Edebiyat Defteri Penceresinden Heceye Bakış!
Yıllar önce Türkiye genelinde üç imalatçı firmadan biri olan bir süt firmasının bayiliğini yaparken yaptığım işin hakkını vermek adına o firmanın süt satın aldığı köylülerden başlayarak nakliyecilerine, ham süt depolarından paketleme makinelerine, müdürlerinden bize mal taşıyan plasiyerlerine kadar; yani süt veren ineklerin yediği ottan sütü içenlerin paketi attığı çöpe kadar hemen her bölümünü çok iyi incelemiş, yapılan bir işi anlatabilmek için önce iyi tanımanın çok gerekli olduğunu görmüş ve bu ciddiyetin çok faydalarını tespit etmiştim.
Ticari amaç güdülmeyen uğraşların meslek kapsamında değerlendirilmesi ne derece doğrudur, hobi demek bu işi biraz hafife almak olur mu bilemiyorum ama benim için hece şiiri böyle bir yerdedir galiba. Yaklaşık kırk yıldır bir şekilde içinde olduğum hece şiirini bir akademisyen gözü ile incelemeyi çok arzu ederdim elbette. Ne var ki mesleğim edebiyat değil ve bu anlamda yıllar içinde ayırdığım zamanın çok yeterli olduğunu söyleyemeyeceğim. Çok uzak kalmadığım ve ihmal etmediğim de bir başka gerçek.
Belki platonik, belki karşılıksız, belki de karşılıklı… Ama hece tutkuma aşk demek çok yanlış olmamalı!
Çocukluğumda rahmetli dedemin mektuplarını yazarken üslûbundaki kafiyeler, teravih namazlarında okumayı alışkanlık edindiği “ Er Rahman “ Sûresindeki ses uyumu beni çok etkilemişti. Sonra K. Kerim’deki âyet sonlarındaki ses benzerlikleri, İstiklâl Marşı ve üstad Necip Fazıl bu etkilenmeyi daha artırdı. Velhâsıl bir heceye sevdalandım kendi çapımca…
Edebiyat siteleri ve Edebiyat defterinde geçirdiğim yıllar, incelemelerim, tâkiplerim, istatistiklerim ise günümüz hece şiiri ile ilgilenenler hakkında bilgi sâhibi olmama vesile oldu. Edebiyat siteleri dışındakiler, özellikle radyolar da bu bilgilerimi artırdı. Neticede bu konuda birkaç şey söylemem çok bilmişlik kapsamında değerlendirilmeyip, hoş karşılanacaktır diye düşünmek istiyorum.
İçinde bulunduğumuz sitenin; Edebiyat Defteri’nin günümüzdeki durumu özetlemek açısından ölçü alınabilecek bir yer olduğunu düşünürsek eğer, buradaki durumu açıklayarak genel anlamda günümüzdeki hececileri az çok bir yerlere oturtabilmek mümkün olacaktır kanaatimce.
Elbette gözümden kaçanlar, listelerken sehven yazamadıklarım vardır ama tâkip listemdeki :
1. lutuf veli
2. Bekir Akbulut
3. mehmet yaş
4. Fatma Alageyik
5. kocakurtsoylum : ( Rahmetle anıyoruz)
6. GARİPYAŞAR
7. mehmetsahan
8. islam kölge
9 idris gümüş
10. Dursun TOMBUL
11. Murad-ı Batin-i
12. Alptekinyazar
13. tuhana
14. İĞDE ÇALISI
15. kulhilmi
16. yasemen akyürek
17. çetin kabak
18. abdulhadi bay
19. aşık ramazan
20. Hikmet Okuyar
21. Zülfikar Yapar Kaleli
22. Mücella Pakdemir
23. KargülüALMILA
24. YAZGI24
25. Serhat ERTAŞ
26. ö.ç.m
27. Emine GÜNER
28. nesimsek
29. agahsafa
30. ayhan çoban
31. seyfi betik
32. Onur BİLGE
33. cemre2
34. azaptar
35. Kederli
36. Nihat YURT
37. Delibal
38. A/RAS
39. muzafferkondel
40. şeker29
41. OMARIM
42. sami biberoğulları
43. Müsadenizle
44. RefikaDoğan/GülceEdebîAkı
45. DERBEDER HAVVA
46. Şâire B.
47. ATLI
48. Necatik
49. Leipeita
50. frezya...
51. ( Durdu Şahin’in sayısını ancak kendi bildiği diğer üyelikleri )
52. Ali Ekber Hırlak
53. Entellektüel-41
54. AYSEL TARCAN-SEVDA ŞAİRİ
55. guleseryorulmaz
56. Bandırmalı
57. Taskin Uzel
58. Arap kurt
59. Ahmet Moran
60. SOFUOĞLU
61. Halil Manuş
62. gsolmaz
63. şahinyılmaz
64. ramazan.efe
65. fatma kahraman yıldız
66. Şiirlerin Ziyası
67. mzorla
68. Edebiyat Öğretmeni
69. Sentezi
70. Çetin KILINÇARSLAN
71. M.Sadık
72. Taki Örs
73. Nâz Revâ Nur
74. Turaç
75. dumanlıgönül
76. Sivaslı Remzi
77. Dertlidar
78. Fatma Biber
79. Mürsel Emre DOĞAN
80. HATAYLI
81. erolbasci
82. AZADDD
83. Nesrin Göçmen İNANKUL
84. Yalcin Temiz
85. murat erciyas
86. elif_elif.
87. sır
88. Güneri Yıldız
89. AbsürdX
90. Salih Keteci
91. bahattintonbul
92. Binboğalı
93. basra
94. SerdarAkkoc
95. Aşık Doğani / Doğan YILDI
96. İrfan Yılmaz
97. Kul-Çerçi
98. HakanKurtaran
99. emine erdem
100. Talibi
101. tugrul50
102. derdiyar
103. turanoğlu
104. Mehmet Nalbant
105. Gülserçesi
106. mnihatmalkoc
107. Selahattin Koşar
108. Tuncay Akdeniz
109. babidim
110. Dursuncan
111. kürşad59
112. suat_cakir
113. cevatakgun
114. BüyükDoğu
115. İbrahim Bayraktar
116. melankoli_7
117. mehmet karlı
118. Fikret Yılmaz Çavdar
119. şahamettin
120. EMİRDAĞLI ŞAİR
121. İSMAİL SÜKLÜM
122. Mecit Aktürk
123. gülkurusu
124. Kadir YILDIZ
125. nezahat kaya
126. vega4
127. kalemi kırık
128. Yıldız Toksöz
129. Serkan Uçar
130. ZEKİ CENNET
131. MustafaCeylan
132. İbrâhîmî Feyzullah Yalçın
133. murseladiguzel
134. attila
135. yavuzoğlu
136. AbdullahKabatas
137. _simurg_
138. yusufyildiz
139. Ahmet Demir.
140. ismailkoray
141. Serapta Bir Damla(züleyha
142. Niyazi Tuncer
143. hüzn-ü aşk
144. siyahtakibeyaz
145. Makman
146. cetiner07
147. Sandalli
148. AHMET TURANOĞLU
149. ZeMahşer
150. Çaylak
151. zemini
152. Ahmet Sargın
153. Tayyar YILDIRIM
154. itahtacioglu
155. mimarefe
156. su_misali(Gülhun Ertilav)
157. Seçkin Erdoğan
158. gelmeyenvuslat
159. mehmet özdemir
160. İsmail GÜL (Vars@yalım)
161. bahçıvan
162. zaralıeren
163. emine çerçi
164. nefs
165. zekibekar
166. Sigirtmaci
167. havva keskin
168. FikretCENGİZ
169. buruk veda
170. FİKRET SAĞ
171. OZANMERDAN
172. gelin çiçeği
173. Hakan İlhan Kurt
174. Aciz
175. aşık obalı
176. Mustafa Göktekin
177. bekirce
178. tevhit
179. mustafa doğan 2
180. Buse Vuslat Akar
181. haşim kalender
182. Halkın Şâiri
183. Bayram Ali Bülbül
184. kardelen26
185. ummueytem
186. İBRAHİM KARAÇAY
187. dağ gülü
188. AŞKIN COĞRAFYASI
189. ahmet idrisoğlu
190. Şehri Karakaya
191. Ali ALTINLI
192. vuslat05
193. Emine UYSAL (EMİNE45)
194. Zübeyde Gökbulut
195. Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
196. Hüdai
197. şahin cahit yanık
198. pir i faniyim
199. ozankoman
200. AKYÜZüm
201. Âsûde-68
202. Necdet EREM
203. BOZOK KIZI
204. HüseyinGazi
205. ahvam-ı beşer
206. VeliBOSTANCI
207. UĞUR KALFA
208. ceyhuni
209. erdemoğlu
210. hacı ali
211. Nermin Aydın
212. ümit zeki soyuduru
213. M. FATİH KAHRAMAN
214. Mehmet ASLAN
215. sahra&su
216. ozan kadim
217. Mehmet_Nacar
218. ŞAHELA
219. Gözükaram
220. zaralıcan
221. Seyit Kılıç
222. halilşakir
223. İhsan TURHAN
224. lebiderya
225. HATİCESARITAŞ
226. Erdoğan BEKTAŞ
227. zakir
228. Saadet Ün
229. RABATLI
230. samanyolu1234
231. Makberî -Ahmet Akkoyun
232. Sükûti
233. S / ÂYE
234. yarsever
235. SitemkarAşık
236. Mori Kız
237. mustafa sade
238. Hakiki Kabakçı
239. NİLMAVİSİ(Nilüfer Sarp)
240. hocaoğlu
241. ekremsama
242. Rifat KAYA
243. TIKIROĞLU1071
244. aysegulguncan
245. oktayzerrin
246. kenya64
247. ZEKİ TOMBUL
248. Gökan Öztürk
249. Halil Gülşen
250. dostyeli
251. MEZARKABUL55
252. yusuf akyüz
253. YUSUF BİLGE
254. Mustafa Yaralı
255 Şükran AY
256. Rabia BARIŞ
257. Afet İnce Kırat
258. Müjgan Akyüz
259. Yavuz Dogan
260. muratcanbolat
261. gri gölge
262. Hilmi YAZGI
263. talip
264. MetinEser
265. omerekincimicingirt
266. BestamiYazgan.
267. ASIKLUZUMSUZ
268. Hâlek.
269. Manzuman
270. H.İbrahim SAKARYA
271. cosari
272. erolkonur
273. maskosu
274. Gülizar53
275. Necla SARIKAVAK
276. turhansahin
277. kemalakgül
278. NAZCA
279. Ali ÖZKANLI
280. Muhsin İlyas Subaşı
281. bahakar
282. ahmet sivri
283. Nehir Orbay
284. Dünyevî
285. sükut-ve-çığlık
286. SEHERYELİ.
287. aşıkcemal
288. Şefik Tiryaki
289. Şaban Aktaş
290. Murat Aydın Doma
291. Halistin Kukul
292. Sulalesi
293. sagir
294. ozanerbabi
295. Sessiz Peri
296. hanifi kara
297. KARACAGÖZLÜM
298. GÜLDAMLASI**
299. ALİ KILIÇ
300. UMIT38
301. YAS.KAN
302. Halit Yıldırım
303. Ahmet Emin Atasoy
304. cevresam_71
305. fatma.naz
306. KANGALLIMUSTAFA-2
307. Ayser ÖZBAKIR
308. hyazici58
309. mestane
310. Durdu Şahin
311. bbetül
312. ahmet öztürk m.
313. HakkınSesi
314. Agahi - Dursun Bayrak
315. zafer yılmaz
316. Seher Emrullahoğlu
317. BİLAL TEKİN
318. gül peri
319. cemil
320. A.yıldız
321. dursun tiftik
322. Kâzım ÖZGÜR
323. Coşkun Mutlu (Hüznünşairi
324. mihri_mah
325. İhsan POLAT
326. Yakuti
327. Halil GÜLEL
328. EHVENCE
329. Erdal Yılmaz
330. meftunn
331. Mehtap ALTAN
332. Garip Ağa
333. Ahmet ÖRNEK
334. ( Durdu Şahin’in sayısını ancak kendi bildiği diğer üyelikleri )
335. sakaogluhasankucuk
336. Hicran Aydın Akçakaya
337. Harzerroller
338. obadi
339. Ali PEKŞEN
340. sadibal
341. Ahretlik
342. kayaturan58
343. sabihaserin
344. fıratınkızı
345. İbrahim KALKAN
346. Leyla Usta
347. Ben bir hiçim
348. harikaufuk
349. NADİDEM ZEHRA
350. M.T.G
351. Şefika TÜRK
352. balıbey
353. ALTUNEL
354. .birisi.
355. Avşar Babam Benim
356. erdal_dursun
357. karapece
358. eroluraz
359. Berit
360. telkök
361. Mahir Başpınar
362. * Harfsizdi *
363. Ozan KADÂNİ
364. Sevim Karadeniz
365. yok,sul
366. serdaratabay
367. asik_kevseri
368. PUSAT CCC
369. bereket
370. Aynur Baş
371. adalet morkoç
372. BOZKIR’İ
373. Bayram MECİT
374. ilhami arslantas ..
375. Erzurumlu Selim
376. Yakamozmavisi
377. Erol ÇELİK
378. Tayib Atmaca
379. congeri
380. Neşe CÖMERT
381. aladag
382. Kadir haktan TÜRKELI
383. Ar@s
384. aşık haydari
385. durani12
386. Erol URAZ.
387. Şeb-i Efzûn
388. Gökhan KAVCI
389. erdinç tip
390. zuhal sevdası
391. Münevver DÜVER
392. Aşık Alemi
393. İzzet KOCADAĞ
394. muhacir bozkurt
395. ben çiçek
396. Gulsen Tunckal
397. Gürsel SÜKÛTİ
398. Ayhan Çoban.
399. Bamsı Beyrek
400. YİĞİDO 58
401. Sevim Aslanalp
402. Ahmet Ayaz
403. Necati Simsek
404. Asım kısbet
405. mirim
406 ozanilo
407. cemal.goren
408. hülvani
409. Ilgazlı Yusuf
410. poet19
411. Sevi-esin
412. HÜSNÜ ÖNDER
413. Afşaroğlu
414. KEVE
415. Ali Yazgan
416. ilhan kurt
417. Nuh Comba
418. ozanali
419. GİZEMLİ ŞAİİR
yaklaşık dört yüz yirmi kişinin ( listedeki bazı arkadaşlar serbestçi olup hece denemeleri de yapmaktadırlar. ) her yazdığı şiiri okumaya çalışıyor, bir önceki, bir yıl önceki şiirlerini de hatırlıyorum genellikle. Yeni katılan arkadaşları ekliyor, ayrılanları da az çok biliyorum.
( Seçki kurulundaki arkadaşların Hece Şiiri adına bu listeyi dikkate alıp kontrol ve tâkip etmelerinde fayda görüyorum )
Bir veri olması adına bu listedeki arkadaşların çalışmalarına baktığımda ise;
% 30 ‘unun her şiirinin hatalı, ( hece ve kafiye )
% 20’sinin bazı şiirlerinin hatalı ( Hece ve kafiye )
Olduğunu görüyoruz.
( Kafiye hatalarının çoğunda kafiye bilmemek, bir kısmında dikkat etmemek varken hece hatalarının çoğunda önemsememek, dikkat etmemek, yazılanları kontrol etmemek ve sayamamak gibi nedenler görülmekte)
Geriye kalan % 50’lik kısmın, yani yaklaşık iki yüz kişinin % 40’ ında muhtelif arızalar nedeniyle şiirleri bazen ilk kıt’ada bazen ikinci kıt’ada ya da diğer kıt’alarda okumaktan vazgeçiyoruz.
Geriye kaldı yaklaşık yüz kişi!
Yani her dört çalışmadan üç tanesi şiir adına zaman harcanacak, dikkate ve ciddiye alınacak ürünler değil...
( Aslında bu kesimle de ilgilenilir ve içlerinden bir kısmını yazdıkları okunacak hâle getirmek mümkün olur ama sağ olsun arkadaşlarımız öyle yorumlar, öyle övgüler yapıyorlar ki hataları söyleyemiyoruz.
Düşünün! Sayfasında kırk - elli yorum gören, “ üstadım – üstadem – hocam “ payelerini alan, yere göğe sığdırılamayan bir insana nasıl ve hangi cesaretle eksiği olduğunu söylersiniz?
Zaman zaman özel mesajlar ile yapmaya çalıştığımız uyarılarda çok memnun olanları, düzeltmek için gayret gösterenleri, ciddiye alanları gördüğümüz gibi, bu mesajlarımızı önemsemeyen, aklınca gırgıra almaya ve makara yapmaya çalışanlarla da karşılaşmadık değil )
Yaklaşık bu yüz kişinin çalışmalarına baktığımızda; gerçekten son derece memnun edici çalışmalar, gelişmeler arayışlar içinde olup ortaya okunası, alkışlanası ve hece adına gurur verici eserler koyanlar olduğu gibi, kendini tekrara devam edenler, kendinden başka şair, yazdıklarından başka şiir tanımayanlar, Halk Şiirinden özellikle Âşık Edebiyatından başkasına şiir demeyenler, bin yıllık kafiyeleri ve tâbirleri birebir kullanıp hiç kendini zorlama gereği duymayanlar, Halk Şiirini yok sayanlar gibi muhtelif saplantılar içinde olanları da müşahede ediyoruz.
( Aslında bizim en büyük eksikliğimiz “ şiir konuşamamak! – Şiir tartışamamak! ”
Konuşacak ve tartışacak şiire gönül vermiş, şiiri bilen insanların azlığı yanında bunu sevmiyoruz da. Çünkü, konuşabilmek için bilmek, bilmek için de okumak, incelemek ve araştırmak gerekir.
Bunu hiç sevmiyoruz!
Özellikle şiir etkinliklerinde şiir konuşmaya ve tartışmaya ayrılan zamana hiç denk geleniniz var mı?
“ Sahnede kaç dakika kalacağım, kıyafetim beğenilecek mi, ya resimlerim iyi çıkmazsa, acaba arkamdan hangi dedikodu yapılacak ” türü kaygıların şiirin önüne geçmediğini hangimiz söyleyebiliriz? Elbette bunlar insani kaygılardır ve normaldir ama şiire bir şey kattığını söyleyebilir miyiz?
Defter’deki sayfalara düşen yorumlar bir başka can sıkıcı durum!
Bazı arkadaşlarımıza ne hikmetse gönül kırma ile doğruları söylemek arasındaki farkı bir türlü anlatamadık! Söylem bazında Mevlânâ ve Yunus olmanın gerçekle ne kadar ilişkili ve orantılı olduğunu tarihimizde ancak birer tane çıkmasıyla anlamak mümkünken, hemen her sıkışanın bu isimleri ve felsefelerini dillerine pelesenk etmesini de doğrusu çok anladığım söylenemez.
Burası Mevlânâ ya da Yunus dergâhı mı?
Kaldı ki, o dergâhlarda olup da derse girmeyenler, okumayanlar ve namaz kılmayıp oruç tutmayanlara nasıl davranıldığı konusunda bilgisi olan var mı?
Sayfaya şiir kayıt ediliyor. ( şiir diyorum ya her neyse adı ). Yazılma süresi yarım saat - bir saat, kontrol edilme gereği duyulmamış, imlâlarına bakılmamış, bir defa olsun sesli okunmamış, kimseden görüş alınmamış. Ama görsel efektlerle donatılıp seslendirilmesi ihmal edilmemiş.
“ Buyrun “ diyorlar!
Tıpkı tuzu, biberi, tadı olmayan, pişmemiş ya da yanmış oldukça lezzetsiz hatta berbat bir yemeğin pahallı porselenler içinde mükemmel bir sunumla masaya konması gibi.
Şimdi yemeği hazırlayan kişi; eşimiz, annemiz, kardeşimiz ya da konuğu olduğumuz biri ve değerli diye hiç mi ses çıkarmayacağız? Ne olacak tansiyonumuz ne olacak midemiz? Bizim sağlığımızın hiç mi önemi yok.
“- Efendimi kibarca tok olduğunuzu söyler, yemezsiniz “ diyenleri de çok duyduk elbette ama bırakmıyor ki! İlla yiyeceksin diye ısrar ediyor.
O masadakilerden saygı bekleyenin o masadakilere saygı göstermesi de gerekmez mi?
Bence gerekir.
En azından elinden geleni yaptığını bilmemiz gerekir.
Her insan elbette saygıyı hak ediyordur. Ne var ki saygı göstermesini bilmeyenlere gösterilen saygı hak ettiklerinden değil, gösterenin nezaketinden ve kibarlığındandır. İşte bunu hak kabul edip meydanda çıplak gezmeyi normal kabul edenlere çıplak denmesi biraz canlarını yakıyor şüphesiz!
Onca hatasını gördüğü halde bir sayfadaki çalışmayı hangi nedenle övmüş olursa olsun öven kişi riyakârdır, samimi değildir ve asla o sayfanın sâhibine dostluk yapmıyordur bana göre. Bu illa eleştirecek demek değildir elbette. Sessiz kalmak da bir seçenektir. Ama bir şey yazacaksa doğru yazmalıdır. Çünkü doğrular söylenmeye söylenmeye, ikazlar yapılmaya yapılmaya, gerçekler dillendirilmeye dillendirilmeye insanlar artık kendi yanlışlarını meşru görmeye başlıyor ve lâf dinlemez, uyarı kabul etmez hâle geliyorlar.
“ İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız ! “
Ve hece, bırakın ilerlemeyi yerinde bile sayamıyor.
Sonra da çıkıyor bazı akl-ı evveller: - Hece şiiri devrini tamamlamış, geleceğin şiiri artık serbesttir “ diye görüş bildirmekten öte ahkâm kesiyorlar. Bu görüş olsa bir şekilde tartışma konusu olarak anlaşılabilir ama ahkâm kısmı sadece cehaletin zirve noktası olan ukalalıktır!
Bu insanlara bilerek ve bilmeyerek fırsat verenleri hece affetmeyecektir elbette… )
Buradan da bir elemeye gittiğimizde okunabilecek şair sayısı bonkör bir anlayışla elli, titiz bir anlayışla yirmi beş, ikisinin ortalamasını alırsak eğer otuz beş gibi bir rakama oturuyor.
Dört yüz küsur kişi yazan ama okunabilecek sayı otuz beş.
Bu sayı çok düşük!
( Bir şey almak istemeyene, almaya hazır olmayana hiçbir şey vermenin mümkün olmadığı gerçeği elbette aklımızdadır. İçimizde böyle bir vazifesi ve sorumluluğu olan var mı ? Bence yok!
Şiir gönül işidir. Ona ayrılan zaman, verilen emek, siteler, site yönetimleri, kurullar, organizeler, toplantılar, çalışmalar, araştırmalar... Velhâsıl bütün bunlar ancak sevilerek, istenerek yapılabilir. Bir mecburiyet ve vazife edasıyla değil. Ama şunu biliyorum ki, merak eden, öğrenmek isteyen her arkadaşa gönül rahatlığı ile cevap verecek ve yardımcı olacak birileri mutlaka vardır içimizde.
Kendini geliştirmek isteyenler var mı?
Evet var. Ama çok fazla değil.
Daha çok, olduğu gibi kabul edilmek istenen, her yazdığı beğenilen, oldukça çok yorum almak isteyen, takdir ve iltifat bekleyenlerimiz daha çok. Bu ancak içimizdeki arzuları tatmin etmek adına kandırmaca olduğunu bile bile tatmin olmaktan öteye geçmiyor. Kendimizi kandırıyoruz. Şiir adına, edebiyat adına hiçbir anlam ifade etmiyor )
Şiir, edebiyatın bir dalıdır. Genellikle edebiyat ve sanat belirli yetenekleri ister. Bu yetenekler doğuştan olan ama çalışmayla geliştirilecek ve artırılacak yeteneklerdir. Bir insan ne her alanda yetenekli olabilir, ne de böyle bir zorunluluğu vardır. Çok iyi pilot olabilirsiniz. Ama çok iyi pilotsunuz diye çok iyi bisiklet kullanamayabilirsiniz.
Cumhuriyet döneminin en önemli Diyanet İşleri Başkanı ve fıkıh âlimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen ciltlerce kitap yazdığı hâlde Cuma hutbesi okuyamazdı. O kadar hitabeti zayıftı.
Süleymaniye müderrislerinden ve son devrin en büyük âlimlerinden Güvelioğlu Hacı Dursun Efendi
“ - Allah (cc) bana iki şeyi vermedi; biri hitabet diğeri ses “ demiştir.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve birçok değerli usta şairimiz bardak ve masa resmi çizebiliyor muydu acaba?
Abdurrahim Karakoç’un aklında tuttuğu bir tek şiiri yoktu ve yorum konusunda çok zorlanırdı.
Zaten, eğer bütün özellikler ve yetenekler bir insanda ya da bir hayvanda toplanmış olsaydı dünyadaki en tehlikeli silah o olmaz mıydı? Mesela, eğer bir aslan hem fil iriliğinde olup hem de yılan zehrine sâhip olsa ve uçma özelliği de ona verilse ormanda diğer hayvanların barınma ve yaşama şansı ne olurdu?
Bu bir dengedir! Ve dengeyi zorlamak tehlikelidir.
Hiç kimsenin şair olmak ve mutlaka şiir yazmak gibi bir zorunluluğu da yoktur!
Üstad Mustafa Ceylan’ın bir başka edebiyat sitesi üyelerini inceleyerek isim isim ele aldığı ve yayımladığı iki incelemesi hem sabrın son noktası hem de gerçek yüzümüzün ortaya çıkması adına çok anlamlıdır.
Şiirimizde Yeni ve Yenilik-1 “ Marangoz ve Dondurmacılara (mehmeteminturkyilmaz.com.tr/i/950/siirimizde-yeni-ve-yenilik-1-%E2%80%9C-marangoz-ve-dondurmacilara-%E2%80%9D-/-mustafa-ceylan/ )
Şiirimizde Yeni ve Yenilik-2 " Aşık ve Bulaşık
( mehmeteminturkyilmaz.com.tr/i/951/siirimizde-yeni-ve-yenilik-2- )
Bu iki makale isimleri geçen birçok arkadaşımızı üzmüştür şüphesiz. Ne var ki, kartvizitlerine kendi kendilerine pâyeler eklemenin, bir saz fotoğrafı ile ozan ve âşık, iki şiirle “ şair, yazar, araştırmacı…” namını almanın da bir sorumluluğu ve gereği vardır. Bazıları sessiz güler bazıları da canına tak eder ve ortaya döker.
Edebiyat Defterindeki hemen her hece yazan arkadaş hakkında az çok bilgi sâhibiyim ama üstad Mustafa Ceylan gibi yapmayı değil genel anlamda dokunmayı seçtim şimdilik. Bir gün buna gerek görürsem de yapmaktan çekinmem.
Şu acaba bir savunma olur mu?
“- Efendim, ben sizden böyle bir şey istemedim. Benim duygularım ve düşüncelerimi eleştiremezsiniz !“
Hiç kimsenin kağıda dökülmemiş, siteye, dergiye eklenmemiş duygularıyla ilgilenmiyoruz elbette. Ama ortaya bir ürün konup arz ediliyorsa ve olumlu anlamda yorumlar mutlu ediyorsa şiir adına bazılarına elbette bazı şeyler söylemek düşecektir. Vakti zamanında “ neşter “ adıyla böyle bir girişim başlamıştı ama ömrü çok uzun sürmedi. Neden sürmediğini hepimiz gayet iyi biliyoruz ama dillendiremiyoruz. Hele hele mahlaslarında ya da isimlerinin başında “ şair, ozan “ yazanların böyle bir savunması hiç olmamalı bence. Meydanı boş, şiiri sâhipsiz zannetmek olsa olsa ancak bir gaflet olur.
Bu konuda çok rahatsız olan ve donanımlı olan birçok arkadaşımızın belki küskünlük belki azınlık kalmaları ve sözlerin itibar görmemesi, aksine hedef olmaları nedeni ve bilginin çok ucuz olmadığını kafala kazımak adına sessizliğe bürünmelerini bir yandan anlayabiliyor diğer yandan da çok tasvip etmiyorum.
Susmak çözüm mü?
Öylesine ilginç ve can sıkıcı olaylara şâhit oluyoruz ki değerli Doç Dr. Asım Yapıcı’nın “ Şair ve Şizofren “ yazısının
( mehmeteminturkyilmaz.com.tr/i/949/sair-ve-sizofren-/-doc-dr-asim-yapici/ ) onlarca tefsirini âlemimizde yapmaktan geri duramıyoruz.
Yaptığı bir yorumun karşılığı olan yorumu yapmamanın kul hakkı kapsamında değerlendirileceği ve hakkını helal etmeyeceğini dillendirenden, Defter üzerinden attığı ve mesaj bölümünde kayıtlı olan bir mesaja verdiğimiz cevabı “ efendim benim şiirimi ve mesajımı değiştirdiniz “ diyene, canı sıkılmasın diye yorum bölümüne değil de özel mesajla şiiri hakkında görüşlerimizi ya da eleştirilerimizi getirdiğimizde bunu “ özel ilgiye “ çekebilecek kadar ” bu da olur mu “ deyip şaşkınlığımızın zirvelere tırmandığı onlarca olayı yaşıyoruz burada. Evet, şiiri işiyle uğraşanların çok normal insanlar olmadığını kendimizden biliyoruz elbette ama bu kadar mı yani?
Velhâsıl, dertliyiz!
Derdimizin kaynağı şahsi hesaplarımız, günlük kazançlarımız, menfaat ve çıkarlarımız değil şiirdir. Bu derdi ve sorumluluğu taşıyanların ellerini taşın altına sokmaları ve işin bir ucundan tutmalarının çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Hamdolsun, sitemizde bu duyarlıkta arkadaşlarımızın olduğunu biliyor ve bundan son derece de memnunum.
İnanıyorum ki herşey aslına rücû edecek!
Ama bugün ama yarın…
YORUMLAR
"bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır" sözünü anımsadım hocam
yerden göğe haklılıkla örüldüğü izlenimi aldım kıymetli yazınızdan
ben kendi hesabıma naçizane denemeler yapan biriyim şiir kulvarında
arz ettiğiniz gibi toplumda çok yaygın bir hobi oluşturuyor şiir
bunda da, bizim tarihimizde şiirin sağlam bir gelenek oluşturması psikolojik bir etken diye düşünüyorum ve hatta bu yönüyle sanat edebiyat dalları içerisinde şiirin bizdeki önceliği sosyal psikoloji üzerinde etkili oluyor kanımca
mesela ekseri insan resmi, müziği, romanı, öyküyü hatta hat, ebru, çini gibi klasik sanatlarımızı değil de, şiiri hobi edinir kendisine
tam da bu noktada; meşhur fıkrayı bilirsiniz
bir gün dr. Rıza Nur bazı şiirlerini Yahya Kemal'e gösterir, üstat şiirlere şöyle bir göz atarak eh işte fena değil gibi sözler sarf edince bozulan Rıza Nur; aman üstat ben bu şiirleri yazabilmek için iki sene aruz okudum deyince, gülümseyen ünlü şairimiz; ben de iki sene tıp okuyup seni tedavi etsem nasıl olur diyecektir
yine Osmanlı'nın son zamanında bir Florinalı Nazım Bey vardır, ki bu zat şiire ilgi duyan şairliğe özenen ve ünlü ediblerin çevresinden ayrılmayan bir simadır da, günün birinde Genç Kalemler muhitinden Ali Canip Beyi ziyaret eder fakat evinde bulamadığı ünlü kalemin kapısına not bırakır, iliştirdiği notta kendisini üstad-ı azam Abdülhak Hamid'in öğrencisi olarak dillendiren zata bu kez de Ali Canip bir ziyarette bulunmak suretiyle berikinin aksine kapıyı çalmadan pusula bırakacaktır: Ben Ali Canip, milyoner Cemil Beyin komşusu yazmaktadır notta ise
dolayısıyla şiirle meşgulsek bile şairliği hafife almamak gerektiğini ben şahsen düşünürüm hep
bu aynı zamanda çıtayı yükseltme çabasını da kişide etkin kılabilir
nihayet hocam
yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
saygı ve selamlarımla...
Bazen bakan kör oluruz, göremeyiz ya da görmek istemeyiz yanı başımızda ki pusulayı yahut zenginliği!
Birçok şeyde olduğu gibi şiirde ve şiirin yön haritasında kılavuz olabilecek insan kaynağını da harcarız savrukça!
Nedense toplum olarak egomuz oldukça yüksek! Oysaki bu bir eksik duygu emaresidir, komplekstir bana göre! Yine toplum olarak eleştirinin insanlığı, hayatı ve/veya yapılan işi geliştirici, ileriye taşıyıcı bir özellik olduğunu düşünmeyiz, kabul etmeyiz!
Yani;
Eleştiriyi bir nevi küfür ve hakaret aracı olarak gördüğümüz;
Eleştiriyi, eleştirilenden saptırıp uzaklaştırdığımız;
Eleştiri üslubumuzu insan onuruna yakışır (yapıcı, ikna edici ve yerine konulur önermelerle) katkıcı bir söyleme ve köklü bir geleneğe dönüştüremediğimiz sürece -yazı içeriğinde de değindiğiniz gibi- sıkıntı ve tespitler giderilmeyecek, pohpohla yapılan yapay alkışlar, beğeniler bizi bir yere götürmeyecek ve kısır bir döngü şeklinde yerimizde saydıracaktır!
Gerçeği söylemek gerekirse; varlığınız bir şans, bir zenginlik ve gurur kaynağı bizler için. Bu gerçeğin bilincinde olarak; naçizane dizelerimin irdelenmesinden ve gelebilecek öz eleştiriden ancak onur duyacağımın bilinmesini isterim!
Dilimizi, değerlerimizi, kültürümüzü ve neslimizi en az hayatı sevdiğimiz kadar seviyor ve kendimizi bu sorumluluğun bir parçası ve devamı olarak görüyor isek; o zaman yarına kalıcı nitelikli Türk Şiiri’ nin gelişmiş dünya ölçeklerinde yükselişine katkı amaçlı anlayış ve yaklaşım tarzımızla yeni bir ivme kazandırmalıyız duruşumuza! Bu da ancak çok okumak, araştırmak, irdelemek, yolda belli seviyeye gelmiş ustaların deneyimlerinden yararlanmak ve eleştiriye açık olmaktan geçer. Eleştiri, gelişimimiz ve ilerleyişimiz için -olmazsa olmaz denilebilecek- bir elzemdir.
Bu bağlamda değerli usta Mehmet Emin Bey’ in ( içeriğiyle son derece anlamlı, mesaj yüklü ve düşündürücü) yazısı dikkatle okunmalı, irdelenmeli ve yepyeni bir şahlanışın pusulası kabul edilmeli, diyorum!
Saygı ve dostlukla, teşekkürler ustaya…
Öncelikle yüzümüze ayna tutup şeklimizi, cemalimizi ve nasıl olduğumuzu görme fırsatı veren yazınızı dikkatlice okudum. Katılmadığım hiç bir noktası yok. Yazılanlar yaşadığımız gerçekler.
Ve birde adımın hececiler içinde listeye alınması, hele de bu listeyi siz değerli Üstadımın yapması elene elene içinde kalmasam da şahsım için bir onurdur, şereftir.
Şiirlerime gelişmem adına yorum yazan her arkadaşa teşekkür ettim ve buradan tekrarlıyorum. Ancak belirttiğiniz gibi şiirin geliştirilmesi adına değil "sayfaya baktığım!" anlaşılsın diye "kutlarım..." "mükemmeldi..." " harikasınız.." gibi tek kelimelik yorum yazanlara cevap yazıp yazmama arasında bocalıyorum.
Sözün özü: İyi ki varsınız ve iyi ki sizi tanıdım. Yazıdan hisseme düşen payı alabildiğim kadarıyla aldım ama mutlaka eksik almışımdır. Artık tekrar dönüp engin hoşgörünüze sığınarak yine alırım zamanla.
Selam, saygı ve hürmetlerimle Allah'a emanet olunuz Efendim.
Saygıdeğer Hocam, yazdıklarınıza katılıyorum. Ben henüz şiirde yeni sayılırım. M. Ziya Bey ve Afet Abla'nın yapıcı eleştirileriyle şiirde yol almaya çalışıyorum. Bu siteye ilk geldiğim günlerde yazdığım şiirlere ( tabii şiir denirse) hemde hece şiiri yazanladan öyle övgüler geliyorduki, akıllara zarar. Üstadım, hocam gibi hiçte haketmediğimiz ifadelerle başlayan yorumlar. İyiki bunların arasında eleştirenler, ayna tutanlar çıkıyorki yanlışlarımızı görme fırsatı buluyoruz. Eleştirenler olmasa belki hala serbest, kafiyesiz şiir yazıyor olacaktım.
Şu an şiir yazmaktan ziyade, usta şairlerin yazdıklarını okumaya çalışıyorum. Çükü ustaladan öğrenecek çok şeyimiz var. Sizler şiir yolunda, yolumuzu aydınlatan birer fenersiniz. Kimileri ışığa sırt dönüp ben tersine gideceğim,illada karanlığa doğru yol alacağım diye düşünenler olabilir. Bunların o karanlık yolda ayaklarının takılıp düşeceği muhakkaktır. Tercih hakkı herkesin kendine ait. Mevla bizi doğru olandan ayırmasın.
Hocam, bu aydınlatıcı ve uyarıcı yazınızdan dolayı Allahü teâlâ sizden razı olsun.
Selam,dua ve saygılarımla...
İki gündür nete giremedim ama dışardan okudum fırsat bulduğumca
Zira Afet ablam hani "rehberimiz yoktu" demişti ya bir şiirinde
rehber olmaya çalıştık bu iki günde:))
misafirimiz oldu sağolsun,
yazınızı ilgiyle okuduk yorumladık
adımı şair listesine almanız onurdur ama ben şair değilim henüz
iddiam da yok ama dersime iyi çalışan biriyim
iddiası olanlar, olmayanlar oturup düşünmeli ne yapıyoruz diye
"Şiir ciddi bir iştir"
evet hocam kulağımdan düşmüyor bu söz
bu tür yazıları sizden çokça bekler
hürmetlerimi arz ederim
Mehmet Bey, yazınızı telefonuma gelen bir mesaj üzerine öğrendim. Ayrıntısına girmeyeceğim. Biliyorsunuz evde değilim ve çok etkin değilim bu aralar. Dün de Trabzon’daydım. Beraber olduğumuz arkadaşa anlamını çözemediğim mesajı söyleyince sizin yazınızdan ve içeriğinden bahsetti, eve gelir gelmez yazınızı açtım. Bu arada Of’un kenarından geçtim.
Tespitlerinizde çok haklısınız, zaten bu konudaki düşüncelerimi biliyorsunuz. Edebi anlamda akademik bir birikimim yok, ancak yıllardır çalışıyorum, öğreniyor öğrendiğimi elimden geldiğince paylaşıyorum. Saydığınız 400 kişi benim de listemde bulunuyordu ve ortalama yarısından ters tepki aldım. Geçenlerde öfkelenip hepsini sildim. Arkadaşların yazdıkları şiirlerde hata gördüysem uyarmak gerektiğini düşünürüm. Varsa benim de hatalarım ( ki illaki vardır) onların uyarmaları beni en çok mutlu eden durumdur. Yaptığım yorum değildi, eleştiri değildi, uzun uzun incelemeye, araştırmaya vaktim yetmiyor, en kısa yoldan hatasını düzeltmesi için uyarıp bazen öneri sunup şiirinin en güzel şekilde sayfada görüntülenmesini istedim hep. Tepki aldığım kişilerin birçoğu benimle iletişimini kesti, bir kısmı olmadık hakaretler yaptı. Beni küstürdüler sonuç olarak. Ben bir bayanım, erkeklere göre daha alınganım. Sevdiğim bir uğraşıydı şiir benim için, maddi manevi bir kazanç düşüncesinde olmadım hiçbir zaman. Buna rağmen her uyarı sonunda üzülüyordum. Evet uyarılarımın bir çoğunu mesajla yapmış olsam da açıktan yazmanın diğer arkadaşlara da faydalı olacağını bildiğim için şiir altına yazdım.
Yine aynı sebepten burası kadar değer verdiğim, çalıştığım bir siteden atıldım. Tek sebep hatalarını kabul edip baş eğmememdi. Zaman zaman öfkem geçince yine aynı şeyi yapıyor en küçük terslikte yine küsüyorum. Olayı büyütmek istemiyorum.
Şayet bizim gibi düşünen arkadaşların bir araya gelmesi mümkün olursa şiir için elimden geleni yapacağıma emin olabilirsiniz.
Benim için en önemli konulardan birisine de değinmişsiniz, şiir etkinliklerinden bahsetmişsiniz. Şiir konuşacak, tartışacak ( kavga değil) hiç kimse bulamamaktan ben de muzdaribim, onun için de her davete gitmiyorum. Farklı niyetler beni soğutuyor şiirden de. İçimdeki şiirin ölmesini istemiyorum zira bana hayat verdi şiir.
Size emekleriniz için teşekkür ederim, hece şiiri asırlarca yaşadı, kaybolmayacak hak ettiği değeri bulacaktır buna inancım sonsuzdur.
Kulağa küpe olacak o kadar noktalar var ki özenle, emekle yazılmış yazıda... Tüm kısımlarıyla altına imza atılacak bir yazı... Bahusus şu bölümü kesinkes dikkate almaya özen göstereceğim:
"Onca hatasını gördüğü halde bir sayfadaki çalışmayı hangi nedenle övmüş olursa olsun öven kişi riyakârdır, samimi değildir ve asla o sayfanın sâhibine dostluk yapmıyordur bana göre. Bu illa eleştirecek demek değildir elbette. Sessiz kalmak da bir seçenektir. Ama bir şey yazacaksa doğru yazmalıdır. Çünkü doğrular söylenmeye söylenmeye, ikazlar yapılmaya yapılmaya, gerçekler dillendirilmeye dillendirilmeye insanlar artık kendi yanlışlarını meşru görmeye başlıyor ve lâf dinlemez, uyarı kabul etmez hâle geliyorlar."
Selamlar, saygılar...
================================= e d i b / a h m e t
Sayın Mehmet Emin Ağabey
(sizi aslen şiirleri kuşatmanızdan ötürü bir baba gibi gördüğümü fakat ağabey hitâbını tercih ettiğinizi bildiğimi belirteyim)
Siteye ilk geldiğim günlerde şiir yazdığımı zannederken şiirin âlâsını yazan bir kaç kalemi okuyunca kendime çok gülmüş hatta acımıştım...
Sonrasında;
-öğrenme hırsımın en sevdiğim yanı güzel olanları öğrenme istidâdımı dâimâ beslemesi olmuştur-
özellikle dört isim şiir adına kapısından ayrılmadığım , kapıdan kovsa bacadan gelip yine şiirlerinin havasını soluduğum şairler oldu...
elif-elif ; ki yorumlarda sessiz duruşuna rağmen şahsiyeti hususunda da hislerimde yanılmadığım, şiirlerindeki derinlikle kalbimde ve sonrasında hayatımda özel bir yer edinen her şiirinde kullandığı kelimelerle beni hayran bırakan bir kalem oldu...(kendini fazla ifşa etmediğinden hakkında bilebildiğim güzelliklerden pek çoğunu yazmıyorum)
ismail koray şimşek ; hecenin efendi ağırbaşlı işini ciddiye alan kalemlerindendi ve şiirde duruşu örnek aldığım bir kalem oldu..kafiye olarak kullandığı kelimeler şiirdeki anlam örgüsü beni hep bir adım öne taşıdı...şiirler vesilesiyle .bu siteden mezuniyet evlilik ve askerlik haberlerini de alıp duacısı olduk...
MEZARKABUL55 ; Her fırsatta ifâde ettiğim gibi şiir denilen gerçeği en çarpıcı şekilde sayfasında gördüğüm genç yetenek...
Kelimeleri hercümerc edip de şiirle yoğuran, vurgusuyla kurgusuyla okurken hiç bitmesin dediğim şiirler yazan,
bazen fırtınasında çatıların uçtuğu şiirleri keskin bıçak gibi , ölümü güzel gösteren uçurum gibi,
bir şiirini okusam iki şiir yazma ilhamı bulduğum , güncel kelimeleri de heceye yakıştıran , bünyesinde metalica orhan gencebay ve beşiktaş hayranlığını yoğurup son dönemde üstüne de Mevlâna Şems Yunus Geylâni gibi mânevi erlerin gönül râyihasını ekleyen ve gerçek AŞK ikliminde çıktığı yolculuğunda duacısı olduğum bir kalem...
Oflu ; şiir diliyle ''en az benim şiirlerim kadar güzel olmuş''
yorumumla ironik narsistik ifadeler üzerinden başlayan gerginliği bana yansıtmasıyla 'en az benim kadar deli /kanlı '' olduğunu anladığım karşılıklı sivri yorumlarımızı esirgemezken içimde barındırdığım saygı ve hayranlığımı da anladığından emin olduğum
,şiirlerini okudukça şiirin zirvesinde olduğunu görüp tedrisatından geçmenin çok değerli olacağına kanaat ettiğim muhterem Şair...(İnceleme sayfanıza şiirimi alıp eleştiri yazdığınızda nerden nereye geldim deyşimin arka planında sizleri örnek alışımın huzuru vardı ki henüz emeklemekte olduğum da muhakkak...)
Benim de şiirdeki hırsımı görüp ne denli karadenizin deli damarını taşıdığımı anladınız zamanla tabiki
...........
Yazınızı satır satır okuyup bana yansıttıklarını hatırlattıklarını yazmak istedim ki şiir adına bu güzel kalemleri tanıdığım için hamdolsun
şiir bir kez kana karıştı mı bir daha onsuz yaşanmıyor organik kaynaktan beslenmeli...
Şiir yazmaktan öte şiir adına yazmak da ancak tecrübe işi olsa gerek...Bu da sizin yapabileceğiniz bir şey ve öğretici olduğu muhakkak...
Daha çok şeyler yazılabilir fakat (annemin iftar sofrası hazırlama talimatları altında) bukadarıyla yetineyim ...
Şiire şaire yakışan her güzellik şiiri ciddiye alanın olsun...
Hürmetler...
Hâlek. tarafından 8/6/2012 11:05:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Derdimizin kaynağı şahsi hesaplarımız, günlük kazançlarımız, menfaat ve çıkarlarımız değil şiirdir. Bu derdi ve sorumluluğu taşıyanların ellerini taşın altına sokmaları ve işin bir ucundan tutmalarının çok gerekli olduğunu düşünüyorum.
Demişsiniz.Bu yalnız sizin değil,burada emek vererek yazmaya çalışan her şairin derdidir.
Ancak yıllarını bu konuya adamış üstadımızdan okumak çok farklı ve güzeldi.
Ben hem yazdıklarınızı hem de yorumları okudum.Mutlaka her okuyan içinde kendini bulmuş ve öz eleştiri yapmıştır.
Burada siz hariç hiç birimiz hece uzmanı değiliz.Ben kusursuz yazıyorum diyen de kendini kandırıyordur.
Ancak burası öğrenim için geldiğimiz bir edebiyat akademisi deği..Kendi kendimizi terapi ettiğimiz bir alan ise hiç değil.İyi kötü serbest ve hece ile yazdığımız duygularımızı paylaştığımız bir edebiyat sitesi.Kimi emek vererek hakkıyla yazmaya çalışır kimi de tabiri caizse karalamalarını yazar koyar.
Bu sitede hece üstadı olarak yerinde tesbitlerle mükemmel bir yazı yazmışsınız. Okuyanlara ışık tutacağına ve kendinden bir şeyler bulacağına inanıyorum.
Kişi Noksanını Bilmek Gibi İrfan Olmaz
Size ve yazdıklarınıza her zaman saygı duyan ve takdir eden birisi olarak, aşağıdaki yazdıklarımdan sizi tenzih ederim.
Tekrar tekrar okudum.Duygularınıza aynen katılıyorum. Sizin tenkitleriniz---Öğretmenin vurduğu yerde gül biter—cinsinden.
Şöyle bir kıssa anlatılır: Bektâşî, Mevlevî'ye sormuş:
"- Sizin hırkanızın yenleri neden bu kadar geniş olur?" Mevlevî:
"- Başkasında gördüğümüz kusurları gizlemek için" diye cevap vermiş ve:
"- Ya sizin hırkalarınızın yenleri niye bu kadar dar olur?" diye sormuş. Bektaşi de:
"- Biz kimsede kusur görmeyiz de" diye cevap vermiş.
Evet başkalarının kusurlarını, hatalarını gizlemek, insanlar arasında yaymamak, ifşa etmemek güzel bir şey, kusur ve hata görmemek ise daha da güzel. Onun için "kusur görenindir" denilerek kültürümüzde asıl kusurun, kusur sahibinde değil, onu görene ait olduğu belirtilmiştir.
İnsanlar genellikle kendi hatalarını, kusurlarını görmezler, hep başkalarının hatalarını görürler. Aynayı hiç kendilerine tutmazlar. Hep başkalarını ıslah etmeye, başkalarını düzeltmeye çalışırlar. Çalışırlar ama bunun hiçbir faydası da olmaz. Çünkü insanlar, kendilerinin kusurlarının araştırılıp yüzlerine vurulmasını sevmezler. Hele bir de başkalarının kusurlarını, hatalarını araştıranların kendileri de kusurlu ve hatalı kimseler ise. İnsanlar kendilerine yol gösterenlerin sözlerine değil, işlerine, bakarlar, hareketlerine, yaptıklarına bakarlar. Onun için Ziya Paşa bir beytinde:
"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" demiştir. Bir başka şair de:
"Söyletirsen dillerinde laf çok
Zerre kadar birisinde hâl yok" der.
Bu gerçek yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de şöyle ifade edilir: "Siz insanlara iyiliği emredip de kendinizi unutuyor musunuz yoksa? Halbuki siz kitabı okuyup duruyorsunuz. Siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?" (Bakara, 44)
Ayet-i kerimeden gayet net olarak anlaşılmaktadır ki;
a -Okuyup yazanlar, ilimden behresi olanlar, özellikle ilahi kitabı okuyanlar,
b- Allah'ın kendilerine bahşetmiş olduğu akıl nimetini kullananlar,
böyle yapmazlar. Onlar kendilerini unutup da başkalarına yol göstermeye kalkışmazlar. Kalkışırlarsa, etkili olamayacaklarını, gülünç duruma düşeceklerini bilirler.
Aslında insanın kendi kusurlarını, kendi hatalarını anlaması ve itiraf etmesi bir fazilettir. Bu, kişinin irfanını, olgunluğunu ortaya koyar. Onun için "kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz" denilmiştir. Kainatın Efendisi bir hadis-i şeriflerinde: "Kendi kusurları, başkalarının kusurlarını araştırmaktan alıkoyan kimseye müjdeler olsun,"
(el-Fethu'l-kebir, II, 4 buyurmuştur. Fakat böyle kimseler sanıldığı kadar çok değildir.
Varlığınız bu site için bir değerdir.Tebrik ve takdirlerimle birlikte selam saygılarımı gönderiyorum.
İyi ki varsınız efendim.
Muhterem hocam değerli bir dostumun önerisiyle yazınızı okuma fırsatı buldum doğrusunu söylersek ifade ettiğiniz mevzuların doğruluk payı çok yüksek şahsım adıma payıma düşeni aldım yerden göğe kadar haklısınız..
01 06 2012 de güne gelen şiirimde haklı eleştiriler yapmıştınız hatamı gidermeme uyarılarınız yardımcı olmuştu,sizlerin seçki kurulunda olduğunzu bilmiyordum yazınızı okuyunca öğrenmiş oldum.
Böyle bir eleştirel anlamda yapmış olduğunuz çalışmaları çok olumlu buldum şahsen aynaya bakmamızı kendimizi görmemizi sağladı.Muhterem hocam sizleri yürekten kutluyorum Allaha emanet olun SELAM VE DUA ile efendim.
hülvani tarafından 8/6/2012 4:06:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Oflu
Sağ olsun bazı arkadaşlar böyle yakıştırıyorlar ya da görmek istiyorlar belki ama, değilim kardeşim...
hülvani
Mehmet hocam ayrıca Üstad Mustafa CEYLAN hocayı ANK Elmadağ'dan tanırım kendisi Elmadağlıdır 20 yılı aşkındır Elmadağda ikamet etmekteyim.Kendilerinin meşrebini fikriyatını Ceylan sülasesini yakından tanıyan bir kardeşinizim.
Sizin sitenizi kayıt ettim sık sık girip okuma fırsatım olacak inşaAllah Saygılarımla kalınız efendim.
değerli edebiyat defterinden tanıdığım sanal ortamda az çok karakterini tahmin edebildiğim
ve şiirleri seçmecelerle dolu olan ve sırf bu yüzden çoğu okurdan iltifat alan bir hoca niteliği bulunabilen
ve toprağımı atamı temsil edebilecek nitelikte bir dostsunuz.....
fakat şiirlerin,iz güzel olmasaydı ve seçkilerle dolu olmasaydı acaba ben aynı bu görüşte olabilirmiydim bilmiyorum şimdi benim bu saygım şahsınızamı güçlü şairliğinizemi diye sormadanda geçemiyorum ...yanlış anlamayınız lütfen... yada bazı yazarlarımızın seçkilerinden aldığı güçle bazı şeylere kendilerini öncü görebilme gayretinde olduklarını (bu anlayıştan sizi tenzih ederim efendim)..yada burdaki kıdemlerini kullanıp adeta kendi yeri gibi hissetmelerini..aşikaren biliyoruz..fakat burasının asker ocağı olmadığınıda biliyoruz....
yanii haddi aşma mevzusundan bahis etmekteyim...
neden çünki o kişi hoca niteliğindeya hani.......
efendim site muhteşem.. içinde bazı şairler var ki mülti şaheser..
şimdi ; yazdıklarınız ışığında yapılacak tek birşey var o da şu ki; ya ayıklanacağız( kendimi ayıklanması gereken kısımda görmekteyim ) yada ayrı bir site açılacak birsürü kural konacak ki var böyle siteler en azından ben bir tane biliyorum sinek avlıyorlar :)
yada ; bu kervan böylece yürüyecek ki bu şık en olumlu ve geçerli olanıdır
nedenmi şöyle; bu site taş yemiyor okuyucu ve üye lazımki popülerliğini kanıtlasın reklam alsın..
üyelerden bazıları paralı üye olsun..ki bu site ayakta kalsın bizde özgürce bu nimetten faydalanalım..ve hatta belki vip olursam seçilebilirliğimin bir şansı olur ve sitede saygınlık kazanırım derdinde olabilen arkadaşlarımız yok değil
tamda gerekli şekilde düşünüyor ve karşılığını azda olsa kimbilir görme ihtimalide var olgusu olabiliyor ( biraz karışık oldu )
bir bakkal kapısına şu nitelikteki insanlara ekmek var başkasına yok diyen bir kağıt asabilirmi...tabii asamaz çünki belli zaman sonra evde hanımdan dayak yeme ihtimali bile olabilir
değerli gıyabında şahsiyetini sevdiğim ( şiirlerden dolayı değil ) arkadaşım, güçlü şairim, dostum;
çok güzeldi yazınız ilgi ve alakayla okudum, malum ramazan sürçü lisanımız varsa affola
biraz sallapati bir kişiliğim vardır imlalarımdan dolayıda affediniz..
hayırlı ramazanlar ve gelecek bayramınız mübarek olsun dileklerimle ,canı gönülden hoşcakalınız
yok,sul tarafından 8/6/2012 3:06:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
''Zaman zaman özel mesajlar ile yapmaya çalıştığımız uyarılarda çok memnun olanları, düzeltmek için gayret gösterenleri, ciddiye alanları gördüğümüz gibi, bu mesajlarımızı önemsemeyen, aklınca gırgıra almaya ve makara yapmaya çalışanlarla karşılaşmadık değil )''
Herkesin birbirinden öğrenecek o kadar çok şey var ki
Ben hiç bir zaman sizin gibi tek kelimeyle ikaz edip kırmadan yol göstereni görmedim.
Her daim saygımdasınız.
Yazınızı baştan sona okudum her kelime yerinde haklılık payıyla.
selam ile.
Faydalı bir yazı muhakkak fakat faydalanmasını bilene...
Biliyorum ki bu sayfayı ziyaret eden bütün hece şairleri ilk kısımları atladıktan sonra benim gibi kendisine son 35 de yer vermiştir.Hal böyle olunca yazılanlarında pek bir faydası olmuyor.
Tek takıldığım nokta 30-40 dakikalık zaman zarfında şiir yazmak hususunda oldu.Benim birçok şiirim bu zaman zarfında ortaya çıkıyor.Şiirin duyguların yogun olduğu dönemlerde ortaya çıktığı düşüncesindeyim ve duygular her zaman yogun bir şekilde yer etmiyor şahsımda.
Ben edebiyatçıyım fakat şunu belirtmek isterim ki,bu iş edebiyatçı olmakla bitmiyor.Sizin ben dahil birçok edebiyatçıdan bu konuda daha fazla bilgiye sahip olduğunuz düşüncesindeyim.Yorum kısmında da siteye ilk girdiğim dönemlerde kendime dert ediyordum okunamamayı yorum alamamayı ama artık inanın kaç kişinin okuduğu yorum sayısı beni bağlayan hususlar değil.Sonuç itibariyle yazdığımın değerini bilecek kapasitem olduğu kanaatindeyim.
Dün birkaç günümü alan bir şiirimi yayınlamıştım.Heralde sitenin en az yorum alan şiiri olmuştur.Fakat bu şiirimin değerini düşürmedi kanaatimce.
Şahsi sitenizide, buradaki şiirlerinizi ve yazılarınıza takip ediyorum.Elimden geldiği kadarıyla faydalanmaya çalışıyorum.Umuyorum şiire gönül vermiş insanlarda bunu yapıyorlardır.Faydalı olacaktır muhakkak...
Saygılarımla...
şiir adına, hece adına, yorum adına içimizde birikenleri dökmüşsünüz ... hem de çavlan misali ...
biz yapsak, ''çekemedi'' olur, ''ukala'' olur, ''çok bilmiş'' olur adımız ... ama siz ... bu sitenin görüp göreceği en dolu dolu kalemsiniz ... ilmiyle, tecrübesiyle, yeteneğiyle, üslubuyla, sabrıyla, muhakeme becerisiyle ve şiire olan vefa dolu aşkıyla defterin en yüksek çıtasısınız ... tüm bunları sizin kaleminizden okumak su serpti yüreğime ...
hece şiiri öz şiirimiz ... ozanlarımızın, aşıklarımızın, en büyük şairlerimizin incileri onlar ... hele Necip Fazıl'ın ''Beklenen'' şiiri ... dünyanın bütün serbest şiirleri bir araya gelse tek harfi bile olamazlar ...
serbest şiir yabancı şairlerden çeviri olarak gelmiştir edebiyatımıza ... dolayısıyla da hem duygu-mana eksikliği, hem de kafiye yoksunluğuyla tanıdık biz o çevirileri ... ama gelgelelim ki bizim Türkler yanlış anladı serbest şiiri ... imge kalabalığı ve anlamsızlık curcunası sandılar makbûl olanı ... ve kral çıplak olayına döndü iş ... kafiye gördükleri zaman ''ıyyyyğğğhhh '' lı iç çekişleri şiirleri utandırdı ... ''ay ne banal'' diyerek asortikleşme çabaları aristokrat ve sosyetik bir asalet getirdi üzerlerine ... onlar çağ atlamış biz hala eşek üzerinde ''deh' deh '' ...
yorumlar ayrı bir muamma ... sanki olimpiyatlara şaheser yetiştirecek millet ! ... bir yarıştır ki sormayın gitsin … (zaten siz daha iyi biliyorsunuz ya )
şiir her aşamada emek ister … daha kafada kurguyken başlamalı ciddiyet … mısralara dökerken, yazıya geçirirken, yayınlarken, okurken, değerlendirirken, yorumlarken ve hatta yoruma cevap verirken … dalından koparılan sebzelerin ayıklanması, doğranması, diğer malzemelerle karıştırılıp pişirilmesi, tuz-yağ dengesi, servisi, yenmesi, ‘’elinize sağlık’’ denmesi ve ‘’ afiyet olsun’’ la yemeğin taçlanması … ama dediğiniz gibi ya berbat olmuşsa yemek !... kişi kendini çok iyi bir aşçı zanneder ve aynı berbat yemekleri yapmaya devam eder … vay midelere !...
velhasıl … size çok ihtiyacımız var bu sitede … öğretin, ışık tutun, yol gösterin, ödev verin, yazılı çekin, hatta sözlüye kaldırın … yaramazlık yaparsak, dersi dinlemezsek kulağımızı sündürün azıcık … ben cetvele bile razıyım …yüzümün kızarmasından iyidir elimin kızarıklığı …
yeni nesiller öğretmenlerin eseridir çünkü !
sonsuz saygımla Mehmet Emin Hocam …
bu güzel yazınızı geç farkettim sn.hocam..o yüzden çok özür dilerim.Çok anlamlı bir yazıydı ve ben şahsen kendi payıma düşeni fazlasıyla aldım ve kendimi uyarılarınız ve tavsiyeleriniz gereği hecede daha kaliteli şiirler yazmak için kendimi vicdanen sorumlu hissettim.Bana ve benim gibi amatörlere bu hissiyatı verip aşıladığınız için çok teşekkür ederim değerli hocam..sağolun,varolun..dediklerinize aynen katlıyor ve ilginize teşekkür ediyorum.Selamlar,saygılar,hayırlı Ramazanlar.SİVAS.
Defterde kanayan yara bu konular fakat bilmeyenler bilmiş gibi davranıyor bilenler kanat takıp göye uçuyor ..kendini düzeltmek isteyen düzeltir öğrenmek araştırmak sormak ayıp değil ..yeter ki içimizde şiir sevgisi , karşımızdaki hoş görülü olsun işin üstesinden gelinir .inşallah bu paylaşımlar ses getirir de kalemler hizaya gelir. saygılarımla hocam
Değerli hocam,
Yazınızda anlattığınız konulara ve bizlere gösterdiğiniz gerçeklere katılmamak mümkün değil. Düşündüğümüz, üzüldüğümüz, rahatsız olduğumuz bir çok konuya ışık tutmuşsunuz. Belki ben de havanda su dövenlerin arasında sayılırım ama azimle çalışarak eksiklerimi tamamlama çabasındayım ve biliyorum ki eksiğim, hatam olduğunda uyarırsınız. İnşallah gereken herkes bu yazınızı örnek alır, inceler ve uygular.
Saygılarımla...
Değerli üstâdım öncelikle büyük emek vererek hazırlamış olduğunuz bu yazı için yürekten kutlarım.
Yazılması gereken herşey yazılmış ve maalesef çok haklısınız.
Günde üçyüz civarı şiir ekleniyor ama ben keyifle okuyabileceğim sekiz on şiir zor buluyorum.
Lâkin sizinde bahsettiğiniz gibi yorumlara bakarsanız eklenen paylaşımların çoğu başyapıt ve yazanlar hep üstat, üstade, şâir, hoca v.s.
Ve pek çok isim günde seksen yüz şiire aynı muameleyi yapıyor, belirli gruplar oluşmuş, inanın onlardan biri bir şiir eklediğinde o şiire kaç yorum yazılacağı ve kimlerin yazacağını ben önceden söyleyebilirim, zira hep aynı sayfalarda aynı isimler dönüp duruyor.
Sevgili Durdu Şahin ise ayrı bir vak'a:)
Ben bayanlı erkekli dokuz on Durdu Şahin versiyonu biliyorum, yönetim sildikçe mantar gibi yeniden bitiyor bunu yapmakta amacı ne anlamak imkânsız, bazen bir ismiyle yazdığına diğer isimleriyle yorum yapıyor gülmekten kırılıyorum, bazen de bu adam bizleri enâyi yerine koyuyor diye sinirlerim zıplıyor.
Tarzı ve yazılarında kullandığı renkler o kadar belliki yüz tane yeni üyelik alsa doksandokuzunu yakalarım:)
Araştırma ve emek ürünü yazınızı tekrar kutlarım üstâdım.
Selam ve saygımla.
Genelde yazilar icin ayiracak pek vakit bulamam.
Yazan, bilgi bakimindan donanimli, siir konusunda da örnek alinabilecek degerli bir dostumuz olunca dikkatle okuma geregi duydum.
Özenle hazirlanmis ve cok güzel sunulmus bir yazi.
Sahsen, yazinizi okurken kendimi aynada görür gibi hissettim. Gercekler olanca ciplakligi ile dile gelmis. Herkesin kendisine pay cikarabilecegi bilgiler ihtiva etmekte, özelestiriye zemin teskil etmekte.
Keske, yeterli bilgi ve donanima sahip bir jüri tarafindan siirler/yazanlar derecelendirilebilse ve herkes bulundugu noktanin farkina varabilse.
Sahsen, ilk yüz arasinda degerlendirilmeye deger yazamadigimi bilsem, hic rahatsizlik duymadan bu siteyi mesgul etmeme adina ayrilmayi tercih ederim.
Isi ehline birakmali.
Özelestiriyi seven ve elestirilmekten asla gocunmayan bir kardesiniz olarak, acik sözlülügünüz ve özenle hazirladiginiz bu yaziniz icin cok tesekkür ederim.
SAYGILARIMLA...
yok,sul
''işi ehline bırakmal''ı demişsiniz
iş zaaten ehlinde değilmi SİTE YÖNETİMİ burda neci oluyor acaba
bence işte onlar işin ehli ve muhteşem şekilde beceriyorlarki
oflu gibi bir şair bu siteye şiir asıyor ve başka sitedede şiirlerini kesinlikle yayınlamıyor,
Necati Simsek
"İşi ehline bırakmalı"
Ne kadar da haklıydınız yazdıklarınızda değerli üstadım, bir işe gönül verdiysek eğer ki mutlaka en güzelini elde edene kadar uğraşmalıyız. Hani herkes kek yapabilir "şeker, un, yağ, yumurta, kabartma tozu, vanilya, kakao" katarak lakin kek özelliği taşıması için ölçüleri çok önemlidir, ayrıca pişirme süresi. Buna benzer bir çok örnekler verilebilir. Mesele gönül işidir, boyacı küpü değil.
Mutlaka dikkat edeceğim ben kendi adıma. Bilmediklerimizi elbette araştırmamız gerekiyor ya da bilen birinden yardım almamız.. Üstelik internette bir sürü bilgi kaynakları var edebiyat adına, şiirle ilgili bütün bilgiler var, sadece bizim vakit ayırıp incelememize kalmış ilerlememiz şiir konusunda teknik açıdan.
Çok teşekkür ediyorum değerli üstadım, vakit ayırıp şiir ve şiire gönül vermiş bizler için altın değerlnde nitelendirebileceğimiz bilgileri uzun uzun yazdığınız için. Böyle bir hizmeti kutsal bir vazife gibi görüp bizlere ışık tutmanız, şiiri karanlık caddelerden, izbe sokaklardan aydınlığa çıkarma çabanızı takdirle karşıladım. Üstelik şiirin dışında, insani değerlerimizin de önem arz ettiğini vurgulamanız da ayrı bir güzellik edebiyatla bütünleşme adına. Ellerinize, yüreğinize sağlık, hakkınızı helal edin lütfen. Hz Ali efendimizin buyurduğu gibi " bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum" burada öğretme/nin ne kadar da kutsal olduğunu ve öğrencinin ne büyük bir minnet borcu duyduğunu vurgulamak adına çok zekice düşünülerek dile getirilmiş ince bir zeka örneği.
Sevgi ve umut ışığınız ebedi yansın, mutlu ve esen kalınız...
Selamlar saygılarımla
* * *
Bu çok doğru tesbitlere katılmakla birlikte sanıyorum ki bir çok arkadaşımız bu değerlendirmeyi okuma gereği de duymayacaktır!.En azından listede adı geçenlerin okuyup, hangi dilimde olabileceklerini düşünmeleri iyi olur.
Sayın Mustafa Ceylan'ın tesbitlerini okumak için de can atıyorum.
Üzüldüğüm bir değerlendirmeyi de belirtmeden geçemeyecemeyeceğim. Kayda değer şair sayısını yaklaşık 35'le sınırlandırmanız (İsim vermeseniz de) pek çoğumuzun şevkini kıracaktır.
Hece şiirini hor gören, devrinin geçtiğini savunan aymazlara karşı mücadeleye varım, bazılarıyla bu mücadeleyi yaptım da.
Bir de mahlaslarının başına 'şair, ozan, yazar gibi ünvanları getirmek hoş karşılanmasa gerek. 'Ozan' diye gittiğimiz sayfalarda hece şiiri özelliği taşımayan eserlerle karşılaşmak üzücü ve zaman kaybı oluyor.
Hece şiirine verdiği değer ve emek için Sayın Oflu'ya çok teşekkür ediyorum.