıttıyla mevcuttur. Tıpkı kızlar ve erkekler gibi...
Bazen bu iki zıt kutbun etkileşiminden veya en az birinin etkileşime geçmeye çalışmasından bir hastalık daha ortaya çıkar ki buna "aşk" denir. Evet yanlış duymadınız "aşk" da bir hastalıktır. Neden mi?
Öncelikle etkilenmeyle başlayan daha sonra içte büyütülen ve ister platonik ister çift taraflı olsun 3 günlük insan ömrünün yer yer tozlu yer yer taşlı yollarına cam kırıkları -pardon kalp kırıkları olacaktı- serpiştirerek her temasta yalnızca acı veren, acı verdikçe daha da büyüyen, büyüdükçe acıtan aşk denen şey hastalık değil de ne olabilir?
Aşk tıpkı kanser gibi bir hastalıktır. Kazırsın kazırsın hastalıklı bütün hücrelerini ama her zaman kıyıda köşede bir kaç tane kalmıştır: Herhangi bir uzvunuzun bilmem neresinde, gönül hatıratınızın tozlu sayfalarında ya da gönül sarayınızın avlusunda.
Ufacık bir etkiyle tekrar azar, acıtırlar. Bu etki kanserde radyasyon, ilaç vs. olurken, aşkta ise ne zaman olacağı belli olmayan bir dejavu, minik bir hatıra, herhangi bir benzetme olabilir. Ve o an tekrar en başa döndüğünüzü hissedersiniz daha büyük bir acıyla.
Kısacası aşk ve acı birbirleriyle vardırlar. Aşık olunca acı çekersiniz ve ne kadar acı çekerseniz o kadar aşık olursunuz.
Çekilen acılarla kat be kat artan, "Unuttum" sanılınca bir fotoğraf, bir hatıra, bir şarkı sözü veya bir anımsama ile tekrar tekrar alevlenen; kesinlikle geçmeyen yalnızca alışılabilen bu hastalığın da bir tedavisi vardır. Ölüm!
Çünkü, sonunda ya başka bir şeye bağlı olmaksızın yaşayabilen acının ta kendisi "Cehennem" ya da acının zerresinin bile kapısından giremediği bir "Cennet" vardır.
Aşk acısı cehennemde tutunamaz, cennette ise barınamaz!
İbrahim TOPRAK
10.08.12/09.11
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.